Makale

Kim kazandi, kim kaybetti?

*30 Mart mahalli seçimlerinde (Il genel meclisi ve belediye meclisleri esas alininca) AK Parti’nin oyu 19 milyon 469 bindi. Cumhurbaskanligi seçimlerinde Erdogan 20 milyon 941 bin oy aldi. Artis 1 milyon 400 bin. (Bu artisin kismen MHP, kismen de Saadet Partisi seçmeninden beslendigi kanaatindeyim.)

‘Beklenti %55’ti, %57’ydi, %51’de kaldi’ demek suretiyle bu neticeden bir basarisizlik üretmek imkânsiz. Erdogan ilk turda Çankaya’ya çikabilecek destegi buldu.

*Yarisin ikinci galibi, tartismasiz Selahattin Demirtas. O da, oyunu, 30 Mart mahalli seçimlerine göre 900 bin artirdi. Bu artisin, büyük ölçüde, Ekmeleddin Ihsanoglu’ndan hosnut olmayan CHP’li seçmenden geldigini tahmin ediyorum. Demirtas sadece Güneydogu Bölgesi’nde degil, her bölgede varlik gösterdi. Meselâ Ege… Izmir’de, HDP+BDP’nin oyu %3.4 iken, %8’e çikti. Aydin’da, %3.1’den %7’ye, Balikesir’de %0.8’den %2.8’e ilerledi. Akdeniz Bölgesi… Antalya’da, 30 Mart’ta destek %2.3. Cumhurbaskanligi seçimlerinde Demirtas’in aldigi oy %5.3; Mersin’de, %9.7’den % 13.5’e dogru bir tirmanma görüyoruz. Büyük kentler… Ankara, %0.9’dan % 3.4’e; Istanbul’da %4.8’den % 9.1’e yükseldi. Yurt sathina yayilan genel bir destek söz konusu.

*Ekmeleddin Ihsanoglu da basarisiz degil. Zira basarisizligi ona yükleyemeyiz. MHP ve CHP, ‘çati aday’ göstermek suretiyle demokrasinin gerektirdigi uzlasma zihniyetine uygun bir adim atti. Ama daha sonra, gerekli propaganda destegi verilmedi. Belki de Ramazan ayinin rehavetine kapildilar. Her iki partide de örgütün sahada yogun bir faaliyet gösterdigi söylenemez. Onlarin da hakki var. Çünkü, Ekmeleddin Ihsanoglu’nun partiyle irtibatli siyasi bir sahsiyet olmamasi yüzünden motivasyon eksikligi dogdu. Örgütü, ancak liderlerin israrli çabalari çalismaya sevk edebilirdi. Bunun da isaretini göremedik.

MHP+CHP, 30 Mart’ta 19 milyon 400 bin oy almisti. Ekmeleddin Ihsanoglu’na 15 milyon 455 bin oy çikti. 4 milyonluk bir düsme söz konusu.Kaldi ki, 30 Mart’ta, Saadet Partisi’ne verilen 1 milyon 250 bin oy ve Büyük Birlik Partisi’ne verilen 700 bin oy nereye gitti? Bunlarin muhakkak bir bölümü Ekmeleddin Ihsanoglu’na yönelmistir. Dolayisiyla CHP+MHP’nin toplam kaybi 4 milyondan daha fazla diye düsünebiliriz.

***

30 Mart’ta 46 milyon 924 bin kisi oy kullanmisti; son seçimde sadece 41 milyon kisi sandiga gitti; 6 milyon civarinda fire var. Mutlaka AK Parti’yi destekleyenlerin de bir bölümü oy atmadi, ama tablo yogunluklu olarak firenin, CHP+MHP’den kaynaklandigini gösteriyor.

Çati formülü, uzlasma zihniyeti açisindan yararli görünse de, ilk defa siyaset disi bir aday ile karsi karsiya kalan seçmenin motivasyonu kirilmis, mevsimin de katkisiyla sandiga gitmemeyi tercih etmistir.

