Haber

Mesud Tek: PSK’yi tasfiyeyi degil, legal alana çikarmayi kararlastirdik

‘Sartlar, PSK’nin kendi kimligi ile legal alanda politika yapmasi açisindan, bugün düne göre daha uygundur.’

‘Bizi illegal örgütlenmeye zorlayan sartlar, gelinen asamada degiserek legallesme kararimizda etkili oldu.’

Mesut Tek

Kürdistan Sosyalist Partisi’nin bir süre önce gerçeklestirdigi 10. Kongresinde legale çikma karari aldigi basina yansidi. Legallesme konusunun uzun bir zamandan beri Partinizin gündeminde oldugunu biliyoruz. Legallesme karari neden simdi?

Kuzey Kürdistan’da biz dahil hiç bir Kürd siyasi hareketi isteyerek illegal örgütlenmedi; illegal örgütlenmek zorunda kaldilar. Çünkü PSK kuruldugu dönemde, birakin legal Kürd örgütlerin kurulmasini, Kürd ve Kürdistan kelimeleri yasakti, kullananlara hayat dar ediliyor, mahkemelerde süründürülüyorlardi.

Partimiz sartlar nedeniyle illegal örgütlendi ama hiç bir zaman illegal örgütlenme ve mücadeleyi fetislestirmedi. Kürdlerin legal alanda örgütlenme hakkini her firsatta savunduk. Legal olanaklardan yararlanarak görüslerimizin propagandasini yaptik. Bu amaçla dergi ve gazeteler çikardik, kitap basimi yaptik.

Yasal haklarimizi kullanarak legal örgütler kurduk, kurulu demokratik kitle örgütleri ile meslek kuruluslarinda çalismalar yürüttük. Özcesi illegal örgütlenme zorunda kaldik ama ona esir olmadik, sinirlari içinde kalmadik. Aksine sinirlarini zorladik. Görüslerimizin kitleler arasinda taban bulmasi için legal olanaklari zorladik, bu ugurda bedeller ödedik. Övünerek söyleyebilirim ki Partimiz bu konuda azimsanmayacak bir deney birikimine sahiptir.

Partimizin kendi adi ve programi ile legale çikmasi sorununa gelince. Bu, yaklasik 20 yildir gündemimizde olan bir sorundur. Partimizin kurucularindan ve ilk Genel Sekreteri Kemal Burkay (yanilmiyorsam eger) 1995 yilindan itibaren, her firsatta PSK’nin legale çikmasini savundu. O tarihten bu yana kendisinin Genel Sekreter olarak katildigi hemen her parti kongresinde bu konuyu gündeme getirdi ve tartisti.

Bu tartismamiz Sayin Burkay’in genel sekreterlikten ayrilmasindan sonra da devam etti. 8. Kongre öncesinde de, tabanimiz bu konuyu kamuoyu önünde tartisti. Birimlerimizin legallesmeye iliskin ortak görüsleri ile üyelerimizin lehte veya aleyhte görüslerini kamuoyu ile paylastik. Ama 8. Kongremiz sartlarin PSK’nin legale çikmasina uygun olmadigi gerekçesiyle bir müddet daha illegal kalmaya karar verdi.

Benzeri bir tartismayi, bu yilin Haziran ayinda topladigimiz 10. Kongre sürecinde de yasadik. Birimlerimizin, tabanimizin legale çikma konusundaki lehte ve aleyhte görüslerini toplayip kongreye sunduk. 10. Kongremiz tartismalar sonucu sartlarin uygun oldugu kanaatine vararak legallesmeden yana bir irade ortaya koydu.

Partimizin legallesme hikayesi kisaca böyle. Özcesi sartlarin müsait olmamasi nedeniyle illegal örgütlenmek zorunda kalan Partimiz, sartlarin müsait oldugu kanaatine vardiginda da mücadelesini legal bir parti olarak sürdürme kararina vardi.

