Ortak payda ve ortaklasarak çözüm bulmak
Bin yili askin ayni cografyada yasamis ve halen yasamakta olan, onca farkli ulusal kimlige ve inançlara mensup insanlar olarak, sorunlarini bu asirda da halen çözememis olmanin utancini daha ne kadar tasiyabilir .
Bunca zaman bu topraklar üzerinde birlikte ve iç içe yasaya gelen; Kürdleri, Türkleri, Ermenileri, Asurileri ve daha birçok farkli kimlik ve inançlara mensup insanlari hiç kimse zorla bu topraklara getirip, ila ki bir arada yasayacaksiniz, gücü yeten de digerini ezecek diye yerlestirmedi.
Buna; ister kaderin cilvesi diyelim, ister insanlik tarihinin gelisim sürecinin sonucu diyelim,kim ne derse desin hiçbir görüs ve tespit bugün yasadigimiz durumu ve gerçegi degistiremeyecektir. Çünkü tarihi degistirmek mümkün degil, ancak tarihle yüzlesmek mümkün olur.
Insanligin tarihsel gelisimi; bu farkli topluluklarin, ayni toprak parçasi üzerinde yasamalarini zorunlu hale getirmistir. Tarihsel süreç; yasanilan dönemin üretim biçimine-iliskilerine, dinsel-inançsal faktörlere, ticari hareketlere bagli olarak gelismektedir. Bu sartlar, farkli kimlik ve kültürlerle, ulus ve inançsal gruplari bir arada ve beraber yasamaya her zaman zorlar. Günümüzde Anadolu ve Kürdistanda yasayan farkli kimlikler, kültürler ve inançsal gruplarin bir arada ve beraber yasamalari, böylesi tarihsel bir zorunlulugun sonucudur.
Tarihin akisi içinde, birbirlerine üstün gelmek için; bunca çatismalara, bogazlasmalara, yok etme, sürgün ve eritme uygulamalara ragmen, bu topluluklar günümüze kadar eger bir arada kalma mecburiyetinde kalmislarsa, bu farkli kimlik, kültür ve inançtaki insan topluluklari ortak payda da bulusmak ve sorunlarini ortaklasarak çözmenin yollarini da birlikte bulmak zorundadirlar. Bu isin çözümü; herkesimin önyargilarini bir tarafa birakmasi, diyalogla, özgür ve demokratik bir ortamda hiçbir kisitlama ve sinirlama olmadan geçmisi ve gelecegi tartisarak saglikli bir yol bulmalarindan geçer.
Ortak paydayi bulmak için öyle matematiksel bir hesap yapmaya hiç gerek yoktur.Böyle bir hesabin hakkindan tam olarak kimsenin gelebilecegini de sanmiyorum. Öyle tarih öncesi dönemlere uzanmaya da gerek yoktur. Böylesi bir durum karisikliklara neden olur, böyle bir durumdan egemenlerin kazançli çikma olasiligi daha fazla olur. Osmanli Imparatorlugunu ortak miras olarak kabul edip, güncelleyerek, ortak paydayi bulmanin zor olacagini sanmiyorum. Ortak payda bulununca, yasamakta oldugumuz ulusal, kültürel ve inançsal sorunlari da ortaklastirarak çözümü kolayca bulunabilir. Ortak çözümü bulabilmek için, 90 yildir yanlis politika ve uygulamalar sonucu sartlandirilmis toplum kesimlerinin önyargi ve algilarini öncelikle degistirmesi gerekir. Böylece herkes ve her kesimin empati kurmasi; birbirlerinin hakkini tanimasi ve vermesi ile, bugün yasamakta oldugumuz sorunlarin üstesinden gelinebilir.
Böyle bir anlayis sergilenmezse,daha çok çatisma,kan,ölüm,aci ve gözyasi içinde, bu anlamsiz savasi hep birlikte yasamaya devam edecegiz. Savas da; ancak kin, nefret ve öfkeyi besler ve büyütür. Bu duygular; insani duygu ve düsüncelere galip geldigi zaman, toplumda sagduyu mumla aranir hale gelir ki, anlasabilinecek en temel zemin de zehirlenmis olur ve yasanilan toprak parçasi( Vatan) cehenneme dönüsür. Halbuki, vatani cennet yapmak üzerinde yasayan insanlarin elinde iken, cehenneme çevirmenin herkes için felaket olacagini bilmemek ve bu felaketi, insani ferasetle tersine çevirmeye çalismak için, hareket etmenin insani bir görev oldugunun farkinda olmamak ancak akil körlügü olarak açiklanabilir.
