Kürtçe egitim için Anayasa degisikligi gerekli mi?
Devlet okullarinda Kürtçe, Arapça, vs. egitim ögretim için henüz toplumun zihinsel hazirligi tamamlanmamistir gibi bir sosyo-psikolojik ve politik çekingenlik varsa, bunu anlayabiliriz ama onaylamak zorunda da degiliz’
Özet: Bu yazi, demokratiklesme paketinin Türkçe disindaki farkli dil ve lehçelerde temel egitim-ögretim yapilmasi imkânini özel okullarla sinirli tutarak vermeyi amaçlayan reformunun Anayasa degisikligi gerektirdigi iddiasinin geçersizligini ve ayni zamanda ‘farkli dil ve lehçelerde temel egitim’in özel okullarla sinirli tutulmasinin temel egitimin devlet okullarinda parasiz verilmesini öngören uluslararasi temel hak ve özgürlüklerle ilgili sözlesmelere aykiri oldugundan savunulamayacagini ileri sürmekte ve geçerli pozitif hukuk kurallarina göre ‘farkli dil ve lehçelerde’ egitim ögretim yapan devlet okullarinin kurulmasina bir engel olmadigini iddiâ etmektedir.
Sayin Basbakan tarafindan açiklanan ‘demokratiklesme paketi’nin en önemli kalemlerinden biri, kuskusuz, Türkçe disindaki dillerde egitime imkân verilecegi idi.
Açiklamanin hemen ardindan bâzi yorumlarda böyle bir reform için ‘Anayasa (AY) degisikligi gerektigi’ ileri sürüldü. Bir de, Türkçe disindaki dillerde egitimin ‘özel okullarla sinirlandirilmasi’ elestiri konusu yapildi. Bu yazida önce ‘AY degisikligi gerekir’ îtirâzinin neden geçersiz oldugunu açiklamaya çalisacagim. Daha sonra da bu çok özel ve önemli demokratiklesme reformunun degerini düsürme potansiyeli tasiyan ‘özel okullarla sinirli tutma’nin gereksiz hattâ yersiz oldugunu savunmaya çalisacagim.
Önce açiklamayi hatirlayalim:
‘Yasal degisikliklerle özel okullarda farkli dil ve lehçelerde egitimin önünü açiyoruz. Ülkemizde Türkçe disindaki dillerde egitim ve ögretim konusu 2923 Sayili Kânun ile düzenlenmistir. Bu kânuna yapacagimiz ekle, Özel Egitim Kurumlari Kânunu hükümlerine tabi olmak üzere farkli dil ve lehçelerde özel ögretim kurumu açilabilecek. Bu kurumlarda egitim ve ögretimin yapilacagi dil ve lehçeler Bakanlar Kurulu’nca tespit edilecek. Milli Egitim Bakanligimiz bu tür kurumlarin açilmasina ve denetimine iliskin esaslari çikaracagi bir yönetmelikle düzenleyecek. Programlar Milli Egitim Bakanligi tarafindan belirlenecek ve yine bu okullarda da belli dersler Türkçe olarak okutulacaktir.’
AY’nin konuyla ilgili 42. maddesinin birinci fikrasinda ‘Kimse, egitim ve ögrenim hakkindan yoksun birakilamaz’ hükmü yer alirken, maddenin dil konusuyla ilgili son fikrasi söyle: ‘Türkçeden baska hiçbir dil, egitim ve ögretim kurumlarinda Türk vatandaslarina ana dilleri olarak okutulamaz ve ögretilemez. Egitim ve ögretim kurumlarinda okutulacak yabanci diller ile yabanci dille egitim ve ögretim yapan okullarin tabi olacagi esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarasi andlasma hükümleri saklidir.’
Simdi burada öncelikle açiklamada yer alan ‘farkli dil ve lehçelerde egitim’ tâbiriyle AY kuralinda yer alan ‘anadil’ (ki galat-i meshur hâline gelmis bu kullanim yerine dogru olan ‘anadili’dir ve bundan sonra ‘anadil’ yerine ve bu terimle AY’da kastedilmek istenen anlamiyla ‘anadili’ terimini kullanacagim) ve ‘yabanci dil’ tâbirlerini iliskilendirmek gerekmektedir.
