Makale

Kudüs, Kerkük, Filistin ve Kürdistan

Kudüs kenti, bugünkü Israil ve Filistin ‘in ortasinda yer almaktadir. Kudüs, Arapça El Kuds, Ibranice Yerusalayim (Jarusalem) olarak adlandirilmaktadir. Kudüs kenti, dünyanin en eski kentlerinden biridir. Bir çok uygarliga ev sahipligi yapmis olan kent, ‘multi-kültürel’ bir yapiya sahiptir. Kudüs kentinde , semavi dinlerin simgesi sayilan bir çok eseri barindirmaktadir. Eski Kent, dört mahalleden olusuyordu. Müslüman, Yahudi, Hiristiyan ve Ermeni mahalleleri olarak siralaniyor.

Kudüs kenti, Yahudiler, Ermeniler ve Hiristiyanlarin yani sira, Müslümanlar bakimindan da önemli bir kent olarak algilanmaktadir. Kent, tarihsel bir öneme sahip bir kenttir. Müslümanlar içinde manevi degeri olan Mescidül Aksa Kudüstedir. Ancak Kudüs, sadece Islam izlerini tasimiyor.

Hz. Muhammed zamanindaki var olan mescitler arasinda, Mekke’ye en uzak yerde bulundugu için, Mekke kentine en uzak Mescit oldugu için bu mescite ‘Mescidül Aksa’ denilmektedir. . Kimi tarihçi ve Islam yazarlari buraya ‘Beyt-ül Makdis ya da ‘Beyt-ül Mukaddes’de demektedirler. Bu ibadethane, islamiyetten önce, Hz. Davud döneminde yaptirilmistir. Kenti her fetheden kesim bu tapinagi kendi dinsel degerleri ile bezemistir. Mescidül Aksa’yi, haçlilar döneminde Hiristiyanlar kiliseye, Seleheddin zamaninda Müslümanlar ise camiye çevirmislerdir.

‘Ibrani olarak bilinen Yahudilerin dayandigi boyun, Hz. Ibrahime uzandigi bilinen bir gerçektir. ‘Beni Ibrahimler’ yani ‘Ibrahim ogullari’ diye bilinen Israilin , sanildiginin tersine eski bir kavim olduklari ve bir cografyaya sahip olduklari tartisilmaz bir gerçektir. Ancak bu cografyanin Arap cografyasi ile ortak oldugu, Yahudilerin ve Müslümanlarin bu cografyada komsu olduklari da baska bir gerçektir. Bazi kisilerinin savundugunun tersine o bölgede Israile ait bir cografya vardir. Esasen Filistin topraginin önemli bir kismini isgal altinda tutan (Golan tepeleri vs. ) Suriye ve Lübnandir.

Haçlilar 1099 yilinda Kudüs kentini isgal etti. Kürt oldugu kendi itiraflarindan da anlasildigi gibi ( ölmeden önce kendi eli ile yazdigi mektupta Kürt oldugunu kabul etmektedir. Mektup Iskenderiye kütüphanesinde saklanmaktadir. ) Seleheddin bu kenti 1187 yilinda haçli egemenliginden çikardi. Yerlesik Yahidiler, o zaman kenttin bir Islam komutani tarafindan ele geçirilmesi nedeni ile Kudüsü terk etmeye basladilar. Seleheddin, bu Yahudileri geri çagirarak onlara güvence verdi. Kudüsün onlarin da kenti oldugunu kabul etti.

20 Temmuz 1980 tarihinde Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyine, üye ülkelerin tümü oy birligi ile ( 14) Kudüs’ü Israil’in baskenti olarak tanidi. BM’nin bes daimi ülkesinden biri olan ABD bu kararin hayata geçirilmesi konusunda bu güne dek gevsek davrandi. Geçtigimiz günlerde ABD baskani Kudüsün BM’ ce ‘baskent’ kabul edilmis olmasi hesabi ile büyükelçilik binalarini bu kente tasinmasi talimati verdi. ABD Baskani Trump’in, bu talimatinin hakli gerekçeleri var. Lakin Israil Meclisi, Israil Yüksek Mahkemesi, Cumhurbaskani ve Basbakanlik resmi konutu da zaten öteden beri Kudüs’tedir.

Arap ve Türk Islami basta olmak üzere etnik Islam, Trump’in açiklamasinin ardindan firtinalar koparmaktadir. Bu güne dek Kudüsün BM tarafindan baskent olarak kabul edilmesine sessiz kalmis olan sözüm ona Islam ülkeleri simdilerde Kudüsü gerekçe göstererek sokaklara sürüklenmektedirler. Esasen kaygi uyandiran davranis budur. Çünkü bu davranis dünyada olasi bir ‘Hiristiyan/Yahudi-Müslüman’ çatismasini körükleyebilir.

