Kemal Burkay; Kürt halki açisindan HAK-PAR kuzey Kürdistan’da bir sanstir

Hollanda HAK-PAR dayanisma gecesi yapildi.
Hollanda HAK-PAR dayanisma gecesi Kemal Burkay’in katilimiyla gerçeklesti.
Den Haag, Aliyans Dügün Salonu’nda 19.11. 2016 tarihinde saat 18:00 de gerçeklesen gece Ey Reqip marsinin okunmasi ve saygi durusu ile basladi.
Ozan Sedat ve Fatê’nin sunduklari klam ve oyunlariyla cosku içinde geçen gecede HAK-PAR Genel baskani Refik Karakoç’un mesajini Turan Seker okudu.
HAK-PAR Hollanda Dayanisma Gecesine KDP Basur temsilcisi Ali Xuriri,
Avrupa HAK-PAR Dayanisma Dernegi baskani Fettah Timar, MYK üyeleri Hidir Mak, Hüseyin Öztürk, Erkan kiliç, HAK-PAR kurcularindan Necati TANK, HAK-PAR PM üyeleri Zeki Çiçek, Hüseyin yilmaz ile yazarlar Ahmet Cengiz Çamlibel, D.Izoli ve Bekir Saydam, Necla Çamlibel’in yani sira yaklasik 200 konuk katildi.
HAK-PAR Genel Baskan yardimcisi Düzgün Kaplan geceye katilanlari selamladi ve kisa bir konusma yapti. Kaplan, toplumlarin ve bireylerin yasamini etkileyen insanlarin oldugunu ifade ederek ‘ Bizde de Kemal Burkay var, Su an aramizda. Bizim Kürt davasina katilmamizda, örgütlü olmamizda büyük bir emegi olan degerli büyügümüz, fikir adami, sayin Kemal Burkay’a hos geldiniz diyorum.’ Dedi
Daha sonra mikrofona gelen Genel baskan yardimcisi Cafer Küçükyildiz Kürtçe yaptigi konusmasinda 2002 de farkli Kürt kesimlerinin bir araya gelerek HAK-PAR’i kurduklarina degindi ve bugün OHAL kosullarinda ve silahli çatismalar içinde Kürtlerin yasadigi sikintilara dikkat çekti. HAK-PAR’in seçimlere hazirlik yaptigini, güçlü bir alternatif olarak halkin karsisina çikmak için, Kürdistan’da ve Kürtlerin bulundugu her yerde ve Avrupa’da da örgütlenme hedefiyle çalistiklarini, bu nedenle herkesin destegine ihtiyaçlari oldugunu vurguladi.
Siirlerinin de okundugu HAK-PAR Dayanisma Gecesi’ne katilan Kemal Burkay ise yaptigi konusmada özetle sunlari söyledi:
‘Bir kez daha Hollanda da bu degerli gecede olmaktan mutluyum, hepinizi saygiyla selamliyorum.
Ortadogu’da, Ülkede olup bitenleri siz de izliyorsunuz. Kisaca birkaç sey söylemek isterim; Malum, Ortadogu kayniyor. Bu kaynama yeni degil. Ama son bir kaç yilda olaylar daha da büyüdü. Ve olaylar Kürt halkini gelecegini de etkiliyor, etkileyecek.
Bunlardan biri Irak’taki durumdur, Iraktaki gelismelerdir. Digeri Suriye’deki gelismelerdir. ISID’in ortaya çikmasi Arap Baharinin Suriye’ye ulasmasi, Irak’taki mezhep çatismalarinin giderek büyümesi ve bunun Kürdistan’a yansimasi nedeniyle çok önemeli olaylar cereyan etmektedir. Uluslararasi güçler ABD, Rusya ve daha baskalari, AB ülkeleri de içinde
Ne olacak?
Bu konuda benim görüslerimi biliyorsunuz sanirim.
ISID ile ilgili sunlari söyledim; böyle bir örgütün gelecegi yoktur. Yani nasil olsa ortadan kaldirilacaktir. Bu örgütün ortaya çikmasinda hem bölge ülkelerinin yaptigi yanlislarin rolü var, hem de uluslararasi güçlerin rolü var. El Kaide’yi biliyorsunuz. Afganistan’a karsi kullanmak üzere örgütlediler, ABD, Suudi Arabistan ve daha baskalari Ama baslarina bela oldu. Sonra bundan ISID türedi. Irak ve Suriye iç savasi sirasinda Sünni bölgelerde örgütlendi. Birileri bunu Sii aksina karsi kullanmaya kalkisti. Ama baslarina bela ettiler. Ortadogu’nun, Ortadogulularin sorunu mezhep sorunu degil. Mezhep kavgalarinda bu halklarin hiçbir yarari yok. Ama bu mezhep kavgalarini kasiyan güçler var, içerde yani bu ülkelerde ve uluslar arasi planda
Iste bu kasimalarin sonucu bugün böylesine, mezhep kavgalari biçiminde bir kanli bogusmayla yüz yüzeyiz. Ben bir ay kadar önce, yurt disina çikmadan önce Istanbul’da bir toplanti vardi. Alternatif Düsünce Dernegi düzenlemisti. Konu ‘Ortadogu’da Mezhep kavgalari ve batinin etkisi’ idi. Bir hayli gazeteci, profesör vardi ve ben de konusmaciydim orda. Bu mezhep çatismalari biçiminde su anda Ortadogu’da yasanan gelismeler aslinda çok daha farkli nedenlere dayaniyor. Simdi bunlar üzerinde uzun uzun duracak degilim. Ama su kadarini söyleyeyim: Demin de söyledigim gibi ISID’in bir gelecegi yoktur, bu örgüt mutlaka etkisiz kilinacaktir.
