Milletle dalga mi geçiliyor!
Günümüzde, önce ekonomi, arkasindan da pandemiyle sikismis bir dünya var. 2008’den bu yana dünya ekonomisinde yasanan sikintilar, gerek ekonomide ve gerekse siyasette yeni sorular ortaya koymusken, pandeminin getirdigi belirsizlikler de bu sorulara tüy dikti.
Dolayisiyla yasadiklarimizin ne kadari ekonomideki dengesizliklerin yarattiklari ne kadari pandeminin bilmiyoruz.
Bence yukarida ifade ettigim düsünceler genel dünya haline iliskin. Bugün bu belirsizlikleri yasayan yalnizca bir ya da birkaç ülke degil. Bütün ülkeler bu durumda. Bütün ülkelerde ekonominin nasil dengeye gelecegi, nasil belirli bir istikrara kavusacagi tartisilan bir konu. Kimse kendi söylediginin dogruluguna da tam inanmiyor. Deneme yanilma yoluyla kendine bir yol bulmaya çalisiyor.
Dünya ekonomisinde pandemiyle ilgili yasan ‘ani durus’un islerin daha da karmasiklasmasina yol açtigi açik. Ekonomiler zaten pek parlak degilken pandemiyle birlikte basasagiya gitmeye basladilar. ABD ikinci çeyrekte yüzde 33, Almanya yüzde 10 küçüldü. Endise her yeri sarmaya basladi. Trilyonluk bütçelerle, zaten düsük performansla yürüyen ekonomiye pandemi belasi üzerinden, destekler ortaya çikmasi da islerin rayina girmesini saglamadi.
Aksine bu gelismeler yasanirken hem ekonomik ve hem de pandeminin yarattigi belirsizlikler yeniden artmaya basladi. Özellikle bugünlerde ‘ikinci dalga’nin geliyor olma olasiligi bu belirsizlikleri yeniden arttirmakta.
Dünya böyle bir katmerli belalarla ugrasirken, Türkiye’den bir ses yükseldi:
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, “Türkiye olarak kalkinmamizi, tirmanisimizi yüksek oranda devam ettiriyoruz, devam ettirecegiz. Güçlenerek yolumuza devam ediyoruz, bugün dünden daha güçlüyüz, yarin daha güçlü olacagiz” demez mi? Tabii umut verici bir açiklama tam da Ayasofya’nin ibadete açildigi gün söylenmis. Ama bu dogru olabilir mi?
Nasil olur da dünya ülkeleri büyük bir belirsizlik ve sikismislik altinda bogusurken, Cumhurbaskani, Türkiye’nin kalkinmasini ve güçlenmesini ‘yüksek oranda’ devam ettirdigini söyleyebilir? Bunu anlayan var mi? Üstelik hemen her gün, çarsida, sokakta, otobüste, takside karsilastiginiz herhangi birine ‘Nasil gidiyor?’ diye sordugunuzda, aldiginiz cevaplarin hiç de hos olmadigi ortadayken
Hele hele dün Cuma namazi sonrasinda Cumhurbaskaninin, ‘ülke olarak her geçen gün daha iyiye gittigimizi’ söyleyerek, “Sagda solda konusulanlara hiç kulak asmayin. Askeri alanda olsun, ekonomik, egitim, ulasim, enerjide olsun müjdeleri aliyorsunuz. Bunlarin devami aynen gelecek, geliyor diyebilirim” ifadelerini kullanmasina ne demeli?
Bu ‘pozitif ayrisma’ (Albayrak çok sever bu ifadeyi) ifadeleri bir ‘tespitten’ çok bir ‘inancin’ belirli bir kimligin içinden söylenmesinden baska bir anlami yok bence. Bilindigi gibi kimlikler , üstelik de siyasallasmis kimlikler kendi inanç dünyalariyla gerçekleri karistiran bir sorunla maluldürler.
O nedenle de birakin ekonomiden sorumlu bakanin, ‘güven endekslerine’ bakarak ekonominin parlak gelecegi üzerine söylediklerini, Cumhurbaskani’nin bu konusmalari açik bir biçimde ekonomik aktörlerin neyi nasil yasadiklarini anlamayan, bilmeyen bir iradenin bugün ülkeyi yönetiyor oldugunu yeterince kanitliyor.
Onun için gerçekten bu çöküntünün önümüzdeki günlerde nasil bir biçim alacagi merakla beklenen bir konu
————————————————————-
Arti Gerçek-30 Agustos 2020
Erol KATIRCIOGLU