Makale

Lozan Antlasmasi (3)

Simdide Lozan’in önemli baska bir maddesine dikkat çekmek istiyorum. Bu madde Antlasmanin taraflarca imzalandiktan sonra uygulanmamasi halinde, kimlerin nasil bir sorumluluk altina girecegini söylüyor. Madde aynen söyle.
‘Türkiye, isbu kesimle ilgili yukaridaki maddelerin, Türkiye’nin Müslüman olmayan azinliklarina iliskin bulundugu ölçüde, uluslararasi toplumu ilgilendirici nitelikte yükümler getirdigini ve onlarin Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altina konulmasini kabul eder. Isbu hükümler, Milletler Cemiyeti Meclisi’nde çogunlukla alinan bir karar olmaksizin degistirilemiyecektir. Britanya Imparatorlugu, Fransa, Italya ve Japonya, Milletler Cemiyeti Meclisi’nde is bu maddeler konusunda yöntemine uygun biçimde çogunlukla kabul edilecek olan her hangi bir degisikligi retetmemeyi bu antlasma ile yükümlenir. Türkiye, Milletler Cemiyeti Meclisi üyelerinden her birinin bu yükümlülüklerden herhangi birine aykirilik olmasi ya da olma tehlikesi üzerine buna meclisin dikkatini çekmeye yetkili olacagini ve meclisin duruma göre, uygun ve etkin sayilacak bir davranista bulunabilecegi ve yönerge verebilecegini kabul eder. Bundan baska Türkiye, is bu maddelere iliskin hukuksal veya edimsel sorunlarda, Türkiye Hükümeti’yle bagintili öteki devletlerden herhangi biri ya da Milletler Cemiyeti Meclisi üyelerindan herhangi bir devlet arasinda görüs ayriligi ortaya çikinca bu anlasmazligin, Milletler Cemiyeti Antlasmasi’nin 14. Maddesi uyarinca, uluslararasi nitelikte bir anlasmazlik gibi sayilmasini kabul eder. Türkiye Hükümeti, bu türden harhangi bir anlasmazligin, öteki taraf istemde bulunursa, Uluslararsi Daimi Adalet Divan’ina götürülmesini kabul eder. Daimi Divan karari, istinaf edilmeyip Milletler Cemiyeti Antlasmasinin 13. Maddesi uyarinca verilmis bir kararin güç ve hükmünün tipkisina sahip olacaktir.’
Bahsedilen haklarin sadece azinliklara degil, ayni zamanda temel insani haklarin, Milletler Cemiyetinin güvencesi altinda oldugunu, verilen haklarin ancak Milletler Cemiyeti Meclisinin çogunluk oyuyla degisebilecegini, Türkiye’nin bunlari çignemesi halinde uluslararasi bir antlasmamazlik kabul eder ve bunun Daimi Adalet Divani’na götürülmesini kabul eder.’ deniliyor, daha ne desinler?
Lozan Baris Antlasmasini Türkiye, Ingiltere, Fransa, Italya, Japonya, Yunanistan ve Romanya imzaladi. O dönemde yeni kurulan Sirp-Hirvat-Slovenya devleti konferansa katidi, ama metni imzalamadi. Amerika konferansa katildi ama o da imzalamadi. Bulgaristan, Belçika ve Portekiz belli konulardaki oturumlara katildilar ve metni imzaladilar. Sovyetler Birligi bogazlarla ilgili toplantilara katildi ama metni imzalamadi.
Simdi, Lozan Antlasmasi’nin içinde yer alan bir kaç önemli konuya bir kere daha dikkat çekmek istiyorum.
Bu metinde taninan tüm haklar, yanliz gayr-i Müslümleri degil, tüm bireylere ve toplumsal gruplara da taninmistir. Bu haklar, Milletler Cemiyeti Meclisi’nin teminati altindadir ve çogunluk karari olmadan degistirilemez.
Her hangi bir anlasmamazlik çikmasi halinde, bu uluslararasi bir anlasmamazlik kabul edilecek ve çözüm için Uluslararasi Daimi Adalet Divani’na götürülecektir.
Bu antlasmaya göre, irki ,dini ve mezhebi ne olursa olsun, her hangi bir Türk yuttasi gerek özel, gerek ticari iliskilerinde, toplantilarinda, istedigi bir dili kullanabilecektir. Buna hiç bir sinir getirilemez. Aksine, mahkemelerde insanlarin ana diliyle konusmasina kolaylik saglanacaktir.
Uygulamada her hangi bir sorun çikmasi halinde imzaci devletler, sorunun Uluslararasi Adalet Divani’na götürülmesini kabul eder. Divanin aldigi karari Milletler Cemiyeti Meclisinin karariymis gibi kabul edilir ve aynen uygulanir.
Kisacasi Lozan antlasmasini imzalayan devletler, ayni zamanda antlasmanin dogru sekilde uygulamasindan sorumlu garantör devletlerdir. Ama hepimiz biliyoruz ki Türk devleti bu metni büyük ölçüde islemez hale getirdigi halde, garantör devletlerden hiç biri en ufak bir müdahalede bulunmamistir. Mesela mahkemelerde Kürtçe konustugu için hakkinda dava açilan ve ceza alan insanlarimizin sayisini bilen var mi?
Kürt Kültür ve Arastirma Vakfi yönetim kurulu baskaniyken, Istanbulda Kürtçe bir dil kursu açmistim. Istanbul Valiligi bu kursu önce yasakadi, sonra kapisini mühürledi ve alayhime dava açti.
Bunun üzerine, Lozan Antlasmasinin imzacilari ve garantörleri olan devletlerin Türkiye büyük elçiliklerine birer mektup yolladim. Mektubumda, devletin Istanbul’da açtigim Kürtçe dil kursunun kapisini mühürlemek suretiyle Lozan Antlasmasini çignedigini belirtmis, garantör devlet olarak buna müdahele etmelerini talep etmistim.
Sadece Ingiltere büyük elçiliginden bir yanit aldim. Ingiltere büyük elçiligine davet edildim. Bana dilekçemi majesteri hükümetine iletiklerini, oradan gelecek cevabi tarafima ileteceklerini söylediler. Ama hiç bir haber çikmadi.
Yazi devam edecek.

Yilmaz Çamlibel

Back to top button