Lokumlari yutun, Bogaziçi’ni bogun
Aydin Engin
Yil milattan sonra 2018.
Bir ülkede
(Düzeltiyorum: Bu ülkede) ‘fetih, cihat, ganimet’ terimleri yeniden dillere pelesenk oldu.
Iç sorunlariyla, baskaldirilari ile bogusan egemen bir ülkeye asker gönderildi.
Gerekçesi ne olursa olsun, egemen bir ülkenin topragi fethedildi.
Fetihte öncü birlik olarak görevlendirilmis selefi cihatçilar fethettikleri kasaba irisini yagmaladilar.
Önce inkâr edildi.’Öyle bir sey yapmis olamazlar’ filan dendi.
Ardindan resmi açiklama geldi: ‘Tekrarlanmamasi için önlem aliyoruz’ denildi
. Zaten öyle yapilmasi lazimdi.
Fethedilen yerde bir süreligine yagmaya, ganimet paylasimina izin verilir. Ardindan fethedildigi için artik ‘vatan topragi’ sayilmasi gereken kentte, köyde, kirda, bayirda, çayirda Asya despotik devlet gelenegi uyarinca nizam ve intizam yeniden kurulur. Yagma filan yasaklanir.
Örnek mi?
Milattan sonra 1453’te Istanbul fethedilmistir
. Hünkâr ferman eder; üç gün yagmaya izin verilir. Küffarin malihelal kilinir. Üç gün sonra devlet ‘tamam bitti’ der. Biter.
Örnek mi?
565 yil sonra Suriye devletinin Afrin bölgesine sefer edilir.
Afrin fethedilir.Öncü savasçi ÖSO ‘yigitleri’ yagmaya girisir. Sonra önlem alinir, ‘Tamam bitti’ denir. Biter.
Ancak fetih sevinci sürmektedir.
Osmanli ruhu, Osmanli’nin yikilisindan tastamam 100 yil sonra yeniden canlanmistir.
Fetih zaferi Osmanli ruhunu yüreklerinde yasatanlarca kutsanir ve kutlanir
. Hem de milattan sonra 2018’de fetihe itiraz edenlerin yuvalandigi yerlerden birinde, yerli ve milli olmadiklarina kusku duyulmayacak kadar simgelesmis bir üniversitede (Medrese degil üniversite) ‘fetih lokumu’ dagitilir.
Milattan sonra 2018’de yasatilmak istenen fetih töresine ve törenine itiraz edenlerle fetih kutlamasi yapanlar arasinda gerginlik yasanir.
Hünkâr küplere biner.
O günkü halka seslenis törenindeki konusmasini agirlikli olarak bu konuya ayirir. Kükrer:
‘Istanbul’da bir üniversitede, adini söylemeyeyim zaten siz anlarsiniz çiktilar orada imanli yerli ve milli gençlik Afrin’le ilgili lokum dagitiyordu. O gençlik burada lokum dagitirken o komünist vatan haini gençler onlarin bu masalarini dagitmaya yelteniyor. Bunlar terörist gençler. Bu terörist gençlerle ilgili her türlü çalismayi yapiyoruz. Bunlarin eskâllerini belirlemek suretiyle bu gençlere üniversitelerde okuma hakki vermeyecegiz
’
(Utanç verici bir ani bellegin derinliklerinden çikar gelir. 2001’de Islamci terör çetesi El Kaide’nin intihar savasçilari kaçirdiklari uçaklarla New York’un ünlü ‘Ikiz Kuleleri’ne çarpip yerle bir ederler.
Orta Anadolu’da bir yerlerde trenle yolculuk eden, suratinin rabbiyesi kalmamis, yag tulumu bir kadin lüpür lüpür sallanarak yolculara ‘Islamci savasçilarin cihadi’ni kutlamak üzere baklava dagitir.
Size utanmak kalir.)
Milattan sonra 2018’de ülkeler, halklar arasindaki sorunlarin silahla, askeri yöntemlerle çözülmesine itiraz edenler çikar.
Itirazlari insanligin uzun yürüyüsündeki kazanimlara yaslanmaktadir. Birlesmis Milletler Evrensel Bildirgesi’ne, Avrupa Sözlesmesi’ne, Paris Sarti’na, 1951 Cenevre Sözlesmesi’ne. Kendi ülkelerinin de bu bildirgede, sözlesmede imzasi oldugunu bildiklerinden bunu demokratik bir hak olarak görürler.
Hünkâr kükrer: ‘
Eskâllerini belirlemek suretiyle bu gençlere üniversitelerde okuma hakki vermeyecegiz
’
***
Gazeteci bu konuda yazmak üzere masaya oturur ve bir türlü yaziya baslayamaz.
Savasa itiraz etmenin suç sayildigi bir ülkede gazetecilik yapmaktadir. Korkar.
Sonra silkinir; kendine ‘Ben bu konuda düsündüklerimi yazamayacaksam ne diye bu meslegi yapiyorum’ diye sorar ve ‘Bedel ödenecekse bedel öderim. Ama düsündüklerimi yazmaktan geri durmam’ der.
Yaziya baslar…
—————————————————
Cumphuriyet-25 Mart 2018
Aydin Engin