AK Parti, Gül ve Arinç

Abdullah Gül ve Bülent Arinç, AK Parti için önem arz eden iki isim. Belli ki Tayyip Erdogan, her ikisini de dislamak istiyor. Makul olan, Anayasa’nin da geregini yerine getirmek ve Yüksek Seçim Kurulu kazanani ilân ettigi gün, partisiyle iliskisini kesmek. Anayasa’nin 101’inci maddesi aynen söyle diyor: ‘Cumhurbaskani seçilenin varsa partisiyle ilisigi kesilir ve TBMM üyeligi sona erer.’

Dikkat ederseniz, Anayasa maddesinde ‘göreve baslayinca’ degil, ‘seçilince’ deniliyor.

Hâlbuki, Erdogan, 28 Agustos’taki devir-teslim öncesinde, olaganüstü kongreyi gerçeklestirmek hevesinde. Ankara kulislerinden sizan haberlere göre, kendisine söyle bir formül önerilmisti: 2015 seçimlerine kadar Bülent Arinç Basbakan olsun; hem de Genel Baskan. Abdullah Gül, 2015 seçimlerine katilsin, milletvekili seçilsin; sonra da hem partinin basina geçsin hem de Basbakanlik koltuguna otursun. Daha önceleri oldugu gibi, Arinç, 2015’te yeniden böyle bir fedakârlik yapmaya hazirdi; Gül ile arasinda da mutabakat saglanmisti. Ama, Erdogan, ‘uzaktan kumandali’ olmayacak isimlerle yola devam etmek istemiyor. Binali Yildirim, Ahmet Davutoglu, Mehmet Ali Sahin gibi adlar ortada dolasiyor. Bana göre, bu kisiler de bir süre sonra uzaktan kumandali bir yönetime itiraz edeceklerdir. Çankaya’ya çikan Erdogan’in zaman içinde aktif siyasette etkisini kaybedecegini düsünüyorum.

Su anda kozlar Erdogan’in elinde. Bu yüzden, kisa vadede istedigi sonucu alacaktir. Ya sonrasi? Bekleyip görecegiz. Yalniz, böyle zoraki kurulan bir dengenin partide yeni memnuniyetsizlikler yaratacagi için kalici olmayacagi kanaatindeyim.

‘Yeni Türkiye’

Erdogan ve onu destekleyenler, sürekli ‘Yeni Türkiye’den söz ediyor. Yeni Türkiye, vesayetin belinin kirildigi, statükonun kaybedip, milli iradenin kazandigi bir Türkiye’yi isaret ediyor. Eger Erdogan, ilk senelerdeki gibi ‘açilim ve demokrasi’ deseydi, daha kucaklayici davransaydi ve elbette yolsuzluk ve casusluk dosyalarinin üzerini kapatip, yargi darbesi yapmaya kalkismasaydi, ideolojik saplantilar sebebiyle bölge ülkeleriyle kavgaya tutusmasaydi, hem Bati’daki itibarini, hem Ortadogu’daki agirligini koruyabilir hem de kendisine oy vermeyenler dahi, hakkini teslim eder, ‘Iste yeni Türkiye’nin mimari’ diye düsünebilirdi.

Maalesef, bugün farkli bir noktadayiz. Adim adim insa edilen basarilar, yerle bir ediliyor. Çünkü tek bir amaca kilitlenmis bir Erdogan ile karsi karsiyayiz. Medyayi kontrol altina alip, polis ve yargiya hâkim olmak suretiyle, kendisine yönelik iddialardan paçasini kurtarmaya çalisiyor. Bu yüzden, hukuku ayaklar altina aliyor. Agzini her açisinda, öfkeli sözler etrafa saçiliyor. Hatta, düne kadar mücadele ettigi insanlarla bugün el ele tutusuyor. Askeri vesayetin belinin kirilmasinda önemli rol oynayanlar ya cezaevinde ya sürgün ya da düsman konumuna itildi.

Bunun adi ‘Yeni Türkiye’ degil, ‘Çikmaz Sokak’tir. Aklanma yerini sandik sananlarin, er geç aci hakikatle karsi karsiya kalacagi günler gelecektir.

Sular yükselince baliklar karincalari yer; sular çekilince de karincalar baliklari. Kimse bugünkü gücüne güvenmemelidir. Çünkü kimin kimi yiyecegine suyun akisi karar verir.

————————————–

Bugün-12 Agustos

Nazli Ilicak

Back to top button