Medeniyetiniz basinizi yesin

Dersim’de uygulamaya konulan Kürt soykirimi, 74 yil sonra ülkenin gündemine girebildi. Bakalim, yüzlesmemiz ne zaman gündeme gelecek?
Ben, Dersimli degilim ama Kemalistlerin o vahsi projesinin yarattigi travma içinde dogup büyüdüm. Büyük acilar çektim.
Yedi yasima kadar Kürt dili ve kültürü içinde, gönlümce ve özgürce yasamistim. Ilkokula basladigim güne kadar Türk devletiyle, Türk dil ve kültürüyle hiç karsilasmamistim.
Bir gün agabeyim bana siyah renkli bir önlük giydirdi. Öküz arabasina binip Dogubayazit kasabasina gittik. Beyaz badanali binanin bir odasina girdik. Kürsüde bir adam, önündeki masalarda da bir sürü çocuk oturuyordu. Agabeyimin elini siki siki tutuyordum.
Agabeyim o adamla Fan, fin, fon’ diye anlasilmayan bir dille konusmaya basladi. Adam da ona Zirt, pirt, cirt’ diye cevap verdi.
Sonra agabeyim elimi birakip odadan çikip gitti. O adam, bu sefer benimle ne oldugu anlasilmayan o dille konusmaya basladi. Adami anlamiyor ve cevap veremiyordum. Çok korkmustum, paniklemistim. Kaçmak istiyordum ama kaçamiyordum. Aglamak istiyordum, ama aglayamiyordum. Kanim donmustu, beynim durmustu.
Bir müddet sonra Ziiiir’ diye acayip bir ses duydum. O adamin kalkip gitmesiyle birlikte çocuklar etrafimi çevirdiler. Beni o yana bu yana ittiriyorlardi. Kimisi saçimi çekiyor, kimisi tekmeliyordu. Bambaska biz gezegene gelmistim. Anlatilmaz bir ruh hali, bir travma içindeydim.
Türk çocuklarinin güle oynaya gittikleri ilk okula, biz Kürt çocuklari iste bu ruh hali içinde basliyorduk. Aradan geçen 74 yil boyunca milyonlarca Kürt çocugu, bu travma içinde yasamaya mahkum edildi. Bu durum bile tek basina, bir insanlik suçudur.
Aradan bir kaç hafta geçmisti ki sinifimizin kapisi açildi, tam tedhizatli iki jandarma eri içeri girdiler. Bir katilmisim gibi kollarimdan tutup beni siniftan disariya çikardilar, önlerine katip hükümet konaginin önüne götürdüler.
Konagin önünde içi ev esyasi dolu büyük bir kamyon duruyordu. Iki annem, bir yengem ve on kardesim esyalarin üzerine oturmuslardi. Beni soför mahallinde oturan babamin yanina götürdüler. Babam, beni öptü, saçimi oksadi ve Çorum’un Alaca kazasina sürgüne yollandigimizi söyledi. Böylece, hani henüz 7 yasindayken, TC’nin vahsi Kürt politikasiyla tanismis oldum.
Ilkokul egitimimi Alaca’da sürdürdüm. Ögrenciler okula gidip gelirken beni aralarina alip dövüyorlardi. Kitaplarimi, defterlerimi yirtiyor, kalemlerimi kiriyorlardi. Kuyrugumu görmek için pantolonumu asagiya indirmeye çalisiyorlardi. Hangi dagdan indin, magara numaran kaç?’ diye alay ediyorlardi.
Diyelim ki bunlar, ne yaptigini bilmeyen çocuklardi. Koca koca insanlar, daha da önemlisi egitimci olan ögretmenler bile, bu duruma müdahale etmiyorlardi.
Kisacasi, Türk çocuklari için ilim irfan yuvasi olan okul ve egitim, Kürt çocuklari için bir iskenceydi. Bu vahsi uygulamalari Kürtleri uygarlastirmak biçiminde degerlendirenlere karsi çikmak insani ve hukuki bir haktir. Kürtler de Kemalist rejime karsi, bu hakkini kullanmistir. Bu nedenle vahsi olan Kürtler degil, Kemalistlerdir.
Bir çocugun bunca asagilama, baski ve hakareti kaldirmasi mümkün müdür? Ama babamin destegi ve zorlamasiyla okula gidip gelmeye devam ettim. Her zaman sinifin en çaliskan ögrencilerinden biri olma basarisini gösterdim. Ama ne acilar karsiliginda?
Liseyi bitirinceye kadar Türkçeyi aksanli konustum. Bu süre zarfinda da ögretmenlerin ve insanlarin alaylarina gögüs germek zorunda kaldim. Kisacasi Kemalist egitim biz Kürt çocuklari için sistematik bir iskence araci haline getirilmisti.
Ögretmenler bana soru sorduklarinda hep, acaba iyi not almak için cevap vereyim de çocuklarin alaylarini sineye çekeyim, yoksa susup alaylardardan kurtulup kirik not mu alayim? diye karar vermek zorunda kaliyordum. Bu durumdaki bir çocugun çektigi acilari ve yasadigi travmalari bir düsünün. Böyle bir vahset dünyanin neresinde görülmüstür?
O dönemin egitimcileri, fanatik Kemalistlerdi. Onlar sözüm ona, Kürtleri ve Türk köylülerini uygar insanlik seviyesine çikarmaya çalisiyorlardi.
Iste bu nedenle Ismet Inönü’nün Kemalist torunu Gülsün Bilgehan, Dersim katliamini bir uygarlastirma projesi olarak görüyor. Bu nedenle anne ve babasi öldürülen Kürt çocuklarini asker ve memur ailelerine evlatlik verilerek, uygar ve çagdas yurttaslar haline getirildiklerini söylüyor.
Kisacasi Kemalistler, Kürtleri öldürerek, sag kalanlari sürgüne göndererek, hayvan, mera, ormanlarini yakarak, çocuklarini asker ve memurlara evlatlik vererek, Türk diliyle egitime tabi tutarak, Kürtleri vahsilikten kurtarip uygar insanlar haline getirdiklerini söylüyorlar.
Hey yavrum hey! Medeniyete bak medeniyete….
Sizi gidi barbarlar!
Sizi gidi hunharlar!
Sizi gidi vampirler!
Sizi gidi fasistler!
Alin medeniyetinizi basiniza çalin
Yilmaz Çamlibel