Islam Isbirligi Teskilati Zirve Dönem Baskani, Türkiye Cumhurbaskani Receb Tayib Erdogan Kudüs’e iliskin olarak verdigi demeçte söyle demektedir. ‘ Bölgemizle birlikte tüm dünyada vicdanin, adaletin, karsilikli sayginin tesisinin ve sürdürülebilmesinin mihenk tasi, Kudüs’e sahip çikabilmektir. Tarihte Kudüs’ün özel dini yapisina ve bundan kaynaklanan mahremiyetine saygi duyulmadiginda ne kadar acilar çekildiginin pek çok örnegi vardir. ”

Türk parlamentosunun ‘Türkçü’ mutabik partileri olan AKP, CHP VE MHP ise Kudüse iliskin olarak’ ortak bir basin açiklamasi yaptilar. Açiklama söyledir. :’Ortadogu’da bir dizi istikrarsizlik yasanacaktir. Israil ve Filistin arasinda adil, kalici, dengeli, tarihi ve manevi haklara riayet eden bir baris gerçeklesmeden insanligin huzur ve selamete ulasmasinin mümkün olmayacagi unutulmamalidir. Bu kabul edilemez gelismeler karsisinda, Türkiye Cumhuriyeti’ni olusturan 80 milyonun her bir ferdinin, BM kararlari hilafina Kudüs’ün tarihi statüsünü degistirme yönündeki maceraci girisimleri kesin ve tartismasiz bir sekilde reddetme iradesini TBMM olarak dünya kamuoyuna ifade ve ilan ederiz. ‘

Simdi burada düsünmek lazim. Saddam Hüseyn, 1989 yilinda Halepçede kimyasal silahlar kullanarak 5000 insan öldürdü. ‘Enfal’esnasinda Güney Kürtistan’da 182 bin kisi öldürüldü. Bunlardan 8 bin kisi Barzani ailesine mensuptu ve Basra’da diri dir çöl kumlarina gömüldüler. Vesayet altindaki BMM ve etnik Islam tek kelime ile sesini çikarmadi. Bu olayi kinayan tek ülke Israil oldu.

Keza, Ekim 2017’de Kerkük Irak devleti tarafindan isgal edildi. Bu kent de en az Kudüs kadar kadim bir Kürt kentidir ve üstelik Müslüman topluluk en çok nüfusa sahiptir. Bu isgale Islam ülkeleri sessiz kaldi. Kurdistani kusatan ‘Islam’ ülkeleri mutabakatla Kürtistanin bagimsizlik referandumuna karsi çiktilar. Yillarca ugruna can vermeye hazir oldugumuz Filistin’in devlet baskani’ Bir Kürtistan devletinin kurulmasi, vahim sonuçlar dogurur’ diyerek karsi çikti. Saddam zamaninda Filistinli askerler Irak’taki Kürt katliamlarinda ‘gönüllü’ olarak yer aldi.

Bilinçli olarak Ortadogu barisi Filistin sorununa baglandi. Bizzat Filistinliler, basta Yaser Arafat olmak üzere uluslar arasi toplum nezdinde Kürt sorununun üstünü örttü.

Mevlana Halid’in torunlari olan ve Islamiyeti etnik temele indirgemeyen Kürtler, etnik Islamcilar tarafindan hep ‘ötekilestirildi’. Çünkü Ikinci paylasim savasi sonucunda ortaya çikan kimi ‘Islam’ ülkeleri ( Irak, Lübnan vs. ) Kürtistan’in paylasilmasina riza gösterdiler. Lozan ile birlikte dört parçaya bölünen Kürtistan’in her bir parçasi kendileri de Müslüman olan dört ülkenin egemenligine girdi. Kürtler tarih boyunca özgürlük için çokça direndi ve en acimasiz bir sekilde bastirildi ama ‘etnik Islam’ Müslüman oldugu halde Kürtlerin acilarina seyirci kaldi.

Filistin devletinin kurulmasini israrla savunan 52 Islam ülkesi Kürtistan devletine karsi çikmaktadir. Uluslararasi Islami kuruluslarinin tümü ( Islam Kalkinma bankasi, Islam isbirligi konferansi, Islam Isbirligi Teskilati) Filistiletinden yana. Kürtistan devletine karsi. Bu örgütler Kudüs için firtinalar koparirken Kerkük için sessiz kalmaktadir. Neden acaba bu böyle. ? Nedeni açik Kürtleri Müslüman saymak onlara sahip çikmak bu ülkelerin isine gelmiyor. Çünkü onlar ‘önce Arap, sonra Müslüman’ ‘önce Türk sonra Müslüman’ önce Fars sonra Müslüman’ olmayi ilke olarak benimsemislerdir.

Kürtistan’i aralarinda paylasmis olan ‘Islam Ülkeleri’inde, kiyas, merhamet ve adalet duygulari ‘irkçi-söven’ duygulara teslim olmustur. Kürtler konusunda çifte standard uygulamasi onlarin ‘etnik’ Islam anlayisinin bir sonucudur. Manipülasyon ve ‘etnik Islamcilik’ anlayisinin orta dogudaki yansimalarinin sonucunda Kürtistan halki kendi kaderini tayin etmekte zorlanmaktadir.

Sonuç olarak Kerkük ve Kürtistan için sessiz kalip, Kudüs ve Filistin için ‘Islamiyet’ adina çigirtkanlik yapanlar, inandirici olmaktan uzaktir. Kürt halkini Kudüs için galeyana getirmek isteyenler samimiyetten uzaktir. Ortadogunun barisa kavusmasini savunanlarin Kürtistan devletine de taraf olmasi gerekmektedir.

Latif Epözdemir

Back to top button