Öte yandan nasil bir Irak karsimiza çikacak, nasil bir Suriye karsimiza çikacak? Irak’ta Sünni ve Sii Araplar arasindaki çatisma bu ülkeyi yönetilemez hale getirdi. Biliyorsunuz orada Kürt halki kendi gelecegini federasyon biçiminde belirlemeye razi olmustu. Ama ne yazik ki Irak’taki bu sistem artik yürümüyor. Gelip tikandi. Bagdat, yani Merkezi hükümet, Kürt halkina karsi görevlerini yerine getirmiyor. Bu yüzden Kürdistan Bölgesel Yönetimi, onun lideri Sayin Mesud Barzani Kürdistan’in bagimsizligi hedefini önüne koydu.
Biz bunu destekliyoruz.
Biz onlara bu konuda hak veriyoruz.
Eger Irak 2005 Anayasasiyla benimsedigi sistemi yürütebilseydi, baris içinde bir ülke haline gelebilseydi, Kürtlerin belki de ille de bagimsiz bir devlet demeleri gerekmeyebilirdi. Ama demin söyledigim gibi Arap kesimi bunu basaramadi, bir mezhep kavgasi, bir terör belasi Irak’i kasip kavuruyor. Bu durumda Kürt halkinin kendi kaderini özgürce belirlemesi, bagimsiz devlet olmak istemesi kadar dogal ve hakli bir sey yok.
Orada kosullar olgunlasiyor.
Kolay degil, önlerinde hala önemli güçlükler var. Uluslararasi taninma gibi önemli bir sorunun yani sira, ne yazik ki Irak’taki Kürtler arsinda birlik yok.
Irak Kürdistani’nda özgürlük firsati 1.Körfez savasindan sonra ortaya çikti, 1990’da.
2. körfez savasindan sonra yani 2002 – 2003 ten sonra bu olanak daha da büyüdü. Önce otonomi yönetimleri vardi, sonra bu federal yönetime dönüstü. Simdi de bagimsizlik firsati var önlerinde. Ama ne yazik ki Kürtler arasinda birlik yok. O parçada bazi Kürt örgütleri meseleye dar bakiyorlar. Yani Kürdistan Federe Yönetimi’nin çevresinde toplanacaklarina, Sayin Mesud Barzani’ye destek vereceklerine, engel oluyorlar.
Bu akil alir bir sey degil.
Iki büyük örgüt arasinda, Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Birligi arasinda 1994 de baslayan çatisma dört- bes yil sürdü. Çok büyük zararlar verdi bu parçaya. Ama asildi. Ne yazik ki simdi yeniden bir gerginlik var. Bazi partiler yanlis bir politika izliyorlar. Ve kanimca Iran’in etkisinde izliyorlar bu politikayi. Bu böyle devam ederse Kürtlerin Güney’de bile amaçlarina ulasmalari zorlasir. Ciddi riskler var. Bu riskleri asmak için birlik olmalari sart. Sorumluluk duyan her Kürt örgütü, her Kürt politikacisi bu parçada birlik için çalismali . Ayrimcilik yapmamali.
Öte yandan bir de PKK sorunu var orada. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni zaman zaman ciddi bir biçimde mesgul eden
Geçmiste, zaman zaman. Güneyli Kürtlerle çatismalara tutusmus PKK sorunu var. PKK nin buna hakki yok. PKK nin Güney Kürdistan’a sorunlar çikarmaya, oranin iç islerine karismaya hiç hakki yok. Bu nedenle bizim tavrimiz net. Biz Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni destekliyoruz. Güney Kürdistan’da Kürtlerin aralarinda siki bir birlik olusturmalarini istiyoruz. Bu Kürt halkini orada amaçlarin ulasmasi için, özgürlük yolundaki kazanimlarini pekistirmesi ve tamamlamasi için sarttir.