Türkiye’de siyasi ve hukuki durumun PSK’nin legale çikmasi bakimindan yeterince olgunlastigini düsünüyor musunuz?

Sartlarin bir bütün olarak olgunlastigini düsünmüyorum. Ayrica sartlarin bir bütün olarak olgunlasmasini beklemek dogru degil.

Bilindigi gibi, Türkiye’de dini ve etnik kimlikli partilerin kurulmasini yasaklayan maddeler oldugu gibi duruyor. Ama sartlarin da eskisi gibi olmadigini bilmeliyiz.

Her seyden önce küresel degisim süreci Türkiye’yi de etkiliyor. Bunun yani sira basta Kürd ulusal muhalefeti olmak üzere, demokrasi ve degisim güçlerinin kararli mücadeleleri… AK Parti hükümeti döneminde hizlanan AB üyeligi sürecinin gerektirdigi yasal degisikliklerin gerçeklestirilmesi… 12 Eylül 2010 tarihinde yapilan referandumla Anayasa’nin kismen degistirilmesi vb… Kürd sorunu konusunda tabularin yikilmasi, sorunun hiç olmadigi kadariyla kamuoyu önünde açikça tartisilmasi, MIT-Imrali diyalogu ile baslayan sürecin, tüm engelleme ve provokasyonlara ragmen devam etmesi… Tüm bunlar Türkiye’nin demokratiklesme yönünde belirli bir ilerleme kaydettigini ifade etmektedir.

Özcesi sartlar, PSK ve öteki Kürd örgütlerinin kendi kimlikleri ile legal alanda politika yapmalari açisindan, bugün düne göre daha uygundur. Bu degisimi tespit eden Kongremiz Partimizin bundan böyle mücadelesini legal alanda yürütmesine karar verdi.

Türkiye gibi orta derecede geliskin bir demokrasiye sahip olan ülkelerde, degisim her zaman hukuki yapinin önünde seyretmistir. Böylesi ülkelerde hukuki yapi bazen demokrasinin güvencesi olmaktan çikar, degisimin, demokratiklesmenin önünde engel olur. Unutmamak gerekir ki bugün Türkiye’de hukuki bir güvenceye kavusturulmayan bir çok hak ve özgürlükler kullaniliyor. Biz bu durumun bilincindeyiz. Bu nedenle ilgili yasal ve anayasal degisiklikleri beklemek yerine, legale çikip mücadeleye devam etmenin, sürece müdahil olmanin, Kürd kimlikli örgütlenme hakkinin hukuki güvence altina alinmasina katkida bulunmanin daha dogru bir politika oldugunu düsünüyorum.

PSK’nin legale çikma karari ayni zamanda partinizin 40. Kurulus yilina denk geldi. Bu bir rastlanti mi?

Evet, bu bir rastlanti. Ama iyi bir rastlanti oldugunu düsünüyorum. Biz legallesme kararinin alindigi kongreyi Partimizin 40. yilinda yapmak için hiç bir çaba göstermedik. Sadece tüzügümüzün kongrelere iliskin maddesini hayata geçirdik.

Söz buraya gelmisken. 40 yilda 10 kongre topladik. Kürdistan gibi sömürge bir ülkede illegal bir partinin 40 yilda 10 kongre yapmasi bizim için bir övünç kaynagidir. Bu, ayni zamanda Partimizin parti içi demokrasiye, tabaninin görüsüne verdigi önemi göstermektedir.

PSK’nin 40 yillik mücadelesinin Türkiye’nin bu noktaya gelmesindeki rolünü nasil degerlendiriyorsunuz? PSK’nin Kürdistan’in özgürlük mücadelesindeki misyonunu kisaca tanimlayabilir misiniz?

