Kürt meselesi barisa degil, gerilime gidiyor
Su anki düsük gerilim, Imrali’ya ziyaretler, taraflardan yapilan açiklamalar perde arkasinda tirmanan atmosferi tam olarak yansitmiyor. Bölge kayniyor ve hiç adim atmadan sorunu zamana yansitmak riski sadece tirmandiriyor.
ISID saldirilarinin ardindan bozulan dengeyi sadece demokratik vatandaslik tanimiyla rayina oturtmak mümkün olmayacak. Çünkü 3-4 sene önce anlam ifade edebilecek bu açilimlar artik Kürtler için geri bir pozisyon.
Özerklik kivamindaki bölgesel yönetim hakkinin gerisinde bir düzenlemeyi kabul etmeyecekleri çok açik ortada.
Hükümetle masada olan Kandil, Erdogan ve hükümetin bu taleplere evet demesinin mümkün olmadigini biliyor ve görüyor. O yüzden iktidar, güvenlik yasasiyla bölgede sivil sikiyönetim ilan edip 350 yeni TOMA alirken, Kürtler de Diyarbakir’da kendi parlamentolarini kurma altyapisini hazirliyor.
Barisa degil, gerilim ve çatismaya giden bir noktadayiz ve Türkiye’nin büyük bölümü, basta medyasi, bu gerçegi görmemekte direniyor.
HDP BARAJA TAKILIRSA…
HDP’nin parti olarak seçime girme hazirliginda oldugunu Milliyet’ten Asli Aydintasbas yazdi. HDP Es Genel Baskani Selahattin Demirtas bu hazirligi resmen ilan etti ve çalismalarin tamamlanmasi durumunda, artik Haziran’da yapilacagi anlasilan genel seçime, bagimsiz adaylarla degil, parti olarak gireceklerini açikladi.
Aydintasbas’in yazisinda vurguladigi gibi, bu Türkiye için çesitli riskler barindiran bir formül. Kürtler açisindan dogru ama ülke açisindan gerilimlere gebe.
HDP’nin cumhurbaskanligi seçimindeki performansi göstermesi durumunda yüzde 10 barajini asmasi ihtimal dahilinde görülüyor. Ancak çesitli kamuoyu yoklamalari partinin bu sinirin bayagi uzaginda oldugunu gösteriyor. HDP’nin baraj altinda kalmasi, AKP’ye tüm bölge milletvekilliklerini kazanma firsati verip anayasa degisikligini yapma sansi verir ama
Amasi önemli. Çünkü Kürtler’in Meclis’te olmadigi, Diyarbakir’da kendi parlamentosunu ilan edip kararlar almaya basladigi bir Türkiye, yakin geçmisinde görmedigi gerilimlerin, çatismalarin içinde bulabilir kendisini.
Bugüne kadar 12 Eylül mirasi yüzde 10 barajini düsürmeyenler, baris yolunda sadece laf üretenlerin ciddi bir sorumlulugu olacak bir tablo olur bu durum.
BATI KAMUOYUNDA KÜRTLER
Türkiye’nin Bati kamuoyunun destegini tamamen yitirdigi bir dönemde böyle bir gerilimden istedigi sonucu alarak çikabilecegini düsünmek gerçekçi degil. Özellikle Kürtler’in bölgede Bati ve laik görüsün temsilcisi olarak yildizinin giderek parladigi bir dönemde.
Taraflar arasinda pozisyonun bu kadar uzak oldugu bir süreçten sonuç alinabilecegini beklemenin imkansizligi bir yana, adim atilmamasindan bikan ve uluslararasi destege sahip olan Kürtler’in üst akila ihtiyaç duymadan kendi yolunda ilerleyebilecegini hesaplayamamak da bir stratejik akil örnegi olarak karsimiza çikiyor. Dilerim, yaniliyorumdur.
——————————————
Millet-30 Kasim
Ergun Babahan