Haber

Kemal Burkay: AK Parti 90 yildir süren fasit daireyi kiramadi

EMRULLAH BAYRAK – ANKARA

19 Aralik 2015, Cumartesi

Siyasetçi yazar Kemal Burkay, AK Parti hükümeti döneminde olumlu reformlarin da yapildigini ama bir noktaya geldiginde tikandigini belirterek, “Ben bunu bir fasit daire olarak görüyorum. AK Parti 90 yildir süren fasit daireyi kiramadi. Olumlu seyler yapti ama, yine o döngüye takildi: ‘Kürt sorunu bitmistir, tamamdir, artik yapacak bir seyimiz yoktur.’ dendi; bu yanlisti. Kürt sorunu duruyor oldugu yerde.” dedi.

PKK’nin bölgede silahin gölgesinde otoritesini yürütüyor oldugunu dile getiren Burkay, örgütün silah birakmamasinin nedenlerinden bir tanesinin de bu olduguna dikkat çekti. PKK’nin bölgede bir hegemonya kurdugunu anlatan Burkay, legal hareket üzerinde de bu hegemonyanin oldugunu ifade ederek HDP’nin, PKK’ya söz geçiremedigi ve ona hayir diyemedigi sürece özgürce siyaset yapma sansi bulunmadigini vurguladi.

“ROKETLERIN, TÜFEKLERIN, BOMBALARIN, HENDEKLERIN ESLIGINDE ÖZ YÖNETIM ILAN EDILMEZ”

Cihan Haber Ajansi (Cihan) muhabirinin sorularini cevaplayan Kemal Burkay, bölge halkinin öz yönetimin ne oldugunu yeterince bilmedigini ifade etti. Öz yönetim talebinin PKK bakimindan çok muglak bir talep oldugunu dile getiren Burkay, söyle devam etti: “Halkin aydinlanmasi için de PKK’nin çaba gösterdigi kanisinda degilim. Ayrica, böyle oldu bittilerle; roketlerin, tüfeklerin, bombalarin, hendeklerin esliginde öz yönetim ilan edilmez. Ne oldugu bile belli olmayan bir öz yönetim bu sekilde ilan edilmez. Bu olacak sey degil. Komsumuz Suriye iç savasta çöktü; bunu bir intihar gibi görüyorum. Öyle yapalim ki ülkemiz Suriye’ye dönmesin. Ama ne yazik ki sanki Suriye’de olup bitenler taklit ediliyor. Su anda Kürt kent ve kasabalarinda olup bitenler bunu gösteriyor. Sanki Sur Kobani’ye dönmüs, Cizre, Nusaybin ve diger yerler için de simdiden oraya dogru bir gidis var. Peki bu iyi bir sey mi; bu dogru mudur? Bunu kendi elimizle mi yapmamiz gerekiyor? Suriye demokratik bir geçisi saglayamadi ve bu duruma düstü. Biz bundan ders almayalim mi?”

“HÜKÜMETIN DE PKK’NIN DA YETERLI BIR ÇÖZÜM PROJESI OLMADI”

HDP/PKK çözüm sürecini iyi kullansaydi silahlarin belki de birakilabilecegini belirten Burkay, o zaman hak ve özgürlük mücadelesi tümüyle siyasi alanda ve barisçi yöntemlerle devam edecekti, dedi. AK Parti hükümeti döneminde olumlu reformlarin da yapildigini ama bir noktaya geldiginde tikandigini dile getiren Burkay, “Ben bunu fasit daire olarak görüyorum. AK Parti 90 yildir süren fasit daireyi kiramadi. Olumlu seyler yapti ama yine o döngüye takildi: ‘Kürt sorunu bitmistir, tamamdir, artik yapacak birseyimiz yoktur.’ dendi; bu yanlisti. Kürt sorunu duruyor oldugu yerde.” diye konustu.

Baris sürecinin umuldugu gibi yürümedigini anlatan Burkay, PKK’nin silahli güçlerini sinir disina tasimadigini, hükümetin de atmasi gereken bir takim adimlari atmadigini söyledi. “Hükümetin basindan beri gerçekçi, yeterli bir çözüm projesi yoktu. Aslina bakarsaniz PKK’nin da yoktu.” diyen Burkay, “Kürt sorununu PKK’ya endekslememek lazim. Sorun çözmek hükümet ve devletin görevidir. Hükümetin PKK’nin silah birakmasi bakimindan bile yeterli projesi yoktu.” ifadesini kullandi.

