Kürt Sorunu bu yolla çözülmez
Kuzum, daha ne kadar sürdürecegiz…
Yalan söyleyip, kendimizi de, birbirimizi de kandirmayi…
Meseleyi yanlis yere koyarak, israrla inatlasmayi?
Adamlar ‘devletlesiyor’, ne var bunda sasacak?
Isin ‘olmazsa olmaz’i, devletler önce ordu kurarlar. Bunun için de ‘askerî okullar’ açarlar.
Onlarin yaptigi da sonuçta bu.
PKK’nin Kandil’de ‘Masum Korkmaz’ adinda bir askerî akademisinin var oldugunu kim bilmez?
Siz Kuleli’ye, Maltepe’ye, Isiklar’a 13-14 yaslarinda çocuklari alirken oluyor da, onlara gelince niye olmuyor?
Ben meselâ, daha 11’imdeyken gitmistim Selimiye’ye.
Ama bunlarinki, analarin babalarin hilafina, birazcik zorla yapiliyormus.
Ee, olacak gayri o kadar!
Bizim Istiklâl Savasi’nda da, askerler kaçmasin diye taburlarin gerisinden gelen birkaç zabit bulunurdu, eli silahli.
Her sey olup bittikten sonra, siirlerde sarkilardaki atip tutmalarin ne kadari hakikattir saniyorsunuz?
Harp bu!
Hem hayatin bir gerçegidir, hem de içgüdüsü yasamak olan insanin dogasina aykiridir.
Yeri gelmisken hatirlatalim ki, sik sik hashasîlige vurgu yapan Basbakan, tarihte fütuhatlar yapmis Islâm ordularinin seferlere öyle tipis tipis degil, alkol yasagi yüzünden çogu zaman ancak hashas verilerek sevk edilebildiklerini, sanirim bilmiyor olmali.
Konumuza dönersek… Sizin yöntemlerinizle olursa, gidisâtin hiç de iyi tarafa evirilmeyecegini her dile getirisimizde, kanin akmasindan yana olmakla suçlayarak susturmaya çalistiniz bizleri.
Demokrasiden, insan haklarindan, özgürlüklerden gitseydiniz, bunlar degil baska seyler zuhur edecekti.
Ama siz Kürt feodal beyleriyle pazarligi seçtiniz.
Alacaginiz sonuçlar da tabii ki ona göre olacak.
Simdi çikip bir bölümü, konjonktür geregi ‘biz bölünmekten vazgeçtik’ dese de durum degismez.
Devletlesme, ‘pilav üstü az kuru’ degildir ki; ya vardir, ya yoktur.
Eger kana milliyetçilik girdiyse, her daim nükseder.
Hani daga çikarilan o yeni yetmeler var ya, onlar o akademide okurlar ve Kürt ordusuna general olurlar da, kendilerini yetistiren Kürt politikacilara yarin darbe bile yaparlar.
Simdikiler gider, yerlerine daha belâlilari gelir; harekete ummayacaginiz ivmeleri verirler.
Ülkemizin kamburu olan çagdisi uygulamalari, baska arayislara hiç yeltenmeden tasfiye edecekken, bunu yapmadiniz; Bati’ya degil, kan ve barut kokan Dogu’ya benzemeyi yeglediniz.
Hos, sizden demokratlik beklemek de basli basina bir ikilem ya, bu da galiba bizim hüsnükuruntumuz.
Kendiliginden gelisen bir yasam biçimidir çünkü demokrasi.
Bizim gibi Dogulu ve kolektivist toplumlar için demokrasi, daha önce evde hiç pismemis bir yemegin kitaplardaki tariflere bakip da yapilmasina benziyor.
Hâlbuki biz baska türlü bir mutfaktan geliyoruz:
Üzerine demir leblebi evsafinda krutonlar serpilmis Despot Çorbasi…
Biat yataginda Vandal Kebap…
Baskilarla karamelize edilmis Köle Tatlisi…
TOMAsuyuyla çalkalanmis sek ayran.
Bu tarz menülerin, ülkenin hak ve özgürlük açliklarini giderecek besin degerleri tasimadigi artik ortadadir.
Simdiye kadar tüm toplumu merkezden kontrol eden Türk oligarsisi ile, bundan böyle ondan kendi cografyasina isabet eden payin devrini isteyen Kürt oligarsisi arasinda cereyan eden bir sürtüsme, bu itis kakisin özünü teskil etmektedir.
Yoksa, ideolojisi anakroniklesmis bu milliyetçi-dinci devletle simdiye dek Türk’ün sorunu ne ölçüde çözüldüyse, Kürt’ün sorunu da özenilen Kürt devletinde en kabadayisiyla o kadar çözülecektir.
Türkhalâ yoksul ve yoksun olduguna göre, Kürt’ü bekleyen de gene o bildigimiz yoksulluklar ve yoksunluklar yumagidir.
Her seye ragmen çare, AB ülkelerinin insanlari gibi yasamaktan geçer.
Ne ki, iki tarafin egemenleri, kendilerinin devre disi kalacagi bir demokratiklesmeye riza göstermeyeceklerdir.
Hep birlikte mücadelesi yapilacak olan, aslinda budur.
———————————————
Taraf-9 Haziran
Namik Çinar