Dogrusunu söylemek gerekirse, bu sorunuz önemli ama cevabi da bir o kadar uzun. Ayrica en dogru cevabi siyaset bilimi arastirmacilarinin verebilecegini düsünüyorum. Ama yine kisa ve öz olarak söylemek istersem:

Elbette Türkiye’nin bu noktaya gelmesinde az da olsa katkilarimiz var. Kürd sorununun dogru biçimde tarifi ve Türkiye kamuoyunda taninmasinda Partimizin önemli katkilari oldu. Partimiz Türkiye devrimci demokrat güçler ile Kürdistan ulusal kurtulus mücadelesi arasinda kalici iliskilerin kurulmasinda köprü görevini yerine getirdi. Kürd sorununun çözümü ile Türkiye’nin demokratiklesmesi arasindaki iliskinin bilincinde olan Partimiz, demokrasi mücadelesinde üzerine düsen görevleri layikiyla yerine getirme çabasi içinde oldu.

Partimizin Kürdistan özgürlük mücadelesindeki yeri ve misyonu konusuna gelince. Kuskusuz bu konuda da söylenecek çok sey var. Özetle söylemek istersek söyle diyebiliriz.

Partimizin Kürdistan ulusal kurtulus devrimi teorisinin insasindaki öncü rolü inkar edilemez. Kürdistan’in sömürge bir ülke oldugunu, Kürd sosyalistlerinin ayri örgütlenmelerinin gerekliligini kararli bir biçimde savunduk. Kuzey Kürdistan’da tekçi anlayisa karsi çiktik. Çok renkli ve çok sesli bir siyasetten yana olduk. Hiç bir ulusal gücü düsman olarak nitelendirmedik. Onlari, kimi yönleriyle rakip olarak degerlendirmekle beraber, ulusal kurtulus mücadelemizde müttefik olarak gördük. Yurtsever örgütler arasinda bas gösteren sorunlarin diyalog ve kardeslik ruhu ile çözülmesi gerektigini hep söyledik. Ulusal haklarimizi elde etmenin, Kürdistanli ulusal demokratik güçlerin birliginden geçtigini hiç bir zaman unutmadik, bu ugurda kararli bir çaba içinde olduk. Politikalarimizi ve dönemsel taleplerimizi hamasetten uzak, ülkemizin gerçekleri üzerinde olusturduk.

40 yil boyunca diger parçalarda örgütlenme çabasindan, onlarin iç islerine müdahale etmekten hep uzak durduk. Elimizden geldigi kadariyla, gücümüz oraninda diger parçalardaki kurtulus mücadelesine destek olduk. Diger parçalardaki yurtsever örgütleri kardes olarak gördük. Kürdistanli siyasi yapilarin ortak talepler konusunda ortak tavir göstermelerini, bu amaçla ortak ulusal kurumlar olusturmalarini savunduk. Bu dogru politikalarimiz nedeniyle Partimizin diger parçalardan yurtsever örgütler nezdinde itibari yüksektir ve bu konuda bir övünç duydugumuz geçmise sahibiz.

Övünerek söyleyebilirim ki, Partimizin Kürdistan ulusal kurtulus mücadelesine sadece siyasi alanda degil, ayni zamanda basin-yayin, dil ve kültür alaninda da, çok önemli katkilari olmustur. Kürd dili, kültürü ve tarihine iliskin birçok eseri basip yayinladik. Kuzey’de, Kürdçe yazma ve okumanin yayginlasmasinda Partimizin gösterdigi çabalardan övünç duyuyoruz.

Kürdistan Sosyalist Partisi, degerleri, degerlendirmeleri ve olusturdugu kültür ile Kuzey Kürdistan ulusal kurtulus mücadelesinin önemli bir damaridir. Bu damar her seyden önce Kürdistan ulusal kurtulus mücadelesinin bir kazanimidir. Bu damari yasatip daha canli hale getirmek görevi de bizimdir. Bu görevi ise, yeni dönemde, uluslararasi ve bölgesel gelismelerin dogru okunmasina dayanan mücadelemizi yükselterek yerine getirebiliriz. Kuskusuz bu zorlu görevi yerine getirmede basari ve yenilgilerle dolu olan 40 yilda biriktirdigimiz tecrübe en büyük yardimcimiz olacaktir.

