‘Ne halt ediyoruz?’ diyen var mi aranizda?
‘Biz ne halt ediyoruz?’ diyen var mi? Polisin içinde intihar eylemcilerinin örgütlenmesi meselesini Kürtleri öldürerek mi halledeceksiniz yoksa daha çok gazeteciyi hapse atarak mi?
Burasi, bütün dünyanin bildigi gerçeklerin biz yok deyince yok olacak sanildigi, hakikatlerin israrli, sürekli inkâri ve bunu mümkün kilsin diye ‘bünye’nin gelistirdigi oyalama, savusturma mekanizmalari ve sirretlik üslûbu ve cehalet yüzünden insanlarin hasta dogdugu, hasta büyüdügü topraklardir. Yönetenlerin pratigi yalan üzerine kuruludur, çogunlugun bütün hassasiyeti, kimsenin gelip yasama zeminimiz olan yalani kurcalamamasidir. Kurcalanirsa bahçeden kemikler çikabilir.
Bu yüzden, Türkiye Cumhuriyeti’nin baskenti Ankara’nin göbeginde, Rusya gibi bir devletin büyükelçisinin öldürülmesi hadisesinin gerçek boyutlarini bu toplum hiçbir zaman kavrayamayacak, bu yüzden basina isler gelirse bunlara anlam veremeyecek, toplumun bir seyleri kavramasina yardimci olmasi gereken ‘kanaat önderleri’ baska pek çok gerçek gibi bunlarin da kavranmamasi için bizzat seferber olacaktir. Oldular bile.
Su anda millet-i hakimenin fikriyatini ve haleti ruhiyesini sekillendiren kapikulu tayfasinin tek derdi, büyükelçi Andrey Karlov’u vuran katilin her ne ise o olmadigini ispattir. Yine herkesin gördügü apaçik hakikatlerin görülmemesi, görülürse inkâri, kendi yarattigimiz masala inanma, inanmayanlari suçlama hamlesi içindeyiz. Aliskin oldugumuz hayat.
O KADAR ÇOK SEY SÖYLENMELI KI
Bir büyükelçinin vurulmasi üzerine söylenecek sey çok. Vurulanin Rusya büyükelçisi olmasi, söylenecekleri çesitlendiriyor, boyutlandiriyor. Bir büyükelçinin baskent Ankara’da öldürülmüs olmasi, ayrica ele alinmayi gerektiriyor. Rusya büyükelçisinin baskent Ankara’da öldürülmüs olmasi, mevzuya iki-üç paragraf daha eklemeyi gerektiriyor, Rusya büyükelçisinin Ankara’da tam da su sirada vurulmus olmasi derseniz, bir arabaslik atip altina bes-on cümle daha yazmaniz gerekecektir.
Bunlarin hepsi vahim fakat meselenin bir yani TC vatandaslari için ölümcül: Baskent Ankara’da Rusya büyükelçisine suikast düzenleyen katil, intihar eylemcisi bir polis! Ve tabiî, hakikatin metrelerce derine gömülüp üzerine beton dökülmesi, gömülemiyorsa paramparça edilmesi, mümkün olan her yerinden tutulup dislenmesi, kemirilmesi, egilip bükülmesi için seferber olunan konu tam da bu.
Bir içisleri bakanimiz var. Dilinden intikam kelimesi düsmüyor. HDP’lilere ‘Kürt siyasetçiyim diye ortalikta dolasiyorsunuz’ postasi koyuyor. Kendi teskilâtindan bir memur, -suikast+intihar eylemi düzenledigi sergi dahil- her yere serbestçe girip çikabilmesi için devletin rozet, kimlik, gerektiginde kullanabilmesi için silah verdigi bir genç adam, baskentte bir yabanci devletin en üst düzey diplomatini öldürdü. Bu içisleri bakanina hesap soran var mi? Yok. Olmayacak da. Basbakana da kimse hesap sormayacak.
