Kuzey Kürdistan’da isler böyle mi yürüyor?
Özgürlük mücadelesinde birçok yöntem vardir. Siyasette bu yöntemlerden biridir, silahta. Iki yöntem ayri bir arada yürümez ve digerini islevsiz kilar. Silahin gölgesinde yürütülen siyasetin ise, basari sansi yoktur.
Hangi yöntemin daha fazla kazanim saglayacagini, sizin yasadiginiz ülkenin sosyolojik ve siyasi gerçegi belirler. Yani silahi ya da siyaseti önerirken, o ülkenin sosyolojik ve siyasal gerçegini göz önünde bulundurarak dogru önerme yapilmali.
Silah demokratik alanin bittigi ve legal siyaset yapma kosullarinin ortada kalktigi durumlarda mücadele için, gerekli olabilir.
Iyi sonuç almak için silaha basvurmanin sebepleri de olusmalidir.
Siyasi örgütlemenizi yapamiyorsaniz, siyasi partiler, STK örgütlülügü ve Sendika haklariniz vb. seyler ortadan kalkmissa sayet, silah bir yöntem olarak kullanilabilir.
Tabi silaha basvurmak zorunda kaldiginizda, bununla da is bitmiyor ve silahli kalkismanin kendine has kosullari da vardir.
Halkinizi örgütlemis savasa hazir hale getirmisseniz, sivillerin, çocuklarinizin can güvenligini saglamissaniz, savas kosullarinda ekonomik anlamda halkinizi idare edebilecek olanaklari gelistirmisseniz ve savasa hazir hale getirmisseniz, silah bir yöntem olarak devreye sokulabilir.
Peki, silah ve siddet her zaman sonuç verir mi?
Unutulmamali ki 21. yüzyil dünyasinda Silah ve siddet bagimsizlik talebi disinda, siyaset yapma olanaklarinin tamamen ortadan kalkmasi disinda, hiçbir talep için kullanilamaz; ne karsitinizla anlasarak hayata geçilecek ulusal statüler için, ne de demokratik ve kültürel talepler için; aksine hakli mücadelenizi terör ize eder ve sizi gerçek amacinizdan da ali koyar.
Hele Kuzey Kürdistan gibi tüm demokratik yollarin tikanmadigi bir yerde kullanilmasi, akil kari degil. Bunu yaptiginizda, kullandiginiz demokratik alani da yok ederek, islevsiz hale getirirsiniz.
Her silahli ve siddet içeren kalkismalar özgürlük mücadelesi veren halklar için mi yapilir; yoksa, bunun kriminal yanlari da var mi, iyi düsünmek gerekir.
Bazen karsitiniz sizi bilerek silaha ve siddete tesvik eder ki sizi ezmenin de kosullari olussun. Çünkü hakkini verip, siyasi yollari kullanan bir halk, her zaman en büyük tehlike görülür. Hele kitlesellesip, büyümüsse sayet hem içeride hem de disarida, sömürgecisini zor duruma sokar ve elini ayagini baglar, çözüme de zorlar.
Özellikle medeni dünya ile iç içe olan ve uluslararasi insani sözlesmelere imza atmis sömürgeci ülkeler bu kurnazligi yaparlar. Dünyada bunun çok örneklerini gördük.
Gerektiginde yapay rakipler olusturarak, bu yapilarin eliyle mücadelenizi terörize eder ve bahanelerle bir halkin özgürlük mücadelesini kanli bastirabilir ve yok etmeye kalkisabilirler.
Tüm dünyanin gözü önünde hukuku rafa kaldirir ve en acimasiz yöntemlere basvururlar. Kimsede yapilan zulme gikini çikarmaz. Çünkü silahin ve siddetin dozu artar, amaçsiz bir kalkismaya dönüsüp, demokratik alani tehdit eder ve sivillerin hayatini riske ettiginde, isleri daha da kolaylasir. Devletler bu olanagi saglamak için kurduklari yapay yapilarin üzerinden içine sizdirdiklari elemanlar vasitasiyla, paslasarak da rahatlikla yapabilirler.
Sizin basiniza öylesi yapay yapilar musallat ederler ki gikiniz çikmaz ve o yapay yapinin yarattigi alginin dümen suyunda tüm yanlislarina ragmen vazgeçmez ve kendinizi yüzmüs bulursunuz. Sizi korudugunu, size özgürlük getirecegini sanirsiniz.
Kullanisli örgütlerin bir baska özelligi ise, kendi disinda olusan özgürlük hareketlerine karsi acimasiz olmalari ve onlara yönelerek yok etmeye çalismalaridir. Kendi içinde yanlislari dile getiren muhaliflere asla yasam hakki tanimazlar. Öyle ya da böyle iç infaz yaparak katledilmelerini kitleleri gözünde mubah hale getirirler.
Uyguladiklari yöntemlerinin yanlis oldugunu, halka yarar getirmedigini çok iyi bir sekilde ortaya koyan partileri, siyasi aktörleri, aydinlari, bas düsman olarak rahatlikla hain ilan ederler. Bazen bunu mahalle baskisi olusturarak, yaftalayip siyasi linç yaparak; önünü alamiyor, zayiflatamiyorsa sayet, tehdit, cebir ve katletme yollarini devreye sokarlar.
Bazen de kendi disinda olusan özgürlük hareketlerin, partilerin, olusumlarin içine sizar ve içeriden yikmaya kalkisirlar. Içeride birilerini yemleyerek ayartmakta bunlarin yöntemlerinden biridir. Bütün bu olumsuzluklari, acimasizligi yapan yapi kamuoyunda da birlikçi ve kucaklayici rolünü elden birakmaz. Kendi disindaymis gibi olusmus, ama kendine hizmet eden partiler ve kullanisli siyasetçiler eliyle de bu çarpik ve takiyeci siyaseti sürdürürler.
Bu söz tam da, Kuzey Kürtlerine siddetten ve savastan baska yol önermeyenlere söylenmesi gerekir.
Çinli Kiliç ustasinin dedigi gibi: ”tüm silahlari kullandik mi ki, ölüme yatiyoruz?”
Kuzey Kürdistan’in kirk yildir içinde bulundu ates çemberini görmek için kâhin olmaya gerek yok, yeter ki samimiyeti elden birakmadan, ortaya konulan örneklere, gerçeklere kafa yorun, hakikate rahatlikla ulasabilirsiniz.
Ilhan Çetin