Makale

Kürt Ulusal dinamigini anlamak

Fen bilimlerindeki gibi olmasa bile, sosyal olaylarin da kendine özgü temel kanunlari vardir. Içinde yasadigimiz toplumsal dinamikler, tepsinin içine konulmus çelik bilyelere benzerler. Hareket halindeyken bir birlerine çarparlar, bir birlerini ters yönlere dogru iterler.

Eger, bilyelerden biri digerlerinden daha büyükse, o büyük bilye, digerlerinden daha etkin ve belirleyici konuma gelir. Büyük bilye, en yakininda bulunan küçük bilyeyi digerlerinden daha güçlü olarak iter. O itilen bilye de yakinindakini, o ise kendi yakinindakini iter. Böylece büyük bilyenin itme gücü, süreç içinde tepsideki tüm bilyeleri etkiler ve onlara belli bir düzene sokar. Bunun sonucunda tüm bilyeler, o büyük bilyenin etkisinde ve cazibesinde hareket etmeye baslarlar.

Toplumsal hayatta da durum böyledir. Yani, güçlü olan toplumsal dinamikler, gücü oraninda digerlerini etkiler ve yönlendirir. Bu nedenle, toplumdaki dinamiklerin gücünü ve agirligini yansiz ve nesnel olarak analiz edemeyenler, güç dengelerini göremezler, toplumu ileriye tasiyacak dinamiklerin farkinda olamazlar, dolayisiyle toplumu ciddi degisim ve dönüsümlere tasiyacak projeler üretemezler.

Tarihten çarpici bir örnek vermek istiyorum. Geçmiste meteryalist felsefeciler demislerdi ki, tarih sahnesine çikan feodal sinif, köleci toplumu tasfiye edecektir. Çünkü bu yeni sinif, kurulu düzende var olan haksizliklari giderecek devrimci bir öze sahiptir.

Ve devam etmisler, daha sonra burjuva sinifi, feodal düzeni tarih sahnesinden silecektir. Daha sonra da tarih sahnesine çikan isçi sinifi, burjuva düzenini ortadan kaldiracaktir.

Bu analiz neden dogru çikti? Çünkü bu analizi yapanlar, toplumdaki etkin dinamiklerin neler olduklarini, hangi dinamigin degisimci ve dönüsümcü, hangisinin statükocu oldugunu dogru tesbit etmislerdi.

Türkiye’de kurulu düzene karsi çikan önemli toplumsal dinamikler sunlardir. Emekçiler, Kürtler, kadinlar, dindarlar, Aleviler, azinliklar. Ben, halihazirdaki en güçlü muhalefet dinamiginin Kürtler oldugu inancindayim.

Kimileri ‘Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler, Gürcüler, Lazlar….’ve benzeri sözlerle, Kürtleri azinliklarin bulundugu kefeye koyuyorlar. Bu yaklasim dogru degildir. Zira Kürtler, anavatani, dili, kültürü, medeniyeti ve tarihi geçmisiyle, Ortadogu’nun en eski halklarindan biridir. Yazili tarihi üç bin yil eskiye dayanan bu halk, bunca baski, katliam ve sürgünlere karsin, hala anayurdu üzerinde yasamaya ve mücadeleye devam ediyor. Iste bu nedenle Kürtler, Ortadogu cografyasinin istikrarli, direngen ve belirleyici bir dinamigi haline gelmis bulunuyor.

Gayr-i Müslüm azinliklar, köklü dil, kültür, medeniyet ve tarihe sahip olmalarina karsin, hem sayica azdirlar, hem de Türkiye içinde daginik yasamaktadirlar. Bu nedenle kurulu düzeni sarsma gücüne sahip degiller.

Kadinlarla Alevilerin de simdilik düzeni degistirme gücüne sahip olmadiklari ortadadir.

Simdi gelelim isçi sinifina. Meteryalist ustalara göre isçi sinifi, kurulu düzeni degistirecek trenin lokomotifidir. Diger muhalefet gruplari da, bu lokomotifin pesine takilan vagonlardir. Ulusal sorun da, bu vagonlardan birisidir.

Bunu söyleyen ustalarin bu konuyla ilgili söyledikleri önemli bir gerçek daha var. Diyorlar ki ‘ Eger maddi nedenlerle isçi sinifi lokomotiflik görevini yerine getiremezse, o zaman bu görevi ulusal dinamikler yüklenir.’ Tarihte bunun çok örnekleri var. Türkiye, bu durumda olan ülkelerden birisidir. Peki neden böyledir?

Türkiye’de isçi sinifi adina konusan kadrolarin bilgi, beceri, donanim, azim ve kararligi, isçilere sinif bilinci tasimaya, onlari örgütleyip düzenin üzerine sürmeye ve toplumu degistirip dönüstürmeye yetmemektedir. Bu zaaflari nedenle Türkiye isçi sinifi, en yakin müttefiki olan Kürtlere, Kemalistlerin gözüyle bakmaktadirlar.

Türk solu, içine düstügü bu kötü durumdan kurtulmaya çaba harciyacagina, Kürtlerin sirtina binmeye, onlara akil vermeye kalkiyor. Türk isçi sinifina hayri dokunmayan Türk solcularinin, Kürtlere hayri dokunabilir mi?

Diger düzen karsiti muhalefet gruplarinin durumu, isçilerden çok farkli degildir. Bunlar, Kürtlerin yürüttügü ulusal mücadelenin kendilerine neler kazandigini görmüyorlar veya görmek istemiyorlar. ‘Ben halimden memnun degilim, böyle yönetilmek istemiyorum, özgürlük, adalet, hak, hukuk ve esitlik istiyorum’ diyen her birey ve toplumsal grubun, Kürt ulusal mücadelesine köstek degil, destek olmasi gerekmez mi? Ne yazik ki onlar da, egemen çevrelerin diliyle konusuyorlar.

Bazi Kürt politikacilarinin, Kürt ulusal ve toplumsal kurtulusuna verdigi zararlari saymak içimden gelmiyor. Zira ne sizleri ne de kendimi üzmek ve kahretmek istemiyorum. Zaten bunlari biliyorsunuz.

Sonuç olarak sunu söylüyorum. Kürt ulusal kurtulus mücadelesi, yanliz Kürtlerin degil, Türkiye’de ve bölgede var olan tüm sorunlarin çözümünü saglayacak, direngen, ilerici, devrimci ve kararli bir dinamik haline gelmis bulunuyor. Bu yüzden, önüne konulan tüm tuzak ve engellemelere karsin, agir adimlarla da olsa, menziline dogru yürümeye devam ediyor. Bu nedenle tüm ezilenler tarafindan desteklenmesi gerekiyor.

Destek olanlar, tarihi görevlerini yerine getirmis olurlar. Köstek olanlar ise, tarihi bir vebal altina girmis olurlar. Buyurun tercih sizin.

Yilmaz Çamlibel

Back to top button