Korkuyu dagitmak ve demokrasiyi büyütmek gerek
Türkiye’de birçok fay hatti var. Ellerinden geldigince bu hatlari tetiklemeye çalisan ve yogun bir hareket içinde olduklari gözlemlenen örgüt sayisi da çok fazla. Son emarelere bakilirsa (Irak ve Suriye’nin kaotik hali, PKK’nin sol örgütlerle birleserek kurdugu yeni ‘cephe’) bundan sonrasi da zor geçecek.
Terör her yerde belli amaçlari gözetir:
· Hükümeti aciz göstermek ister.
· Sagduyuyu ortadan kaldirip toplumsal nefreti harekete geçirmeyi amaçlar.
· Kimlikleri karsitlik içine sokup çatistirmayi planlar.
· Korku salip normal hayati islemez hale getirmeyi arzular.
· Ülkeyi yönetilemez kilmanin pesinden kosar.
· Demokrasi disi arayislara zemin hazirlamaya çabalar, vs.
Bununla birlikte Türkiye’nin karsindaki dalga bundan öte bir boyuta sahip. Etyen Mahçupyan’in belirtigi gibi, artik salt ‘kör bir terör faaliyeti’ yok, stratejisi olan ‘sistematik bir savasin taktiksel hamleleri’ var. Mesaj açik: ‘Isler sizin sandiginiz gibi olmayacak ve siz bizim merkezimize girdiginiz ölçüde biz de sizinkine girecegiz.’ (Karar, 15.03.2016)
Sorun, içte ve dista buna nasil karsilik verilecegidir. Herkese düsen vazifeler, herkesin elini altina koymasi gereken taslar var. Bu meyanda bes noktaya temas edilebilir:
1. Patlamalar araçsallastirilmamali. Saldirganlar hedeflerinin mevcut iktidar oldugunu belirtirler. Gayeleri; iktidar karsitlarinin destegini almak veya en azindan kendilerini ‘anlamalarini’ saglamaktir.
HEDEF IKTIDAR DEGIL TOPLUM
Oysa hedef iktidar degil, toplumun bütünüdür. Bombalar adres sormaz. Nerede patlayacaklari bilinmez. Kimi kurban alacagi kestirilemez. Hedef, herkestir. Dolayisiyla hepimizin hayatiyla direkt alakali bir meseleyi ucuz siyasi polemiklere meze yapmaktan kaçinilmali.
2. Olay en ince ayrintisina kadar tahkik edilmeli. Dogrular ve yanlislar kantara vurulmali. Eksigi veya hatasi olanlar varsa bunlar açiga çikarilmali. Sorumlular hakkinda ‘hiçbir komplekse kapilmadan- gerekli islemler yapilmali.
Fakat ‘Hükümet istifa’ gibi talep libasi giymis sloganlara da itibar edilmemeli. Halkin demokratik iradesi fesada ugratilmamali. Her patlamanin ardindan hükümetlerin gitmesini istemenin, seçmenin hakkini örgütlere ve bombalara delege etmek manasina gelecegi akildan çikarilmamali.
3. Korku atmosferi mümkün oldugunca çabuk dagitilmali. Magdurlarin ve ailelerinin yanlarinda durulmali. Onlarla dayanismali, onlarin her türlü ihtiyaci karsilanmali. Güven duygusunu yükseltmeli.
Bu, hem insani bir görev, hem de demokratik siyaseti korumak için bir mecburiyet. Zira insanlar kendilerini güvensiz bir ortamda hissedip korkmaya basladiklarinda, normal zamanlarda akillarindan geçirmeyecekleri uygulamalari dahi kabul edebilir bir noktaya gelebilirler. Insanlar ‘Özgürlük mü, güvenlik mi? diye bir seçime zorlanmamali. Çünkü böyle bir durumda kitlelerin, uzun vadede zararlarina olsa da, kisa vadede güvenligi tercih edecekleri unutulmamali.
RAKIP VE DÜSMAN
4. Gerilim düsürülmeli. Siyasi elitler arasindaki tansiyon had safhada. Politika, rakipler degil, düsmanlar arenasi adeta. Rakip ile mücadele edilir, düsmanin ise yok edilmesi gerekir. Maalesef, bu bakis çok yaygin. Öyle ki, sirf düsman olarak kodladigi iktidara zarar verecegini düsündügü için toplumun genis kesimlerini yüreginden vuran patlamalardan bile içten içe memnuniyet duyanlari görmek mümkün. Bu, sürdürülebilir bir durum degil. Içeride birlikteligi saglayacak asgari bir zeminin, disarida karsitlari azaltmayi ve müttefikleri artirmayi öngören bir diyalogun insasina odaklanilmali.
5. Demokrasiden ödün verilmemeli. Duygularin ayaga kalktigi bir dönemdeyiz. Öfkeli sesler yükseliyor. Sert tedbirler alinmasina dair çagrilar çogaliyor. Lakin akliselim muhafaza edilmeli. Anti-demokratik tedbirlerin, öngördügünün aksine, siddet ve terör için mümbit bir ortam yarattigi akildan çikarilmamali. Kolay bir çözüm yok. Evet, güç olacak ancak bu meydan okumaya ancak demokrasi içinde çare üretebilir.
—————————————————–
Yeni Yüüzyil-19 Mart
Vahap Coskun