Mele

Kürt toplumunun önemli aktörlerinden biri olan Meleler, nihayet günümüzün konusu haline geldiler. Bu, çok iyi oldu. Zira Kürt aydinlanmasinda, Kürt ulusal kurtulus mücadelesinde, önemli bir misyon yüklenmis olan bu toplumsal grubun, hem Türkler ve hem de Kürtler tarafindan daha iyi anlasilmasina neden olacak.
Osmanli devlet yönetimi, Tanzimattan itibaren bir çok konuda merkezilesmeye yöneldi. Ama egitim konusunda ciddi bir yapilandirmaya gidemedi.
Kürt medreseleri, Osmanli devletinin yikilisina kadar, merkezden bagimsiz olan ana yapisini korudu. Bu medreselerde okuyan feqîlerin (Ögrencilerin) yeme, içme, giyinme ve barinma ihtiyaçlari halk tarafindan karsilaniyordu.
Feqîler, bu medreselerde din bilgilerinin yaninda, yabanci dil, astronomi, cebir, matematik, tip, Kürt dili, sanati ve edebiyati derslerini de okuyorlardi. Bunlardan daha önemlisi, Kürt medreselerinin egitim dili, Kürtçeydi.
Kürt medreselerinde icazet (diploma) alan feqîler, mele statüsüne geçiyorlardi. Daha sonra da köy ve kasabalarda görev yapiyorlardi. Melelerin tüm ihtiyaçlari da, yine halk tarafindan karsilaniyordu. Kisacasi Kürt medreseleri, Kürtdistan’in genelinde halk tarafindan örgütlenmis, halka hizmet sunan devasa sivil toplum kurumlariydi.
Kürt meleleri dini bilgilerinin yaninda, Kürt tarihi, edebiyati, sanati ve kültürü hakkinda bilgi sahibi olan, arastirma yapan, eser veren kimselerdi. Bu nedenlerle halkin saygi duydugu, sözünü dinledigi elit bir sosyal tabakaydi. Bu kisiler sadece din konusunda degil, hayatin her alaninda halka öncülük yapiyorlardi.
Feqîler ve meleler, halkla iç içe yasiyorlardi. Dolayisiyle diger egitim kurumlarinda oldugu gibi, halkina ve kimligine yabancilasmiyorlardi. Bu nedenlerle Kemalist rejimi, Kürdistan’daki kurulu düzeni savunma durumuna düsmüyorlardi. Tam aksine Kemalist rejime ve feodal düzene muhalefet ediyorlardi.
Kemalist rejimin anti Kürt politikalari nedeniyle devlete karsi bas kaldiran Kürt isyanlarina etkin biçimde katiliyor, elde silah savasiyorlandi.
Bu medreselerden mezun oldugu halde, kominist olan melelerin sayisi küçümsenmeyecek orandadir. Devrimci siirleriyle Kürt halkinin yüreginde taht kurmus Cegerxwîn bunlardan birisidir.
Bazi toplumsal gruplara avantajlar saglayan Cumhuriyet rejimi, Kürtler için tam bir felaket oldu. Kürtlere bir seyler verme bir yana, olanlari da alip götürdü. Kürtlerin varligi, dili, kültürü ve tarihi yok sayildi ve yok edilmeye baslandi. Kürt medreselerinin tümü kapatildi.
Kemalistler, Islam dininin Hanefi mezhebini, devletin resmi dini haline getirdiler. Hanefi mezhebini, Diyanet Isleri Baskanligi’nin kanatlari altina alarak, Islam dinini Türk irkçiliginin önemli bir payandasi haline getirdiler ve onu halka karsi kullandilar.
Fakir fukara çocuklarini Imam Hatip Liselerinde, ilahiyat fakültelerinde okutarak, düzen yanlisi irkçi bir bürokrasi, bir ruhban sinifi yarattilar.
Devlet, Kürdistan’in vilayet, kasaba ve köylerindeki camilerde görev yapan meleleri devre disina atip, yerine Türk-Islam sentezinini savunan irkçi militanlarini atadi. Camilerdeki Kürt dili duyulmaz hale geldi. Yani Kürt dilini inanç alaninda da yasaklanarak, yok etmeyi hedefine koydu.
Peki, bu mele sorunu durup dururken mi ortaya çikti? Elbette ki hayir. Bunun, çok ciddi bir maddi temeli var. Buna kisaca deginmek istiyorum.
Kürt halkinin özgürlük mücadelesini omuzlayan ve sürdüren sosyalist kadrolar, Kemalizmi taklit ederek, Kürt dindarlarina hep mesafeli durdular, hatta onlari ötelediler. Bu durum, Kürt dindarlarinin ulusal mücadele saflarina katilmasini önledi ve onlari milliyetçi Türk dindarlarinin kanadi altina itti. Referansi Islamiyet olan AKP’nin seçimlerde Kürtlerin yariya yakininin oyunu almasinin temel nedenlerinden birisi de budur.
Kürt solu, nihayet bu ciddi hatasinin farkina vardi ve simdi onu düzeltmeye çalisiyor. Bunun için tüm kürtleri kanadinin altina alacak bir ulusal birlige ihtiyaç var. Kürt sorununun ivme kazanmasina mani olmak isteyen çevreler de, bunu engellemeye çalisiyorlar.
Bu çevreden birisi de Türk soludur. Onlar, Kürtleri ulusal mücadeleden uzaklastirip, sinif mücadelesi içine çekmek istiyorlar. Çati partisi söylemleriyle Kürt dindar ve solcularinin bir çati altinda toplanmasinin önünü kesmek istiyorlar.
Bazi akli evvel Kürtler de, tipki Kürt müslümanlari gibi, Türk solcularinin kanadi altina girerek, Kürt sorununu çözmek istiyorlar. Türk solculariyla, Türk dindarlarinin temel amaci, Kürt ulusal birliginin güçlenmesini engellemek, ulusal kurtulus mücadelesini yanlis yerlere kanalize etmektir.
Hükümet ve ona akil verenler, Kürt dindar kesimini düzenin altinda almak, onu kontrol altinda tutmak istiyorlar. Bunun için bu politikayi Kürdistan’da sürdürecek miktarda Kürt melesini devsirmek istiyorlar.
Bin meleyi sinavla kadrolu imam haline getirerek, onlara Kürdistan’da görevlendirerek, Kürt ulusal birligini engellemek, din birligini kurtulus yolu olarak zihinlerimize kazimak istiyorlar.
Bu sinavda melelerin dini bilgilerinden ziyade, ideolojik ve politik nitelikleri tesbit edilecek. Kurulu düzene muhalif olmayanlar, ulusal kimligine sahip çikmayanlar, Kurtulusu Islamda bulanlar, Islami enternasyonalizm yerine Türk irkçiligina yandas olanlar, bu sinavi kazanacaklardir. Buna kalibimi basarim.
Yilmaz Çamlibel