Makale

Oylanacak olan nedir: Kisla mi, karizma mi?

Iyi-kötü Islami camiadan gelen biri sayilirim. En radikal Islami gruplarin içinde de yer aldim, en ilimli Islami cemaatlerin içinde de…

Gruplar üstü de takildim, dergi merkezli de…
Islami camianin Istanbul için gördügü rüyalarin neler oldugunu az çok bilirim.

*

Mesela bir ‘Istanbul’u yeniden fethetmek rüyasi’ vardi.
20 yil önce belediye seçim kampanyalarinda ‘Istanbul yeniden fethedilecektir’ derdi Refah Partililer…
Aslinda söylemek istedikleri suydu:
‘Sehrin varoslarinda sikisip kalmak istemiyoruz, biz de kentin ana merkezlerinde görünür olmak, var olmak istiyoruz, söz sahibi olmak istiyoruz’.
Çok hakli bir talepti bu…
Her hakli talep gibi bu talep de yillar içinde karsiligini buldu zaten…

*

Mesela bir ‘Ayasofya rüyasi’ vardi ve hâlâ var.
Daha çocuk yasta ‘Zincirler kirilsin/Ayasofya açilsin’ sloganinin haykirilisina tanik oldum.
Geleneksel, Osmanlici Islami akimlarin en büyük özlemidir Ayasofya’nin müze olmaktan çikarilip cami olarak ibadete açilmasi…
‘Mahzun Mabet’ adli kitaplar, Necip Fazil’in Ayasofya’nin yeniden ibadete açilmasinin anlami üzerine verdigi görkemli konferanslar falan…
Kisacasi…
Ayasofya’nin yeniden ibadete açilmasi gibi bir hülya, bildigimiz/tanigimiz bir hülyadir ve hâlâ canliligini korumaktadir.

*

Fakat gelgelelim…
Islami camiada ‘Topçu Kislasi’ni yeniden ihya etmek’ adli bir hülyayi ne gördüm, ne de isittim.
Ne hülyasi!
Böyle bir beklentiye bile rastlamadim.
Hayatimda bir kez olsun ‘Ah Topçu Kislasi/Vah Topçu Kislasi’ diye bir nidayla karsilasmadim.
‘Yiktilar kislamizi… O kisla ki…’ falan diye baslayan bir nutuk dinlemedim.
Nidayi, nutku geçtim, son döneme kadar Topçu Kislasi’nin macerasindan bile haberdar degildim.
Sadece ben mi?
Camiadan kime sorarsaniz sorun ayni cevabi alacaksinizdir.
‘Hiç duymadik… Hiç duymadik…’ diyeceklerdir.
Kisacasi…
Basbakan Erdogan’in Topçu Kislasi hevesi, geleneksel Islami hülyalarla örtüsen, kökü ve anlami olan bir heves degildir.
Kisisel bir hevestir. Kisisel mimari ve sehircilik zevkine uygun bir heves…

*

Isi bilenlerle konusuyorum.
Diyorlar ki:

Topçu Kislasi binasi, Istanbul’un mimari gelenegine ve ruhuna münasip düsmeyen, Sinan’in mührünü vurdugu tarza uygun kaçmayan eklektik bir yapidir…
Kislayi aynen yapmayi basarsaniz bile tarihi canlandirmis olmazsiniz. Çünkü yenisini yaparak, ortaya sadece tarihi olani taklit eden gicir bir yapi çikarmis olursunuz.
Izi tozu kalmamis tarihi binalarin yeniden ihyasi için elde çok saglam verilerin olmasi gerekir, ‘Topçu Kislasi’ için elde böyle bir envanter yok.
Kaldi ki izi tozu kalmamis tarihi yapilarin yeniden ihyasi diye bir hayalimiz varsa envanterleri saglam yikilmis tarihi camiler bizi beklemektedir.
‘Topçu Kislasi’ varligini korurken Taksim’in dört tarafi beton binalarla çevrili degildi… Bugün Topçu Kislasi’ni yapmak demek, Taksim’in nefes alma alanina bir insaat daha dikmek demek…

*

Bütün bunlara ragmen…
‘Topçu Kislasi’ için referandum ya da plebisite gidilecek.
Niçin?
Sirf Basbakan Erdogan’in agzindan çikan bir söz çignenmesin diye…
Bu durumda lütfen elinizi vicdaniniza koyarak söyleyin:
‘Evet’ diyecek olanlar, ‘Topçu Kislasi’na mi ‘Evet’ diyecekler, yoksa Erdogan’in sözü çignenmesin diye mi ‘Evet’ diyecekler?
Oylanacak olan ‘Topçu Kislasi’ mi olacak, yoksa ‘Erdogan’in karizmasi’ mi olacak?
Hiç kuskunuz olmasin: Erdogan’in karizmasi oylanacaktir.
Plebisit sonucunda…
? Erdogan’in karizmasi kurtulursa olan Istanbul’a olacaktir.
? Istanbul kurtulursa olan Erdogan’in karizmasina olacaktir.
Koca Istanbul sehri, iste böylesi bir açmaz ve çikmazin cenderesi altindadir.
‘Allah yâr ve yardimcin olsun Istanbul’ diyorum, baska da bir sey demiyorum.

