Makale

Kürtlerin dramini yasayan bilir, yasamayan ne bilir?

Toplumsal kaynaklarin siyasal iliskilere göre paylasilmasinin siyasi olma hakki ve ayricaligi sayildigi, toplumun ihtiyaçlarinin ise önemsenmedigi bir ortamda, önümüzdeki seçimin kritik bir esikten geçecegi düslemeleri endiseli bekleyise dönüsmüs bulunuyor.

Simdilik suskunlukla kendini disa vuran bekleyisin ana temasini Kürt siyaseti varsayilan kanatta, haksiz rekabetle esen rant rüzgarinin bir yandan taktiksel uzlasi çabalari, diger yandan geliskin bir öfkeyle baraja takilmasi halinde çag ötesi Japon samuraylarina öykünürcesine ‘harakiri’ yapacagi korkusunun dalga dalga yayilmasi ve sonrasi için üretilen senaryolar, iç güvenlik yasasinin yaratabilir travmalari, suskunlugun ana temasini olusturmakta.

Disaridan bakilirsa, seçim arifesi piyasasina sürülen dayatmalar, salvolar akilci bir düsünle analiz edilip alternatif gerektirdigini düsündüre dursun, her seçim öncesi ‘aman haaa. . ‘ dedirten korku atmosferinin hayati ne kadar kisitlayici oldugunu en iyi, yikim ve yagmanin ondurmaz yaralarini tasiyan Kürtler bilir. Otuz yillik yikimin, yagmanin yarattigi travmalar düsünülmeden 17 bin masum insanin kemikleri üstüne bagdas kurmalar, failleri aramizda kirimin, komplikasyonlarin yaratilarini diri tutmalarin, toplumda nasil algilandigina bakilmadan Kürtlerin birlikteligi sayilmalara yapilan elestirilere saldiriyla karsilik vermeler önce aydinlari susturmus. Aydin bakistan ve elestiriden yoksunlugun, rant rüzgari cazibesinin albenili cakalarla flört etmelere ve sasirtici komplimanlarina dönüsmesi, hükümet kanadindan saibesi ayyuka çikmis tartisilan iç güvenlik yasasinin yaratacagi arti endiseler de eklenince, algi operasyonuyla seçmeni iki ara ile bir dere arasinda sikistirmis. Bu sikisiklik, seçmenin kendi vicdanlariyla basbasa kalmasina, kepini önüne koyup düsünmesine izin verecege benzemiyor.

Oysa dünyanin her yerinde siyasettin ana temasi, korkulara yer birakmadan kitlelerin yasamini kolaylastirici kaynaklarin insanca paylasilmasi projeleri, ortak algiyla seçmen tarafindan coskuyla karsilanmakta ve alkislanmaktadir.

Buna karsin iki güçlü kanadin, kirli aglari öteleyerek inanilmaz eforla sarf ettigi salvolari ister tutsun ister tutmasin, ortaya çikacak resim, Kürtler için eskisinden daha güçlü kemalist trajedi olarak hak arayanin daha bir rahatlikla haklanacagi sürecin baslangici olacagini simdiden gösteriyor. Her nedense hiçbir projeye dayanmadan sadece sihirli sözcük oyunlariyla Türkiye’nin demokratiklesmesi hedef gösterilirken, orta çag aliskanliklarinin kurumsallastigi kolay edinim ve kolay öldürmeler cografyasina demokrasinin nasil gelecegi ise hiç konusulmuyor. Üstelik geçmisin acilarini dindirici, paylasimci projeler gelistirmek yerine acilari unutturmaya çalismanin, yasanan yikimlarin, yagmanin magdurlari ve sahitlerini yedi kat yerin dibine batirircasina susmaya zorlamak veya ortamin tekrar terörize adilebilir endisesi yaratip toplumu istismar etmenin adi demokrasi mi yoksa, orta dogu tipi bir oligarsi mi olacagi tam bir karmasaya dönüsmüs.

Kürtler magduriyet ve mazlumiyet burgacindayken, rant rüzgarinin cazibesine kapilip çokluk ve güce dayanarak toplumun insanca, hakça yasama arzusunu törpülemenin ve törpülemeye yardimci olmanin adi artik siyaset olmamasi gerektigini Kürt çogunlugun sasirtici ama düsündürücü sessizligi aslinda anlatiyor.

Peki her seçim arifesinde oldugu gibi hep korku ile ümit arasinda bocalamis Kürtler, bu seçimde de önüne sürülen lokmayi, geçtigi yerleri yakarak midesine biber dürümü gibi oturacagini bile bile tekrar yutacak mi?

