KÜRT SORUNUNDA DOGRU TANI, DOGRU ÇÖZÜMÜ GETIRIR

Türk siyaset kurumu bu günlerde Kürtleri konusuyor. Yillardir bir tek seçim arifelerinde Kürtler hep akla gelmistir. Siyasetçiler sorunu dile getirir ama sorun nedir, çözüm için programlari ve önerileri nelerdir bunu dile getirmezler. Kardeslik edebiyati ile on bes milyondan fazla Kürt seçmenin oy tercih yönünü kendi lehlerine çevirmek için çaba içinde olurlar. Yani sorunun varligindan söz ederler ama gerçek bir çözümden ziyade, sorunun varligi üzerinden siyaset üretmeye çalisirlar. Yüzyillik Türk siyaset tarihinde sagci olsun solcu olsun, hemen her kes Kürt sorununa esas teskil eden ‘Tekçi/ Türkçü’ sitemi sorgulamaya yanasmamistir.
CHP, Cumhuriyetin kurucusu, bugünkü ‘Tekçi/ Türkçü’ sistemin mimari olan bir partidir. Bu baglamda Kürt sorunu çözülecekse CHP’nin onayi ve rizasi olmak durumundadir. Çünkü Türk ulus-devleti insa sürecinde Kürt sorununu bugünlere kadar çözümsüz olarak getiren kanun hükmünde kararnameler ve kanunlarin tümü TBMM de alindi ve o dönem CHP iktidardaydi. Kürt aidiyetinin bozulmasina hizmet eden, Iskan, Tedip, Tenkil,Ret ve Inkar,Asimilasyon ve diger ayipli uygulamalarin tümü CHP iktidarlari döneminde hayata geçirildi ve sonuçlari çok agir ve hukuksuz oldu. Bu nedenle bir ilk adim olarak ‘ben Kürt sorununu çözmek istiyorum’ diyen bir çevrenin önce geçmise dair özelestiri yapmasi ve geçmiste adinin karistigi anti demokratik uygulamalar konusunda Kürtlerden özür dilemesi gerekir. Örnegin Sayin Receb Tayip Erdoganin yaptigi gibi Dersim halkindan özür dilemeli, Zilan deresi, Agri Isyani, Seyh Said olayi ve daha bir çok tarihte iz birakmis ve ibret olarak geçmis olan olaylar konusunda kamu vicdanini rahatlatacak açiklamalar yapmalidir.
Kuskusuz ki Kürtleri geçmisten bugüne engelleyen yasa ve kararnameler mecliste karara baglandi. Bu yasa ve kararnameler kaldirilir ya da degistirilirse önemli bir mesafe alinir. CHP Kürt sorununun çözümü konusunda samimi ise eger, öncelikle, Kürt aidiyetini degistirmeye yönelik Soyadi Kanunu, Iller idaresi kanunu, yerlesim yerlerinin adlarinin degistirilmesine dair kanun hükmündeki kararname, Tevhidi Tedrisat Kanunu, millî Emlak kanunu ve daha birçok kanunu degistirmek için meclise teklif sunmali ya da iktidar oldugunda bu yasa ve uygulamalara son verecegini taahhüt etmelidir. Keza Kürt halkina reva görülmüs ve gizli belgelerde, Genel Kurmay arsivlerinde sakli tutulan arsivlerin açilmasi saglanmali, kamuoyu aydinlatilmalidir. Tüm bunlarin yapilmasi için,bir partnere ya da bir muhataba gerek yok.Bunlarin tümünü ya da bir kismini, mecliste bulunan tüm partiler yapabilir ya da savunabilir.
CHP, böyle bir role soyunmadan önce ‘Kürt sorunundan’ ne anladigini toplumla paylasmalidir. Nedir Kürtlerin sorunu.? Çünkü tani çözümün anahtaridir. Ya da Kürtler kimdir, nedir CHP’ye göre.? Resmi anlayisin gelistirdigi, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Günes Dil Teorisi ve buna benzer kurumlarin tespitleri dogrultusundaki Kürt tanimindan hareket edilecekse bu sorunu içinden çikilmaz bir noktaya götürür. Çünkü bu kurumlar ve onlarin topluma lanse ettigi Kürt tanimi miadini doldurmus ve bu eski tespitler günümüzde gülünç ve geçersiz duruma gelmistir.