Kisisel ve grupsal politik rant hesaplari yapmanin hiç kimseye bir yarar saglamadigi/ saglamayacaginin anlasilmis oldugunu umut ediyorum. Çünkü 30 yila yaklasan bir silahli çatismanin sonuç vermedigi ortadadir. Bu is özellikle son dönemlerde kör bir dövüse ve ates çemberine dönüsmüstür ki, yaklasmakta olan bu tehlikeli atesin farkinda olmamak mümkün degildir..
Ates ormani sarinca kuru ile yasi birlikte yaktigi gibi, bu çatismalarin alevlendirdigi atesin yakiciligi her kesim için, sanirim kendini yavas yavas hissettirmeye baslamistir ki, bir sorgulama ve panik havasi hakim olmustur topluma. ‘Bu is bitsin, ne olacaksa olsun, bu savasi artik kaldiracak gücümüz ve enerjimiz kalmamistir’ diye itiraz eden ve savasa karsi çikanlarin sayisinin her geçen gün biraz daha arttigini, artik görmenin zamanidir. Savasa karsi çikanlarin, savasi durdurabilmek ve sorunlara insani çözüm getirebilmek için, önce bedel ödemeye hazir ve bedel ödemeyi göze almalari gerekir. Politik ve kisisel kaygi tasiyanlarin böyle bir seyi basarmalari düsünülemez.
‘Kürdü de Türkü de yaklasmakta olan bu tehlikenin farkindadir’
Bu ülkede maalesef toplum, sorunlara karsi duyarlilik ve farkinda olma konusunda, çözüm üretmesi gereken siyasi aktörlerin çok önündedir.Siyasiler sorunlara çözüm üretmek yerine, toplum kesimlerini kendi siyasi hedefleri dogrultusunda maniple etmeye çalistiklari için, sorunlari çözemedikleri gibi, olusan kaos ortaminda kendileri de bogulup gitmekte..
Siyasal partiler, maddi kosullarin ürünü olarak ortaya çikarlar. Dünün degisimci, dönüsümcü siyasi olusumu, gün gelir ki statükocu bir nitelige rahatlikla dönüsebilir. Hele, Türkiye gibi sakat ve özürlü bir devleti ve bu devletin biçimlendirdigi bir toplumu yöneten siyasi olusumlar için, dogal olarak bu durum kaçinilmazdir. Böyle bir siyasi olusumun geçmiste yaptigi iyi seyleri görmezden gelmek, hatta var olan tikanikligi ve olumsuz gelismeleri onun geçmiste yaptigi iyi seyleri karalayip, tüm sorunlarin kaynagi gibi göstererek, yeni siyasi çözümler üretmeden, bir mesafe alinamayacaginin özellikle alti çizilmesi gereken bir husus oldugu akilda tutulmalidir. Hiç kimsenin elinde sihirli bir degnek olmadigi da bir gerçektir.
Ama bir gerçek daha var ki, bugün dünya ve bölgenin siyasal konjoktürü, Kürd sorunun siyasal çözümünü, özellikle Türkiye parçasinda mümkün kilmaktadir.TC. Devletinin ve devleti yönetenlerin tek bahanesi, PKK.nin silahli eylemleridir. PKK.bu bahaneyi ve gerekçeyi onlarin elinden almak için, silahli eylemlere bir an önce son vermeli, hatta bir daha kullanmamak üzere asamali olarak silaha tümden veda etmeli. O zaman devletin Kürd sorununu çözmede samimi olup olmadigini hep birlikte test etme imkanini bulabilecegiz. Çatismasiz ortamin baska bir yarari da; çözüm konusunda, toplumun tüm kesimleri arasinda diyalog gelisecek, böylece Kürdler ile Türkler, aleviler ile süniler ortak payda da bulusma zemini bulacak ve ortak çözümün yol ve yöntemlerini hep birlikte bulmalari daha kolay olacaktir. Aksi halde, çatisma ortami sürdükçe, her kesimin kendine göre farkli gerekçelerle hakli kilif bulmasi ve toplumu uzun süre oyalamasi zor olmaz. Zor kullanarak iktidar olunabilir, ancak sorunlari çözmek mümkün degildir. O nedenle yazik olur akan bunca kana ve ölen gençlere, ölenleri geri getirmenin olanagi da yoktur. Ama olasi ölümleri engellemek hepimizin ve herkesin görevi olmalidir.
Elbette silahlar sustugu an sorunlar hemen çözülmüs olmayacak, toplumu böyle bir beklenti içine sokmanin olasi sakincalarini da göz önünde bulundurmak lazim. Bu bir süreç isidir. Toplumu buna göre bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve organize etmek gerekir. Sabir, azim ve kararlilikla.
Fehmi Atmaca