Lütuf düzeni
AKP Kongresi yeni bir siyasi rota gösteriyor mu?
AKP, iktidar döneminin en ciddi krizlerinden birini yasadigi günlerde kongresini yapti. Böyle bir dönemde normal bir partide olmasi gereken hiçbir tartisma ne salona ne basina yansidi. Kongrede herhangi bir siyasi yaris yasanmadigi gibi, Türkiye’nin meselelerinin partinin gündeminde olup olmadigi da tartismali. Erdogan’in belirledigi yönetimin özelliklerinden strateji, konusmasindan mesaj ayiklanmaya çalisildi ama pek de yeni bir sey çikmadi.
Uzun bir süredir AKP artik bir siyasi parti degil. Erdogan’in mecburen Bestepedisinda tuttugu ve seçim isleri dairesi olarak kullandigi bir hizmet birimi. Yine uzunca bir süredir partide görev alacaklar ve görevlerin nasil yapilacaginabizzat Erdogan karar veriyor. Bütün Türkiye için uygulanan ‘lütuf düzeni’ en mükemmel sekilde AKP’de icra ediliyor. Herkes mücadele ederek, hak ederek degil, ‘Reis’ lütfettigi için göreve geliyor ve görevde kaliyor.
Lütuf düzeni sadece siyasi alanda ve ‘muhtaçlar’ için mi?
Erdogan, dis politikadan ekonomiye, adaletten popüler alana kadar her zeminde kabul ettirdigi bir lütuf düzenini sürdürüyor. Erdogan’in lütfu, sadece sinirli yardimlarla ayakta kalmaya çalisanlarin, yerini ona borçlu olanlarin degil, koca koca devletlerin yöneticilerinin de müracaat ettigi bir sey haline gelebiliyor. Bazen kapilarina yigilan mültecileri durdurmak, bazen rehin alinan bir vatandaslarini geri almak, bazen de bir satis anlasmasi yapmak için.
AKP iktidari kurulusundan itibaren ve simdi sarildigi ‘ekonomik savas’ argümanina ragmen ‘piyasa ekonomisi’, ‘küresel finans düzeni’ gereklerindenhiç ayrilmadi, ayrilmayi düsünmedi. Ancak, bir süredir ekonomik paylasim, hâkim güçlerin kârlarindan kayip etmemek kosuluyla destek verdigi bir lütuf filtresiyle birlikte uygulaniyor. Bu düzen, çok isabetli kavramlar olan ‘ahbapçavus kapitalizmi’ ve ‘kayirma ekonomisi’ destekli.
Krizlerle lütuf düzeni arasinda nasil bir iliski ve etkilesim var?
Lütuf düzeni krizlere hem ihtiyaç duyuyor hatta bizzat üretiyor hem de krizleri büyük bir imkân olarak kullanmayi biliyor. Lütuf, zorluk anlarinda veya yakin bir tehlike oldugunda çok daha etkili. Böyle olunca hem kabulü, hem minneti artiyor. Krizler ve kriz olasiliklari, zaten hak olan seylerin bir lütuf haline getirilmesini tartismak yerine, lütuftan faydalanmayi, en azindan disinda kalmamayi daha önemli hale getiriyor.
Bir insanin özgürlügünden olmasi, bir dizinin yayimlanmaya devam etmesi, bir ihalenin alinmasi veya bir sehrin kaderi lütfa bagli olabiliyor. Ama lütufdüzenini devam ettiren sey, otoritenin gücünden çok bu isleyisin kabul edilme seviyesiyle ilgili. Krizler, lütuf düzeninin kabul sinirlari için genisleme imkânlari yaratiyor. Örnegin, seçim arefesinde kamu tasarrufu gerekçesiyle yerel yönetim bütçelerinin Bestepe lütfuna baglanma hamlesinde oldugu gibi.
Lütuf düzenini, sadece imkânlardan faydalananlar mi besliyor?
Lütuf düzeni, iki koldan isliyor: Ilki, çözülmez gibi görünen bir meselesini çok da siradan olmayan bir yöntemle hemen halledilebilmesi. Ikincisi, ‘normal’ yollarla kolayca çözülebilecek bir meselenin lütfedilmedikçe asla hal yoluna girememesi. Milyarlarca liralik borçlarin bir kalemde silinmesi veya makul ve inandirici bir delil olmadan insanlarin hapiste tutulmasi gibi sonsuz sayidaki örnekte görüldügü gibi, ‘o derse olur veya o demezse olmaz’ inanci anahtar.
Lütuf düzeni, sadece bu imkânlardan faydalananlarin sagladigi destekle yürümüyor. Bu çemberin disinda kalanlar, yanina bile yaklasamayanlar,kalabalik bir seyirci grubu da, bu düzene bilmeden destek veriyor. Yasanan çarpikliklari bir düzen meselesi olarak karsilamak yerine fazla kisisellestirmek,lütuf merkezini oldugundan daha önemli yapiyor. Kisisel katkisi çok büyük olsada, ‘her sey onun yüzünden oldu’ fikri, dolayli olarak ‘her seyi ancak o çözebilir’ efsanesini de besleyebiliyor.
Erdogan’in her krizden güçlü çikmasi nasil mümkün oluyor?
Bu sorunun cevabi ikiden çok daha fazla. Siyasal, toplumsal, ekonomik, kültürel veçheleri olan çok karisik bir mevzu. Ancak, bu yazi baglaminda, Erdogan’in seçilmis oldugu makam dolayisiyla yapmak zorunda oldugu görevleri bile bir lütuf haline getirebilmesi, önemli bir neden olarak isaret edilebilir. Bu beceriyi besleyen taktik hamlelerden en belirleyicisi de, bilinçli olarak müdahale geciktirmek, olgunlasana kadar hamle bekletmek.
Bu taktik hamleyi destekleyen ve Erdogan’in çok güvendigi iki önemli muhalefet hastaligi ise, abarti ve kisa menzil aceleciligi. Zaten kötü olan birseye felaket demek, beklenen olumsuzluga dikkat çekmek yerine alarm vermek, yapilan her abarti, gerçekte çözüm olmayan hamlelerle kolay ‘basarilari’ mümkün hale getiriyor. Ayni sekilde, siyaset söz konusu olunca kritik noktalarin tek olayla birdenbire gecilmeyecegi de kabullenilemiyor. Ne yazik ki, siyaset hayat kadar hizli degil.
—————————————————-
Cumhuriyet- 20 Agustos 2018
Kemal CAN