Makale

Özürün arka plani

Türkiye ile Israil arasindaki iliskilerin bozulmasi Israil’in Gazze operasyonunun ardindan Isviçre’nin Davos kentinde Erdogon ile S.Peres’in katildigi bir toplantidaki tartisma ile basladi. ‘One Minute’ sözü literatürümüz de bu tartisma ile özdeslesmistir. 30 Mayis 2010’da Mavi Marmara Gemisinde bulunan bazi Türk vatandaslarinin uluslar arasi sularda Israil askerleri tarafindan vurulmasi iliskileri iyice gerginlestirdi. Erdogan’in 28 Subat 2013’de Viyana’da BM Medeniyetler Ittifaki Forumu’nda Siyonizm’i, fasizm gibi insanlik suçu saymasi bardagi tasiran son damla oldu. Nitekim ABD Temsilciler Meclisinin demokrat ve cumhuriyetçi üyelerinden 89 kisi Erdogan’a mektup yazarak Siyonizm’i fasizm ile esdeger gösteren sözlerini geri almasini istediler, ancak Erdogan sözlerinin arkasinda oldugunu belirtti. Bu durumdan iyice rahatsiz olan ABD yönetimi harekete geçti. Disisleri bakani John Kerry, Davutoglu ile yaptigi görüsmede Israil konusunda Türkiye ile ayri düstüklerini beyan etti, ancak iliskilerin düzelmesi için zaten daha önceden baslatilan girisimleri de hizlandirdi. Nitekim 20 Mart 2013’de Obama’nin Israil’de oldugu sirada yapilan bir telefon görüsmesinde Obama’nin sahitliginde Israil, Türkiye’den Mavi Marmara Gemisi’nde yasananlarin sonuçlarindan dolayi özür diledi, tazminat ödemeyi ve Gazze’ye yapilan ambargonun yumusatilmasini-ki zaten yumusatilmisti- kabul etti. Böylece iliskilerin normallesmesi adina karsilikli büyükelçiler tekrar atanacak, Israil; Türkiye’de tatbikat yapabilecek, devlet ihalelerine girebilecek ve Filistin sorunuyla, ilgili karsilikli isbirligi yapilacaktir. Ancak Flitsin sorunu konusunda iliskilerin derinligi simdilik söz konusu degil.

Evet, krizin bir anlamda kronolojik hikayesi budur denebilir. Ancak kriz sonrasi nasil okunmali denildiginde komplo teorileri yürütmekten ziyade rasyonel bir anlayisla Ortadogu ve ilgili aktörlerin ne yapmak istedikleri dikkate alinmalidir demekle birlikte su da unutulmamali. Bugün rasyonel olan sartlar degistiginde irrasyonel olabilir.

Özür konusu zaten geçmisi uzun yillara dayanan ABD, Israil ve Türkiye ittifakini simdilik tekrar rayina oturttu. Bu üçlü arasinda yer yer bazi sorunlar yasansa da bu sorunlar bir sekilde asiliyor. Çünkü ABD bölgenin yeniden yapilandirilmasinda bu iki ülkeye bazi misyonlar biçmis durumda. Bu misyonun bölgede kisa vade de ne olacagi konusunda somut bir veri yok. Yani simdilik taslarin nasil oynatilacagindan ziyade birlikte davranacaklari gerçeklestirilmis durumda. Çünkü iki ülke arasinda yasanan olaylardan sonra dogal olarak bir güven kaybi söz konusudur. Belli ki ilk yapilacak olan bu güvensizligi onarmak sonrasinda yapilacaklar ise ilgili devletlerin birbirini tamamlayarak harekete geçmesi seklinde olacaktir.

Türkiye’nin özürden önce bölgede inisli-çikisli tutarsiz, net olmayan bir politikasi vardi. Bu durumu örtbas edecek somut basari Israil’in özrü oldu. Bu konu zaman zaman gündeme gelecek ve Ortadogu’da ortak dindasliginda motivasyonu ile Israil’e psikolojik üstünlük saglanacaktir. Daha simdiden Erdogan bu psikolojik üstünlükle Araplarin gözünde Misir Eski Devlet Baskani Cemal Abdülnasir’in konumundan daha öte bir pozisyondadir. Bu anlamda Ortadogu’da kült kültürüne yatkinlik, duygusallikla yogrularak Erdogan için bir kazanim olabilir. Ancak siyaset, duygusalligi degil bilimselligi, kisileri degil kurumlari esas alir. Nitekim Ortadogu’da birçok put balon olup patladi.

