Makale

Kürtlerin ahvalini yasamak veya yasamamak

Önümüzdeki sürecin ivme kazanip kesintiye ugramadan ivedilikle Kürtlerin hem içsel sorunlari bakimindan hem halklar arasinda hakkaniyetle barisa evrilmesinin ihtiyaca dönüstügü günler yasaniyor. Veya öyle varsayiliyor. Buna ragmen kimi aydinlarin, baris aktivistlerinin bu anlamda bakis açilarini dillendirdiklerinde, toplumun kendi algilari disina çikacak olmasindan endiseli siyasi çevrelerin bu kesimi örseleyici, fiili durumlarla karsilasa bilir endise verici sifatlarla tanimlamalari aydinlari, aktivistleri çekinceli durumlara sürükleyecektir. Üstelik örseleyiciligin, Hindu halklara karsi iç ve dis isgalcilerin isini kolaylastirmak amaciyla Avam kamarasinda bir isgal plani olarak nasil sekillendigini hatirlatmasi, endiselerini elbette bir kat daha artiracaktir.

Aydin kesimi endiseli durumlara sürüklemislik, her ne kadar söylem ve eylemleri çelisen çevrelerin, düstügü çamurda debelenip etrafa çamur siçratma amaçli oldugu biliniyor olsa bile, dayandiklari argumanlar ve karanlik odaklarin rahatlikla kullanabildigi sokak oligarsisi, bu açlar ve acilar cografyasinin, insan hayatina taniklik ederek topluma duydugu saygi ve sorumluluk bilinciyle, halkin ahvalini ve dogrularini seslendirecek aydin sorunu yasanmasina neden olabiliyor. Nitekim aydin olmanin olmazsa olmazi aklin önündeki bentleri kaldirici düsünen, soran ve müdahaleciligin zayif kaldigi alanlarda, bilgi ve bilinçten yoksun birakilmis toplum, siddet eksenli ama endiseli siyasetin bakis açisina mahkum edilip kurgulanmis gibi herseye simetrik bakmak zorunda kalacak. Oysa Kürt çogunlugun fiiliyati aydin ve aktivistlerin yol göstericiligiyle sekillenemeyen, halkin ahvalini yasayan siyasi olusumlarin biçimlendiremeyecegi potansiyel degil. Yoksa önceligi içsel ve insanca yasamsal olmak uzere Kürt sorununun danisikli olarak nasil bir açmaza sürüklendigini gören, orta dogunun sorunlarini en iyi bilen aktivist birikim niye çekildigi kösesinde yasananlara, yasanacaklara endiseyle bakarken sokak fetvalari kol gezsin?Üstelik herkesin derdinin demokrasi oldugu günümüzde.

Demokrasinin sözlük karsiligi ‘Halkin egemenligi temeline dayali yönetim biçimi, ‘olarak tanimlanmasina, böyle bir yönetim biçiminin yasam bulmasinin önceliginin, demokrasiye uygun yapiyi kuracak, bu anlamda hem toplumun hem siyasetin kültürel evrim yasamasina öncülük edecek aydin birikim gerektirdigi bilinmesine ragmen, Kürtlerin orjininden tamamen soyutlanmis ve halki yaban gören, demokratik kistaslar dahilinde kendi içinde de sorgulanamayan yerlesik gelenekçi sömürü tarihiyle iç içe bir yapilanmanin, Türkiye’nin demokratiklesmesi için adeta hayaletlere karsi cihat ilan etmis olmasi, bu yapilanmayi artik dogru anlama ve algiyla yorumlama gerekliligini zorunlu hale gelmis. Söyle ki; Varsayalim anayasadan Türklük mandalitesi kaldirildi. Sosyal, ekonomik ve toplumsal dönüsüm açisindan Kürt çogunluk, koruculuk adi altinda ilkelligi ve zorbaligi tartismasiz sorgulanmasi ve mahkumiyeti zorunlu silahli kabilelik olarak karsisinda duran binlerce cinayetin faillerine karsi devletin ve Kürt siyaset kanadinin kayitsiz kalmasi, üstelik oy telasiyla sirin görünüp mesrulastirmasi hali devam ettikçe, yani Kürt çogunluk ergenekon-feodalizm ortakligi mandalitesi karsisinda maglup olmayi kabul ederek kendi haklarini zorba azinligin imtiyazi sayip boyun bükmeye zorlanmasi, halkin egemenligi temeline dayali yönetim biçimi olarak nasil algilanabiliyor ve adi demokratik yasam olabiliyor?Bu algi oyunu demagog ustaligiyla demagoji yapmanin bile çok ötesinde. Bu soru bile tek basina adi yol haritasi olarak adlandirilan muammanin ilk basamaginin, dünyanin çok yerinde örnekleri yasanmis’INSAN HAKLARI ve YASAM HAKLARI MAHKEMELERI’olmasi gerektigi demokrat olmayi bilgi yoluyla algilamis düsünerek yasayan, yasadikça düsünerek siyaset yapan her kesimin önceligi olmali, Bu anlaamda Kürt sorunu üzerinde kafa yoran her kesim de kepini önüne koyup düsünmeye baslamali ki Kürtlerin ahvalini yasayip acilarini kendi acilari, haklarini kendi haklari sayacak ve siyasete yol gösterici vicdani ve ahlaki bir konsept olusturulsun. Ancak böyle bir bakisla Hem Kürt hem Türk siyaset kanatlari kendilerini UNUTUN tehditlerine karsi maglup sayma hastaligindan kurtulup Kürt sorununu çözülebilir asamaya geçirecek onurlu bir barisin hesaplari yapilsin.