Açiklamanin atifta bulundugu 2923 sayili kânunun adi ‘Yabanci Dil Ögretimi ve Türk Vatandaslarinin Farkli Dil ve Lehçelerinin Ögretilmesi Hakkinda Kânun’dur. 1983 târihli bu askerî cunta kalintisi kânun 2005 yilinda degistirilerek Kürtçe ögretiminin önü açilmistir. Simdi, yeni bir degisiklikle sâdece farkli dil ve lehçelerin ‘ögretilmesi’ degil, ‘bu dil ve lehçelerde egitim’ yapilmasini da mümkün kilmaktir.
‘Farkli dil veya lehçe’ler Anayasa’ya aykiri mi?
Burada AY’ya aykirilik iddiâsinin iki dayanagi olabilir: (1) ‘Farkli dil veya lehçe’ ‘anadili’ olarak anlasilir ve bu sebeple Türkçe’den baska hiçbir dil ‘anadili olarak okutulamayacagi ve ögretilemeyecegi’ için yapilacak düzenlemenin AY’ya aykiri olacagi iddiâ edilebilir. Bu iddiâ çok açik bir biçimde geçersizdir, zira Türkçe’den baska bir dilin anadili olarak okutulmasi veya ögretilmesi söz konusu degildir. Yapilmak istenen ilgili kânunda da net olarak ifâde edildigi gibi Türkçe disinda ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaslarinin sâhip oldugu ‘farkli dil ve lehçeler’de egitim hedeflenmektedir. (2) AY’ya aykirilik iddiâsinin ikinci dayanagi ise, AY’da ‘farkli dil ve lehçe’ diye bir tâbir bulunmamasi, Türkçe disinda sâdece ‘yabanci diller’den söz edilmesi olabilir. Bu durumda Türkiye okullarinda temel egitim ya Türkçe, ya da yabanci dillerde yapilabilir. Nitekim, hâlen Türkçe disinda belirli dersleri Türkçe okutmak kaydiyla, yabanci (Ingilizce, Fransizca, Italyanca, Almanca, vb.) dillerde temel egitim veren ilk ve orta okullar ve hattâ yüksek ögretim kurumlari bulunmaktadir. Bu iddiâ ile ilgili olarak, yabanci dil tâbirinin anlamini belirlemek gerekecektir. Yabanci dil kapsamina acaba hangi diller girmektedir? Kavram olarak ‘yabanci dil’ nedir, hukukî anlamda ‘yabanci dil’ AY ve yasalara göre ne anlam ifâde etmektedir?
Türkiye’de konusulan Kürtçe, Lazca gibi diller ‘yabanci dil’ midir?
Bir görüse göre ‘yabanci dil’ bir devletin ülkesinde ‘konusulmayan’ dildir. Buna göre Türkiye’de konusulan Türkçe, Kürtçe, Arapça, Lazca, Ermenice, Rumca, Ibranice, Süryanice, Kürtçe (Kirmançi ve Zazaca lehçeleriyle), Çerkezce, Bosnakça ve diger diller ‘yabanci dil’ kategorisine girmeyecektir. Bu durumda, yine AY’nin 42. maddesine göre ‘anadilde egitim’ haklari Lozan Andlasmasi ile güvence altina alinmis olan gayrimüslim Türkiye vatandaslarinin dilleri hâriç, diger vatandaslarin Türkçe disindaki dil ve lehçelerde egitim haklarinin taninmasi için AY degisikligi gerekecektir, çünkü bunlar ‘yabanci dil’ degildir.
Bu iddiâ kolayca çürütülebilir. Zirâ ‘yabanci dil’, ‘bir devletin ülkesinde konusulmayan dil’ degil de baska bir devletin ülkesinin dili (örnegin resmî dili’ biçiminde de tanimlanabilir. Bu durumda, örnegin Arapça, hem Türkiye vatandasi olan Araplarin ‘farkli dili’dir ve hem de yine örnegin Irak Cumhuriyeti’nin birinci resmî dilidir. Ayni durum Kürtçe için de vârittir. Kürtçe, hem Türkiyeli Kürtlerin dilidir, hem de Irak’in ikinci resmî dili statüsündedir. O hâlde Kürtçe’yi bir egitim dili olarak kabûl etmek mümkündür ve böyle bir kabûl AY’ya aykiri olmayacaktir. Burada, hatirlatalim, AY’da sözü edilen ‘yabanci dillerde egitim’ ile ilgili olarak, hangi dillerin ‘yabanci dil’ sayilacagi hususunda kânun Bakanlar Kurulu’nu isâret etmektedir. Nitekim paketin açiklanmasinda yer verilen ‘egitim ve ögretimin yapilacagi dil ve lehçeler Bakanlar Kurulu’nca tesbit edilecek’ ifâdesi de dogrudan bu kânuna dayanmaktadir.