Suriye’de iç savas beklenenden daha uzun sürmekle birlikte Esad’in bir sekilde gidecegi asikar. Ancak bu süreçte Suriye’de ki kimyasal silahlarin radikal gruplarin eline geçebilme ihtimali en çok Israil’i endiselendiriyor. Israil her ne kadar ‘Demir Kubbe’ adi verilen füze savunma sistemine sahipse ve kimyasal silahlarin kontrolü Rusya’ya birakilmissa da yine de bu durumdan tedirgin oluyor. Bu anlamda Türkiye’nin bazi radikal Islami gruplari frenleyebilecegini düsünen Israil, özür sonrasi Türkiye ile gelistirecegi iyi iliskiler sayesinde bu tehlikeyi minimize etmek istiyor.

Büyük ihtimal ABD’nin simdiye kadar Suriye’deki iç savasa seyirci gibi bakma süreci sona erecek ve ABD; Türkiye-Israil-AB’nin bazi ülkeleri ile Ortadogu’yu yeniden yapilandirma senaryosunu hayata geçirecektir. Ancak her ülkenin önceliklerini ayni potada eritmek oldukça çaba gerektirecek. Bu anlamda Kürtlerden, Sünnilerden ve Nusayrilerden olusacak federatif bir yapi en dogrusu olmakla birlikte Türkiye’nin böyle bir yapilanmaya karsi çikacagi bilinmektedir. Ikinci seçenek Müslüman Kardesler agirlikli merkezi bir yönetimdir ki bu da Israil basta olmak üzere batinin çok da sicak bakmayacagi bir yapilanma gibi görünüyor. Baska seçeneklerde gündeme gelebilir. Ancak büyük ihtimal Israil dogrudan bu müdahalenin içinde olmayacaktir. Çünkü böylesi bir durum Suriye halkinin hatta bütün Arap aleminin oklarini Israil’e çevirebilir. Ayrica müdahalenin olmasi Rusya’nin fikri alinmadan yapilamaz diye düsünüyorum. Çünkü Rusya, Suriye’deki çikarlarini en az zayiat ile kapatmak isteyecektir.

Iran bir yil içinde nükleer silah üretebilecek durumdadir. Israil ile ABD böylesi bir silahin kendilerini seytan olarak kabul eden Iran’in elinde olmasini büyük bir risk olarak görmektedir. Bu durumda Israil’in ilerde Iran nükleer tesislerini yok etmek için bir hava saldirisi düzenlemesi kuvvetle muhtemeldir. Israil bu saldiriyi Türkiye hava sahasini ve tesislerini kullanarak yapmak isteyecektir. Ancak Suriye’yi kaybeden ve Irak Siileri ile iliskileri bir sekilde ABD’nin baskisi ile bozulabilecek olan Iran, nükleer silah üretim girisimini iptal edebilir. Bu durum birazda Iran’in Rusya ve Çin’den ne kadar destek alacagina bagli.

Son olarak Türkiye; Kerkük petrollerini kendi ülkesi üzerinden Avrupa ülkelerine pazarlamayi düsünüyor. Bu anlamda Güney Kürdistan ile yaptigi çalismalar ABD’nin tepkisine yol açmaktadir. ABD böylesi bir durumun Irak’i bölecegini ve Sii tarafin Iran’in yörüngesine girecegini düsünmektedir. Ancak son zamanlarda ABD’nin bu tepkisinin yumusadigi yönünde haberlerde basin da yer almaktadir. Israil dogalgazinin Türkiye üzerinden pazarlanmasi ise uzak bir ihtimal, belki bu gazin ithal edilmesi söz konusu olabilir.

ABD Disisleri bakani John Kerry’nin bir ay içinde Türkiye’yi ikinci defa ziyaret etmesi ve Erdogan’in Mayis ayinda ABD’yi ziyaret edecek olmasi Ortadogu’nun bu yaz fazlasiyla isinacagina bir isaret gibi görünüyor. Bekleyip görelim.10.04.2013

Haydar Cihaner

Back to top button