Kutsal yönetme hakki olarak Alaturka Baskanlik!
Cumhurbaskanin halk tarafindan seçilmesinden sonra, AKP tarafindan Baskanlik Sistemi talebi gündeme tasindi. On bes Temmuz darbe girisiminden sonra MHP’nin yaktigi yesil isik ile birlikte Cumhurbaskanligi sistemi olarak Anayasa degisiklik paketi Meclise sunuldu. Anayasa Komisyonunda süratle geçip, Genel Kurulda daha hizli bir sekilde ilk turu tamamlandi. Bugün de ikinci tur oylama yapilacaktir. Görünen o ki referandum için gerekli olan 330 oy ile ikinci turda da geçecektir.
Bilindigi gibi Orta Çag Avrupa’sinda hükümdarlar yönetme yetkilerini tanriya dayandirirlardi, Tanridan baska kimseye hesap vermeyeceklerini söylerlerdi. Sinirsiz bir otoriteye sahiptiler. Taçlarini Papa veya temsilcisi takardi. Yeni tahta gelen hükümdari kutsardi. Bu kutsal yönetme hakkiydi. Hükümran yasama, yürütme ve yargi yetkilerini tekelide bulundururdu. Bu sistemin de yönetenler için bir mahsuru vardi. Hükümdarlar dünyevi islerde yetkiliydi. Kilise ise dini konularda yönetme tekeline sahipti. Bu durum dünyevi ve dini alan arasinda sürekli yetki çatismasina neden oluyordu. Siyasal iktidar fiilen iki ayri erke bölünmüstü. Kilisenin sahip oldugu malvarligi hükümet kaynaklarindan fazla ve vergiden muafti. Üstelik ruhban sinifi ahirette cenneti de garantileyebildigi için, toplum üzerinde siyasi iktidardan daha çok etkindi. Amiyane degimle o gün ki kosullarda Paralel devlet yapilanmasi olusmustu. Ruhban sinifi dünyevi siyaseti de kendine göre biçimlendirir olmustu. Tam bu kosullarda kilise ve siyasi iktidar uyumu bitti, çatisma basladi. Uzun lafin kisasi 30 yil savasindan sonra 1648 de hem dünyevi iktidarin üstünlügü kabul edildi, hem de ulus devlet tohumlari ekildi, Fransiz devrimi ile kilisenin siyasi gücü bertaraf edildi.
Bizdeki Anayasa degisikliginde de Milli Irade ruhu egemendir! Sayin Cumhur Baskaninin tabiri ile ‘Milli Irade üzerinde hiçbir vesayet olamaz.’ nidalari arasinda gümbür gümbür Alaturka Baskanlik (Cumhurbaskanligi ) sistemimiz geliyor. Siyasal iktidarin unsurlari olan yasama, yürütme ve yargi yetkisi Milletin temsilcisi Cumhurbaskanin makaminda yek-vücut oluyor. Milletin iradesi üzerinde hiçbir tahdit olamaz. Millet seçtiyse demokratik ve mesrudur. Kutsal yönetme hakki Tanridan halka inmistir. Halk yetki vermisse, hiç kimse hesap soramaz! Milli irade sorgulanamaz!
Millet deniliyor, milli irade deniliyor ama bu milletin üçte birini olusturan Kürtlerden bahseden yok. Kürt dili, Kürt Kültürü, Kürtlerin iradesi ile ilgili tek bir satir düzenleme Anayasamizda geçmiyor. Kürt halkinin talep ve beklentilerini karsilamak da bu meclisin görevidir. Ne var ki Meclis içindeki muhalefet bu konuyu hep es geçiyor. Meclis içi muhalefet aslinda beyaz Türklerin imtiyazlarini koruma kaygisiyla hareket ediyor. Bu ülkede etnik ve kültürel farkliliklarin bireysel ve kolektif haklarindan bahsedilmiyor. Her halde muhalefeti, iktidarindan daha tutucu tek çok partili sistem bizdedir.
Sistem degisikligine dönecek olursak; burada halkin gözü önünde inanilmaz bir sihirbazlik örnegi veriliyor. Milli irade diye diye millet iradesiz kiliniyor. Öncelikle bizim siyasal sistemimizde, ön seçim zorunlulugu yoktur. Parti baskanlari Milletvekili ve tüm seçilenlerde aday göstermeye tek yetkili merci. Durum böyle olunca aslinda Millet seçmis olmuyor, Millete seçtirilmis olunuyor. Dolayisiyla seçilenler de kendilerini seçmene degil, aday gösteren Parti baskanina karsi sorumlu hissediyorlar. Böyle olmasaydi Alaturka Baskanlik sistemi iktidar partisinin blok oyuyla millete dayatilamazdi.
Getirilen sistemde denetleme denge sistemi yoktur. Meclisin seçimleri yenileme yetkisi, Cumhurbaskaninin Meclis seçimlerini yenilerken kendisinin de seçime gitmesi bir denge denetleme degildir. Partili olan Cumhurbaskani, zaten vekilleri de kendisi belirlemis olacak. Kendi belirledigi vekiller, hangi karar ve kararnamesine muhalefet edecek ki?
Eski zamanlarda Tiranlar kutsal yönetme hakkina sahiptiler. Yetkiyi dogrudan Tanridan aldiklarini iddia ediyorlardi. Hitler ve Mussolini de halk tarafindan seçildiler. Ama seçim onlarin otoriter, fasist sistem kurmalarini önleyemedi. Hangisi halka hesap verdi ki? Tam tersine halklarini büyük felakete sürükledikleri gibi, kendileri de felaketten nasiplendiler.
Meclis gündemindeki Anayasa degisiklik paketinin tek tek tek maddelerini degerlendirmek çok uzun bir yazi gerektirir. Cumhurbaskanina taninan yetkiler bir sayfayi dolduruyor. Fakat demokrasi için yasama, yürütme ve yargi erkleri arsinda denge kurulmamis. Yürütmeye çok fazla yetki verilmis. Yasama ve Yargi yetkisi iyice budandigi gibi Cumhurbaskanina sinirsiz yönetim yetkisi verilmistir. Bu haliyle Cumhurbaskanligi sistemi Türkiye’ ye beklenen istikrari getirmeyecek; tam tersine istikrarsizliga neden olacaktir.18.01.2017
Av. Abdulmenaf KIRAN
HAK-PAR Gnl.Bsk.Yrd.
Abdulmenaf Kiran