Kürtler, dogan imkanlari zehirliyor
Çiya Berçelan
Insanligin yasamini bütün boyutlariyla kapsayan eski tarihi derinliklerin gelen olgularin temeli üzerinden gelen, günümüz insan yasamini sekillendiren sistem ve kuramlar bütün insanligi yakindan ilgilendiriyor. Bugün var olan farkli yasam tarzlari, farkli dil ve kültürler, farkli sosyal siniflar, farkli siyasal fikir ve düsünceler, farkli dinler ve inançlar, farkli yönetim model ve sistemleri geçmisin mirasi üzerinden, günün kosullarina göre degisimlere bagli olarak sekillenmistir.
Geçmisten devralinan kimi tabular, kurallar, kurumlar günümüzün sartlarina göre degisip dönüsmüsse de kimi tabular da degismesi dahi teklif edilemez sekilde kendisini ta basindan dogusundan itibaren güvenceye almistir. Böyle tabulara dokunulmaz, dokunanlara karsi toplum sekillendirilmis ve onu yakacak sekilde kurullara, hatta kurumlara sahip olmasi saglanmistir.
Bugünün devlet sistemleri genel olarak farkli sosyal siniflarin genel çikarlarini ortaklastirip ve koruyacak sekilde gelistirilerek kurallara baglanmistir. Insan yasamini etkileyen her degisim ve dönüsüm çetin ve yikici mücadelelerle bugün sahip oldugu degerlere kavusmustur. Sadece yakin tarihe, gelisim ve degisimin süreç ve boyutlarina bakilabilir. Ikinci dünya savaslarini, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlari etkisi ile meydana gelen degisimlerin ve dönüsümlerin geldigi nokta anlasilabilir.
Geçmise dair küçük bir pencere açip bir isik süzmesinden sonra bugün özelde Kürdistan’da genelde de Ortadogu ve Afrika eksenindeki gelismelere bakilabilir. Kati dinci ISID’in EL-KAIDE’den türedigi, El-KAIDE’nin de dünya egemen sinifin Komünist diktatörlüge karsi yesil kusak projesi hedefiyle komünist bloka komsu Müslüman ülkelerden olusturulan sosyal bariyerden türemistir.
Dünya egemen sistemi çikarlarina aykiri olan Komünist bloka karsi, onu çevreleyen, halklari Müslüman olan devletlerde özel bir proje ile Islam felsefesi etrafinda ve Komünizme düsman olacak sekilde kitlelerin olusturulmasinin adina Yesil Kusak projesi denilmistir. Bu proje ile hedef kitle olusturulmus, ardindan komünizm egemen oldugu sahalarda beklenmedik bir hizla iflasi etmis ve olusturulan bu sosyal proje kitlesi bosa düsmüstür.
Bu kitleler Afganistan’da oldugu gibi iktidara gelebilecek kadar büyük bir tabana hitap edebiliyordu. Ancak onu olusturan egemen güçler güçler, böylesi dinci bir sistemin var olmasini çikarlarina karsi bir olgu olarak gördüler. Bu baglamda çok siddetli biçimde müdahale edilmis, Afganistan’da bunlarin tasfiyesi saglanmaya çalisilmistir.
Hem çagimizin insanlik degerlerine, hem de uluslar arasi egemen sistemin genel çikarlarina karsi olmasi durdurmalarina yetmedi. Tam tersine halklari genel itibariyla Müslüman olan Ortadogu ve Afrika’ya siçramis, büyümeye ve yayilmaya çalisiyor. Ortadogu’daki merkezi hedefleri arasinda hem Irak’ta hem de Suriye’de Kürdistan cografyasi bulunuyor. Yesil kusagin derin projesinin artiklarindan türeyen bugünkü terör örgütü ISID büyük bir tehdit olarak Kürt halkinin tam karsisinda duruyor.
Bu tespit ve çözümlemeler yapilirken Yesil Kusak projesi devam ediyor anlami çikarilmamalidir. Komünist diktatörlük sisteminin çöküsü ile birlikte uluslar arasi egemen güçler Yesil Kusak projesini sonlandirilmistir. Fakat bu projenin artiklari varligini devam ettiriyor, kendilerine olusturduklari dogasindaki felsefesi ve ideolojisi etrafinda iktidar arayisindalar.
Dünyanin egemen güçleri komünist diktatörlüge karsi Islamci ideolojik toplumsal yogusmayi olusturup biyolojik mücadele hedeflemisti. Komünizm iflas edip çöktükten sonra olusturulan canli ve hareketli bu yapilar kontrolden çikinca, uluslar arasi egemen güçler kendileriyle birlikte genel çikarlari örtüsen seküler bir takim paydaslar olusturarak biyolojik ve fiziksel mücadele baslatilmis ve yayginlastirilmistir. Bilimsel dille ifadesi budur ve buna biyolojik mücadele yöntemi de denilebilir. Kürt cografyasina kayan bu kati dinci ideolojik terörist harekete karsi Kürt seküler toplumlarin ve güçlerin harekete geçerek karsi koymasi, ardindan gelisen olaylar ve uluslar arasi güçlerin rolleri görünenden daha kapsamli çözümlemelere tabii tutulabilir.
Dünya egemen sistemi kati dinci ideolojik ISID hareketinin yayilmasini, herhangi bir yerde iktidari ele geçirmesini istememektedir. Bu nedenle mümkün oldugu en az zararla bu süreci kontrol altina alarak sorunun üstesinden gelmeyi hedeflemektedir.