Gelinen noktada bilimsel ve tarihi gerçekler Kürtlerin ayri bir ulus, ayri bir dil ve ayri bir kültüre, aidiyete ve tarihe sahip olduklarini, binlerce yildir bagli bulunduklari bir topraga ve bu topraga bagli bir dile ve bu varligin binlerce yildir biriktirdigi ve korudugu bir tarih ve kültüre sahip oldugu yadsinamaz bir gerçektir. Buradan bakildiginda Kürt sorunu bir halkin temel hak ve özgürlüklerinin, ulusal haklarinin, kolektif haklarinin elinden alinmis oldugu sorunudur ve bunlarin iade edilmesinden ibarettir. Keza Kürtler bakimindan da ayrica Kürt sorunu, emperyal güçlerin buyrugu ile ülkesi rizasi disinda parçalanarak egemenlik haklari ellerinden alinmis, bir hukuk ve adalet sorunudur. Bunu böyle kabul ederseniz çözüm konusundaki düsüncelerinizi Kürtlerin tümü alkislar, destek sunar zaman çözüm konusundaki yegâne muhatabiniz Kürt milleti olur. Böylece hem Kürtlere hem de Türklere büyük bir iyilik yapmis olursunuz.
Sayin Kiliçdaroglu’nun ’40 yillik’ sorun dedigi sanirim PKK sorunudur ki bu kirk yillik süre içinde PKK de Kürtlere büyük sorun oldu. Yani CHP’nin PKK sorunu ile Kürt sorununu birbirinden ayirmasi gerekir. Bu iki sorun ayni seyler degil. Yaslari da, varlik nedenleri de, birbirini tutmuyor. Bunu böyle görmek gerekir. PKK’nin bu sistemle her ne sorunu varsa onun adi Kürt sorunu degildir. Çünkü Kürt sorunu, mevcut sistemin egemen algilarinin tersine, bu sorun, bir terör ya da güvenlik sorunu degildir. Dogrudur, ne yazik ki bugün PKK, ceremesini Kürtlerin çektigi bir silahli mücadele yürütüyor. Bu da pekala bir sorundur ve bu sorun da çözülmelidir. Bu sorunun muhatabi da HDP degil PKK’dir. Kiliçdaroglu bu sorunun çözümünü mecliste ararsa bulamaz, çünkü mecliste PKK’yi temsil kabiliyetini ve cesaretini gösterebilecek bir parti yok ve mecliste PKK’yi önleyecek herhangi bir kararin da hükmü yok. Çünkü PKK illegal bir örgüt. Bu nedenle Kiliçdaroglu yanlis telden giris yapti. Kürt sorunu PKK’den önce de vardi. Kürt sorunu PKK ile ortaya çikmadi. Tersine PKK silahli mücadelesi ile Kürt sorununu demokratik rayindan saptirmak ve siddet sarmalina, daga yönlendirerek terörize etmek, Kürtleri kriminal bir halk olarak lanse etmek, barisçi demokratik kanallari tikamak için var edildi. PKK hayirsever bir örgüt degil, daha da önemlisi Kürt özgürlügü için çarpisan bir örgüt degil. Onun ortaya çikisi ile Kürt halkina agir bedeller ödettirildi, hala da ödettiriliyor. En son Hendek ve Barikat savaslarinda oldugu gibi PKK on binlerce Kürt gencini öldürttü, Kürtlerin evlerini, kentlerini yikti, Kürt potansiyelini heder etti, Kürt enerjisini sarf malzemesi yaparak Kürtlere büyük zararlar verdi. HDP/PKK’yi Kürt halki ile bir anmak yanlis.
Elbet PKK ve devletin silahli kapismasi herkese zarar veriyor. Siddet ve terör, silahli mücadele ve askeri operasyonlar ve güvenlik çözümler bugüne dek olumlu sonuçlar vermedi. Bu yollardan vaz geçmek gerekir. PKK silah birakmali veya yetkilileri tarafindan silahsizlandirilmalidir. Ancak PKK’yi silahsizlandirmak da o kadar kolay olmasa gerek. Çünkü PKK küresel güçlerin elinde kar ettiren bir sirket rolünü görmektedir ve Türkiye de dahil olmak üzere PKK’nin bitirilmesi bölgedeki sömürgen devletlerin ve küresel güçlerin çikarina degil. Dolayisi ile ne CHP ne de baska bir aktör simdilik PKK’yi silahsizlandirip ehlilestirmeyi saglayamaz kanisindayim.
Kuskusuz ki Türkiye’de Kürt sorunu demokratiklesmenin önünde, yasam standartlarinin yükselmesi, istihdam, ekonomik kalkinma, özgürlük, refah ve huzurun tesis olmasi önünde büyük bir engeldir ve bundan Kürtlerle birlikte Türkler de büyük zarar görmektedir. Yani Kürt sorunu çözülürse Türkiye kamburlarindan kurtulur. Bu sorun Türkiye’nin omzundaki agir bir sorundur. Bu nedenle bu sorunun çözümü Türkçüleri/Türk Milliyetçilerini de ilgilendirir.