40 yillik mücadele sonucunda Türkiye ancak bir Kürt partisinin legal alanda çalisabilmesine imkân verecek kadar degisti. Siz Türkiye’nin bu zorlu degisim sürecini nasil degerlendiriyorsunuz? Kürt halki özgürlügün neresinde?

Türkiye’de degisimi ve demokratiklesmeyi amaçlayan bir hareket hep olmustur. Degisim sürecinde sadece iç faktörler degil ayni zamanda dis faktörlerin etkisi oldu; oluyor. Inisli-çikisli bir çizgi izleyen degisim mücadelesinin motoru, Kemalist devletin iktidarin disina ittigi toplumsal guruplarla, sol, devrimci ve demokrat güçlerdir.

Tüm kurum ve kuruluslariyla devlet ve tekçi sistem, degisim mücadelesini bastirmak amaciyla insanlik disi uygulamalara basvurdu. Biri post modern olmak üzere 4 askeri darbe yapti. Bir baska ifade ile bugün yasanan degisim, devlete karsi girisilen kora kor bir mücadelenin ürünüdür. Degisim sürecini etkileyen dis faktörlerin basinda ise Avrupa Birligi süreci geliyor.

Degisen Türkiye’de- ki, kuskusuz bunda AK Parti’n rolü çok önemlidir- Kürdler henüz tam olarak özgür degiller. Ama Kürdler açisindan degisen bir sey yok demek de dogru degil ve insafsizlik olur. Bugün Kürdlerin varligi inkar edilmiyor. Ama varligimizin resmen tanindigindan ve yasal güvenceler altina alindigindan da bahsedemeyiz. Kürtçe konustugu, yayin çikarttigi ya da türkü dinledigi için kimse tutuklanmiyor. Bir devlet kanalinda 24 saat Kürtçe yayin yapiliyor. Siyasi faaliyetlerde Kürtçeyi kullanmak artik serbest. Birçok üniversitede farkli isimler altinda Kürd dili, kültürü ve tarihi konusunda arastirma yapan enstitüler var. Tüm bunlar ve benzerleri elbette olumlu ve desteklenmesi gereken degisikliklerdir. Ama bunlara bakarak Kürd sorununun çözüldügünü söylemek dogru olmaz.

Kürd sorununun köklü çözümü ancak esitlik temelinde olur. Bunun için yapilacak olan sey, tüm ulusal sorunlarin çözümünde oldugu gibi, Kürdlere kaderlerini tayin etme hakkini tanimaktir. Yani nerede, nasil ve kimlerle birlikte yasayacagimiza biz karar vermeliyiz, baskalari degil.

Bu nedenle yukarida bahsedilen kazanimlar sorunun temelden çözümü anlamina gelmezler ama sorunun diyalog yolu ile ve barisçil bir biçimde çözümünün yolunu açarlar.

2009 yilindan bu yana Kürt sorunu yogun bir biçimde Türkiye’nin gündeminde. Açilim ve daha sonra Çözüm Süreci olarak devam eden bir arayis var. Legallesme kararinizda bu sürecin etkisi oldu mu?

Kuskusuz bahsettiginiz açilimlar ve ‘çözüm süreci’ kararimizda etkili oldular. Çünkü gerekli sonucu vermeseler de yapilan ‘açilimlar’ ve MIT-Imrali diyalogu ile baslayan süreç ve yol açtigi sonuçlar, Türkiye’nin 10-15 yil önceki gibi olmadiginin somut kanitlari. Demokratiklesme konusunda belli bir mesafe alindi. Günümüzde taleplerimizi legal örgütlerle dile getirmenin ve bu ugurda mücadele etmenin olanaklari daha güçlü biçimde ortaya çikmistir. Daha önce de dedigim gibi, bizi illegal örgütlenmeye zorlayan sartlar, gelinen asamada degiserek legallesme kararimizda etkili oldu.

Peki, Partinizin legallesmesi bakimindan bir yol haritaniz var mi? Bu konuda bizi bilgilendirebilir misiniz?