Bir de Suriye Kürtlerinin durumu var, Güney bati Kürdistan da diyebiliriz. Biliyorsunuz Suriye’ye Arap bahari yansidiktan sonra, orada Kürtler için önemli firsatlar dogdu. Su anda Suriye’de iç savas devam ediyor. Amerika, Rusya gibi güçler de isin içinde. Iran isin içinde Türkiye, baskalari isin içinde.
Ne olacak?
Suriye’de artik eski sistemin yürümesi mümkün degil. Yani Esad ailesinin yönetimde BAAS yönetimin devam etmesi mümkün degil. Burada da ister istemez ciddi bir degisim olacak. ISID belasi tasfiye edildikten sonra yeni bir yapilanama olacak Suriye’de. Bu nasil olmali, nasil olabilir?
Bana göre bu federal demokratik bir yapilanma olabilir. Tabi ki bu is kolay degil. Yani eski sistem yikildiktan sonra böylesine çagdas demokratik, federal bir sisteme geçilmesi bir anda olacak bir sey degil. Ama o kanidayim ki Suriye sorunu baska bir sekilde çözülemez. Orada hem sünni Araplarin, hem Nusayri Araplarin gelecegini güvenceye alacak, ayni zamanda Kürtlerin durumunu güvenceye alacak, diger azinliklarin -Hiristiyanlar, Dürziler gibi- haklarini güvenceye alacak olan ancak federal bir sistemdir.
Suriye’yi simdi 3-4 devlete ayirmak mümkün degil. Buna uluslararasi güçler de Suriye’nin komsulari da izin vermezler. Ama herkesin hakkini taniyacak güvenceye alacak bir sistem gereklidir. Bu da federal demokratik bir yapilanma olabilir. Genel seçimler, serbest seçimler sonucu parlamenter bir sistem olusturulur. Ayni zamanda Kürtler, Nusayri Araplar ve Sünni Araplar çogunlukta olduklari bölgelerde federal yönetimler olustururlar, kendi kendilerini yönetirler.
Bu Güney bati Kürtleri bakimindan da çok büyük bir firsattir.
Bunun gerçeklesmesi için de Kürt hareketinin Suriye’de de dogru politikalar izlemesi lazim. Su anda en etkili örgüt PYD olarak görülmektedir.
Ama Suriye’de çok daha eski partiler de var. Kitlelere dayanan 50-60 yillik partiler var. Onlari kimse yok sayamaz. Elinde silah olanlarin bunlari susturmaya haklari yok. Onlarin siyasi çalismalarini engellemeye haklari yok. Su anda hepimiz biliyoruz ki PYD hakim oldugu yerlerde yüzlerce Kürt politikaci, aydin tutukludur. PYD nin buna hakki yok. PYD bu sekilde Suriye Kürtlerini özgürlestiremez. Genis kitlelerin destegini alamaz. Uluslararasi güçlerin de destegini alamaz. Bu nedenle Suriye’de Kürtlerin hedeflerine ulasmasi dogru bir politika izlemelerine ve birlik olmalarina baglidir. Bu yüzden biz meselelere objektif bakan, Kürt halkinin çikarlarini düsünen örgütler, kisiler, siyasetçiler, onlara sesleniyoruz: PYD Diger Kürt örgütlerine baski yapmamalidir. Suriye’de birlik politikasi izlemelidir.
Ne yazik ki PYD bu güne kadar güven verici bir politika izlemedi. Ama hiç olmazsa bundan sonra tavirlarini düzeltmeliler. Çünkü Suriye sorunu çözüldügü zaman, yani büyük güçler -Amerika, Rusya, Birlesmis Milletler- ve Suriye’nin komsulari -Türkiye, Suudi Arabistan, sinirdas olmasa bile Iran; bunlar bölgenin önemli devletleri- eninde sonunda bir anlasmaya varacaklardir. PYD’nin de kaderini belirleyecek olan bu uzlasmadir. Yanlis yapanlarin gelecegi olmaz. Kullanilir ve atilirlar. Eger o duruma düsmek istemiyorsak biz Kürtler, birlik olmaliyiz ve dis dünyanin destegini almali, akilci politikalar izlemeliyiz. Bunu yaparsak basaririz.’
Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da ki duruma da kisaca deginen Burkay sunlari söyledi:
‘Türkiye’de de olaylar kötüye gidiyor. Insanlar soruyor; Türkiye ya da Kürt ulusal hareketi nereye gidiyor ?
Türkiye ve Kuzey Kürdistan su anda hiç de iyimserlik verecek bir durum yok.
