Memlekete neler oluyor?

Bu yil yaz tatilimizi, ailece dogdugum ve büyüdügüm topraklarda geçirdik. Ülkede, bir ay boyunca televizyondan, gazeteden ve kisacasi ülkedeki kaustan ve yasanan cinnetlerden uzak kalip ailece kafa dinledik. Ne kadar uzak kalsak da memleket meselelerine ve yasanan acilara duyarsiz kalmamiz mümkün degildi. Ülkedeki, kadin cinayetleri, yasatilan savas tamtamligi hala tüm hiziyla sürüyor. Ancak ben bu yazimda tatille ve memleketeki izelinimlerimi sizlerle paylasacagim.
Insanin, kendi topraginda olmasi kadar degerli birsey olamaz. Toprak, tas, su, o mis kokulu çiçekleri özlenmez mi? Özlenilir, aslinda bugüne kadar yasadigimiz ve edindigimiz birçok seyi çocukluktan ediniriz. O mis kokulu binbir renkli çicekleri kokusunu içine çekmek, soguk pinarlarindan, su içmek ne büyük mutluluk
Binbir amberi çiçek kokusu. Her gördügüm çiçege, ota, börtü böcege, dokunup kokladim ve hissettim. Her sari, kirmizi, mor, beyaz, eflatun, kendine has ve özel kokusunun ruhumda yaratigi izi takip ettim. Bugün kokulara karsi hasasligimin nereden kaynaklandigiyla yeniden karsilastim. Kürdistan topraklardaki renkleri, kokulari baska bir toprakta bulmak, mümkün degil.
Kürdistan, bahar vakti bir baska renklenir, birbaska güzellige bürünür, bu doga yazin sicaginda baska, sonbahar da bir baska doga harikasiyla karsilasirsin. Kisin, karin ve o toprak damlarda yanan atesin sesiyle, uyanmak ve ocakta yanan mese agaçlarinin o melodik yanisi ve kokusunun biraktigi izi uzun yillardan sonra yeniden kesfetemek huzur vericiydi.
Gece parlayan yildizlari ve dolunayi seyredip uykuya dalmak. Karêr de, köymüzün tam karsisindaki yüce dagda konaklayan, Heserbaba’nin üzerinden dogan ay bir doga harikasi, bir baska ayricaliktir karêrdekiler için. Tüm karanligi aydinlatan o isik, topraklarimiz üzerindeki tüm ihanetleri, zulümü, pustluklari görmüs ve taniklik etmisligine inat. Yine isildamaya, yine zifiri karanligi delip, topraklarimdaki tüm canlilara isik olaya devam ediyor. Çobana ve yolunu bulamayan tüm canlilara umut oluyor, parlakligiyla.
Ne çok kervan yol yürüdü bu isikta, Pepuk’un sesi eslik ediyor, gecedeki sesizligi bozmaya. Bir de Sakiro’nun klamlari ve yüz yasindaki Cemile nenenin loriklari eslik edince gecenin büyüsüne, tüm agrilar, dertler, acilar deprestir yeniden.
Harika melodilerimizin doganin senfonisiyle birlesince ne hos. Memleketini sevenler bilirler her gidiste herbirimizde harika derin duygular yarattir. Kendimle yeniden derine daldim. Bir dervis gibi, müthis bir içe dalis. Bir kayanin üzerine oturup. Babamla çalistigimiz meralara gidiyorum. Gezdigim, kuzu otlattigim, berivanlik yaptigimiz, ot biçtigimiz yerleri ablamla geziyoruz. Circir böceklerinin sesini dinliyorum. Büyük bir senfoni. Bir taraftan geçmis, ve eski türkilerimizi Deyisleri dinlerken, bir taraftan doganin senfonisi bana eslik ediyor. Kulaklarimin pasini siliyor.
Her dinledigim sese yeniden yeni anlamlar yüklemeye devam ediyorum. Günün dogusuyla, kuslar kapidaki kavak agacinda, bir orkestra ahengiyle, memleketin hallerini besteliyorlar. Adeta yapraklar müzik esliginde Çaykovski’nin’kugu gölü balesi’ni sergiliyor, gibi dönüyorlar.
Civil civil ötüyorlar. Bugday tarlalaridaki biçilmis ekinlerin kokusunu rüzgar, patostan geçirilmis, bugday ve samanin kokusunu derinden içime çekiyorum.
Uzaktan top sesleri zifiri karanlgi deliyor. Nerden geliyor bu gecenin ahengini, büyüsünü bozan köpek ulumalari. Rüzgar gece yeniden semaha döner, ugursuzluklar ve aci çigliklar son bulsun diye bu topraklarda. Ve köylülerin çogu sessizlestirilmeye mahkum birakilmis.
