Kiliç artigi
Sosyal medyada, siyasi bir yorumumun altinda ‘kiliç artigi’ dedi bana bir üniversitenin bölüm baskani. Profesör, bir akademisyen. Hayir, ilk defa isitmiyorum, bin kat agir tehditler, küfürler her gün geliyor.
Onlarca, yüzlerce geliyor. Ama bu kez, anlayamadigim sekilde canimi acitti bu adam benim. Hoca olmasindandir belki. Çocuklara, onlarin vicdanlarina, umutlarina, geleceklerine dokunma ehliyeti var diyedir belki.
Çocukluk…
Çocuklugum Sisli ilçesinde geçti benim. Pek çogunuzun adini duymus oldugunu zannettigim Kurtulus semtinde yani. Çok ev degistirdik çocukken biz. Malum, kiracilik, parasizlik…
Hatirladigim en güzel evimiz Kurtulus, Ergenekon Caddesi, 44 numara, 3. Kat adresindeki evdi. Sürgüne çikmadan tekrar gidip disaridan son kez izlemistim siluetini, o kadar aklimda kalmis yani.
Bu yasimda, hala, kapiyi çalip, içeriye bir göz atmanin mantikli sebebini ariyorum bazen rüyalarimda. Cumbasi vardi evin…
Bozkurt Mahallesi, Savas Sokak’taki Kuvayi Milliye ilkokulunun bahçesine giderdik aksamüstleri maç yapmaya. Hademe amca bizi görmeden, 1,5 metrelik demirlerden atlar, çilginca top kostururduk mahallenin veletleri koca bahçede.
On dakika sürmez, Hademe amca pesimizden kosar, 1,5 metrelik demiri zamaninda tirmanip kaçamayanlar kötegi yerdi. Ben çok kötek yedim Kurtulus, Bozkurt mahallesinde. 10 dakika özgür kosmaya hep degdi ama.
Sonra Baysungur Sokaga tasindik. Türkbeyi Sokak’in iki alti, Sadri Maksudi Arsal Sokagin bir alti. Uzun koridorlu, sobali boktan bir evdi o. Babam da o evdeyken öldü. Anlatasim yok o evi simdi.
Oradan Sira Selviler tarafina geçtik. Talat Pasa Ilkokulu’nun hemen arkasina, nispeten daha ferah bir konuta. Annem, ablamlar, ben çalistik, taksitini ödedik, ilk kez ev sahibi olduk semtte.
Kurtulus, Talat Pasa Ilkokulu’nun arkasinda canavar gibi bir evimiz var bizim. 100 metrekare. Huzur içerisinde, sicacik, güven dolu bir evimiz…
Simdilerde ‘ben rahat durmadigim’ için olsa gerek, ülkemden ayrilmak zorunda birakildim. Berlin diye bir sehirdeyim. Tanimiyorum pek kenti. Gezemedim.
1915 soykirimindan yüz yil geçmis olmasina ragmen beni öldürmek isteyen Türkler var diye filmlerde gördügünüz koruma tedbirlerine maruz kaldik ailemle. Çerkes esim, 12 ve 6 yasinda iki oglumla yani.
100 yil sonra bile, özgür sanatin merkezi diye adlandirilan Berlin’in ortasinda, onu öldürmek isteyen Türkler var diye çelik yelek ile sahneye çikmak zorunda kalmis Ermeni anlatici
Yedi yil olmus polis korumasi pesimde oldugu halde yasadigim süre. Aliskindir kesin bizimkiler gerçi…
Buralarda da sokaklara isimler veriyorlar. Okullara, meydanlara, binalara isim veriyorlar. Kaldirimlara isim yaziyorlar mesela. Yolda yürürken ayagina takiliyor bazi parke taslari, tökezliyorsun, dönüp bakiyorsun.
Üzerinde bir isim yaziyor. Cani katillerin katlettigi, hem de o caddede, oracikta katlettigi bir Yahudi çocugun ismi yaziyor mesela.
Müzeler yapmislar her yere. Büyük oglan, son okul gezisinde, onun tabiriyle ‘Hitler Müzesine’ götürülmüs. Saatlerce, belgeleri ile en anlayabilecekleri sekilde anlatmislar.
‘Cinayet kötüdür’ demisler. ‘Insan öldürmeyin, insan ayirmayin’ demisler ögretmenleri.
Sizlere içim aciyarak söylüyorum ki ülkeden ayrildigima artik memnunum…
Bu zavalli Profesörün canimi bu kadar yakmasi bundandir. Içim aciyarak tekrarliyorum ki ülkemden ayrildigima memnunum.
Talat Pasa Ilkokulu’nda, bunun gibi heriflere ögrenci diye yazdirmayacagim ogullarimi.
Halklarimiz için degil çelik yelek, merminin kendisini göze almisim. Kavgam bellidir artik, dönüsü yok.
Ama çocuklarimi o mahalleye asla götürmeyecegim gayri…
Berlin sokaklarinda büyüsünler iste…
.—————————————————————————
Düzce Yerel Haber-13-12.2018
Hayko Bagdat