“ORTADOGU ÖLÇEGINDE BIR KAMPLASMA VAR; PKK SII AKSINA YAKIN”

PKK’nin bölgede silahin gölgesinde otoritesini yürütüyor oldugunu dile getiren Kemal Burkay, söyle devam etti: “Silah birakmamasinin nedenlerinden bir tanesi budur. Silahlar giderse sanki PKK’nin etkinligi de kalmayacak. Bu, savasi sehirlere, kasabalara tasimasi ise yeni bir durum. Bu fikir nerden geliyor; nasil etkenler altinda olustu? Acaba Suriye ve Iran mi PKK’yi bu noktada yönlendirdi? Bu, bence üzerinde düsünülmesi gereken ciddi bir ihtimaldir. Çünkü siz Suriye’nin iç islerine müdahale ettiniz; taraf oldunuz. Suriye hükümeti de sizin içinizi karistirmak ister. Bundan dogal birsey yoktur. Iran Suriye’yi destekliyor, Iran da bunu ister. PYD ile Merkezi Suriye hükümeti birlikte hareket ediyorlar, iliskileri geçmisten beri var ve tümüyle kopmadi. Türkiye’nin bütün çabalarina ragmen kopmadi. Iran ile de var. PKK Iran ile bir dönem var olan sürtüsmesini sonlandirdi. Dolayisiyla Ortadogu ölçeginde bir Sünni-Sii kamplasmasi var. Bu ise Amerika, Rusya gibi büyük devletler de katildi. Ortadogu, su anda büyük güçlerin de hesaplastigi bir alan. PKK da bölgede, böylesi bir kamplasma ortaminda bir rol oynuyor ve Sii aksina yakin. Suriye, Iran ve Maliki rejiminin olusturdugu Sii aksina yakin bir politika izliyor. Dolayisiyla Kürt kentlerindeki bu hendek savaslarini, bütün bunlardan kopuk düsünemeyiz. Ama bizim açimizdan kötü bir sey. Biz Kürtler hak ve özgürlük istiyoruz; yoksa memleketimiz yansin, yikilsin istemiyoruz. Türkiye’nin de yanip yikilmasini istemiyoruz.’

“HDP PKK’YA SÖZ GEÇIREMEDIGI VE HAYIR DIYEMEDIGI SÜRECE ÖZGÜR SIYASET YAPMA SANSI YOK”

HDP’nin kriz sirasinda ilkeli bir politika yürütemedigini belirten Burkay, sunlari kaydetti: “HDP sunu diyebilirdi: ‘Siyaset yapmak için çok uygun kosullar var. Belediyeler bölgede elimizde, Parlamentodayiz, kitle destegimiz iyi, Türk toplumundan da belli bir destek görüyoruz. Alternatif olma, sorunlari çözme bakimindan büyük avantajimiz var. Bize siyaset yapma firsati verin, silahli eylemlerle bu yolu kapamayin.’ Ama bunu diyemediler, net tutum alamadilar ve sonunda, söz konusu gelismelerle siyaset yapamaz hale düstüler. Çünkü PKK bölgede bir hegemonya kurmustur; legal hareket üzerinde de bu hegemonyasi vardir. HDP PKK’ya söz geçiremiyor ve ona hayir da diyemiyor; bu olumsuz bir durum. Bunu demedigi sürece özgürce siyaset yapma sansi yok. Bu durumda bazi demokratik çevrelerin HDP’den beklentilerinin de gerçeklesmesi mümkün degil. HDP’nin bagimsiz hareket etmesi gerekiyor, ama PKK ona bu sansi vermiyor.”

“PKK’NIN BURNUNU SÜRTEYIM DERKEN HALK DA ÇOK BÜYÜK ZARAR GÖRÜYOR”