Iste esas soru veya sorun bu.

Kürt siyasetini biçimlendiren aklin seçmene bakis açisi istenildigi kadar ‘aman ha…’olsun, kitleleri korku ekseninde tutmayi amaçlayan hayal gibi dolasan görunmez hiyerarsiye ragmen negatif siyaset, hakli ve dogru çati altinda kenetlenip ümit vadedici hakli projelerini inatla ve dogru insanlarla yasama dayatmasi halinde, Kürt çogunlugun yutma ve yutkunma zorlugunu gidermesi hiç de zor olmayacak.

Peki negatif siyaset bunu basaracak mi?

Bu anlamda söyleyecek çok sey olmasina ragmen, Kürtlerin tarihsel acilarindan hareketle negatif siyasetin, legale sarilmasi halinde yasanan, yasanacak kirilmalara gebe toplumun balon gibi sismis potansiyelini sandiga tasiyacak bilgi ve birikimi hiç kuskusuz var. Yeterki yüzü Kürt çogunluga dönük, gerilim ve siddeti ret eden bir konsept çerçevesinde hatlari çizilmis yeni ve dogru siyaset tarziyla birlikteligini saglasin. Sonra militarist denklemlerle iki kanadin da otuz yillik yikimi, bu ucuz öldürmeler cografyasinda masum insan katlini bir avuç oy bahanesiyle zamana yayip mesrulastirici, temsil anlayisi da çogunlugun degil, isgal ve yagma mantiginca edinilmis, bedeni haramdan beslenmeye alismis ergenekon-feodalizm ortakligi ve baski gruplarinin çikmaz sokagi olmadigini göstersin.

Bütün mesele, kitlelere erismeyi hedefleyici siyasi olgunluga erismekte gizli. Yoksa negatif siyasetin ivme kazanmasi gerektigi bu süreçte tüzügü, organlari aydin ve yetkin insanlarin binbir emekle kollektif çalismanin ürünü olarak Kürtlerin begenisine sundugu, bir elmanin dilimleri kadar birbirine yakin siyasi olusumlar arasinda, sosyal demokrat olmakla örtüsmeyen kibirle alt yapisi olmayan bahaneleri kirmizi çizgi saymalar, siyasal kültürden yoksun birakilmis Kürtlerin, yalniz derin bir plan dahilinde derin bir akil biçimlendirmeden siyaset yapmayi beceremiyorlar, sekilde okunmuyor. Siyasette itibar zedelenmesine neden olucu yaklasimlarin en büyük tahribati, muhalefet serhini küçültücü olacagi için seçmen ile negatif siyaset arasinda hiyarersik bir akilla açilmis fay hattinin kapanmasina da yardimci olmuyor. Aksine Kürt dinamigin, kemalist kumpasa sürüklenisini mesrulastirmakta ve seçeneksiz birakmaktan baska ise yaramiyor. Kaldi ki medeni toplumlarda ortak-yetkin akilla biçimlenmis siyasi olusumlarda kutuplasmalara hiç rastlanmiyor.

Diger çephede yasananlar, Kürt siyasetinin alisilmis menfaat-siyaset ekseninde biçimlenen gerilimi ve korkulari canli tutucu öcülügü terk ederek kitlelerin sosyal, siyasal ve ekonomik istemleri dogrultusunda olgunlasmasi gerektigini, yoksa Türkiye’de siyasetin normal bir rota izleyemeyecegini de gösteriyor.

Hal böyleyken negatif siyaset, aydinlatici ve vicdani, ahlaki bakis açisiyla onurlu ve kalici bir baris ortami için Kürtlerin kültürel degerleriyle ulusal, demokratik ve insanca yasama haklarini savunmaya, dramlari dillendirici, çare üretici siyaset üretmeye sarilmali. Yasanan dramlar karsisinda bir seyleri degistirmeyi amaçlayan Kürt akademisyen ve elitin çekim alani olmaya çalismali ki yüzü toplumu istismarde, akli haksizca esen rant rüzgarinda, toplumsal karsiligi tükenmis siyaset mantigina karsi, Kürt çogunlugu savrulmaktan alikoyarak her seçim öncesi yasadigi yutkunma zorlugunu giderebilsin.

Kürtlerin dramini ancak yasayan ve anlayan bilir. Mazlumiyet ile hak arayiciligi arasina asilmaz duvar koyuculugu siyaset sanmislik ne bilsin?

ALI KIZILAY
Emekli Ögretmen-YAZAR

Ali Kizilay

Back to top button