Haber

“Kürdistan Bölgeleri Birligi”nin Ingiltere Disisleri Bakanligini Ziyareti

27 Nisan Çarsamba günü merkezi Ingiltere’de olan ‘Kürdistan Bölgeleri Birligi’nden bir heyet, Ingiltere disisleri bakanligini ziyaret etti.

Bir saatten fazla süren görüsmede, Kürdistan Bölgeleri Birligi Genel Sekreteri Ihsan Qadir, Hak ve Özgürlükler Partisi – HAK-PAR Britanya temsilçisi Harun Altuntop yer aldi. Görüsmede Britanya Disisleri bakanliginin Türkiye masasindan iki yetkili hazir bulundu. Yapilan toplantida ‘Kürdistan Bölgelerinin Birligi’nin 26 Nisan 2016 Sali günü Londra’da gerçeklestirdigi uluslararasi konferansta alinan kararlar üzerine detayli bir görüsme yapildi.

AKP hükümetinin Türkiye’nin kanayan yarasi olan Kürt sorunu haletmek için kalici adimlar atmadigi, atilan bazi adimlarin ise hiçbir hukuki ve anayasal dayanaginin olmadigi, reform sürecinin dondurulduguna vurgu yapilan toplatida, NATO üyesi olarak Türkiye’nin gelmis oldugu noktanin, NATO için çok ciddi sorunlara yolaçacagi dile getirildi. Insan hak ve özgürlüklerinin savunucu olarak kuruldugunu iddia edilen NATO, üye ülkesi olan Türkiye’de, 25 milyondan fazla bir nüfusa sahip olan Kürtlerin karsi karsiya kaldigi asimilasyon, yoksayilma, katliam, yikim ve zulüm siyasetinin NATO’nun ismini lekelemeye basladigina isaret edildi.

Türkiye’de hükümet tarafindan hazirlanmakta olan yeni anayasanin Kürtlere karsi yapilmis olan tarihi haksizligi düzeltmek için önemli bir firsat olduguna vurgu yapildi. Kürtlerin varliginin ve haklarinin anayasada ifade edilerek hukuki güvencelere kavusturulmasinin önemine vurgu yapildi. Bunun Türkiye’de toplumsal baris, huzur ve ekonomik refahin vazgeçilmez kosulu oldugu dile getirildi.

Kürtlerin kendi anadilde egitimlerinde egitim ve ögretim görme hakkindan halen yoksun olduguna isaret edilirken, Britanya’nin yakin bir müttefiki olan Türkiye hükümetinin bu yanlis siyasetinin ülkenin huzurunu ve güvenligini orada yasayan herkes için tehlikeye soktugu belirtildi. Kürtlerin kendi ulusal hak taleplerinin Türkiye’yi tehdit etmedigi, tersine, haklarina ve kimligine kavusmus Kürtlerin Türkiye ile beraber yasamaya devam edecegine isaret edildi.

AKP hükümetinin, Cumhurbaskanligi makami ile beraber Türkiye’nin Kürdistan bölgesinde özellike Haziran 2015 seçimlerinden sonra çok genis, sinirsiz, kontrolsuz bir yikim, insansizlastirma ve katliam politikasini baslatip yayginlastirdigina vurgu yapildi. Her nekadar PKK’nin Kürdistan’in sehir ve kasabalarindaki silahli varligi ve çatisma ortaminin varolmasi durumu gerekçe olarak sunulmaya çalisilsa da, yapilan yikim, katliam ve sürgünlerden hükümet ve savunma güçlerinin asil sorumlu oldugu dile getirildi. Çogu zaman yapilan eylemlerin PKK tarafindan mi, yoksa devletin kimliksiz, gizli güçleri tarafindan mi yapildigini bölge de yasayan halkin bilmedigi dile getirilirken, Hükümet de görev alan, almis,kimi bakanlarin ve halen sürmekte olan kimi dava dosyalarinda dile getirilen itiraflardan kamuoyuna sizan bilgilere göre, PKK’e yakin olarak çalisan KCK gibi yapilanmalara Türkiye’nin istihbarat güçlerinden binlerce kisinin girdigi söyleniyor! Bu bilgilerin gerçek mi ya da yanlis mi oldugunu bilmenin kolay olmadigi, önemli de olmadigi, ama asil önemli olanin, olaylarin sonuca bakmak oldugu söylendi. Netice olarak, Kurdistan bölgesinde yüzbinlerce insanin evlerini, yerlerini yurtlarini terke etmeye mecbur birakildigi, binlerce sivilin hayatini kaybettigi, bölgede, egitim ve saglik, hizmet verecek kimsenin kalmadigina vurgu yapilirken, Britanya hükümetinden bu hususta yardimci olmalari, devreye girmeleri istendi. Türkiye’nin faaliyetlerinin monitor edilmesi istendi.