Legallesme kararini aldigimiz 10. Kongremizde, verili sartlari göz önünde bulundurarak söz konusu karari nasil hayata geçirebilecegimize iliskin de kararlar alindi. Daha sonra toplanan Merkez Komitesi, kongre kararini hayata geçirmek için yapilmasi gerekenleri tespit etti ve buna uygun bir yol haritasi olusturdu.

Her seyden önce belirtmeliyim ki legallesme bugünden yarina gerçeklestirilecek bir sey degildir. Legallesme bir süreci gerektiriyor ve belirli bir zamana ihtiyaç var. Ama süreç, zaman diyerek isi uzatmak da dogru degil. Bu nedenle Kongremiz bu karari hayata geçirmeye iliskin olarak seçilen Merkez Komitesi önüne belirli bir zaman koydu. Ve söz konusu kararin belirlenen süre içinde gerçeklestirilmesini karara bagladi.

Bir baska önemli nokta ise, ”Kürdistan Sosyalist Partisi’nin”, PSK’yi PSK yapan degerleriyle birlikte legallesmesidir.

Biz legallesmeyi örgütümüzün bütünlügünü koruyarak gerçeklestirme kararliligindayiz. Bu süreci isletirken legal alanda yarattigimiz siyasi deger, kazanim ve kurumlarin zarar görmemesi için özel bir çaba gösterecegiz.

Bizim için önemli olan, bizi biz yapan degerlerimizi koruyarak legale çikmaktir. Elbette bunu derken legallesme sürecinde önümüze çikacak öteki sorunlarin önemsiz oldugunu söylemek istemiyorum. Onlar da önemlidir. Ama bizim için tutulmasi gereken ana halka, legallesme sürecinde sarilmamiz gereken ip bizi biz yapan ulusal degerlerimizdir.

Bilinmesini isterim ki biz PSK’yi tasfiye etmeyi degil, legal alana çikarmayi karar altina aldik. Ve bu kararimizi örgütümüzün ‘ugruna ölümlere gidip geldigi’ degerleri titizlikle koruyarak hayata geçirecegiz. Bu, halkimiza, onun ulusal demokratik haklari ugruna verilen mücadelesine ve 40 yillik geçmisimize karsi olan sorumlulugumuzun geregidir. Çünkü PSK, 40 yillik mücadelesiyle, kendisini var eden ve büyük oranda halka mal olan degerleri ve olusturdugu siyasi kültürle büyük bir kazanimdir. Ve hangi ad altinda olursa olsun bu kültürün yasatilmasi Kürdistan ulusal kurtulus ve özgürlük mücadelesine önemli bir katki olacaktir.

Legallesme sürecini, olusturulmasinda ve yasatilmasinda emegimiz bulunan mevcut legal zemin üzerinden hayata geçirebilecegimiz gibi, kendi kimligimiz ve programimizla legale çikip diger parti ve gruplarla yeni bir olusum içinde yer alarak da gerçeklestirebiliriz. Bizim ilk tercihimiz birinci yol.

Legallesme sürecinde yasal ve hukuki ne tür sorunlar bekliyorsunuz? Bunlari asmak için bir öngörünüz var mi?

Daha önce de ifade ettim. Legallesme kararimizi hayata geçirirken bir takim hukuki ve yasal engellerle karsilasabilecegimizi biliyoruz. Ayrica Türkiye gibi ülkelerde her seye iliskin öngörüde bulunmak pek de kolay degil. Ama biz sorunlardan yilan ve kaçan bir örgüt degiliz. Legallesme sürecinde karsilasacagimiz sorunlari ve engelleri, örgütlü ve kararli bir mücadele ile asabilecegimize olan inancim tamdir.

40 yil boyunca illegal kosullarda mücadele yürüten bir partinin ve onun kadrolarinin legal çalisma biçimlerine adaptasyonu bakimindan her hangi bir sikinti yasayabileceginizi düsünüyor musunuz? Bu konuda partiniz ne kadar hazir?