Kabatas eskiyalari derhal bulunsun

KABATAS’ta basörtülü bir kadina ve bebegine hunharca saldirida bulunulmus.
Olayin magduru yasadiklarini anlatiyor.
‘Yalandir’, ‘Olmamistir’ denilerek geçistirilecek bir olay degil bu.

*

Bu toplumda basörtüsünden ölesiye nefret eden insanlar yok mudur? Vardir.
Zihinleri ‘AK Parti esittir basörtüsü’ diye çalisan insanlar yok mudur? Vardir.
Basörtüsü nefretinden alçakça saldirganliklar üretecek tipte insanlar yok mudur? Vardir.
O halde böyle bir olay için ‘Olmamistir’ denilemez.
Burada sorumluluk devlettedir.
Polis, gaz sikma konusunda sergiledigi mahareti, biraz da Kabatas eskiyalarini yakalama konusunda göstermelidir.

*

Sunu da söyleyelim:
Kabatas eskiyalari, ‘Gezi Ruhu’nun ne içinde, ne yaninda, ne kiyisinda yer alabilirler…
Eger ‘Gezi Ruhu’nda böylesi alçakliklarin kirintisi bile kendine yer bulabilseydi, simdiye kadar çoktan yikilip gitmisti o ruh…
Ben Gezi’de sayisiz basörtülüye rastladim… Kendilerini misafir gibi degil ev sahibi gibi hisseden basörtülüye…
‘Basörtüsü düsmanligi’, eski Türkiye’de kalmis bir düsmanliktir ve bu düsmanligi sürdürenler de eski Türkiye’nin köhne kalintilari arasinda yok olup gideceklerdir.

*

Bir de su var:
Kendine Müslümanim diyen birkaç kendini bilmezin yapip ettiklerinden nasil Islam’i sorumlu tutamazsak…
Kendilerine ‘Eylemciyim’ diyen birkaç alçagin yapip ettiklerinden de Gezi Ruhu’nu sorumlu tutamayiz.

Orantisiz zekâya karsi ortaya sürülen seyler

TOMA’lar su sikti, tam verim alinamadi.
Biber gazina abanildi, sonuca varilamadi.
Sopali polisler belirdi, bir sey çikmadi.
‘Herkesi takip ediyoruz’ denildi, aldiran olmadi. Ve nihayet daha etkili yöntemler denenmeye baslandi:

*

NECATI SASMAZ: ‘Fosforlu kedi gözü’ metaforuyla eylemcilere illallah ettirdi… Bir metafor daha yaparsa eylem sona erebilir.
IDRAR KOKUSU: Hasan Kaçan ortaya atti bu iddiayi, Basbakan boyutunu genisleterek tekrarladi. Midesi bulanan eylemciler, biber gazini arar hale getirildi.
HÜLYA AVSAR: Eylemciler ile Basbakan arasindaki iliskiyi kizi Zehra ile kendisi arasindaki iliskiye benzeterek saç bas yoldurttu… Adi bir daha geçerse çadirini toplayan evine kaçabilir.
‘YAVRULAR’ SÖYLEMI: ‘Çapulcu’ iken ‘yavrular’ oldular… Bu iyiye isaret… Fakat ‘birey’ olmak için ataga kalkmis genç insanlari adam yerine koymayip, ‘anne-babalarina sesleniyoruz, çocuklarinizi alin buradan’ denmesi kaç puan?
FAIZ LOBISI: Cepte tavuk ayran almaya parasi olmayan gençlerin birbirlerine ‘faiz lobisi de ne ki’ diye sorduklarini düsünün… Sonucu anlarsiniz.

Avrupa da sana söyle derse

‘ALDIGIN karari tanimiyorum Avrupa Parlamentosu’ diyorsun ya…
Peki Avrupa Parlamentosu da sana sunlari derse ne diyeceksin:

*

Ülkende seni haksiz biçimde ezmeye kalktiklarinda…
Sarildigin ip Avrupa Birligi ipi degil miydi?

*

Iktidarinin önünü kesmeye kalkistiklarinda…
Argümanlarini ürettigin yegâne kaynak Avrupa Birligi müktesebati degil miydi?

*

Iktidarinin toplumsal dayanagini ve destegini olusturmak istediginde…
Belirledigin tek hedef Avrupa Birligi degil miydi?

*

Memleketin en büyük sorunu olan askeri vesayeti geriletmek istediginde…
Sarildigin ilkeler Avrupa Birligi ilkeleri degil miydi?

*

Sivil siyaseti ülkeye egemen kilmak istediginde…
Gücün en önemli kismini Avrupa Birligi’nden aliyor degil miydin?

————————————————-

Hürriyet-14 Haziran

Ahmet Hakan

Back to top button