Makale

Kim demis Babalar aglamaz, hemde bal gibi

Öncelikle yazima, Necla ve Yilmaz Çamlibel çiftinin, bizlere kazandirdiklari „Aryan tatli belamiz’ adli Kitapla baslamak istiyor ve her ikisinede tesekkürlerimi bu vesile ile iletmek istiyorum. Kitap oldukça akici ve sürükleyici. Kitabi okuyan her kisi mutlaka bize kazandirilan bu eserde kendisini bulacak ve bu yüzdende kitabi sonuna kadar mutlaka okuyacaklardir.

Iki seneden buyana babayim ve su an yasim elli bir. Baba olmadan önce oldugu gibi, simdi de duygularimi gösterebiliyor vede bal gibi aglayabiliyorum. Yemez, içmez, aglamaz babalardan degilim, anliyacaginiz neyse oyum.

Duygu tasiyabilen her yaratik, aci çeker, eglenir, haz duyar vede aglar. Bunun aksini idia edebilen bir varlik zaten düsünülemez. Aglamak sirf bayanlara mahsus bir his ve duygu degildir, tipki yemek içmek, yatmak, dinlenmek gibi. Bence günümüz dünyasinda bunu tek basina sehiplenen tek cins zaten yoktur, olamaz da.

Kizim Liza Yade yarin yuvaya basliyor ve 8.9.12 de ikiyi dolduruyor. Yade yuvaya baslarken, bende hakli olarak, karalari bagliyorum. Onu artik, ben ve annesi kendi ellerimzle yasam denilen kavgaya itiyoruz. Haftanin bes günü hergün sabah erkende ise baslar gibi yuvaya git ve aksama dogruda eve gel. Bu vesile ile duygularim beni ileriye, yani yirmi yil sonra olabileceklere götürüyor. Demekki hayat serüveni denilen yoculuk günümüz dünyasinda buymus. Önceleri yuvaya kendi ellerinle teslim et, sonra okul derken, ardinda istemeyerek olsa da, yad ellere yolculuga kapi arala. Ve o an geldiginde birileri kapiyi çalacak ve kizimizi rutin bir sekilde, kendine es olarak isteyecek. Sen gel yirmi sene emek ver ve ardindanda elin oglu gelsin ve herseyi bir anda berbat etsin. Gerçi ben de baskalarinin emegini berbat etmistim. Ne demisler ‘kendi düsen aglamaz’ Kim ne derse desin, ben simdiden karalari baglamaya basladim bile. Evlatlari kiz olan aileler bunu derinden yasarlar. Siranin bir gün kendisine de gelecegini unutan babalar, baskalari için kiz istemeye giderlerken, ne kadar da cömert ve rahatlar. Ben sahsen kim gelirse gelsin böyle bir görevi kesinlikle üstlenmeyecegim. Evlat yetistirmek dün de kolay degildi ve günümüz kosullarinda zaten hiçte degil. Hele hele Avrupadaysaniz bu, bir çok ailelerimiz için adeta bir kabus gibidir. Ailelerin büyük bir kesimi çocuklarinin kötü yollara kayabilecekleri endisesini tasirlar. Bu endiselerinde çogu zaman haksiz da degiller. Çünkü Avrupa’da binlerce Kürd genci bu sosyal düzenden kopusun, savrulmanin travmasini yasiyor. Gerçi bu dagilma çogu zaman tüm kusaklari yani birinci kusagi bile etkileyebiliyor. Bunun için söyle bir etrafimiza bakmak çogu zaman yeterlidir. Bu konuyu ileride baska bir yazimda ele alip irdelemeye çalisacagim.

Evet kizim yarin yuvaya basliyor ve ben buna ne yazik ki sevinemiyorum. Her nekadar Sosyalist olsam da maalesef realist degilim. Kimileri gibi, hele hele bu yastan sonra, hava atacak durumda hiç degilim. Zaman geceye artik demirlemek üzere. Kizimin yuvaya baslayacagi düsüncesi, beni hiçkiriklara boguyor. Bir yandan aglarken, kizim da gözlerime bakarak ve boynuma sarilarak adeta beni teselli edercesine ‘Bavo’ diyor. O adeta bir seyleri hissetmis gibiydi. Bu dünya böyle gelmis ve böyle gidecek, Gerçi Köyümüzde birak yuvayi, dogru bürüst okul bile yoktu. Otuz yildan sonrada köye zaten geri dönemem. Ne demislerdi ‘ Basa gelen çekilir’ bende yavas, yavas kabulenmek zorundayim.

Evet inadi birak Hüseyin, zamana karsi direnmek nafile, kim geçmisi geri getirebildiki, sen getiresin?.

Hele yarin ola hayir ola.

Hüseyin Sahin

Back to top button