Ortadogu’daki yangin Türkiye’ye de siçradi. Gerçi bu durum yeni degil. Kürt sorunu bakimindan 30 yili askin, hatta 30 yildan da fazla bir süredir Türkiye bir yangin yeri gibi
Ama Ortadogu’daki son gelismelere Türkiye bakimindan durumu daha olumsuz bir biçimde etkiliyor. Ortadogu’daki yangindan uzak durmanin yolu Türkiye’nin sorunlarini akillica çözmesiydi. Yani bir Kürt sorununu çözmek, iki Alevi sorununun çözmek. Türkiye’ye baris getirmek. Ve Ortadogu’daki yangindan da uzak durmak…
Türkiye bunu basaramadi. AK Parti Iktidari altinda bunu basarmadi ve isler herkes için, Türkler için de Kürtler için de AK Partinin kendisi için de olumsuz bir yönde gelisir oldu. Biliyorsunuz, söyleme ye gerek yok, bu ülkedeki en büyük sorun Kürt sorunudur. AK Parti bu sorunu çözecek ciddi projelerle ortaya çikamadi. Basta bazi olumlu adimlar atti, ama Kürt sorununu gerçek anlamda çözecek bir proje ile ortaya çikamadi. Sorunu PKK ye silah biraktirmaya indirgedi. Tabi PKK nin silah birakmasi da tek basina iyi olur. Kürt halki için de Türkiye de barisçil bir ortamin olusmasi için de iyi olur. Ama PKK ye silah biraktirilmasi için en azindan bir genel affa ihtiyaç var. Denir ki dagdakiler gelip silah biraktiklari zaman serbest olacaklar. Yani eger PKK ye silah biraktirmak isteniyorsa bir genel af çikarabilirdi. Bu yapilmadi. Kaldi ki Kürt sorunu sadece PKK nin silah birakmasi degildir. Çözüm Kürt halkinin haklarinin taninmasidir. Hükümetin buna uygun projelerle ortaya çikmasi gerekirdi. Çikmadi.
Çikmayinca da baska sorunlar da isin isine karisinca olaylar daha da içinden çikilmaz hale geldi.
Su anda son bir yilda meydana gelen çatismalarin sonuçlarini hepiniz biliyorsunuz. Bir de buna Fetullahçilarin darbesi denen darbe eklendi.
Bir de Türkiye’nin Suriye’nin içislerine bulasmasi. Suriye konusunda yanlis politikalar izlemesi sonucu ortaya çikan durum eklendi. Simdi Türkiye bir yandan da Suriye’de ÖSO eliyle çatisiyor, savasiyor.
Sözde ISID’e karsi savasiyor; ama daha çok PYD’yi engellemeye çalisiyor.
Türkiye’nin Suriye politikasini basindan beri elestirdik. Türkiye Suriye’nin komsusu olarak bu ülkeye baris gelmesine, demokrasi gelmesine yardimci olmaliydi. Oysa Suriye Esad rejimini yikmayi önüne hedef koydu. Birinci hedefi bu oldu. Ikincisi oradaki Kürtlerin herhangi bir statü elde etmemesiydi. PYD’li veya PYD siz Bunlar yanlis tutumlardi. Suriye meselesi sirf Esad’in gitme meselesi degildi. Yerine kim gelecekti? ISID’ciler gelirse daha mi iyi olacak?
Daha kötü olacakti. Suriye’de Kürtlerin haklarina kavusmasi Türkiye’yi niye ürkütüyor?
Çünkü Türkiye kendi Kürt sorunu çözmeyi basaramiyor. Basaramadigi için güneyde de Suriye’de de Kürtlerin bir statü elde etmesinden korkuyor.
PKK sorununu çözmek zor degil o kadar.
Zaman zaman söyledim TV’lerde de söyledim. Türkiye yönetimi akilli olsa, çagdas olsa sorun çözmek istese PKK sorununu bir haftada çözer.
Türkiye PKK sorununu kendi eliyle yaratti ve Türkiye PKK sorununu çözmek istemiyor.
Basindan beri çözmek istemiyor.
Hatirlarsiniz, PKK’nin ortaya çikisini bir yana birakalim. O 1970li yillardaki hikayeyi bir yana birakalim. Öcalan yakalanip Türkiye’ye getirildikten sonraki gelismeleri biliyorsunuz. Bütün istemlerinden vazgeçti. Dedi ki ‘yol açin, dagdakilerin hepsi gelsin, teslim olsunlar’. PKK bunu benimsedi. Dagdaki komutanlari kabul etti. Hatta iki tane heyet gönderdiler. Birisi Avrupa’dan, digeri Güneyden.
Ama gelenleri tutuklayip hapse soktular, agir cezalar verdiler. Bu kosullarda dagdaki insanlar iner mi?
Demek ki Türk devleti PKK’nin dagdan inmesini istemedi.Nasil olsa Öcalan’i yakaladim, elimedir, ne diyorsam yapiyor. Ben de Kürt sorununu böylece ortadan kaldirir, bitiririm anlayisi PKK yi bu iste kullanmak istedi. Çok açik.