AGIR SORULAR
Siyasî sorumluluk bahsi olayin gerçek boyutlarinin yaninda pek ufak ve önemsiz kaliyor. Sadece deginmeden olmaz diye etmedim sözünü. Bu hesaplarin sorulmamasinin tek sebebi, su anki mutlak iktidar durumu olmayacak. Esas dert, soru sorulmasini önlemek. Çünkü bu vahim hadisenin önümüze koydugu çok agir sorular var. Cevap bulurlarsa mazallah, cevapsiz kalirlarsa daha mazallah! En agirlarindan baslayalim:
Çevik Kuvvet polisinde El-Kaide veya benzeri cihatçi silahli örgütlerin mensubu, baglisi, sempatizani, potansiyel intihar eylemcisi polisler mi var?
Herhangi bir olayda insanlarin üzerine gönderilen ekiplerin içerisinde, Çevik Kuvvet polisi Mevlût Mert Altintas gibi daha kaç resmî silahli, üniformali genç El-Kaideci var?
El-Kaideci polislerin ne zaman polis gibi degil de El-Kaideci gibi davranacagina dair tahmine, bilgiye sahip kimse var mi? Istihbarata sahip olan yok, gördügümüz kadariyla. Yani polisin elindeki silah bugün büyükelçiye yarin kimbilir kime karsi kullanilacak. Polise potansiyel intihar eylemcisi gözüyle mi bakilacak?
‘Mevlût Altintas bu isi yalniz basina mi yapti?’ kismini geçiyorum. FETÖ FETÖ diye tutturuldu yine: Baska herhangi bir bilginin ortaya çikmamasi için bütün devlet ve AKP teskilâti seferber olacaktir. Eger duyurmak isterse, ayrintilari Moskova’dan ögrenebilecegiz.
‘Katil neden sag yakalanmadi?’ fasli da bir âlem. Büyükelçi yaraliymis, kan kaybediyormus, katil de yaralinin basindan ayrilmiyormus, bu yüzden ‘etkisiz hale’ getirilmesi gerekmis, falan falan
Elinde azicik mermi kalmis, rehine tutmayan bir eylemciyi öldürmek zorundalarmis! Yetkililerin söyledikleri asla ikna edici degil.
Suikastin yol açacagi badireler atlatilsa dahi geçerli kalacak, hepimizi mahveden ve belli ki edecek, çok daha derin ve köklü meseleye gelmek için bu soruyu da kenara koyuyorum ama size koymamanizi tavsiye ediyorum.
KOF MÜDÜRLER
Mesele, hakikati idrak konusunda çok ciddî sorunlari olan, idrak edebildiginde de kompleksleri depresen, krize giren, kendi söyledigi yalana inanma kapasitesine sahip, kalkistigi isleri becerme kapasitesindense yoksun birilerinin elinde koca toplumun hayatini mahvetmeye yeterli gücün birikmis olmasi. Rusya büyükelçisinin baskent Ankara’da tam da su sirada vurulabilmesi gösteriyor ki, seçimli parlamentolu rejimi ortadan kaldiralim, kuvvetler ayriligi, anayasa, yasa, hukuk su bu kalmasin denirken, neredeyse kaba islevleriyle devlet dahi kalmayacak ortada. ‘Isi biliyor’, ‘duruma hakim’ vs. gözükenlerin böyle bir kabiliyeti yok. Kimse korkudan odasina giremedigi için kudret, yaninda agzini açamadigi için ehliyet sahibi gözüken kof müdürlerle karsi karsiyayiz.
Rusya uçagini düsürdün. ‘Yaptim, yine yaparim!’ diye posta koydun. Canina okuyacaklarini anlayinca yelkenleri indirdin. Özür diledin, onlarin da su an için isine geldi, herkesin önünde uzatmadilar. Aslinda bir sürü taviz verdin, ‘millet’ten gizledin. Simdi adamin çikiyor, ‘düsürmedigin uçak için neden düsürdük dedin?’ diye Ortadogu fatihi stratejik derinlik mucidi eski basbakanina posta atiyor. Düsürdün mü düsürmedin mi? Düsürdüysen hangi akla hizmet, düsürmediysen bütün bunlar ne isti?
