Mal meydani ve Cambazlar

Türkiye kirsalindaki ekonomik hayat, hayvancilik ve tarim üzerine oturmustur. Bu nedenle her kasaba ve bazi küçük vilayetlerde, hayvan alim satiminin yapildigi bir mal meydani vardir.
Buralarda, alim-satim islerini organize edenlerle ilgili bir meslek ortaya çikmistir. Bunlara da canbaz deniliyor. Bu kisiler, ‘Ali’nin küllahini Veli’ye, Veli’nin küllahini da Ali’ye’ giydiren anasinin gözü insanlardir. Bunlar, demegoji yapmanin, yalan söylemenin, üç kagit açmanin ustasidirlar. Bu nedenle halkimiz, bu tür insanlara cambaz ismini koymustur..
Gariban bir köylü mal meydanina yaklastiginda, cambazlar bu insanin etrafina sinek gibi üsüsürler. Bunlarin kimisi satici olur, kimi alici. Mal sahibini aninda pazarligin disina atarlar. Her sey, bu iki cambaz gurubu arasinda sekillenir. Biri mali digerine satar, komisyonunu alir, geri kalan parayi köylünün eline zorla sikistirir. Itiraz etmesi halinde, mal sahibini bir güzel döverler. Adam, canini zor kurtarip köyünün yolunu tutar.
Kaç aydir Türkiye siyasi arenasi, tasradaki bir mal meydanina dönüsmüs bulunuyor. Adaylar, oylar, ideolojiler, asiretler, aileler, adaylar haraç mezat alinip satiliyor.
Siyaset cambazlari, Ali’nin küllahi Veli’ye, Veli’nin küllahi Aliye giydiriyorlar. Kirli pazarliklar almis basini gidiyor. Kim sagci kim solcu, kim hirsiz kim komisyoncu, kim kürtçü kim türkçü, kim aliyor kim satiyor, kim kimden ne kadar komisyon aliyor belli degil.
Tasradaki bu tür kirli pazarliklar, asiret konaklarinda, JITEM merkezlerinde, zengin müteahhit bürolarinda, mitçi ve itçilerin özel mekanlarinda yapilmaktadir.
Ülkenin metrepollerde ise, her seyin alinip satildigi bit pazarlari kurulmus durumda. Bizimkiler bagiriyorlar, ‘Gel vatandas gel, Türkiyelilesen partinin mallari bunlar. Ne alirsan bir liraya. Alan pisman almayan pisman’
Ögrenciyken arkadaslarla birlikte, ara sira Sulu kule’ye eglenmeye giderdik. Önce, çingene kizlar sahneye çikar göbek atarlardi. Daha sonra kocakarilar sahne alirdi.
Birisi digerine dönerek söyle bagirirdi. ‘Bende bir hali var, sen de ne var?’ O da söyle cevap verirdi. ‘Bende üç naylon çorap var, sen de ne var?’ Baska birisi de,’Bende altin bilezik var, sende ne var?’ derdi. Bu diyalog böyle sürüp giderdi. Bana sorarsaniz Türkiye’deki bu seçim, Sulukule eglencelerine benzemeye basladi.
Parti yöneticileri tüm halki temsil ettiklerini kanitlamak için, her toplumsal grubun bir temsilcisini vitrinlerine koyuyorlar. Böylece tüm halki kucakladiklarini söylüyorlar.
Bakiyorsunuz, bir baskan diger baskana soruyor ‘Bende üç Kürt, iki Ermeni, bir Asuri, bir de Keldani var, sende ne var?’ Baskasi birisi de digerine soruyor ‘Bende Üç kapitalist, iki Marksist, üç de gosist var, sen de ne var?’
Birisi, elini masaya vurup digerlerine bagiriyor ‘Bende bir Kavaci, iki Rizgarici, üç Partizanci var, sen de ne var?’ Cevap gecikmiyor ‘Bende üç dev-Gençli, iki Devsolcu, bir de Devyolcu var, sende ne var?’
Baska birisi diyalogu din-imana dogru yönlendirerek soruyor. ‘Bende bir pir, iki dede, üç de ana var, sen de ne var?’ O da baskasina soruyor. ‘Bende üç Fetullahçi, iki Nurcu, bir tane de Naks-i bendi var, sen de ne var?’
Kimileri de, ne kadar insan haklari savunucusu, hümanist ve çagdas olduklarini göstermek için, çitayi belden asagiya indirmekten çekinmiyorlar. ‘Bende üç homo, iki tane de lezbiyen var, sen de ne var?’ Cevap gecikmiyor ‘Bende iki travestiyle bir transseksüel var, sende ne var’
Türkiye’de galiba hiç kimse kimligiyle barisik degil. Kimisi Türkiyelilesmek, kimisi Türklesmek, kimisi Müslümanlasmak, kimisi Alevilismek, kimisi de komünistlesmek istiyor. Bu kisiler bir yere kapagi atmak için, ordan oraya kosup duruyorlar.
Ankara’da ki büyük malmeydani, sabahtan aksama kadar dolup bosaliyor. Bu güzide malmeydaninda, günde bir kaç kere sahip degistiren mallar bile var.
Ankara canbazlari, alici kizistirmak için bagirip duruyorlar. ‘Gel vatandas gel. Mala bak mala. Ne alirsan liraya. Buna derim iyi mal, atan aldi sen de al. Kos vatandas kos. Cos vatandas cos.’
Bu renkli seçimin, vatana, millete, Yavru vatan Kisbrisa, Balkan ve Kafkasya Türklerine, Irak Türkmenlerine ve de Türk demokrasisine hayirli ugurlu olmasini diliyorum. Daha ne diyeyim?
Yilmaz Çamlibel