Makale

Parmak isirtacak bir oyun, operasyon tamamdir!

HDK’nin, pardon, HDP’nin kongresi toplandi.

Öncelikle HDK ile HDP’yi karistirdim. Nasil karistirmayayim ki!

Öcalan’in Kenya’dan getirilip Imrali’ya konmasindan sonra, PKK çevresinde ve güdümünde kaç parti veya parti benzeri örgüt, ‘kongre’ vs. kuruldugunu, dagitildigini bilen, hatirlayan var mi?

Önce PKK adi gitti, KADEK olustu. Sonra ‘Konra Gel’…

Ardindan DTK (Demokratik Toplum Kongresi)… Suriye, Irak, Iran için de birer parti…

Sonra PKK tekrar geri geldi!

Sonra siyasi partileri, sözde demokratik kuruluslari, tümünü çatisi altinda toplayan KCK…

HADEP ve ardindan BDP…

Sonra BDP seçimlere girerken bazi Kürt ve Türk sol örgütlerine birer milletvekili ihsaniyla onlarin yörüngeye çekilmesi ve olusturulan HDK (Halklarin Demokratik Kongresi)…

Sonra HDK temelinde HDP’nin (Halklarin Demokratik Partisi) olusmasi. BDP’nin bu parti içinde eritilmesi, BDP Parlamento grubu ve yöneticileri oraya aktarilirken, hatira bir esya gibi BDP adinin korunmasi…

Aklima gelenler bunlar… Muhtemelen gelmeyenler de vardir. Çetele tutmadim ki!

Peki bu kadar kisa bir zamanda bu kadar örgüt neden kuruldu, neden dagitildi, bunlara kim karar verdi?

Görünüse bakarsaniz, lego oyunu misali bütün bu kurulup dagilmalar Öcalan’in basinin altindan çikti. O ‘büyük deha’, müebbete mahkum olup bir hücrede tutuldugu Imrali’da herkesin yerine düsünerek direktiflerini iletti ve tüm bu örgütler, ‘iradesi olmayan’ yönetimleri ve tabanlariyla, biri iki etmeden uydular.

O ‘irade’ degil miydi? ‘Günes’, ‘Ulusal Lider’, ‘Kürt Halk Önderi’ degil miydi?

PKK ve onu izleyen, onun olusturdugu cümle örgütler ‘Irade’ ne istiyorsa onu yaptilar.

Önce ‘Kürt Siyasi Hareketi’ geçinen ve pek çok Türk gazetecinin, yazarin, siyaset adaminin kendisine bu adi uygun buldugu PKK ve güdümündeki kesim böyle yapti.

Ama isin garibi sonradan buna Marksist geçinen, 12 Eylül sonrasi marjinallesmis, bölük pörçük Türk sol hareketi de eklemlendi.

Böylece Öcalan hepsinin ‘Ulu Önder’i, ‘Iradesi’ oldu…

Müthis bir gelisme, operasyon tamamdir!

Iyi güzel de, Öcalan’in kendi iradesi acaba nasil bir sey?

Hani malum ya, Öcalan yakalanip Imrali’ya getirildiginde, mahkemeye çikar çikmaz onlarca yerli ve yabanci TV kamerasinin önünde ‘Pismanim, yanlis yaptim; firsat verin yaptigim yanlisi düzelteyim,’ dememis miydi?..

Yine, ‘Ne istiyorsaniz onu yapayim,’ dememis miydi?

‘Ne bagimsizlik, ne federasyon, ne de otonomi; hiçbir sey istemiyorum, bunlar ilkel seylerdir; benim istedigim demokratik cumhuriyet,’ dememis miydi?..

Kemalizme övgüler dizip ‘demokratik ulus’ zirvasi altinda, Kürtleri Türk ulusu içinde bir alt gruba indirgememis miydi?

‘Bayragimiz Türk bayragi, resmi dilimiz yine Türkçe olsun,’ dememis miydi.

Kisacasi, her bakimdan Türk devletinin ve Genelkurmayi’nin istedigi noktaya gelmemis miydi?

Partisi de biri iki etmeden buna evet dememis miydi?