Çünkü dogrulugun, dürüstlügün bittigi alanlarda ne hukuk ne demokrasi aranmaz. Demokratik hukukun bittigi alanlarda da adalet olmaz.

Bugün Kürt cografyasinda siddet eksenli siyaset, siyaseti sürekli akan bir nimet kaynagi gibi algilamakta. Yikimlar üzerine gerçeklesen rantin biçimlendirdigi oligarsik siyasetin, kendi benzesenleri ve zümrevi bilesenlerin menfaati için Kürtlere yapilmis ve yapilacak haksizliklardan rahatsiz olmasi artik beklenemez. Zaten ne sol ne de Kürtlerle alakali olmayan, sadece kapaklandiklari her alana GOL atan ittihat ve terakkinin lafazan varislerinin kucagina oturmasi, kendi siyaset mantiklarinca Kürt orjininin kulanma miadinin doldugunu kanitliyor. Yine de bu hal, Kürtlerin siyaseten boslukta sallandiklari anlamina gelmemeli. Üstelik bu süreçte Kürtler adina AKP’nin bile çok gerisinde bir seyir izlendigi, sürecin Kürt ergenekonuna dokunabilir endisesiyle zaman zaman çelmelenmeye çalisildigi günümüzde.

Kürt çogunlugun sirtina vurulmus yükün tonaji o kadar agirlasmis ki bunu artik kaldiracak takati kalmamis. Otuz yillik vurgunun yarattigi yikim ve zorbaliktan bu yana, ister Tanri huzurunda ister hukuk nezdinde olsun, sahiplenmekten yoksun birakildigi herseyi onun degil. Gelir adaletsizliginin yarattigi yoksulluktan da kimsenin haberi yok. Pörsümüs yüz hatlarindan açlik izleri okunan, kis-kiyamette ayaklarinda hirpalanmis sandaletle okula giden erken yaslanmis çocuklari zaten gören yok. Ya kendilerine as getireni failleri aramizda cinayetlere kurban vermis CUMARTESI ANNELERI…Buna ragmen bu açlar cografyasinin acili çogunlugundan, jakoben kibirle bir yandan nesnel olmayan kliseleri siyasi sermaye yaparak gözlerini Hewler’in olanaklarina dikmis, diger yandan Kürtlerin ulusal haklarini çöpe atmis, demokratik haklarini da siyasi ve zümrevi bilesenlerine imtiyaz sayan alanlara her seçim öncesi kompliman yapan (30 Mart seçimlerinde yasandigi gibi) tacirlerin pesine takilmalari da isteniyor olabilir. Bu durum Kürt çogunlugun orjinini yasayip ahvaline taniklik yapmaktan imtina eden, sadece tacir mantigiyla kendilerine efendi olmayi amaçlayan alanlarin, Kürtlerden itibar talep arayislari, siyasetin aydin bakistan yoksun olustan hosnut olmanin baska bir hali. .

Toplumun ve siyasetinin, aydinlarin yol gösterici bakis açilarindan yoksun olmasi veya kimi siyasi tacirlerin kült mantigiyla aydin bakisina yol vermemesi nedeniyle Kürtler siyaset yoksulu olabilir. Ancak siyaset yoksunu degil. Siyaset yoksullugu, Kürtlerin acilarini paylasici ve ahvaline taniklik yapacak siyaset yapmakla elbette giderilebilir.

Demek ki siyasi alanlarin kendilerine sormalari gereken ilk soru su olmali. Kürtlere efendi mi yoksa ahvalini yasayarak hizmetkar mi olunmali?

ALI KIZILAY
Emekli ögretmen-YAZAR

Ali Kizilay

Back to top button