Halep’in plakasi 82 mi olsun 83 mü diye egleniyordunuz. Sizinkiler Halep’in fabrikalarini söktü, geldi burada satti. Ucuza kapatanlar yoldasiniz miydi, dindasiniz miydi, neydi? Operasyon odalari kurup Halep’te neredeyse cephe açtiniz. Egitip donattiginiz cihatçilari bilahare, ‘dostum Putin’den Kürtlere saldiri izni koparmak için sattiniz. ‘Rusya katil, Iran canavar’ bagirtilariyla, ‘Halep’e yol açin’ müsamereleriyle insanlari kiskirttiniz. Akli basinda herkes, ‘sahadet’e hazir on binlerce silahli cihatçiyla oyun olmayacagini, isler tersine döndügünde bunlarin en basta sizin basiniza bela olacagini, yarattiginiz ortamda bilumum silahli tayfanin sehirlerinizde at oynattigini, bunlarin kaçinilmaz olarak her yeri kana bulayacagini söyleyip duruyor; ama nafile! Siz, bunlari, kendinizden saymadiklarinizi ezip bastirma isinde kullanmayi umuyor, bes-alti yildir savasi, katliami, her türlü vahseti kaniksamis bu adamlarin sizin sözünüzden çikmayacagini saniyorsunuz. Hep baris mitingi ya da Kürt dügünü bombalayacaklar zannettiniz, öyle olmadigini gördünüz, hâlâ ayni kafadasiniz.
Sonra Ankara’nin orta yerinde biri gelir Rusya büyükelçisini vurur
Çevik Kuvvet polisi meger intihar eylemcisiymis!..
‘O MÜRTED, MÜCAHIT DEGIL’ DIYORLAR
Tahakküm askindan gözleri görmez kulaklari duymaz olmus, ikbal saadetinden basi dönmüs muktedir Türk Islâmcisina soruyorum: Biliyorum, hep hakli, hep magdur, hep seçilmis, hep mübareksiniz, lâkin biz siradan fâniler gibi basini elleri arasina alip, gözünü yumup, her ne sekildeyse, azicik oturup düsünen var mi aranizda? ‘Biz ne halt ediyoruz?’ diyen var mi? Polisin içinde intihar eylemcilerinin örgütlenmesi meselesini Kürtleri öldürerek mi halledeceksiniz yoksa daha çok gazeteciyi hapse atarak mi?
Anlayana kisa yoldan ‘mesaj verecek’ -biliyorsunuz, en kutsal is ‘mesaj verme’dir- bir haberimsi bilgiyi suraya sikistirayim. Andrey Karlov’un Ankara’da intihar eylemcisi polis tarafindan tekbirler esliginde öldürüldügü isitilir isitilmez El-Kaide sempatizanlari kutlamalara giristiler. Ancak ‘Islâm Devleti’ örgütü yanlilari sessiz kaldilar veya kayda deger cosku göstermediler. Sonra cihatçi saflarda bir tartisma basladi. Kimileri katili kutsarken kimileri onun cihad yolunda sehit olmus sayilamayacagini ileri sürdüler. Bunlara göre Mevlût Altintas, ‘sirk kanunlari’na bagli olarak görev yapan bir ‘mürted’. ‘Mürtedlerin devleti’nde polis. Resmî görevini, TC yasalarini ve devletini inkâr, bunlarin Islâm’a aykiriligini kabul ve ilan etmis biri degil.
Görüyor musunuz, yakacaklar adamin sahadetini! Onlara göre mürted!
Peki size göre nedir, sayin Türk Islâmcisi? Terörist? Sehit?
Ha bir de, Putin nedir? Ahbabimiz?
Iste ama, soru soruyu doguruyor: Peki o halde Halep nedir? Birazdan, Idlib ne olacaktir?
Yine su soruya dönmek ve onunla bitirmek zorundayim:
Çevik Kuvvet veya devletin baska silahli birimlerinde Mevlût Altintas gibi daha kaç intihar eylemcisi var?
——————————————————-
Marmara Yerel Haber-22 Aralik
Ümit Kivanç