Karérin kutsal mekanlarindan Heserbabaya dört baci, dört saatlik zorlu bir yürüsüsten sonra nihayetinde o çocuklugumuzun kutsal mekanina ulasiyoruz. Engin daglar ve vadilerden dere tepelerden geçip kusal mekandaydiz. Eski Heserbaba’dan eser yok. O çocuklugumuzda annem ve Karêrlilerin birlesip kurbanlar kestigi, adaklarini yerine getirdigi mekani, tam bir türbeye çevrilmis.
Türk Islam sentezi içinde Heserbaba sikistirilmis, ona giydirilmek istenen kiyafet ne yazik ki, o topraklara ve Karêrlilerin inancina hiç uygun degil. Bir camiye dönüstürülmeye çalisilmis kutsal mekanlar araciliygiyla, oradaki kürt alevi inancini yok etmeye hizmet eden bir hizmet yapilmis. Yapilanlar karêr bölgesini baska türlü kendi himayesine sistem, bu defa da tarihi ve kutsal yerleri bozarak, oradaki halki sistem içine almakla meskul. Bu durumdan birçok Karêrli’de memnun olmadigini anlattilar. O mekanda yapilan degisim, tarihi köklerimizi, kültürümüzü ve inançlarimizin yok edilmesine hizmet etmektedir.
Degistirilen kutsal mekanlar yerine, karêrin tasli çamurlu yollari yapilmadi. Tüm Karêr mintikasini bu yil gezme imkanim oldu. Hükümete yakin köy ve mezralarin evlerine, tarlalarina kadar yollar döserken, Agaköy basta olmak üzere, etrafindaki mezralar hala toprakli dar yollara ve sussuzluga mahkum birakiliyor. Bu kutsal mekanlari yapanlar, önce halkin gereksinimlerine ihtiyaçlarina cevap verecek projelere ve degisimlere hizmet etmeli. Aksisi sistemin ekmegine yag sürmektir, karerlilerin asimile edisine hizmettir.
Tabi halkin sorunlarini yetkililere bildirdigimiz bir köy heyetiyle, Bingöl ve Adakli belediye ve il idare müdürlükleriyle de görüsmeler yaptik. Her yetkili, ekonominin ve yapitirimlarin durduruldugundan bahsediyor. ülke ekonomomisi hala, okul, yol, hastane vb öncelikli zaruri ihtiyaçlara yapiliacagina, büyük lüks karakollara, savas haracamalarina gittigi görülüyor.
Yatirim adi altinda, köylüleri korucularstirmak adina, kredilerin verilmesi mi dersin, hayvanciligi ve tarimi gelistirme adina köylülere karsiliksiz kredi veriliyor ve köylü o yil hayvancik da veya ektigi tarimda istedigi verimi almadi diye, bildirimde bulunuyor ve devlet hizmetindeki köylüyü ajan olarak kullanirken, rüsvet teklif etmesi aliskanligi hala devletin en etkili silahi olarak kullaniliyor.
Köy arabbasindaki, köylülerin söylemlerine kulak kabartiyorum. Sisteme yakin mühendisler ve arkasi saglam olanlari hayretle, dinliyorum. Büyük bir gururla, yollarinin Karer Agaköy’deki kadar kötü olmadigini, köy yollarinin, mezralarinin tarlalarina kadar gittiginden. Yasli babasinin rahat gezmesi için, kapiya kadar asfalt dösemesinden büyük bir gururla bahsederken, arabadaki köylüler de can kulagyla dinliyorlardi. Ben de hayretler içinde bu avukat olacak, ‘yurtsever’ görünümü altindaki beyi dinlemekle kaldim. Memlekette hala, sirtin saglamsa, mühendislerle ahpapligin varsa tarlana kadar yol gider ancak, eger sistemin çomagina çubuk sokuyorsa bir mintika oraya yatirimin gelmesi gecikiyor.
Ve bir memleket düsünün o memleketin ahirina bayrak asilmasi luzüm ve kurtulus olarak görülüyorsa, gerisini siz düsünün artik. Hamamlar mintikasinan geçerken, veya baska köylerden, o köylerdeki ahirlarin ve damlarin üstlerinde dalgalanana bakin. Bir ulusun bayraginin oraya laik görülmesi ordaki halkin içinde bulundugu vahim durumu özetliyor.
Sözün kisasi, güzel ve çok iyi dinlendigimiz, harika memleket tatilinde birçok çocukluk arkadasiyla, kuzenlerle, akrabalarla, yigenlerimle bir arada olup onlarla muhabet etmek bu tatilin birbaska güzel tarafiydi.
Necla Çamlibel