Makale

Kürdistan’da Sömürgeciligin Mesrulastirilmasina Bir Örnek: Sadabad Pakti-1937 -I

Birinci dünya savasi esnasinda ve savas sonrasinda Türk turan imparatorlugu kurma hayali tasiyan ittihatçilar ve onlarin takipçileri olan Türkiye cumhuriyetinin kurucu kadrolari yani Türk unsurunun çikarlarini esas alan irkçi diktatör Atatürk’ün takipçileri, Kürtleri soykirim niyetiyle kendi topraklarindan bati anadolu’da 1923’te kurulan Türkiye cumhuriyeti sinirlari içindeki vilayetlere zorunlu tehcir uygulamalariyle sürerek, yokedilmelerini saglamaya çalisiyorlardi. Türkiye cumhuriyeti tarafindan Kürtler üzerinden denenen soykirim, zulüm, baski, siddet ve asimilasyon politikalari sonucunda Kürdistan’da yasanan bu insanlik trajedisi uluslarin kaderini tayin hakkini ve dünyada çagdas demokrasi propagandasini yapan ülkeler olan sovyet sosyalist cumhuriyetler birligi, ABD ve Bati avrupa ülkeleri tarafindan „gerici-cahil kürtler karsisinda, Türkiyenin çagdaslasmasi’ olarak degerlendiriyorlardu. Bati avrupa ülkeleri ve Rusya bu siyasal anlayislari ile 20.yüzyil boyunca Türkiye’nin Kürtlere yönelik gerçeklestirdigi soykirim politikalarini Türkiye’ye verdikleri siyasal, diplomatik, ekonomik ve askeri desteklerle mesrulastirmislardi/hala içinde yasadigimiz 21.yüzyilda da mesru bir davranis olarak degerlendirmektedirler. Kürdistan topraklarinin paylastirilmasinda, Kürdistan’ in sömürgelestirilmesinde ve Kürtlerin soykirim gibi trajedilerle yokedilmesinde adi geçen ülkelerin dogrudan dogruya siyasal ve diplomatik paylari çok büyüktür.

Osmanli imparatorlugunun yikilmasindan (1918) sonra Sovyetler birligi, Almanya, Fransa, Ingiltere, Italya ve ABD gibi ülkelerin destegi ile Ortadogu’da Kürdistan’in aralarinda paylastirildigi ve sömürge Kürdistan cografyasini dogrudan dogruya ilgilendiren Türkiye,Iran, Irak ve Suriye gibi kukla devletlerin kurulmasi saglanmisti. Bu kukla devletlerin kurulmasini saglayan ülkeler, Ortadogu’da Kürdistan devletinin kurulmasini uluslararasi antlasmalarla engelleyerek, teminat altina alarak, Kürt ulusunu Türk, Fars ve Arap rejimlerinin soykirimci insafina birakilmasini saglamislardi. Yirminci yüzyilin ilk yarisindan itibaren Türkiye, Iran, Irak, Suriye gibi devletler Ingiltere, Fransa, Almanya, Rusya, Italya ve Amerika birlesik devletlerinden aldiklari desteklerle kendi aralarinda yaptiklari çesitli siyasal antlasmalarla ve bölgesel paktlarla, sömürge Kürdistan üzerinde güvenlik ve askeri ittifaklarini karsilikli olarak güçlendirmeye çalisiyordular. Mesela sömürge Kürdistan topraklari üzerinde kalici bir egemenlik kurabilmek için 8 Temmuz 1937’de Tahran’da Sadabad Sarayi’nda imzalanan, Ortadogu’da ilk bölgesel ittifak olarak tarihe geçen ve Kürt siyasal tarih arastirmalari açisindan çok önemli bir yere sahip olan Sadabad pakti, gerek Kürdistan’i dogrudan aralarinda paylasan ülkeler (Türkiye, Suriye, Irak ve Iran) ve gerekse uluslararasi anlamda Kürdistan devletinin kurulusunu engelleyen devletlerin (Rusya, Almanya, Ingiltere, Fransa, Italya ve ABD vs.) Kürtler üzerindeki siyasal rollerini ögrenmemiz açisindan önemli siyasal örneklerden birini teskil etmektedir. 1937’de Türkiye, Iran Irak ve Afganistan (daha sonralari Suriye’ninde katilimi saglanmis) arasinda yapilmis olan Sadabad pakti ile Türkiye ve Iran Kürt meselesini iç mesele ve iç tehdit algisi biçiminde ele alarak, sömürge Kürdistan’in sahibi ve varisi olduklarini ilan etmisler idi.