Son olarak AK Parti hükümeti döneminde, ki Öcalan daha önce askerlerin kontrolündeydi, Sonra AK Parti’nin kontrolüne girdi. AK Parti de sunu düsündü: Kürt sorununu çözmek için öyle otonomi, federasyon gibi büyük adimlara gerek yok. Nasil olsa Öcalan sihirli bir degnek gibi ve elimizde Ne diyorsak yapiyor. Öcalan ne diyorsa PKK de onu yapiyor. PKK ne diyorsa Kürtler de yapmak zorunda. E biz de Öcalan’i kullanir, bu isi hallederiz. Bunlara silah biraktiririz, bu is biter.
Ama bu kadar basit olmadigi görüldü. Bu is yürümedi, yürümezdi.
PKK ye silah biraktirmak için bir genel affa ihtiyaç vardi en azindan. Ayrica sorunu çözmek için bazi yeni adimlar atmak, Kürt halkina güven vermek
Mesela biz çözüm için esitlik temelinde federasyon diyoruz. Biliyoruz, kolay degil. Ne AK Parti Hükümeti ne baska bir hükümet hemen ‘buyrun size federasyon veriyoruz, bu isi çözelim’ demezler.
Keske bu kadar akilli olsalar, keske bu kadar cesur olsalar. Ama degiller!
En azindan bir yandan genel af çikarip PKK yi silahsizlandirmaya çalisirken diger yandan Kürtçe okullari serbest birakabilirlerdi. Kürtçe egitime geçebilirlerdi; ilk ve orta okullarda liselerde, üniversitelerde.
Bu güven verirdi, yumusatirdi havayi. Bunu bile yapmadilar. Daha sonra da sorunun esitlikçi çözümü için mücadelemize devam ederdik. Bunu bile yapmadilar. Buna karsilik Kürt tarafinda da -taraf olarak görünen, Kürtlerin büyük bir kesiminin de öyle gördügü, Türklerin büyük bir kesiminin de öyle gördügü, öyle sandigi- PKK nin ve onun çizgisindeki legal hareketin, HDP nin durumu ne?
Onlarin Kürt sorununun esitlik temelinde çözümüne yönelik bir politikalari var mi? Yok!
Öcalan’in geldikten sonra söyledikleri malum. PKK de, onun iz düsümündeki legal partiler de ayni politikayi savunur oldular. PKK ve söz konusu legal partiler, en son HDP ne istiyor?
Kürt kesiminde ve sol kesimde pek çok kisi HDP nin baraji asmasindan heyecan duydu, destek verdi. Peki Ne istiyor bu HDP Kürtler için? Bagimsizlik yok, devlet yok, federasyon yok, otonomi yok. Bayrak Türk bayragi, resmi dil Türkçe Eee, ne istiyorsun sen? Türkiyelilesme, ‘ortak vatan’, ‘demokratik ulus ’ (Zirva tabi, dünyada böyle bir sey yok; neymis o demokratik ulus? Uluslar vardir. Demokratik olan ülkeler var, demokratik olmayan ülkeler var. Diktatörlükler bilmem neler ‘Demokratik ulus’ neyin nesi.? Bir uydurmasyon… HDP de ayni seyi söylüyor.)
Yani HDP nin de PKK’nin da Kürt sorununu çözmek için hiç bir projeleri yok.
Bütün bunlar Türk devletinin projesidir.
Besir Atalay söyledi: ‘MIT Müstesari Hakan Fidan ile Öcalan ele ele vererek HDP yi kurdular’ dedi. Hiç birinden ses çikmadi. Ne bir BDP’liden ne bir HDP’liden; ne solcusundan ne sözde Kürtçüsünden hiç bir itiraz çikmadi. Kimse demedi ki ‘ey Besir Atalay Sen ne diyorsun? Partimizi MIT kurmadi, biz kurduk’. Çünkü gerçek böyleydi, Atalay’in dedigi gibi Ama sonra araya kara kedi girdi. Seçimler sirasinda Demirtas’in ‘seni baskan yaptirmayacagiz!’ Diye Erdogan’a karsi cephe açmasi, gaza gelip söylemesi kitlelerde destek görünce perde arkasindaki uzlasma bozuldu. AK Parti sözcüleri dediler ki ‘Demirtas sözünde durmadi!’
Neydi o söz?
HDP baraji asamazsa tüm milletvekileri AKP nin olacakti. AKP baskanlik sistemini rahatlikla parlamentodan geçirecekti. HDP baraji asarsa baskanliga destek verecekti. Anlasma buydu. Öcalan’la yapilan anlasma buydu. HDP ile yapilan anlasma da buydu baslangiçta. Ama sonradan bozuldu. Simdi mesel burada. PKK’nin ve HDP’nin Kürt sorununu çözmeye yönelik bir projeleri ve hedefleri yok. Tam tersine PKK ve HDP nin izledigi politikalar. Kürtleri aldatmaya yöneliktir.