Peki nasil oluyor da böyle bir Öcalan ‘Kürt Ulusal Lideri’, ‘Kürt Halk Önderi’ ve sözde Kürdistan’in kurtulusu adina kendisini izleyen bu kadar adamin ‘iradesi’ oluyor?

Bu nasil istir, bu nasil olur; dünyada bir örnegi daha var mi?

Ama oldu iste ve bu garip tiyatro bugün de devam ediyor.

Böyle bir degisim, daha dogrusu baskalasim, tam da Türk devletinin istedigi sey…

Böyle bir degisim tam da, Kürt dostu geçinen pek çoklari dahil, Türk aydinlarinin istedigi sey…

Onlar, dün Öcalan’i ‘Terörist Basi’, ‘Çocuk Katili’ diye niteleyenler dahil, bugün onu ‘en makul muhatap’ olarak niteliyorlar… Neden nitelemesinler, Öcalan ise hizmetle basladi ve döndü dolasti yine yüce devletimizin hizmetine girdi, o ne istiyorsa onu yapiyor ve sihir ve kerametine itikat eden cemaati tarafindan da bir güzel izleniyor.

Onlar ‘Kürt Siyasi Hareketi’nin tam da böyle bir sey olmasini isterler…

HDP ‘ikinci TIP olayi’ mi?

Öcalan HDP Kongresine gönderdigi mesajda ‘Bu 2. TIP olayidir’ demis ve bu Türk medyasinin pek ilgisini çekmis…

Gerçekten öyle midir? Hayir, hiçbir ilgisi yok. Marks’in ünlü sözüdür: ‘Tarihte her olay iki kez yasanir, birincisinde trajedi, ikincisinde komedi olarak…’

1960’larda isçi ve aydinlarin büyük fedakârliklari pahasina örgütlenen ve Kürt sosyalistlerinin de içinde yer aldigi TIP, sistemle bogusarak 12 Mart darbesine, 1971’e kadar 10 yil yasadi ve kapatildi.

TIP sosyalist ve demokratik bir parti idi, seçimle gelip giden kendi organlari ve liderleri tarafindan yönetildi, disaridan bir ‘olaganüstü lider’ tarafindan degil. Bir baska deyisle TIP iradesiz degildi.

TIP’in politikalari bir günden digerine, birilerinin keyfine, düzenin tercihlerine göre maniple edilmedi, degismedi.

TIP o dönemin zor kosullarinda Kürt sorunuyla ilgili alinmasi mümkün en ileri karari aldi ve bu kapatma kararina gerekçe yapildi. HDP ise bugünün son derece uygun kosullarinda Kürt sorununun çözümü için dise dokunur hiçbir talebe sahip degil.

TIP’te Kürt ve Türk sosyalistleri, gönüllülük esasina uygun olarak, demokratik ve yoldasça iliskiler içinde bir arada çalistilar. 12 Mart sonrasi ikinci kurulusunda ise TIP Kürt sorununun çözümüne cevap verir bir programla çikmadigi, aksine geri adim attigi için, artik Kürt sosyalistleri yollarini ayirmislardi.

HDP’de bunlarin hiçbiri yok. HDP’nin nasil olustugunu, yönetiminin nasil belirlendigi su anda HDP çatisi altinda bir araya gelenler bile anlayamadi! Her sey perde gerisinde, büyük seyhin ilettigi, ama baskalarinca, Imrali’ya egemen olanlarca belirlenen farz ve sünnetlere göre cereyan etti.

BDP’nin feshi (adi sözde var olmaya devam etse de gerçekte bu bir fesihtir), BDP Parlamento grubunun HDP’ye transferi hangi organlarda tartisildi ve kararlastirildi?

Her sey ‘Büyük Seyh’in iki dudagi arasinda çikan sözlere göre cereyan etti ve müritler onun hikmetlerini tartismadan ‘bas-göz üstüne’ kabul ettiler.

