Makale

Kilavuzu Bahçeli olan bir Saray rejimi

Ergun BABAHAN

Eski Disisleri Bakani Yasar Yakis Ahval’e yaptigi degerlendirmede Türkiye’nin dis politikada içinde bulundugu vahim duruma iliskin çarpici degerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin pozisyonunu 1912 Balkan Savasi’na benzeten Yakis, gidisatin tehlikeli oldugunu vurguladi.
Bilmeyenler veya unutanlar için hatirlatmakta fayda var, Balkan Savasi Osmanli’nin yeni kurulmus Balkan devletlerine karsi hezimete ugradigi ve bölgeden varliginin silinmesiyle sonuçlanan savasti. Osmanli çok cephede dagilmis, karsisindaki güçler ise tekvücut olmustu. Koca imparatorluk büyük güçlerin müdahalesi olmasa baskentini bile kaybedecek noktaya gelmisti. Bu yüzden Yakis’in su degerlendirmeleri önemli:
‘Türkiye, yetenekli uzmanlarini kaybetti çesitli nedenlerle. Yunanistan, Türkiye’den daha önce davranarak D. Akdeniz’de kendisine sinirdas olan ülkelerle bir dizi anlasma imzalayarak inisiyatifi eline geçirdi. Simdi biz onlarin yaptigi seyi bozma çabasi içindeyiz.
Türkiye yalniz kalmis durumda. Fransa, Yunanistan’in tarafindan yer aliyor. Almanya ise konuya biraz daha derin bakmak istiyor.
Yunanistan ve Misir arasinda imzalanan anlasma, Türkiye’nin yarattigi D. Akdeniz koridorunu bozma amacina yönelik.
Nereden bakarsaniz bakin, bundan 110 sene önceki Balkan Savasi’ndaki durumu göz önüne getiriyorum.
Türkiye, Balkan Savasi’nda herkesle kavgaliydi. Ve Balkan Savasi’ni kaybedince Yunanistan’in kuzeyini, Makedonya’yi, Bulgaristan’in büyük bölümünü kaybetmemizin sebebi askerin siyasete bulasmasi, orduda ikilik yaratilmasi, halkin ikiye bölünmesiydi. Böyle bir durumda Balkan bozgununa ugradik. Bulgarlar bugünkü Yesilköy’e kadar askerlerini getirdi.
110 seneki önceki duruma yakin bir konumdayiz. Herkesle kavgali, içeride toplum ikiye bölünmüs, yetenekli insanlar görev basinda degil.’
Ülkesini seven, devletin en üst kademelerinde görev yapmis, liyakat sahibi bir ismin içeriden bakip gördügü tablo bu. Ekonomi de oldugu gibi, diplomasi de de kof bir dünya yaratilmis gidiliyor. Üstelik toplum Balkan Savasi öncesinde oldugu gibi parçali, ordu o dönem oldugu gibi siyasallasmis. Suriye ve Irak’ta kalmayan devletlere karsi maliyeti belirsiz kazanimlari savas zaferi diye satan, her yerde ayni sonucu alabilecegine inanan bir ruh hali, rejime ve onu destekleyen halk kesimlerine hakim durumda.
Elbette Türkiye’nin Ege ve Akdeniz’de savunmasi ve sahip çikmasi gereken haklari vardir. Bunun bir Yasar Yakis’in belirttigi üzere diplomasi yolu, bir de Bahçeli’nin kürsüden yaptigi üzere acul yolu vardir. Iktidarin açik ortaginin su sözleri karsisinda Ankara’nin yalniz kalmasi disinda bir seçenek var mi?:
‘Türk milletinin sakasi yoktur. Ayagimizin altinda dolasanin akibeti ezilmektir. Denizde provokasyon yapanlari bekleyen makus son çirpina çirpina bogulmaktir. Kara sularimizdaki pervasizliklarin nihai sonucu batistir, baliklarin karnidir, denizin dibidir. Türkiye’yi Akdeniz’den çikarmaya, Anadolu cografyasina kistirmaya ve sikistirmaya hiçbir ülkenin gücü yetmeyecektir.’
Adolf Hitler, Avrupa’yi ve tüm dünyayi kan gölüne çevirmeden önce böyle bir dil kullaniyordu. Üstelik onun arkasinda güçlü Alman sanayisi vardi. Türkiye ile Nazi Almanyasinin durumu arasindaki tek benzerlik su anda tüm dünyanin, basta Avrupa Birligi olmak üzere bu saldirgan tutum ve üslubu büyük bir vurdumduymazlik içinde izliyor olmasi ama nereye kadar.
Türkiye kendisine hayali düsmanlar yaratir, her türlü diyalog yolunu kapatir ve sorunlarin tek çözüm yolu olarak içeride ve disarida siddeti benimserken Atina dost ve müttefiklerinin sayisini hizla artiriyor. Misir’la deniz anlasmasi imzalayan Yunanistan’a açik bir destek de dün Israil’den geldi.
Israil açikça bu gerilimde sonuna kadar Yunanistan’in yanindayiz dedi. Akdeniz havzasinda Türkiye tezlerini destekleyen bir ne oldugu belirsiz Libya yönetimi, bir de Malta var. Karsisindaki ülkeler ise Avrupa Birligi üyesi Yunanistan, Kibris Cumhuriyeti, Fransa, Israil, Misir, Lübnan ve hatta Filistin.
Üstelik hazinesi bosalmis, insanlari hizla derinlesen bir issizlik ve açliga mahkum edilmis, elinde kala kala din ve irkçi bir milliyetçilik anlayisi kalmis, egitim seviyesi her geçen gün gerileyen bir toplumsal tabloyla bas basa birakilmis bir ülke Türkiye. Fransa yavastan Kibris’ta üslenmeye baslar, Israil Yunanistan’a tam destek açiklarken Ankara bu büyük oyunda yapayalniz. Kemalist emekli amirallerin bile dikkat çektigi bu büyük yalnizlik tablosu içinde Ankara, herkese meydan okumayi sürdürüyor.
Neden?
Çünkü ayakta kalabilmek için gerilime ihtiyaci var. Kitlesini arkasinda toplayabilecegi sembol savaslari azaldi. Ayasofya kursunu atildi ve beklenen sonucu getirmedi. Arjantin veya Yunanistan cuntasi gibi artik tek gerilim kaynagi disarisi. Ama disarisi Batisi ile Dogusu, hristiyani ve müslümani karsinizda. Tek dostunuz kalmamis. Yakis’i dinleyecek bir akil ortaya çikmazsa bu filmin sonu hayirli bitmez.
——————————————————–
14 Agustos 2020

Ergun Babahan

Back to top button