Öcalan ile görüsme konusundaki bir soruya ise Burkay, herkesin Öcalan konusursa ne diyeceginin hesabini yaptigini kaydetti. “Öcalan’in söyledigi hayata geçebilecek mi?” diye soran Burkay, söyle devam etti: “Öcalan 2010’dan itibaren hükümet ile uyum içerisinde çalisiyor. Daha önce böyle degildi; daha önce askerle uyum içindeydi. Ama dengeler degisti, hükümet güçlendi, Imrali üzerinde de hükümetin kontrolü olustu. Bu geçmiste ise yaradi. 2011’de baslayan çatisma, 2013 baslarinda Öcalan’in müdahalesiyle sona erdi. Ama bu sefer Öcalan konusursa öyle olacak mi? Kandil onun dedigini yapacak mi? Bu süpheli biraz. Dengeler degisti. Kandil’dekiler de Öcalan’i dinlemeyebilirler; baska etkenler var isin içerisinde. Hükümet Öcalan’in sihirli bir degnek olmadigini gördü; onun için de hükümet tepkili. Adeta ihanete ugradigini düsünüyor, Öcalan bakimindan degil tabi. PKK söz verdi, yapmadi, tam tersini yapti. Dolayisiyla, Öcalan’i devreye sokmadan önce PKK’nin burnunu sürteyim diye düsünebilir. Ama PKK’ya bunu yapayim derken halk da çok büyük zarar görüyor. Bu da çikmaz bir sokak. Sehirlerde siz PKK ile savasirsaniz, halk da bundan çok büyük zarar görür ve bunun yaratacagi çok olumsuz sonuçlar var. Duygusal kopus da olur, baska türlü gelismeler de. Bu is güvenlik politikalariyla çözülemez. Hükümetin bu konuda deneyimi var. Son otuz yildir yasanan çatisma ortami da bunu herkese gösterdi. Ayni hatayi bugün bir kez daha tekrarlamamali. Kürt meselesini PKK’ya endekslememek lazim.”

Kemal Burkay, dis politikayla ilgili ise sunlari söyledi: “Türkiye Suriye’de taraf haline gelmeyebilirdi. Demokratiklesme sürecini desteklemeliydi, ama taraf haline de gelmemeliydi. Ayni sey Irak için de söz konusu. Bana göre Irak bölünecek. Türkiye taraf olmamali. Izlenen politikalarin yanlislari buradaydi. Suriye meselesine Türkiye çok fazla batti. Yardim ediyorum, muhalefete destek veriyorum derken çok ileri gitti ve o yüzdende Ortadogu batagina bulasti. Bu çok büyük bir riskti. Türkiye’nin çok daha sagduyulu politikalara ihtiyaci var. Türkiye yanginin tam kiyisinda duruyor. Yangin, bir parçasiyla Türkiye’ye zaten bulasmis durumda. 30 yili askin bir siddet ortami yasadik. Türkiye o yangini yasadi. Simdi yangin yeniden harlaniyor bölgede, büyüyor. Bunun için de çok dikkatli olmasi lazim. Eger biz Kürtler, Türkler ve baskalari bir kör dövüsüne tutusursak, bu ülke bir Suriye’ye dönebilir. Herkesin bu konu üzerinde ciddi biçimde düsünmesi lazim. Ülkemizin Suriye’ye dönmesinde kimsenin bir yarari olmaz. Eger birbirimizle beraber yasamayi basaramayacaksak, adam gibi ayrilalim. Bunun için ülkeyi cehenneme çevirmek, yakmak, yikmak gerekmiyor. Ama ben bir arada yasayabilecegimize inaniyorum; eger akilli ve uygar insanlar gibi davranirsak Türkler ve Kürtler bir arada yasayabiliriz. Bir Irak, Suriye olmak zorunda degiliz. Bunun için de silahlari susturmak lazim. Öyle ki ilerde Amerika ve Rusya’ya yalvarmak durumunda kalmayalim, ‘gelin bizi baristirin’ diye. Biz kendimiz yapabiliriz bunu. Bence herkes PKK’ya çagrida bulunmali: ‘Hendekleri kapatin ve sehirlerden çikin, eski yerlerinize çekilin.’ PKK’nin silahlari tümden birakmasi için de diyalog süreci yeniden baslatilmali. Ama bununla birlikte Kürt sorununun çözümü için ciddi adimlar atmali. Öyle ki sorun temelinden çözülsün, gelecege, baska bahara kalmasin, yeniden alevlenmesin. Yangini söndürürken, siz geride kor birakirsaniz o yine alevlenir. Bunun yolu da Kürt sorununu çözmektir. Ister iktidar ister muhalefet olsun, devleti ve siyasi partileri yönetenlerin çok ciddi bir zihniyet degisimine ihtiyaçlari var. Yeni bir Anayasa yapilmali ve Kürtlerin temel haklari taninmali. En azindan bu yolda ciddi adimlar atilmali. Öyle ki Kürtler güven duysun ve kirilmis yürekler onarilsin.” (CIHAN)

Dengê Kurdistan

Back to top button