Bu konuda bizim artik çok net olmamiz lazim.
Kürt toplumunun ve Türk toplumu içindeki dostlarimizin net olmalari lazim.
Kürt sorunu Kürt halkinin temel haklarini taniyarak çözülür.
Bu temel haklar taninmadan Kürt sorunu çözülmez. Kürt sorunu bu durumdaki bir PKK ile, HDP ile çözülemez.
Kürt hareketinin bu çikmazdan, bu bataktan kurtulup saglikli bir yola yönelmesi lazim. Biz HAK-PAR’i bu bakimindan en uygun örgüt olarak görüyoruz.
Bu bir Parti fetisizmi degil.
HAK-PAR 2002 yilinda, yani 14 yil önce, bir birik projesi ve bir alternatif olarak kuruldu. Öcalan yakalanmis, teslim olmus, Partisi de onu takip ediyor.Türk devleti bundan yararlanarak Kürt hareketini pasifize etmeye, bitirmeye çalisiyordu.
Böyle bir asamada Isveç’ten baslayarak,Almanya’da ve diger bölgelerde toplantilar düzenledik. O zaman ben PSK nin Genel sekreteriydim. Bu ise öncülük ettik. Diger Yurtsever kesimlerle birlikte toplantilar düzenledik. ‘Kürt ulusal hareketi tehlikededir. Alternatif yaratmak lazim. Halka umut verecek bir projeyle çikmamiz lazim.’dedik. Içerde Bir parti ile. Yurt disinda Avrupa Kürt Platform’unu olusturduk bu çalismalarin sonunda Yurt içinde de HAK-PAR olustu.
PKK’nin bu olumsuz gidisinden memnun olmayan, bu durumu gören, anlayan Kürt halkina umut vermek isteyen, saglikli bir örgüt sunmak isteyen yurtsever güçleri bir araya getirmeye çalistik. HAK-PAR bu çabalarin eseridir. Sosyalistler, sosyal demokrat Kürtler, liberal Kürtler, Islamci Kürtler; ama tümü de Yurtsever Kürtler Onlarin bir araya gelecegi bir birlik projesiydi HAK-PAR.
Ne kadar basarili oldu tartisilabilir.
Kolay degil. Bir tarafta devlet, diger tarafta PKK politikayi adeta kendi ipotegine almis. Böylesi kosullarda saglikli bir hareketin çok kisa zamanda güçlenmesi, kitlesellesmesi kolay degil.
Bu sabir istiyor, çalisma ve zaman istiyor. Kanimca simdi yavas yavas sular durulmaya basladi. Kürt halki PKK’nin yüzünü daha iyi tanidi. Son yapilan Haziran ve Kasim seçimlerinin ardindan gördük. HDP 80 milletvekili ile parlamentoda, 100’e yakin belediye kendi yönetiminde Bunla neler yapilmazdi siyasette. Bununla Türkiye sarsilirdi, dünya sarsilirdi. Kürt halkinin talepleri dile getirilebilirdi. Barisçi, demokratik yollardan, siyasetle
Milyonlar harekete geçirilebilirdi.
Ama öyle yapmadilar. ‘Halk savasi verecegiz’ dediler, hendek ve çukurlar kazmaya basladilar, Sonra Kürdistan’in tarihi kentlerini yerle bir ettiler.
7 bin gencimiz daha bu anlamsiz çatismada hayatini yitirdi. Yüz binlerce insanimiz daha sürgün yollarina düstü. Kürt halki bunu gördü. Ve bu adamlara ‘siz siyaset yapmiyorsunuz, siz bizim evimizi yiktiniz’ dedi. Yönünü onlardan çevirdi Kürt halki .
Simdi belediye baskanlari tutuklaniyor ama 100 kisi çikmiyor protesto için.
Çagiriyorlar ama hava!
HDP’li milletvekillerini protesto ediyorlar.
Bu çok önemi bir gelismedir.
Onlar Kürt halkinin bir sürü olmadigin görmeliydiler. Görecekler, görüyorlar.
Simdi böylesine bir asamada HAK-PAR gibi bir partinin rolü önemlidir. HAK-PAR’in özelligi ne?
Dogru politikalar izliyor, gerçekten Kürt halkinin taleplerini dile getiriyor, esitlikçi bir çözüm Öneriyor. Bugünkü kosullarda gerçekçi olan federal bir çözümdür.