Bu yazimda, Ortadogu’da Kürdistan topraklari üzerinde 20.yüzyil boyunca egemenlik kurarak, kendi sömürge idarelerini Kürtlere zorla kabul ettirilmesini saglayan Türkiye, Iran, Irak ve Suriye yönetimleri tarafindan Kürtler-Kürdistan üzerinde bölgesel egemenlik kurma ittifaki olarak tarihe geçen, Kürt ulusu ile ilgili bölgesel, bireysel idari-siyasal dinamiklerin olusturulmasina bagli olarak iç ve dis faktörlerin bir arada tartisilarak, degerlendirildigi ve 20.yy. Kürt siyasal ve diplomasi tarih arastirmalari açisindan önemli bir yere sahip olan Sadabad Pakti ve Sadabad Pakti örnegini ele alarak 20.yy.Kürt siyasal tarihi-yakindan Kürtleri ilgilendiren siyasal boyutlari ile ilgili kisaca bazi bilgiler vermeye çalisacagim. Çünkü günümüzde Ortadogu’da iç ve dis stratejik kosullarin zorlamasiyla ortaya çikan siyasal olaylar, Ortadogu ve bu bölgede varligini sürdüren devletlerin yeniden yapilandirilmasi söz konusu oldugundan, bu siyasal vaziyet 20.yüzyilin ilk çeyreginden beri çesitli antlasma ve bölgesel ittifaklarla sömürge Kürdistan’da idari ve siyasi egemenlik kurmus olan Türkiye, Iran ve Suriye rejimlerini fazlasiyle kaygilandirmaktadir. Özellikle Türkiye devleti, zayifta olsa son yillarda Kürtlerin uluslararasi gelisen diplomatik iliskilerini sinirlamak, Kürtleri yimrinci yüzyilda oldugu gibi bu yüzyilda da uluslararasi siyasi arenada statüsüz birakmak ve Kürt ulusunu 21.yüzyilda da esaret altinda tutma zihniyetiyle, Kürtler hakkinda bati Avrupa devletleri, Rusya, Çin ve bölgede Iran, Irak ve Suriye gibi ülkeler (bu ülkelerdeki muhalif güçler de dahil) nezdinde sürdürdügü çesitli diplomatik girisimlerle Kürtlere karsi yeni antlasma ve bölgesel ittifaklar kurma arayisi içinde oldugunu söylemek mümkündür.

Türkiye cumhuriyetinin kurucu kadrolari, 1925’ten sonra Kürdistan’da Türk milli egemenligini kurabilmek için yürüttükleri kanli savaslarda,Kürtleri soykirima ve zorunlu tehcirlere tabi tutarak, yoketmeyi hedeflemisler idi. Ayrica 20.yy. ilk çeyreginde Kürdistan’in bölünmesini saglayan ülkelerin basinda Türkiye devleti gelmekte idi. Diktatör M.Kemal ve onun takipçileri Iran, Irak ve Suriye ile yaptiklari güvenlik ve karsilikli sinirlari koruma çerçevesi içinde yaptiklari siyasal antlasmalar ve buna bagli ayni ülkelerle yapilan bölgesel ittifaklarla Kürtleri baski altinda tutma ve bu siyasal diplomatik girisimlerle kendi rejimlerinin denetiminde tutma siyasetini izliyordular. Örnegin 1937’de yapilan „Sadabat Pakti’ ittifaki ile Kürtlere yönelik uluslararasi ve iç kamuoyunda iç tehdit algisini çesitli propagandalarla ön plana çikararak, „iç güvenligin saglanmasi’ adi altinda Kürtleri soykirima tabi tutma siyaseti izliyordular.

1924-1940 yillari arasinda Türkiye Iran, Irak ve Suriye devletleri arasinda bölünen Kürdistan sinirlari üzerinde, Kürtlerin birbirleriyle kaynasmasini, iliski kurmalarini önlemek için karsilikli sinirlari korumaya yönelik „dost ülke’ ifadeleriyle bir çok siyasal antlasmanin yapildigi bilinmektedir. 1937’de yapilan „Sadabat Pakti’ ittifakinda Türkiye, Iran ve Irak devletlerini biraraya getiren en önemli siyasal faktör ise, her üç devlet tarafindan iç ve dis tehdit olarak algilanan Kürtler ve Kürdistan meselesi idi. Özellikle 1925’lerden sonra ortaya çikan Kürt milli hareketlerinde (Seyh Sait-1925, Agri-1926-1933, Dersim 1937 vs..) yer almis olan Kürt savasçilari her üç ülkenin Kürdistan cografyasinda çizdigi sunni sinirlari tanimayarak, sinir boylarinda giris-çikislar yaparak, Kürdistan’nin daglik alanlarinda korunmaya çalisiyordular. Ayrica sinir boylarindaki Kürt asiretleri de akrabalik ve ticari iliskilerinden dolayi bahsi geçen ülkeler tarafindan çizilen bu sunni sinirlari redderek, tanimiyordular. Kürtlerin kendi topraklarinda rahat dolasmalari ve kendi ulusal haklari için yürüttükleri faaliyetler, Türkiye, Iran ve Irak tarafindan „iç tehdit, iç isyan ve huzursuzluklar çikaran gerici Kürtler’ biçminde algilanarak, Kürtlere karsi ortak askeri ve siyasi önlemler almaya çalisiyordular………

Ali Haydar Koç

Balkêş e ?
Close
Back to top button