Kürt sorununun demokratik çözümü

Toplumun hemen tüm kesimleri artik Türkiye’de Kürtlere dair sorunlarin oldugu konusunda bir fikir sahibidir. Kimine göre bu sorun bir kimlik sorunu, kimine göre ulusal bir sorun, kimilerine göre bölgesel bir sorun, kimine göre vatandaslik sorunu, geri kalmislik ya da bölgesel dengesizlik, kimisine göre de etnik kimilerine göre de birlik ve beraberlik sorunudur. Bu gün hangi adla tanimlanirsa tanimlansin, bu sorun, toplumsal kalkinma, huzur ve mutlulugun tüm ülkeye egemen olmasinin önündeki en büyük engel gibi duruyor.
Türkiye’de Kürt sorunu olduguna dair ortak bir kani olusmus olmasi önemli bir olgudur. Daha da önemlisi tanim ve tanisi ne olursa olsun bu sorunun demokratik ve barisçil yollarla çözümü konusundaki dilek ve temennilerdir. Islamcilar, solcular, liberaller, demokratlar ve tüm degisim yanlisi güçler bu sorun çözülsün istiyor. Gelinen süreçte artik bu sorunun her düzeyde tartisilmasi konusunda geçmiste var olan ciddi engellerin bu gün ortadan kalkmis olmasidir. Bu nedenle çözüm artik daha kolay gibi görünüyor.
Bu gün geldigimiz noktada elde edilmis kazanimlar -kimin eseri olursa olsun- çözümün kapisini aralamistir. Esasen bu kazanimlarin kimin ya da neyin sonucu oldugu noktasina takilip kalmak, tartismalari bu eksende dondurmak bir yarar da getirmez. Geçmisteki olumsuz kosullari ve yanlis yöntemleri yeniden yeniden gündeme getirip suçlu ve sorumlu aramak, bu anlamda bir muhasebe içine girmek kimseye mesafe aldirmaz. Karsilikli olarak geçmiste yapilmis olan tüm hata ve kötü islemleri yeniden yinelemek de çözümü ertelemekten baska bir ise yaramaz.
Elbette ki gerçeklerle yüzlesmek gerekir. Geçmisin yanilgilarini tekrardan sakinmak gerekir. Algilari olgular dogrultusunda tazelemek bir erdemliliktir. Algilarin degismesi çözümü kolaylastirir. Verili durumla, geçmisin acilari ile tanisip orada daireler çizmek de yeterli degildir. Çözüm için yol almak , bir an önce bu sorunu çözmek konusunda özveride bulunmak gerekir.
Kabul edilebilir ve anlasilabilir bir çözüm modelinde uzlasmak, esitlik ve adalet konusunda hemfikir olmak ,onurlu bir barisa kavusmak için en istenen durumdur.
Kürtlerin kendi geleceklerini nasil tayin edecekleri konusundaki seçenegi halka birakmak, halkin sesine ve tercihlerine saygili olmak gerekir. PKK’nin sikça yaptigi gibi, kendi irademizi halkin iradesinin yerine ikame etme anlayisi dogru degildir.
Kürtler özgür ve esit vatandaslar olarak yasamlarini sürdürebilme olanagini bulabilecekleri bir düzenlemeye evet diyebilirler. Bu egilimi ortaya çikarmak da o kadar zor degildir. Özgür bir ortamda demokratik bir referandum halkin duygu ve düsüncelerine dair bir egilimi ortaya çikarmaya yeterli olacaktir.
Özgür ve demokratik bir kamu yoklamasi da hiç kuskusuz savasin, siddet ve gerilimin sürdügü bir ortamda mümkün olmaz. Özgür irade ancak gerçek anlamda özgürlügün oldugu bir ortamda ortaya çikabilir. Bu nedenle sorun sivil bir alana çekilmeli, silahlar susmali, savas, siddet ve gerilime son verilmelidir.
Özcesi Kürt sorununun çözümü konusundaki ilk adim silahlarin susmasidir. Ancak bu yolla siyaset normale dönebilir. Tersine silahlarin gölgesinde, poligonlarin içinde soruna çözüm aramak, havanda su dögmeye benzer.
Gelinen noktada PKK’nin kayitsiz ve sartsiz olarak silahlari gömmesi en çok Kürtlerin olmak üzere herkesin yararinadir.
Kalici bir barisin gelebilmesi için savasin sonlandirilmasi zorunludur.
Devlet yurttaslari ile barismak durumundadir. Devletin vatandaslari ile barismasi için gerekirse bir genel af bile tartisilmalidir. Devlet sinirlerini bozmamali ve gurur yapmamalidir. Kürt halkinin haklari üzerindeki ipotegin kaldirilmasi ve Kürt ulusal haklarinin rehini fek edilmelidir. Bunlar zor olan seyler degildir.
Geçmiste Kürt halkina yasatilmis zulmün siyasi sorumlusu olarak CHP, Kürt halkindan af dilemelidir. Bu günkü devletin özür dilemesi ve dönemin iktidar partisi CHP’nin de bagislanmak amaci ile adimlar atmasi Kürtlerin devlete olan güvenini tazeleyecektir.
