Makale

Kiyamete dogru…

Ahmet Hakan’a yapilan saldiri, bir rezaletti. Böyle bir olayin gerçeklesebildigi bir ülke dünya âleme nasil yüz surat gösterir? Derken rezaletin arkasi geldi. Tutuklanan tek bir kisi olmasi, birinci olay. Ikincisi de Tayyip Erdogan’in usulen söylemesi gereken ‘tasvip edilemez’ klisesinden sonra, aslinda saldiranlara ne kadar hak verdigini ortaya koyan sözleri, ‘tavsiye’leri vb. Her zamanki gibi gene her seyin dogrusunu o biliyor, o söylüyor.

Saldiridan, durusmadan sonra ortaya çikan bu durum, bundan sonra benzer saldirilara geçme özlemi duyanlara olabilecek en büyük tesvik oldu. ‘Haydi aslanlarim, meydan sizin,’ dedi Tayyip Erdogan.

Böylece pervasizliginin bir örnegini daha verdi. Bu görevini zaten hiç aksatmiyor. Her gün bir baska konuda en söylenmemesi gereken seyleri söylüyor.

Örnegin Mekke’deki facia! Simdi, Ahmet Hakan’a saldiridan sonra, hele çesitli AKP’liler, bu arada böyle olaylari açik açik kiskirtanlar, ‘geçmis olsun’ falan derken, Cumhurbaskani’nin da iki çift kelâm etmesi beklenirdi, bekleniyordu ‘tabii bu kelâm degildi beklenen, ama baska türlüsünü söyleyemiyor. Evet, Mekke’deki olayla ilgili bir yorumda bulunmasi beklenmiyordu. Bir zorunlugu da yoktu. Ama Tayyip Erdogan nerede ne olursa onunla ilgili ne düsünmemiz gerektigini bildirmekle yükümlü hissettigi için kendini, hemen yorumunu yapti ve gene en söylenmemesi gereken seyi söyledi; yani, Suudiler’in bir kabahati olmadigini söyledi, olayi olaganlastirdi. Bunun da ‘fitrat cinayetleri’ kategorisine girdigini ögrenmis olduk.

Iktidarini sürdürmek için gerekli olduguna inandigi gerilim ortamini devam ettirmek üzere yarattigi bu ufunetli atmosferde onun safinda mücadele verenler de gitgide gemi aziya aliyorlar. Iste, Sirnak’ta polis arabasinin arkasinda sürüklenen ceset!

Bu vahset bu ülkede, bu toplumda var. Yüzeyi azicik kaziyinca altindan hemen çikiyor. Bundan önce de, PKK ile savas tam gaz sürerken birtakim benzer durumlarla karsilasiyorduk. Öldürdügü adamin kulagini burnunu kesiyor, yaninda gezdiriyor, esine dostuna gösteriyor… Böyle çirkinlikler. Bir süreden beri çatismalara ara verilince bu mide bulandirici isler de durulmustu. Simdi yeniden basliyoruz.

‘Adami arabaya baglayip sürükleyin,’ diye Cumhurbaskani kendisi talimat vermiyor elbette. Elbette Içisleri Bakani da vermiyor. Oradaki polis müdürünün de verecegini düsünemem. Kimse talimat vermiyor, ama olay oluyor, fotografiyla sabit. Ogün Samast’la fotograf çektiren polisler gibi. Bütün somutluguyla karisimizda.

Ortam ne kadar gerilirse, bu gibi vahset egilimleri de ‘kuvveden fiile’ dökülür. ‘Talimat’ vermiyorlar ama ortami germekten bir gün geri durduklari yok. Onlarin gerdigi ortamda da bunlar ‘vaka-i adiye’.

Bir de su var: yillar önce polis Istanbul’da kitap fuarini basmisti. Demirel, olayi elestirenlere karsi polisinin önünde gögüs germis, ‘Polisin elini sogutmayin’ demisti. Zaten bu düsünce tarzinin eksik oldugu bir zaman yok bu toplumda.

Olur olmaz bir savas ortami yarattiniz, tabii emrinizde çarpisan askerleriniz olacak ‘asker, polis, özel tim vb. Simdi, onlarin ‘elinin sogutulmamasi’ gerekiyor. ‘Tamam, bu yaptigin hos bir sey degil, ama sen bize lazimsin,’ deyip bir sirt sivazlamasiyla bitireceksiniz.

Biri ‘tweet’ mi atmis, bir yerde gördüm: ‘AKP’nin seçim bildirgesi’ demis, sürüklenen ceset için. Dogru. Bunlarin hepsi Tayyip Erdogan rejiminin seçim vaatleri. Orada bazilari ‘Bu özel bir duruma özgü, bir taktik. Basariya ulasalim, sonra ortam da yumusar’ diye düsünüyor olabilir. Ama bu dogru degil. Geldigimiz bu noktadan normale dönmek çok güçlesti.

En basta, bu gerginligin en büyük sorumlusu Cumhurbaskani Tayyip Erdogan’in kendini denetlemesinin imkâni kalmamis.

Murat Belge

Back to top button