Kürdistan bölgesindeki tahribatlarin ve olümlerin arastirilmasi, dosyalanmasi ve sonuç olarak Uluslararasi Kriminal Mahkemesine Turkiyeye karsi dava açmanin ilk adimlarinin atilmasi gerektigine isaret edildi. Türkiye yi yöneten AKP ve destekleyecilerin, kapali kapilar ardinda yapilan uyarilari dikkate almadiklarina vurgu yapildi. Bu asamadan sonra, Türkiyeye karsi ciddi, ve önemli adimlarin

atilmasinin zamaninin geldigine vurgu yapildi. Britanya Hükümetinin Türkiye hükümetini bir dostu olarak açik olmayan yerlerde yaptigi ikazlarin yetmedigine deginildi. Uluslararasi bir tahkikat Komisyonunun kurulmasina baslanilmasi, bunun kamuoyuna duyurulmasi durumunda Türkiye hükümetinin belki de kendilerine gelecegini ve yanlis ve zararli siyetlerininden vazgeceginin arzu edildigi dile getirildi.

Ayrica, NATO üyesi olan Türkiye’yenin, NATO ülkelerinden dis güçlere karsi kendini savunmak için aldigi silahlari simdi hem içerde hem de disarda Kürtlere karsi kullandigina isaret edildi. Bunun arastirilmasinin önemine deginildi, ve Türkyenin uyarilmasina, eger uyarilari dinlemedigi takdirde, NATO silahlarini kötü kullanmaktan dolayi cezai yaptirimlara tabi tutulmasinin gerekliligine isaret edildi.

Türk savas uçaklarinin Irak Kürdistanindaki bir çok yeri bombaladigi dile getirildi. Türkiye, Irak Kürdistani sinir boyunca 350’yi askin köy ve yerlesim yerinin yok edildigini ve Türkiye’nin Kürdistan içinde 15 km’lik bir kordon boyunca ne yerlesmeye, ne de tarim faaliyetlerine hal;en müsaade etmedigine deginildi. Kürdistan Bölge Hükümetinin bo yerlere insanlari geri yerlestirmek için yaptigi basvurulari Türkiye’nin red etmeye devam ettigi ifade edildi. PKK militanlarinin sinirdan Türkiye’ye geçmesinin önündeki en büyük engelin orada yasayan köylüler olacagini söyleyen Baskan Barzani’nin 350 köy’e insanlari yerlestirme çabasini Türkiye’nin engel oldugu dile getirildi.

Türkiye’nin Avrupa Birligine Aday Ülke statüsüne kavusmasi için Britanyanin çok calistigini, ve bunda basarili oldugunu, dolayisiyla AKP ve hükümetinin bunu iyi bildigi söylendi. Fakat, Kürt meselesini Avrupa’ya karsi bir santaj araci olarak kullanmaya çalistigina vurgu yapildi. Siginmacilar konusunda oldugu gibi, Türkiye hükümetinin, Avrupa’ya gözdagi vermeye çalistigi dile getirildi.