Kürtler hiç bir seyin eskisi gibi olamayacagi kanisina sahip olabilirlerse devleti sahiplenebilirler. Bu benim de devletim diyerek kendilerini de vatandas olarak görmenin hazzini yasayabilirler. Bu durum ‘devlete kursun sikma’ fikrinde caydirmayi saglayabilir, yurttaslik bilincini daha kalici bir biçimde gelistirebilir.
Kuskusuz bu güvenin saglanmasi için atilabilecek baskaca da önemli adimlar vardir. Örnegin geçmiste kanun hükmünde bir kararname ile degistirilmis olan Türkiye’deki tüm yerlesim birimlerinin adlari geri verilebilir. Kaldi ki bu salt Kürtlere özgü bir sey de degildir. Diger etnik kesimleri de ilgilendiren bir sorundur.
Ülkede tekçiligi bilince çikaran tüm düzenlemeler aslina rücu edilebilir. Çok kültür ve kimlikli bir toplum ancak böyle saglanabilir. Hiç kuskusuz çogulcu yapinin tescil edilerek anayasal güvence altina alinmasi, tekçi mantigi sonlandirir ve toplumsal zenginligi arttirir. Bu her kesimin yararina olacak bir kazanim olur.
Tevhidi Tedrisat uygulamasina son verilirse ana dilde egitimin önünde çiddi bir engel kalmaz. Yasal düzenlemeler ve müfredata iliskin düzenlemelerle bu sorun zaman içinde giderilebilir. Önemli olan niyetli olmak ve cesur davranmaktir.
Köy kanunu, soyadi kanunu, nüfus kanunu ve yerlesim birimlerine dair Cumhuriyetle birlikte uygulamaya girmis olan kimi adaletsiz uygulamalarin bu gün ihtiyaca cevap vermedigi artik asinadir. Bu olumsuz uygulamalari gidermek devlet ve hükümet bakimindan olanaksiz degildir. Empati yapmak ve istekli olmak isi kolaylastirir.
Yukarida sözü edilen degisim ve dönüsümler gerçeklesirse, ortaya bir samimiyet çikabilir bu samimiyet yeniden bir güveni saglayabilir. Atilacak her samimi adim yeniden bir güven duygusu yaratabilir.
Bu günkü hükümetin arkasinda önemli bir kitle destegi var. Bu firsat neredeyse elli yilda bir ele geçebilir. AK parti hükümeti ve sayin basbakan bu avantajla önemli degisimlere imza atmak sureti ile tarihe geçebilir.
Bilindigi gibi Cumhuriyetin kurulmasinin akabinde CHP tek parti olarak uzun yillar devleti yönetti. CHP bu süre içinde Kürtleri inkar etti, red etti, kiydi, sürdü, sürükledi, tedip ve tenkil hareketlerinde bulundu, Kürtlere zehir zemberek bir hayat verdi. Kürtler bu dönemde en acili günlerini yasadilar, katliamlarin ve zorbaligin ardi arkasi kesilmedi. Bu uygulamalarin yarattigi adaletsizlik hala da sürüyor.
Iste salt bu nedenle bile olsa, CHP Kürtlerden af dilemeli, Kürtlerin de CHP’yi bagislayabilmesi için CHP tarafindan atilmasi gereken adimlarin atilmasi lazim.
Tek basina iki dönemdir önemli bir halk destegi ile devleti yöneten bu günkü iktidar isterse tüm bu olumsuz geçmisin açtigi yaralari sarabilir ve bu kanayan yaradan halki kurtarabilir.
Her seyden önce görüsme ve müzakerelere devam etmek gerekir. Ancak diyalog ve tartisma ortamini kesintiye ugratmamak için, akan kani durdurmak gerekir. Bu karsilikli olarak yapilabilecek bir seydir. Siyasal rant elde etmekten ziyade Kürt sorunundan sonsuza dek kurtulabilmek ve huzur ortamina halklari kavusturmak için olusan firsatlari tepmemek gerekir.
Kürtleri kazanmanin yolu onlara özgür, esit ve huzurlu bir yasam armagan etmekten geçer. Kürt sorununu çözmek için, istekli ve niyetli olmak gerekir. Baris dilini egemen kilmak, algilari degistirmek, olgulari kabul etmek, empati kurabilmek, hosgörüyü yayginlastirmak, kiyas, merhamet, vicdan ve adalet duygularindan ayrilmamak gerekir.
Ne kadar demokrasi o kadar az aci demektir.
Baskasinin özgürlügüne saygili olmadan özgür yasanamaz.
Esitlik ve özgürlük ayricaligini karsimizdakine de reva görmeden demokrat olma olanagi yoktur.
(Devam edecek:II.Bölüm: KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEK IÇIN ISTEKLI VE NIYETLI OLMAK GEREKIR )
Latif Epözdemir