Haklisiniz, uzun yillar illegal mücadele anlayisiyla motive olan kadrolarimizin legal çalisma biçimlerine uyum saglamasi kolay olmayacak, belki de bir arinma yasanacak. Uyum konusunda yasanacak olasi sorunlari sürecin dogal bir parçasi olarak görüyorum. Biz legal alanda mücadele etme, bu alana ait örgütler kurma ya da var olan örgütlerle birlikte çalisma konularinda azimsanmayacak ölçüde deney birikimine sahip bir partiyiz. Ama takdir edersiniz ki legal alanda mücadele etmek ile uzun bir süre illegal olarak kalan PSK’yi legallestirerek onunla bu mücadeleyi yürütmek birbirinden farkli seyler.

Partimizin bu konuda ne kadar hazir oldugu sorusuna iliskin olarak sunlari söyleyebilirim. 10. Kongremizde yasanan tartismalar ve Kongre öncesi tabanimizin ilgili organlara ilettigi görüsler, partimizin bu konuda hazir oldugunun gösteriyor. Ama daha önce de dedigim gibi bu süreç düz bir hat izlemeyecek. Inisli-çikisi bol olan bir yol bizi bekliyor. Ama bizim bu yolu elbirligi ile kat edecegimize, 10. Kongremizin kararini Partimizin adina uygun bir biçimde hayata geçirecegimize inaniyorum.

Ayrica önümüzdeki süreçte hem ülkede hem de ülke disinda bu konuda yapacagimiz toplantilarla örgütümüzü daha hazir hale getirecegiz.

Partiniz, önümüzdeki süreçte Kürt halkinin özgürlük mücadelesine nasil bir perspektifle katkida bulunacak? Oynamak istediginiz misyonu tanimlayabilir misiniz?

Biz örgütümüzü legallestirme ve bundan böyle mücadelemizi legal alanda sürdürme kararini verdik. Elbette bunun çalisma tarzimiz üzerinde etkileri olacak, ama bu durum Kürd sorunu konusundaki perspektifimizi, çözüm önerimiz ve programimizi etkilemez. Su andaki perspektifimiz 10. Kongre öncesi perspektifimizdir. Bize yol göstermeye devam eden asgari programimizda degisiklik yapmamizi gerektiren bir gelisme de yasanmadigina göre, bundan böyle de ulusal demokratik mücadelemizi sürdürecegiz, ama legal bir örgütün öncülügünde… Ulusal demokratik güçlerle isbirligine yönelik tavrimiz, bundan böyle ayni sekilde devam edecek, tüm yurtseverleri kardes ve müttefik olarak görmeye devam edecegiz. Diger parçalardaki ulusal kurtulus mücadelesine destek olmaya devam edecek, destek olamadigimizda da köstek olmayacagiz. Her seyden önemlisi bundan sonra da politikalarimizi uluslararasi ve bölgesel degisimlerin dogru okunmasi üzerine bina edecegiz. Halkimizin ulusal demokratik haklarini elde etmek temel amacimiz olmaya devam edecek, ulusal çikarlarimizi dar parti çikarlarimizin önünde tutacagiz.

Özcesi legallesme kararimiz partimizin örgütlenme biçimiyle ilgili bir karadir, programimizla, temel amaçlarimizla ilgili degil. Legal olsak da olmasak da halkimizin ulusal demokratik haklari için mücadelemize kararli bir biçimde devam edecegiz.

Son olarak eklemek istediginiz bir sey?

Bana bu firsati verdiginiz için tesekkür ederim. Yoldaslarimiz, sempatizanlarimiz ve dostlarimiz rahat olsunlar. Kendi degerleriyle legallesen bir PSK’nin ulusal demokratik mücadeleye katkisi artarak devam edecektir.

Açiklamalariniz için tesekkür ederiz.

Deng Dergisi sayi 96

Dengê Kurdistan

Back to top button