KCK Mi MIT’lesti, MIT Mi KCK’lesti?
KCK sözlesmesinin ve KCK yöneticilerinin atanmasinin merkezi de Imrali olduguna göre, KCK’nin direkt bir devlet yapilanmasi oldugunu bilmek için baska delil aramak anlamsizdir. Zaten KCK sözlesmesi dikkatli okundugunda, tek ve son karar merciinin Imrali oldugu rahatlikla görülebilir. Bu merciin de Öcalan sahsinda devletin kendisi oldugunu bilmek için d dahi olmaya gerek yok.
PKK-MIT görüsmesinin basina sizdirilmasi,
KCK operasyonlarinin da, Ergenekon sorusturmasi gibi iki ayri cepheden yürütülmesi; bir yandan suçlari sabit olanlarin tutuklanmasi diger yandan ilgisiz insanlarin da tutuklanarak davalarin sulandirilmak istenmesi,
KCK ve Ergenekon davalarini özdeslestirme çabasi,
BDP, CHP, MHP’nin ODATV davasini ‘basin özgürlügü’ kapsaminda degerlendirerek ortak hareket etmesi ve Yalçin Küçük gibi tescilli bir fasisti sahiplenmesi,
Roboski katliami,
AKP’nin askeri vesayeti kirmak için bazi adimlar atmasi ve ayni zamanda asker ile uzlasmaya gitmesi,
Devlet tarafindan yönlendirilen farkli kesimlerin 12 Haziran sçimlerinde Kemalist/fasist cephede bulusturulmalari,
Gizli ve dolayli olarak bu cephe ile iliskili olan PKK’nin, cephenin görünen üyesi olmasi ve bu iliskiyi artik gizleme geregi duymamasi,
TC’nin, büyük operasyonlar ve cepheden çatisma yerine ‘nokta operasyonlara’ yönelmesi ve birçok gerillayi seçerek katletmesi; bu operasyonlarda PKK içinden bir kesimin (en azindan istihbarat anlaminda) devletle birlikte hareket ettigine ve PKK içinde bir kesimin tasfiye ediliyor olduguna dair ciddi süphelerin olmasi,
Suriye’de PKK’nin ‘Kürd birligine karsi’ açikça Esad’in saflarinda savasmasi,
BDP içinde atanmis Kemalist sol ile hâlâ Kürdlük duygusunu kaybetmeyen kadrolar arasinda ciddi sürtüsmelerin olmasi,
MIT ile KCK arasinda iliskinin gizlenemez boyutta olmasi ve MIT’in KCK’yi yönlendirdiginin/yönettiginin anlasilmasi
Güney Kürdistan’da Bagimsizlik seslerinin yükselmesi,
PKK ile görüsen MIT ekibinin, Hükümete ragmen savciliga ‘süpheli’ sifatiyla çagrilmasi ve hemen sonrasinda Istanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkin tarafindan, Terörle Mücadele Sube Müdürü Yurt Atagün ile Istihbarat Sube Müdürü Erol Demirhan’in görevden alinmalari; devaminda Meclis’te CHP önderliginde ‘kürsünün isgal edilmesi’ sonucu yumruklarin konusmasi
Baglantili olan bu olaylari bir bütün olarak degerlendirdigimzde, sistem içi hesaplasmanin çok keskinlestigi, hatta son kozlarin oynandigi sonucunu çikarmak zor olmasa gerek.
Yasanan iç hesaplasmada iki tarafin da en büyük kozu PKK’dir kuskusuz. Hem kirli iliskiler ve bunlarin desifre edilmesi birilerine çok önemli avantajlar saglayacak hem de Öcalan’in kimin piyonu olacagi güçler dengesinde etkili olacaktir.
Isgalci bir devletin sistem içi kavgasinda, en büyük koz isgal altinda yasayan insanlari özgürlestirme(!) iddiasinda bulunan bir örgütse, bu durum basli basina bir tuhafligi gösterir.
PKK’nin bir devlet projesi olduguna hâlâ itirazlar olsa da, PKK’nin devletle ve devletin en önemli kurumlariyla içli-disli oldugu artik tartisma gerektirmeyecek açikliktadir.
KCK’nin Imrali’da kurulmasi, PKK ve BDP’nin devlet tarafindan mutlak sekilde denetlenmesini amaçliyordu kuskusuz.
Devletle iç içe yasayan ve kosulsuz (canini kurtarma disinda) teslim olan Öcalan’in her sözü, söylemi devlet denetiminden geçtigine göre,
KCK sözlesmesinin ve KCK yöneticilerinin atanmasinin merkezi de Imrali olduguna göre, KCK’nin direkt bir devlet yapilanmasi oldugunu bilmek için baska delil aramak anlamsizdir. Zaten KCK sözlesmesi dikkatli okundugunda, tek ve son karar merciinin Imrali oldugu rahatlikla görülebilir. Bu merciin de Öcalan sahsinda devletin kendisi oldugunu bilmek için de dahi olmaya gerek yok.
Özgür Bireyler Toplulugu olarak, israrla KCK’nin devlet politikalarina hizmet ettigini yazarken, özellikle eylemlerine dikkat çekiyorduk ve bu eylemlerin sadece devlete hizmet ettigini söylüyorduk.
MIT yetkilerinin ifade vermeye çagrilmasindaki gerekçeler, MIT ile KCK’nin ortak eylemleri ve MIT’in KCK içindeki etkinligine dairdir. Aslinda bilinen bir seyin savcilar tarafindan dillendirilmesidir sadece. Devlet içi çatisma/hesaplasma bazen bazi gerçeklerin ortaya çikmasina neden olabiliyor.
Süphesiz savciligin gerekçeleri ve MIT yetkililerini ifadeye çagirmasi, Hükümetin denetiminde olan bir kurum vasitasiyla Hükümeti vurma planindan bagimsiz degildir. Ama neden ne olursa olsun basina sizan gerekçeler bir gerçegi yansitiyor. Bu gerçek, KCK ile MIT’in iç içe geçtigidir. Bu içiçelik, ‘KCK mi MIT’lesti, yoksa MIT mi KCK’lesti’ esprilerine bile neden olacak kadar alenilesmis durumda.
Esprilere yol açan bu içiçelik, Kürdistan halkinin kaderiyle nasil oynandigini gösteren tarihi bir trajedidir kuskusuz.
Bir sorunun bir kismi biliniyorsa, bilinenden yola çikip bilinmeyen yönler anlasilmaya çalisilir. Bu durum farkli yorumlamalari kaçinilmaz kilar. Ama bir sorun tüm boyutlariyla ve tüm çiplakligiyla ortada duruyorsa, farkli yorumlar anlamini yitirir ve ortada duran seye isim konulur.
Ortada duran ve farkli yorumlanmaya firsat vermeyen sey, PKK’nin bir devlet projesi oldugunu kabul etmek istemeyenlere bir kez daha bu gerçegin hatirlatilmasidir sadece.
Bu projeye inanmak istemeyenlerin, ‘Madem PKK/KCK devlet yapilanmasidir neden o zaman devlet KCK’lileri tutukluyor’ türü itirazini, devletin çirkin ve uzun vadeli politikalarini hâlâ ögrenememis olmanin naifligi olarak görmek gerekiyor.
—————————————————————
www.nasname.com
Nasname