Bu nedenlerden dolayi Kürtlerin azili düsmani ISID ayni zamanda uluslar arasi egemen güçlerin de düsmanidir. Uluslar arasi egemen güçlerin geçmiste planladigi biyolojik mücadele bugün yeni bir boyutta paydaslari degiserek fiziksel mücadele ile birlikte devam ediyor. Birçok açidan bu olguya bakilirsa uluslar arasi egemen güçler seküler Kürt güçlerini bu mücadelede kullaniyor denilebilir. Amaç ve hedefleri farkli olsa da buna ortak bir düsmana karsi is ve güç birligi de denilebilir. Süreçlerin esas derinligine inildiginde bunlarin proje hedeflemesinden sapan gelismeler oldugu açiktir.
Bu süreçlerin iyi tarafi Kürt halkinin uluslar arasi camiada taninmasina, diplomatik iliskiler gelistirmesine, diger birçok alanda isbirligine vesile olmasidir.
Kürdistan ülkesi ve halki adina sahada mücadele yürüten güçlerin gelecek ile ilgili hedefleri ve hesaplari karisik ve çelisiktir. Bölgedeki ve dünyadaki gelismeleri okumalarin eksik ve yetersiz kalmasi mücadelenin seyrini, hedeflerini ciddi biçimde olumsuz etkiliyor.
Bati Kürdistan’daki olumlu gelismeler, elde edilen kazanimlar, neden ve sonuçlari iyi analiz edilemiyor, dogru çözümlemelere tabi tutulamiyorsa sikinti doguracak sonuçlari beraberinde getirebilir. Halbuki iç ve dis kosullar Kürdistan halk tarihinde hiç bu kadar olumlu sonuçlara sahip olamamisti. Rojava Kürdistan’i uluslar arasi güçlerin ciddi, hayati destegi ile dinci terörist gruplardan temizlenirken, baskin ve etkin gruplarin ideolojik tekçi hesaplari evrensel demokratik standartlari ile çatismasi ve çeliskilerin Kürt halkina destegin zarar görmesine neden olabilir. Uluslar arasi fiziki ve diplomatik destegin Kürtlerin bir kismindaki ideolojik nedenlerle gelecekte sekteye ugramasi durumunda bölge sömürgeci güçlerin aradigi ve hiç kaçirmayacaklari bir durumdur. Ortadogu cografyasinda bugün süregelen ve gelecekte boyutlanip büyümeye dogru gidecek gelismelere bakildiginda Kürt halkinin çok daha dikkatli ve duyarlilik içinde olmasini zorunlu kiliyor. Kürt halki adina siyaset yürüten gruplardan her birinin dünyaya bakisi farkli farklidir. Sinif ekseninde olsun inançsal eksende olsun veya sosyo-kültürel eksende örgütlenen bu farkli yapilarin ortaklasacaklari tek nokta ulusal degerlerdir.
Dünyadaki örneklere defalarca dikkat çeken biri olarak özellikle belirtiyorum ki ideolojik ortak nokta ne Kürdistan’da ne de dünyada olamamistir. Geçmiste dünyamizda zoraki ideolojik ortaklasma çabalari her zaman iflas etmis, hüsranla sonuçlanmistir. Bundan dolayi Kürt grup ve kurumlarin da simdiden aklarini baslarina toplamalari, ütopik ideolojik hayallere dayali hezeyanlarinin üstesinden gelmelidirler. Uluslar arasi güçler, Oradogu ve bölgemiz Kürtlere her zaman bu denli cömert davranmayabilir.
Zaten varligi tehdit ve tehlike altinda bulunan Kürt halkinin önündeki bu süreci heba etmemesi hayati önemde oldugu bilinmelidir. Her dört parça Kürdistan’in bugün yasanmakta olan gelismeler karsisinda önlerinde duran en büyük sorumluluk süreci dogru anlamalaridir. Sayet süreci dogru anlayabiliyorlarsa, bütün güçlerin bencil hesaplari bir kenara koyarak dogru ve gerçekçi hedeflerde, ulusal birlik zemininde ortaklasmalari çözüm sürecini beraberinde zaten getirecektir.
Kürdistan’in hiç bir sömürgecisi Kürt halkinin taleplerine dogru çözümler noktasina getirilemez. Sömürgeci güçler her zaman ve her kosulda çikarlarini, önceliklerini dikkate alir, sonuca tasimayi hedeflerler. Sömürgecilerin öncelikleri ile Kürtlerin talepleri dogal olarak çelismektedir. Kürtlerin de ortaklasmalari gereken degerler etrafinda ortaklasamama ve ideolojik tekçi ortaklasmayi dayatma ve diretmeye yönelmeleri ellerinin altindaki bu firsatlari zehirliyor.
Bütün Kürt güçleri sahip olduklari bütün siyasi ideolojik farkliliklarini ancak evrensel standartlarda demokratik bir sistemde özgürce örgütleyebilir, temsil edebilirler. Bugüne kadar bu farkli ideolojilere sahip her grup kendisini ve ideolojisini baskin kilmaya, kimi zaman zora dayali araçlari kullanarak yönelmistir. Bu durum evrensel demokratik sistemlerden sapma oldugu kadar ayni zamanda hastalikli bir toplumsal yapinin zeminini de olusturabilir.
Çiya Berçelan