Makale

Manevi alani bize birakin

Son günlerde art arda gelen çocuk cinayetleri toplumda”Neler oluyor bize, canavarlasiyor muyuz, ahlaki bir çöküs mü yasiyoruz” gibilerden bir endise, ürküntü ve korku yaratti.

Bana öyle geliyor ki, biri üsenmeyip istatistiklere baksa, geçtigimiz yillarda kaybolan, tecavüze ugrayan ve öldürülen çocuk sayilarini çikarsa, bugünle arada anlamli bir fark olmadigini görecek. Ayrica farkli ülkeler ve kültürler üzerine yapilan bir incelemenin de benzer sonuç verecegini saniyorum.

Bugün bize çocuk cinayetlerinde patlama varmis gibi görünmesinin sebebi medyanin, özellikle de sosyal medyanin -daha önce pek görülmeyen bir biçimde- konuya özel ilgi göstermesi ve yakin takibe almasi galiba…

Tabii, toplumun zaman zaman bazi konulara özel duyarlilik gelistirmesi dogaldir; o zamana kadar pek de dikkat edilmeyen bir konunun mercek altina alinmasi bakimindan iyi sonuç da verebilir.

Ama abartmamak ve yanlis sonuçlar çikarmamak kaydiyla…

En yanlis sonuç Arinç’tan geldi

Ne yazik ki bu konuda çikarilan en yanlis sonuç, en sevdigim siyasetçilerden birinden geldi. Bülent Arinç, Bursa’daki bir konusmasinda çocuk cinayetlerinden yola çikarak partisi adina bir özelestiri yapti. AK Parti iktidarlari döneminde ülkeye maddi anlamda çok büyük hizmetler yaptiklarini ama gençleri koruma adina manevi alanda fazla bir sey yapamadiklarini söyledi. Sonra da manevi alandaki erozyona çesitli örnekler verdi: Sigara, alkol ve uyusturucu kullanma yasinin küçüldügünü, bazi sanatçilarin uyusturucu kullanarak gençlige kötü rol model oldugunu, çocuklarin cinsel uyarilma yasinin düsmesine sebep olan pek çok etken oldugunu; özellikle TV’lerde yayinlanan gençlik dizilerinin egitici ve ögretici olmak bir yana, tam tersine her seyin içerisine cinsellik sokusturan bu türlü programlarin Türkiye’deki cinsel hayati sinirsiz ve sorumsuz hale getirdigini, ayrica gençleri ögretmenlerine karsi saygisizliga, lüks hayat özlemlerine ittigini söyledi. Bu arada kiz ögrencilerin etek boylarini lafin arasina sikistirmayi da unutmadi.

“Toplum terbiyecisi” olarak hükümet

Arinç’in isaret ettigi bazi noktalarin; örnegin sigara, içki ve uyusturucu yasinin düsmesinin önemli bir mesele oldugu; o dizilerde çizilen liseli genç portresinin problemli oldugu gibi konularda anlasabiliriz.

Ama anlasamadigimiz temel bir mesele var: Bütün bunlari düzeltmenin kimin görevi oldugu…

Örgütlü demokratik toplumlarda bütün bu sorunlar toplum içinde tartisilir, konuyla ilgili sivil toplum kuruluslari olusur. Bu kuruluslar duyarlilik kampanyalariyla ve baska araçlarla sorunla mücadeleye çalisir. Sonuçta bütün toplum ayni fikre gelmez elbette; her kisi ve kurulus etkileyebildigi kadar kesimi etkiler.

Arinç ise görevi ve sorumlulugu dogrudan iktidarin üzerine aliyor. Konusmasindan onun hükümeti açikça toplumun terbiyecisi gibi gördügünü anliyoruz. “Maddi alanin iyilestirilmesinde büyük basarilar kaydettik ama manevi alanda fazla bir sey yapamadik” sözlerini baska nasil yorumlayabiliriz ki?..

Onun kafasinda, toplumun ahlaki formasyonunu olusturmakla görevli bir devlet var. Gençlik alt kültürünün dönüstürülmesi, toplumun cinsellige bakisinin “saglikli” hale getirilmesi, aile iliskilerinin düzeltilmesi, hatta giyim kusamlarinin asiriliklardan arindirilmasi devletin görev alanina giren konular…

Oysa simdiye kadar her firsatta isaret ettigimiz gibi, hükümetlerin ya da devletin manevi alani düzenlemeye kalkismasi problemlerin en büyügüdür. Bu çabadan, çiksa çiksa toplumun ahlaki çesitliligini tek tiplestirme operasyonu çikar ortaya ve tabii bu da büyük hir çikarir.

Nitekim Ak Parti’nin tek tük denemelerinde de böyle oldu. Benim hatirladigim kadariyla, “manevi alan”a destursuz dalmanin son örnegi karma evler konusuydu. Onun da toplumda nasil bir sok yarattigini; büyük çogunluk açisindan (muhafazakâr aileler dahil) ne kadar rahatsiz edici oldugunu verilen tepkilerden gördük.

Dolayisiyla, Arinç’in özelestirisini tersine çevirip sunu söyleyebiliriz: Eger AK Parti simdiye kadar”manevi alani” yeteri kadar etkili bir sekilde “iyilestiremediyse”, bunu onun zaaf degil basari hanesine yazmak gerekir.

Ayni yolda devam etmesi hem toplumun hem de kendisinin hayrinadir.

——————————————————-

Bugün-6 Mayis

Gülay Göktürk

Balkêş e ?
Close
Back to top button