Sonuç olarak durum dün bir trajedi idiyse bugün düpedüz komedidir. Hem kendisine ‘Kürt Siyasi Hareketi’ diyen-denilen kesim bakimindan, hem de ona eklemlenen Türk sol örgütleri bakimindan…

Rejime gelince, bu gelisme rejim bakimindan, ‘helal olsun!’ detirtecek olaganüstü bir basaridir. Askeri ve siviliyle rejimin güçleri Kürt hareketini, onunla da yetinmeyip Türk solunu iste böylesi bir çikmaz sokaga yöneltip ehlilestirmeyi basarmis bulunuyor. Operasyon tamamdir!

Ama bu is bitti mi? Onyillardir is basinda olan operatörler, toplum mühendisleri hiç de zil takip oynamasinlar. Bu isin burada bitmeyecegini, bir halki tümüyle ve her zaman için aldatmanin mümkün olmadigini, günü gelince Kürt halkinin özgürlük mücadelesi karsisinda tüm bu planlarin yerle bir olacagini tarih onlara gösterecek.

Bir o mu yoktu?

Bir medya sitesi, HDP Kongresi’nin manzarasina bakip ‘Bir o (Öcalan) yoktu’ demis…

Ama salonda asili temel sloganlari içeren pankartlara, yapilan konusmalara, tüm olup bitenlere bakarsaniz, aslinda Öcalan orada idi ve Kongreye onun tercihleri biçim vermekte idi. Salonda asili pankartlarda büyük harflerle sunlar yaziliydi:

DEMOKRATIK CUMHURIYET

ORTAK VATAN

DEMOKRATIK ULUS

Bunlar iste Imrali sürecinin basindan beri ortaya konan hizmet projesinin ürünleridir ve her seyi özetlemeye yetiyor.

Esit haklara sahip olmadiktan sonra ‘demokratik cumhuriyet’ ne anlama geliyor? PKK-BDP gibi, HDP’nin Kürt halki için istedigi ne? Görünen o ki bu son adimla su içi bos ‘demokratik özerklik’in bile ruhuna fatiha!

Ya ‘Ortak vatan’ ne anlama geliyor? Örnegin Belçika deyince akliniza Fransizca ve Flamanca konusan iki halkin, hatta Almanya sinirinda yasayan ve Almanca konusan küçük bir grubun ortak vatani gelir. Ya bizim ‘ortak vatan?’ yani ‘Türkiye’? Bu Kürdistan’i yok saymanin, perdelemenin, unutturmanin kurnazca bir argümani degilse nedir?

Gelelim ‘demokratik ulus’a. Böyle bir kavram da aynen ‘demokratik özerklik’ gibi tam bir uydurmacadir, bir zirvadir. Bu da Kürt halkinin ulusal kimligini yok saymaya, onu Türk ulusu içinde eritmeye yönelik bir Imrali prodüksiyonudur.

Bütün bunlarla Kürt halki müthis bir oyuna getirilmek isteniyor. Yalniz Kürt halki da degil üstelik; zaten Kemalizmle malul, hiçbir zaman gerçek anlaminda Marksist olamamis Türk solu da bu oyunun bir parçasi haline getiriliyor ve bu iste ona da bir rol veriliyor. Rejim böylece bir tasla iki kus vuruyor.

Insana parmak isirtacak büyük bir oyun bu. Bu durumda oyun kuruculara ‘Helal olsun size, baylar, bayanlar!’ denebilir…

Tabi bir de, yillar önce yazdigim ‘Barbarlik ve Baris’ adli siirimde yer alan su misralardaki gibi: ‘Sevinciniz bosunadir baylar / Daha çok raundu var bu oyunun,’ denebilir…

23 Haziran 2014

————————————————————–

Sevgili okurlar, altindaki tarihten de anlasilacagi üzere bu yaziyi 2014 Hazirani’nda yazmis, ama bazi nedenlerle yayinlamamistim. Yani o kilerimde öylece kalmisti. Bazen böyle yaparim. Kilerimde böylesine yazilip yayinlanmamis baska yazilar da vardir. Aradan bir buçuk yil geçmis. Arsivimi karistirirken ona rastladim ve yayinlamaya karar verdim. Belki de ‘oyunun yeni bir raundu’ 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana sahne aldigi ve ‘toplum mühendislerinin plani’ bir yil bile dayanmadigi için, bu yazinin tam sirasidir…

Kemal Burkay

Back to top button