Türk siyaset kurumunun, resmi ve milli görüsü yillardir Kürtleri ‘tehdit’ olarak algiladigi için Kürt sorununu hep güvenlik sorunu olarak görmek istedi. Bu sorunun askeri ve güvenlikçi önlem ve yaptirimlarla bitebilecegini tahmin etti. Ama sorun bitmedi. Tersine bu politikalarin sonucunda agirlasarak bugünlere kadar geldi. Türk siyaset kurumu, Türk egemenlik sistemi Kürtler ve Türklerin ortak bir gelecek kurabilmesini engelledi. Ekonomik ve siyasal özgürlük ve esitlik, hakkaniyet, adalet ve aidiyetlere saygi temelinde gelisebilecek esit müstereklerin olusmasini engelledi. Türk siyaset kurumu ne yazik ki geçmisten bugüne, eski tarz Tekçi/Türkçü siyasetini degistirmek istemedi, buradan kaynaklanan algilarin tutsagi olarak bugünlere geldi. Bu nedenle Kürt sorununun çözümsüz kalmasinin asil nedeni bu zihniyettir. Türk siyaseti bugüne dek, Kürt sorunu ve temel hak ve özgürlükleri konusunda ‘Milli Mutabakat’ anlayisi ile hareket etti. Kürtlerin en basit insani haklari için mücadelesini ‘beka’ sorunu olarak gördü, engelledi. CHP de geçmisten bugüne tüm bu olup bitenler karsisinda seyirci kaldi. Simdi CHP’nin bu sorunu ben çözerim demesi bu nedenle samimi ve inandirici gelmiyor.
CHP’nin HDP’yi aktör olarak sahneye sürmesi de ayrica önceden yapilmis bir hesap gibi görünüyor. Çünkü HDP Kürtlerin meclisteki temsilcisi degil. HDP’de Kürt oylarinin toplanmis olmasi bu oylara tekabül eden altmis milletvekilinin olmasi onu mecliste Kürt temsilcisi yapmaz. O kadar oy ve Kürt kimlikli milletvekili AKP ve CHP’de de var. Bu nedenle ‘bu sorunu mecliste HDP ile çözeriz’ tabiri isabetli degil. Bu sadece HDP’yi yeniden diriltmeye ve onu kendi yanlarina çekme girisimidir. Ne var ki HDP’nin refleksleri izne tabidir. Yani HDP icazetli bir siyaset izlemektedir. CHP, HDP’yi dizayn edemez. Kandil ve Imrali HDP’nin varligini emanet ettigi adreslerdir. Bunun için bulanik suda balik avlamaya gerek yok. HDP’yi önemli ve gerekli kilip ona hak etmedigi misyonlar yüklemek Kürt sorunu konusunda mesafe aldirmaz. HDP’nin nasil ve kimler tarafindan kurumlandirilip, ne amaçla bir proje olarak servis edildigi bilinen bir seydir.
Sonuç olarak devlet kendi içinde Kürt sorununu tartisip bir çözüm paketi sunabilir. Kürt sorunu konusunda Türk siyaset kurumu kendi kanatlari arasinda tartisabilir. Bu onlarin bilecegi bir is. Elbet bu tartisma Kürtlere yarar da saglayabilir. Ancak kalici ve demokratik bir çözüm isteniyorsa bu sürece mutlaka Kürt kurumlari dahil edilmelidir. Tanisi yapilamamis bir sorunun çözümünü gerçeklestirmek, bilime ve akla ters bir yaklasim olur. Önce tani, sonra öneri ve kabul, en son da icraat ve onun sonucunda çözüm. Ama her seyden önce degisim ve dönüsüme hazir ve açik olunmali, eski tarz yerlesik algilarin esaretinden kurtulmali, Kürt sorununa taraflarin bir kabul görecegi dogru tani konulmali, çözüm konusu zamana yayilarak, görüs ve öneriler toplumun akademik ve bilimsel kurumlarinin tartismasina sunulmali, bu sorunun çözümüne Kürt kurumlarindan katki sunmalari istenmeli, Kürtleri tatmin ve memnun edecek; Türkleri de razi ve ikna edecek çözüm önerileri gelistirilmelidir. Bunlar yapilirsa Kürtler adina tek tek muhatap aramaya gerek olmadan sorun; sorun olmaktan çikabilir, bu sorunun çözümü de torunlara miras kalmaz.
Latif Epözdemir