Nefret söylemi yükseliste
Irkçilik ve Hosgörüsüzlüge Karsi Avrupa Komisyonu Türkiye’ye iliskin raporunu yayimladi. Raporda Türkiye’de nefret söyleminin yükseldigi, Azinlik Haklarinin tam saglanmadigi, medya üzerinde tetikçilik yapildigi,tespiti var. Devamla zorunlu din dersine, devletin giderek dinsel kurallara dayandigi vurgusu vardir. Yerinden edinilmis bir milyon Kürdün yerine dönemedigi vs. konularinin alti çizilmistir.
Türkiye sundugu beyanatlarinda devletin seküler oldugu, azinlik haklarinin Lozan Antlasmasi çerçevesinde tanindigini belirtmis.
Rapor 17 Mart 2016 tarihinden önce yazilmistir. Onbes Temmuz darbe girisiminden sonraki gelismeleri içermiyor.
Hükümet çevrelerinin bu rapora itiraz edeceklerini kestirmek için kahin olmaya gerek yok. Kanimca rapor,Türkiye’ye tutulmus bir ayna gibidir. Hükümet itiraz edip,karsi elestiri gelistirecegine,bu aynada dikkatle kendini gözden geçirmelidir.
Türkiye’de nefret çagrimi yapacak söylemler son derece fazladir. Eskiden muhalefet ve azinliklari ürkütmek için aba altinda sopa gösteriliyordu. Simdi kimse sopayi aba altina gizleme geregini bile duymuyor. Birkaç misal vermek gerekirse, Karsiyaka da bir okulda, disarida komanda edildigi belli olan ögrenciler, okunmasi yürürlükten kaldirilan And’i okumak isteyince,okul müdürü, mevzuata aykiriligin ileri sürerek engelledi. Görevini yapan müdür hakkinda sorusturma baslatildi. Istanbul’un göbeginde açilan resim sergisine saldiranlar oldu. Saldirganlar durdurulacagina, sergi kapanmak zorunda kaldi. Hükümetin icraatlarina elestirel yaklasan basin ve yayin kuruluslari ya kapatildi ya da hizaya getirildi.
Yeni Kapi mitingi ile, darbe karsiti tüm toplum kesimleri kucaklanmasi gerekirken, önemli bir kesim görmezden gelindi. Devlet adeta yirmibirinci yüzyildan, yirminci yüzyilin ilk yarisi ayarlarina götürülmege çalisiliyor. Oysa çaga uygun degisim kaçinilmazdir.
Hükümet yanlisi medya, haber verme, yorum yapmaktan ziyade, tetikçilik yapmaya basladi. Artik neredeyse iddianameler açik oturumlarda yazilip,okunup,hiçbir yargilama yapilmadan infaza geçiliyor. Oysa Ceza Muhakemesi Kanuna göre sorusturma safhasi gizlidir. Anayasaya göre masumiyet karinesi diye bir sey vardir. Hiç kimse kesinlesmis mahkumiyet karari olmadan suçlu kabul edilemez. Bu durum yargiya olan inanci yiktigi gibi, bagimsiz bir yarginin olmasina da olanak tanimiyor.
Ülkede hamaset almis basini gidiyor. Her gün onlarca sehit var. Kimse kimseyi dinleme geregini duymuyor. ‘Kimse bizden merhamet beklemesin ‘ sözü siradan bir söz oldu. Açik oturumlarda bazilari, öfkelerini kusarak,nefretini açiklamaktan beis görmüyor. Kimsenin bir zanli,yada süpheli için yargilamanin sonunu bekleyelim dedigi yok. Süpheli bulunmussa suçludur mantigi topluma egemen ettirilmek isteniyor.
Ülkeyi kamplastirmaya, kutuplastirmaya gerek yok. Keskin sirke küpüne zarar misali bu nefret söylemi tüm ülkeye zarar veriyor. Hos görüye,empatiye hepimizin ihtiyaci vardir. Ötekilestirmekten ziyade, birlestirici, karsilikli saygi ve sevgi ortamina ihtiyaç vardir. Vicdanli olmak,merhametle hareket etmek insani bir tutumdur. Bu nefret neye? 04.10.2016
Av.Abdulmenaf KIRAN
HAK-PAR Gn.Bsk.Yrd.
Abdulmenaf Kiran