Kürdistan Bölge Hükümeti’nin bildirdigi rakamlara göre, 1,8 Milyon siginmaciya en zor sartlarda bakmak zorunda kaldiklarini, Avrupa Birligi’nin Kürdistan’da kalan bu siginmacilar için acilen yardimci olmalari , birlikte, o siginmacilarin Kürdistan’daki yasamlarini düzeltmeye çalismanin hayati önemine deginildi. Durumlari düzelenlerin Türkiye üzerinden Avrupa’ya çikmaya çalismayacaklari ve çikmis olanlarinda geri dönmeye tesvik edilebilecegi dile getirildi.

Türkiye’nin Kürt politikasinin çözümü degil, çözümsüzlügü dayattigi dile getirildi. Suriye konusunda bunun en iyi görülebilinecegi ifade edildi. Türkiye’yenin, basinda beri, Suriye’de Kürtlerin güçlenmemesi, bir statü sahibi olmamasi ve kendilerinin idare ettigi bir bölgeye sahip olmamalari için, hükümetleri eliyle yapabilecegi her seyi yaptigina isaret edildi. Türkiye’yenin, hem içerde hem de disarda Kürtleri kendisine tehdit olarak gördügünü, bu sebeple, her yerde anti-Kürt bir siyaset izledigi ifade edildi. Bu yanlis politikanin sonuçlarinin hem Kürtlere, hem Suriye halkina hem de Türkiye’ye çok büyük zararlarinin oldugu dile getirildi. AKP hükümetinin, Suriye’nin kuzeyinde Irak Kürdistani gibi bir olusumun kurulmamasi için bütün gücüyle çaba sarfetttigini, kendi yöneticilerinin defalarca dile getirdiklerine isaret edildi. Buna karsin, Irak’da oldugu gibi, Suriye’de Kürtlerin idaresinin, Türkiye’ye tehdit olmadiginin bugün çok iyi anlasilmis oldugu ifade edildi. Türkiye ve dünyaya asil tehlikenin Islami kendine maske edinen ISID terröristlerinin oldugu ifade edildi. ISID terröristlerinin kontrolünde olacak bir Suriye’nin Türkiye için asil en büyük tehlikenin bu olduguna vurgu yapildi. Kürtlerin idare edecegi ve Irak sinirindan Akdeniz sahilina kadar olan Kuzey Suriye sinirinin Kürtler tarafindan kontrol edilmesinin Türkiye’nin ve dünyanin menfaatine oldugu dile getirildi. Britanya hükümetinden müttefikleri olan Türkiye hükümetine bu konuda siyasetini degistirmeye yardimci olmalari, yardim etmeleri istendi.

Silahlarin susturlmasi için baris görüsmelerinin en kisa zamanda baslamasi ve Kürdistan’da sürdürülen savas ve denetimsiz yikim ve sürgünün bir an önce durdurulmasi icin Britanya hükümetinin devreye

girmesi istendi. Geçmisten ders çikarmak gerektigi, görüsmelerin yayginlastirilmasi ve devreye PKK’nin disinda kalan diger siyasi parti sivil güçlerin de görüsmelere müdahil olmasinin yararindan bahsedildi. Türkiye’nin Kürt sorununu çözmek için genis bir Kürt siyasi, kültürel ve sivil kesimlerle görüsülmesinin yararlari dile getirilirken, Kürt toplumunun çok sesli ve renkli bir yapi arzettigine vurgu yapildi.

Britanya hükümetine Irak ve Suriye’de Kürtlere verdikleri desteklerden dolayi Kurdistan Bölgelerinin Birligi’nin mutesekkir oldugu ve bu desteklerinin devamli olmasinin, hem çapinin hem de meblaginin yukseltimesinin önemine deginildi. Kürt ulusunun, barissever, toleransli, farklilikllari kabul eden bir toplum olduguna isaret edildi ve her dört parçada yasayan Kürtlerin, kendilerini Britanya’nin dostu ve ortagi olarak gördüklerini, Britanya hükümetinin de Kürtleri, kendilerinin dostu ve ortagi olarak bildiklerini görmenin sevincinde oldugu ifade edildi.

Dengê Kurdistan

Back to top button