Elbette kendi bagimsiz devletlerini kurmak da Kürtlerin hakkidir. Ama bu günkü Ortadogu ve dünya kosullarinda gerçekçi olan federal çözümdür. Eger biz Türk yönetimini esitlik temelinde federal bir yönetime ikna edebilirsek bu bizim için, Kürt halki için bir zafer olur. Böylece Kürt sorununu çözebiliriz. Bizim istedigimiz budur. Federal Çözüm
Böylece Kürdistan’da Kürt halkinin serbest seçimlerle gelen kendi hükümeti, kendi parlamentosu olur. Kürtçe, Türkçenin yani sira resmi dil olur. Kürtler ilk okuldan üniversiteye kadar kendi dillerinde egitim yapabilmeliler Bunlar bizim taleplerimizin temeli.
Tabi bir de bölgenin ekonomik gelisimi, su var, bu var onlarda ayri. Diger demokratik taleplerimiz var: Kadin sorunu, emekçilerin haklari, çevre sorunlari
Biz çagdas bir partiyiz. Türkiye’deki en çagdas, ileri programa sahip partiyiz. Bir bütün olarak Kürt sorununun çözümü, alevi sorununun çözümü, gerçek bir laiklik, kadin sorunu , çevre sorunu, emekçilerin sorunu, bir bütün olarak
Eger zulme ugrayanlar için baska mücadele yolu yoksa, bütün yollar kapaliysa silaha basvurmak haktir.
Ama siyasi ve barisçil kanallar açiksa ille silah kullanacagim demek çilginliktir.
Yikim getirir. Size de, ülkenize de, herkese de
Su anda Türkiye kosullarinda Kürt halkin mücadelesini barisçil yollarla yürütmenin olanaklari çok daha fazladir.
PKK nin savasi ülkemize yikim getirdi. Önce kirsal alanlar bosaldi, simdi sehirler bosaliyor.
Bir talepleri de yok bu adamlarin. Niye savasiyorlar? Biz savasa gerek olmadan Kürt halkinin eger dogru bir hat üzerinde örgütlenebilirse mücadelesini basariyla yürütebilecegini ve daha kisa bir sürede sonuçlandiracagini düsünüyor, buna inaniyoruz.
Yani HAK-PAR’in hem programi hem de seçtigi yöntemler dogrudur.
Basariya ulasmak için iki kosul gerekli; birisi dogru bir programiniz olacak ikincisi ise dogru yöntemler izleyeceksiniz.
Kanimca HAK-PAR olarak bunu yapiyoruz. Bir de sabirli olmak, kararli olmak, sasirmamak önemli Bir günden digerine politikalari degistirmemek, zikzak yapmamak. Bu bakimdan Kürt halki açisindan, HAK-PAR Kuzey Kürdistan’da bir sanstir. Diger Parçalar açisindan da izledigimiz politika dogrudur, Birlik istiyoruz. Onlarin basarisini istiyoruz.
2014’te Genel baskan oldugum zaman girdigimiz seçimden bu yana HAK-PAR bir gelisme ivmesi yakaladi. 2009 yerel seçimlerine göre oylarimizi 2 misline çikardik. Sonra geçen yil haziran seçimlerinde oylarimiz artti. Kasim seçimlerinde 2 misline çikti; 110 bin.
Bu küçük görülebilir. Ama bir gelisme seyri var Bu ne demektir?Kürtler yavas yavas HAK-PAR’a yöneliyorlar.
Ayni dönemde Türkiye’deki dört partinin AKP, CHP, MHP ve HDP’nin disinda diger bütün partilerin oylarinda büyük düsme oldu. Bizimki % 100 artarken. Ecevit’in, Demirel’in, Özal’in, bir zamanlar hükümet olmus partileri % 300 oy kaybedip, küçülürken Bu bir isarettir.
Ben suna inaniyorum: HAK-PAR önümüzdeki seçimlere girebilirse, ki girecek, (Güçlestiriyorlar simdi, engeller çikarmaya çalisiyorlar; ama asacagiz onu) oylarini belki bes, belki on misli arttiracaktir.
Bir alternatif olmaya dogru gidiyoruz.
Bunu görebilirsek. bunu kavrayabilirsek, bu anlayisla çalisirsak basaririz.
Kürt hareketi artik bir kirilmayi yasiyor. PKK nin son hendek savaslarindan sonra.
PKK kimin adina yapti onu. Kürt halki için de, demokrasi için de yapmadi. Iran için mi, Suriye için mi yapti? Derin devlet için mi yapti? ‘HALK savasi verecegiz’ dediler. Kimin için yaptiysa yapti, ama Kürt halki için yapmadi. Halk bunu gördü.’
HAKPAR 6. Kongre sürecini özetleyen ve PSK ayrismasini da degerlendiren Kemal Burkay ‘Bu arkadaslar yanlis bir is yapti, bunun bilinmesini istiyorum’ dedi.