‘Anadilinde egitim’i ‘yabanci dil’ statüsüyle asmak utanç verici
Tabiî burada hazin olan, gerçekten demokratik gelismemiz bakimindan üzüntü verici olan, askerî cuntanin getirdigi ‘anadilde egitim’ yasagini yeni ve demokratik bir AY yapmak suretiyle ortadan kaldiramayan siyâsî yasakçiligimizin gücüdür. Türkiye AY’sinda ‘anadilde egitim’ yasagi oldugu için ‘farkli dil ve lehçeler’ ve hattâ “yabanci dil’ gibi kategorilere müracaâtla özgürlükçü reformlar yapmaya çalismaktadir. Bu, bir yaniyla askerî darbe AY’sina karsiyiz deyip sonra da ayni darbenin AY’ya yerlestirdigi anadilde egitim yasaginin kaldirilmasina ‘kirmizi çizgimizdir’ diye karsi çikan AK Parti ve BDP disindaki siyâsî örgütlerin ve onlarin toplum içindeki destekçilerinin hem çeliskisi hem de ayibidir. Sahsen kendi adima utanç verici buldugum husus, AY’daki yasagi dahi geçersiz kilacak düzeyde bir temel insan hakki olan ‘anadilinde egitim’le ilgili yasagi asmak için, bu ülkenin kadîm halklarinin anadillerinin ‘farkli dil ve lehçe’ veyâ hattâ belki de Bakanlar Kurulu karariyla ‘yabanci dil’ statüsünde özgürlestirilebilecek olmasidir. Yine de, mâdem ki darbe AY’sini degistiremiyoruz, bu da bir önemli merhâledir deyip utancimizi biraz olsun hafifletelim ve bir ân önce bu reformla birlikte Kürtçe ve diger dillerde egitim süreçlerini baslatabilelim.
Kürtçe egitim ögretim yapan devlet okullari açilabilir
Konuyla ilgili olarak deginmek istedigim son nokta ise, demokratiklesme paketindeki bu önemli egitim-ögretim dili reformunun ‘özel okullar’la sinirlandirilmasidir. Burada konustugumuz ‘egitim ve ögretim’, yüksek ögretim öncesi, dolayisiyla ‘zorunlu temel egitim’dir. Zorunlu temel egitim ise, basta BM Insan Haklari Evrensel Beyannâmesi olmak üzere, Türkiye’nin de taraf oldugu uluslararasi hak ve özgürlükler sözlesmelerinde devlet tarafindan ‘parasiz’ te’min edilmesi gereken bir hak olarak kabûl görmektedir. Bu durumda, paketteki bu çok degerli reformun sâdece özel okullarla sinirli tutulmasi, uluslararasi temel haklarla ilgili sözlesmelere ve AY’nin 90. Maddesi delâleletiyle de AY’ya aykiri olacaktir. Ayrica böyle bir sinirlama gerekli de degildir. Nasil ki ‘yabanci dillerde’ egitim ve ögretim yapan devlet okullari (Galatasaray ilk akla gelen ve sâir Anadolu Liseleri vs.) varsa, pekâlâ Kürtçe, Arapça ve diger dillerde egitim ögretim yapan devlet okullari da açilabilir. Eger devlet okullarinda bu dillerde egitim ögretimin hukukî dayanaginin zayif oldugu düsüncesi varsa, bu özel okullar için de geçerlidir. Kanimca uluslararasi hak ve özgürlükler ve AY ve kânun hükümlerinin birlikte ele alindiginda (ki AY da bunu âmirdir) böyle bir zâfiyet kat’iyyen yoktur. Evet, devlet okullarinda Kürtçe, Arapça, vs. egitim ögretim için henüz toplumun zihinsel hazirligi tamamlanmamistir gibi bir sosyo-psikolojik ve politik çekingenlik varsa, bunu anlayabiliriz ama onaylamak zorunda da degiliz.
———————————-
T24 sitesi
Levent Köker