Makale

Normallesme = Fasizme alisma

Geçen Sali 18 Subat öglen sularinda Türkiye birdenbire normallesiverdi, ne ki normallesme uzun ömürlü olmadi ve birkaç saat içinde memleket aslina rücu etti.

Normallesme teshisinin sahipleri, kimi Avrupali ‘dostlarimiz’ ve normallesme lakirdisiyla kendinden geçmeye daima hazir memleketli eshas. Bu defaki normallesmenin gerekçesiyse Osman Kavala’nin beraati ve tahliyesiydi. Akabinde yeniden gözaltina alinip, tutuklanip hapishaneye geri gönderilmesi normallesmeyi akamete ugratti.

Bu hukukdisi keyfî uygulama binbir çesit ünlem, çiglik, isyan kelimesiyle tarif edildi. Üzerine sayfalar dolusu mâkul ve içine düstügümüz çukur ile çaresizligi betimleyen yorum yapildi. Mevzuu bu degil.

Karari normallesme emaresi olarak yorumlama densizligini gösteren pek çok yerli ve yabanci alâkadar, karar birkaç saat içinde biricik kararverici tarafindan tersine çevrilince, böylece ‘eski normale’ dönülünce ilk tepkilerini uzatmadilar, seslerini kestiler.

Zira pek kimsenin mevcut rejimden kurtulmak gibi bir derdi kalmadi, siz hararetli, hamasî çikislara bakmayin.

Bir grup insan rejime güzelce ayak uydurmus vaziyette hayatini yasiyor, eskisi kadar hosnut olmasa da. Bir diger grup ‘ele güne ayip oluyor’ endisesiyle ‘birazcik medenîleselim’ derdinde. Totalitarizm reformculari bunlar. Isler, Sali günü oldugu gibi ters gittiginde gerekçeler hazir. Kim olduklari meçhul bir takim mihraklar Türkiye’mizin normallesmesini istemedikleri için reis beyi yanlis yönlendirmislermismis… Meâli, reis iyi, ortam kötü!

Her iki grubun da rejimle hayatî bir derdi yok. Bir yanda çoktan alismis olanlar, diger yanda lâyikiyla alismak için gerekçe arayanlar. Ikinci taife tehlikeli, ‘dis mihraklarla’ koro hâlinde sakiyor.

Medenî trol olarak niteledigim bu normallesmeci taife isdünyasinda pek yaygindir. Sermaye, mâlum, öyle uzayip giden siyasî krizlerden usanir. Bir an evvel normallesip, artik bedeli neyse, para kazanmaya devam etme mukadderati genlerinde mevcuttur. TÜSIAD ara ara ‘hukuk lâzimdir’ diye geveler, isine bakar. TOBB ezelden kapikuludur. Müslüman isdünyasina hiç girmeyelim.

Isdünyasi disindaki troller ki bunlarin çogunun isdünyasiylagöbekbagi vardir, daha ziyade medyada ve akademyada faaldir. Görevleri rejime kilif uydurmak, bu kiliflari uydururken mütemadiyen boncuk aramak ve bol keseden bos umut dagitarak ‘iyi seyler de oluyor’ korosuna odun tasimaktir. Giderek gözlere sokulan bir diger hususiyetleri de fasizme fasizm diyen, diyebilenlerle aralarina mesafe koymaktir. Maazallah!

O ugursuz Sali tesadüfen Avrupa Parlamentosunda bir toplantida konusmaciydim. Konu memleketteki sivil ve siyasî haklarin içler acisi durumu karsisinda Avrupa kurumlari ne yapabilir idi. AB kurumlarinin ne yapmalarindan çok ne yapmamalari üzerine konusmayi tercih ettim ister istemez.

Zira AB’nin mülteci kâbusu Türkiye ve Erdogan ile olan tüm iliskilerini belirler hâle geldi artik. Avrupa’nin reise, muhayyel mülteci zaptiyeligi karsiliginda vermeyecegi tâviz yok. Bu yolla rejimin ömrünü uzatiyor olmalari umurlari degil. Türkiye’ye verilmis bu görev Avrupa’yi esir almis durumda ve Avrupa bu esaretten gayet memnun.

Sali günkü ilk karara verilen tepkileri bu çerçevede degerlendirmek gerekiyor. Nitekim beraat ve tahliye duyulur duyulmaz Avrupa Parlamentosunun çiçegi burnunda Türkiye raportörüNachoSanchez Amor siyasî gaf antolojisine geçecek bir beyanda bulundu: ‘Mahkemenin Gezi karari bizi mutlu etti. Bu tür kararlar Türkiye’nin normallesme sürecine girdiginin bir isareti’! Hemen ardindan ikinci karar gelince ‘Gezi ve Büyükada davalari darbe sonrasi yasanan olaganüstü durumun sonlandigi ve ülkenin normallesmeye basladigi mesajini vermesi için bir firsatti. Dün yasananlardan sonra hayal kirikligina ugradik’ diyerek toparlamaya çalisti.

Normallesmenin baslama vurusu yapilacakmis, bak sen hele! Tamamen mâsum olan Osman Kavala 850 gündür hapis; memleketteki hak ihlâlleri dört dönem kürsü dersine malzeme olacak kadar bol; TSK cihatçi teröristlerle kolkola Suriye ve Libya’da gazada, sinyor normallesmeye baslama mesaji deyü. Kolsaati filan hediye ettiler Ocak ayindaki ziyaretinde zahir…

Totaliter düzenden asla çikilmadigi ve aksine totaliter düzenin gittikçe kök saldigi bir ülkede Avrupa’nin boncuk arama yarismasi yeni degil. En sakil manevrayi rejimin normallestigine yormak bu rezil piyesin kurali… Avrupa Konseyi’nin ThorbjørnJagland nam idrak yoksunu bir genel sekreteri vardi 2016’da, olaganüstü hâlin üç ayda bitecegi müjdesini verdiydi…

Avrupali kararvericiler, tipki medenî troller gibi rejimin adini koymaktan âciz. Koysalar neler yapmalari gerektigini bildikleri için âcizler, zira hem böyle bir belâyla ugrasmak istemiyorlar hem de sonu Suriye gibi olursa diye ödleri kopuyor. Üstüne üstlük, kâbuslari olan mültecileri zapt ettigini farz ettikleri bir adama neden bulassinlar?

Bu öyle bir körlük ki diger kâbuslari olan islamî terörü bile unutturuyor; Ankara’nin su sirada Avrupa’nin Italya kiyilarina neredeyse yüzme mesafesindeki Libya’ya uçak filolariyla terörist ihraç etmekte oldugunu görmezden gelecek kadar.

Ünsal Oskay ‘Yikanmak Istemeyen Çocuklar Olalim’ adli eserinde söyle der: ‘Yazdiklarimda ‘kötümserligin’ agir bastigini sanmiyorum. Uzun sürecege benzeyen zor dönemlerde iyimserligin yolu, yasanan hayatin ‘sahih’ hâlini görebilmekten geçiyor. Marx’in yaptigi güzel bir alintiyi yineleyeyim: Corruptiooptimipessima. Türkçesiyle ‘aldatici, igva edici iyimserlik gerçek kötümserliktir’…’

Mim koyalim. Totaliter rejimler normallesmezler. Ancak onlara alismak isteyenlerce, kâgit üzerinde normallestirilirler. Totaliter rejimlerin dönüsüp demokratiklestigi ise hiç görülmemistir. Ancak çökerler ve tarihin çöplügünü boylarlar.

————————————————————

Marmara Yerel Haber-25-2-2020

Cengiz Aktar

Back to top button