‘Sosyalizmi çok sevdikleri için degil. Öyle olsa bize demezlerdi ‘HAK-PAR’in adina Kürdistan kelimesini ekleyin, tamamdir.’ HAK-PAR’in adina Kürdistan eklenince HAK-PAR sosyalist mi olacakti? Siz PSK’nin bütün degerleriyle legallesecektiyseniz, o zaman Sosyalist partinin programi var, ideolojisi var, onunla çikmaniz lazimdi. Sonra nasil olduysa o isimle çiktilar. Sosyalizmi çok mu önemsedikleri için? Hayir. Herkesin yillardir söyledikleri, yazdiklari ortada. Açin, son yillarda çikan DENG dergisi sayilarina bakin, eger sosyalizmle ilgili bir yazilari varsa dogru
Yillardir yok. Sosyalizmi savunan benim. Bunu herkes biliyor. Ben sosyalistim. Biz HAK-PAR gibi bir partide çalisiyoruz. HAK-PAR sosyalist bir parti degil. Yurtsever demokrat bir partidir. Kürt halkina su anda lazim olan böyle bir partidir. Sosyalist parti ile biz devrim yapamayiz. Dünya kosullari degisti. Bu nedenle su kosullarda Kürt halki için gerekli olan, sosyalist olan olmayan her kesimi içine alan genis bir partidir. Biz sosyalizmden vazgeçmedik. HAK-PAR’a gelip çalisan diger insanlar da kendi görüsünden vazgeçmis degil.
HAK-PAR’da Islamcilar var, vaz mi geçtiler Islamci anlayislarindan? Degil elbette.
Rahmetli Abdulmelik Firat Genel Baskaniydi HAK-PAR’in. Mesele bir araya gelmesini bilmek. Döneme uygun partiyi yaratmak, döneme uygun yöntemler izlemek. Siyaset budur. Siyasette böyle basarili oluruz Yoksa bir isme yapismak marifet degil, bir tarikat gibi Kürdistan’da bir çok örgüt vardi, sonra dagilip gittiler, ama hala isimleri var Simdi yeni partiler de kuruldu ve ‘birlikten’ bahsediyorlar. Keske birlik olsa! Benim ömrüm birlik için çalismakla geçti. UDG, besli çalisma, TEVGER, 12 örgütün cephe çalismasi PKK’nin de içinde oldugu Sonra legal partiler, HEP- DEP, Avrupa Kürt platformu, HAK-PAR,
Ama bazen bir kaç kisi bir araya gelip bir tabela asiyor ve kendilerine parti diyor. Dertleri birlik degil, kitleleri kazanmak degil. Kürt halkini özgürlestirmek degil.
Simdi ne yapacagiz?
Hayatimizi bunlarla oturup birlik meselesini tartisarak mi geçirecegiz?
HAK-PAR’a birlik önerisi getirenlerin çogu daha düne kadar HAK-PAR’in içindeydiler. Sertaç arkadasimiz HAK-PAR’da genel baskanlik yapti. Uzaga gitmeye gerek yok, PSK li arkadasimizin durumu… Senelerce birlikte çalistik. Ben genel baskan oldugum zaman da Sertaç’a ‘gel beraber çalisalim’ dedim. Sonra kendisi ayri bir parti kurdu.
Niye?
Simdi gelmis birlik yapalim diyor .
Kardesim sen genel baskan degil miydin HAKPAR’da? Niye gittin?
Ben HAK-PAR’a üye oldum Mehmet Vural ve Sait Aydogmus birkaç kisiyle birlikte Partiden istifa ettiler. Niye?
Kemal Burkay Partiye üye olmus. Yahu Istemiyor musunuz? Ben üye oldugumda ikisi de genel baskan yardimcilariydilar, istifa ettiler. Bu anlasilir bir sey degil. Bu arkadaslar simdi HAK-PAR’a birlik çagrisi getiriyorlar!
Siz Kemal Burkay HAK-PAR’a üye oldu diye istifa ettiniz. Simdi ne degisti? Ben hala üyeyim.
Her halde ‘Kemal Burkay çekildi, Simdi baskanlik sansi var!’ diye düsünüyorlar.
Kardesim, benim baskanlik diye bir derdim yok. Olmadi hiç hayatimda. PSK genel sekreterligini de ta 1987 de birakmak istedim, ama kabul etmedi arkadaslarim. Sürdürdüm taa 2003 e kadar. Simdi sorun budur. Keske o arkadaslar tekrar HAK-PAR’a geri dönseler. Keske gerçekten birlik için çalissalar. Ama yok, herkes kendine bir kulübe insa etmekle mesgul.
Ne yapacagiz?
Onlarla isbirligi yapabiliriz. Seçimlerde, diger alanlarda. Ama partimizi onlarin keyfi için harcamayiz. Bence HAK-PAR olarak büyümek, Alternatif olmak ve milyonlara ulasmak istiyorsak bu sansimiz var.
Dogru siyaset var, dogu yöntemler var ve kararlica çalisirsak basaririz.
Dengê Kurdistan