Nivîsar

Pêsewa Kadî Muhammed ve yoldaslarini idamlarinin 69. yilinda saygi ile aniyoruz

‘EGER BIR ÜLKENIZ VARSA VE SIZ ORADA SERBEST YASIYORSANIZ HER SEYINIZ VAR DEMEKTIR’

Kürt halkinin onur ve direnis timsali yigit evladi, Kadi Muhammed ve yoldaslari 69 yil önce sömürgeci Iran devleti askeri mahkemesinin karari ile idam edildiler. Mahabad Kürdistan Cumhuriyeti Cumhurbaskani olan Kadi Muhhammed 1946 yilinda bir devlet kurmus ve on bir ay bu devleti yönetmisti.Rusya’nin Mahabad Kürdistan devletinden destegini çekmesi karsisinda daha fazla ayakta kalamayan devletin varligina son verilmis,ancak son ana kadar direnen Kadi ve arkadaslari sonunda teslim alinmistir. Kadi Muhammed bu teslim olusun nedenlerini söyle aktarmistir.”Elimdeki tüm olanaklarla karsi çikip savassaydim belki de yenilmezdik ancak Mahabad’in harap olmamasi, yikilmamasi, halkin kirima ugramamasi için savasmamayi seçtik. Elimdeki vasita ve olanaklarla Mahabad’tan kaçabilirdim. Konusmalarimda Mahabad halkina söyledim. Eger kaçsaydim Tebriz’de oldugu gibi talan ve kirimlarin olacagini biliyordum. Halka açikladim. Olasidir ki beni tutuklar ve öldürürler ama halkin namusunun kirlenmemesi ve talan edilmemesi için kaçmayacagim ve kendimi size kurban edecegim dedim. Iste ben sözümde duruyorum. Tarihte böylesi özveri azdir; sizin de zorunlu oldugunuz seyler var. Benim aileme ve tuttugum yola sahip çikmaniz gerekir. Öcümü almalisiniz. Halkimin ugruna fedakârlik yaptigim için basim dik ve mutluyum.” ( Kürt halkina hitaben yazdigi vasyetnameden)

Mahabad Kürdistan Cumhuriyeti konusunda bir çok kez çesitli makaleler yazilmistir. Benim de bu konularda yazdiklarim var. Bu bakimdan bu yazida sadece Kadi Muhammed’in tutuklanmasi ve özellikle de yargilamasi durusmalarinda gösterdigi onurlu durusa isaret etmek istiyorum. Bu nedenle bu yazi sadece Kadinin durusmadaki siyasi savunmalarini ve vasiyetnamesini konu edinmistir.

” Kadi Muhammed tüm yargilanma süresince korkusuz, cesaretli ve basi dik konustu. Pismanlik duymadi. Ve hiç bas egmedi. Askeri mahkemenin tüm savlarini reddetti ve Iran devletinin anayasayi ayaklar altina aldigindan Kürtler silahlandi ve mücadele verdi dedi. Yabanci bir devletin kiskirtmalari sonucunda ayaklanmaya giristikleri iddialarina kizginlikla yanit verdi. Siz gerçekleri anlamiyorsunuz. Kürdistan’da demokrasiyi gerçeklestirme çabalarina ben basladim. Yabanci bir güç beni buna zorlamadi. Bu konudaki çalismalarda halkimdan güç ve cesaret aldim. Bana istediginizi yapabilirsiniz ama halkimi rahat birakin, baski yapmayin.”( Rus devlet arsiv belgelerinden)

‘ Ben Tahran devletine ve baskanina karsiyim! Sesimi yükseltiyorum; Biz degil siz suçlusunuz! Ülkemizi istila edip bize saldiran sizlersiniz.Sizlerin tutuklanip yargilanmasi gerekirken, gelip kendi evimizde, öz yurdumuzda beni tutuklayip hapsediyorsunuz. Bu olanlar isgalci tüm devletlerin yaptiklarinin aynisidir. Devlet halkin kendi temsilcilerini seçip meclise göndermesini engelliyordu. Eger devlet Kürtleri hain görüyorsa bu yöreyi birakin da kendi islerini kendileri görsün.” .( durusma tutanagindan)

William Eaglaton ” Sovyet vesayetinin altina girdigi yolundaki iddialara gelince Kadi Muhammed sonuna kadar katiksiz bir Kürt milliyetçisi kaldi ve kimsenin komutasini kabul etmedi. Sayilari parmakla sayilacak kadar az bir grup disinda bütün arkadaslari da böyleydi’ (Mahabad Kürt Cumhuriyeti 1946) diye yazmistir.

Kadi Muhemed’in tanimiyla ‘isgalci ve sömürgeci’ Iran devletinin mahkemesi kendisini ‘vatan hainligi’ ile suçlarken QADI su yaniti vermistir.’Burasi benim yurdumdur! Kürdistan topragi babalarimin ve dedelerimindir. Ben bundan nasil vazgeçebilirim. Bu mahkeme yapay ve sahtedir. Ulusal ve halkçi bir mahkeme degildir çünkü halk kendi çocuklarini yargilamiyor. Mahkeme baskani ve mahkemeniz, iyi biliyoruz ki, isgalci bir devletin arzusunu yerine getiriyorsunuz. Biz ise yaptiklarimizdan asla pisman degiliz. Millet ve vatan hiyanetini kesinlikle kabul etmiyoruz’

‘Aslinda mahkeme Kadi’yi yargilamadi. Kadi mahkemeyi yargiladi. Kadi dogrudan dogruya ve korkusuz bir sekilde konustu.” (Askeri mahkemenin Kadi Muhammed’i savunmasi için atadigi subay Serwan Serifin anlatimlarindan)

Kadi ve arkadaslarinin durusmasi sirasinda kendilerine yöneltilen suçlamalardan biri de Mela Mistefa Berzanin Mahabata davet edilmesi ve kendine Mahabat hükümeti tarafindan resmi unvan ve görev verilmesine dairdi.Pêsewa bu suçlama karsisinda su savunmayi yapti: “Mela Mustafa Berzani, Kürdistan’a gelen bir yabanci degildi ve degildir. Hiç kimse onu getirmemistir. Kürdistan her Kürd’ün evidir, sartlar öyle gerektirmis ve o da evinin bir bölümünden diger bir bölümüne geçmistir.”

Durusmada Mahkeme heyetinin ‘Kürt Bayragi’ konusundaki suçlamasina karsilik da Kadi:’ ” Bu davranisin, senin ahmakligini ve suursuzlugunu gösterir. Çok iyi bilin ki hakaret etmek için hiçbir zaman eliniz Kürdistan bayragina yetismeyecektir. Bir gün gelecek o bayrak, su anda yargilandigim mahkeme binasinin üstüne dikilecek ve dalgalanacaktir.!”

Bu söylemler üzerine Mahkeme baskani Qadî Muhammed’e karsi öfkelenerek hakaret etmeye baslar. Öfke ile: ”Kürtler köpek sifatindandir’ der.

Qadî Muhammed oturdugu yerden ayaga kalkarak daha bir kararli eda ile mahkeme baskanina sunlari söyler:'”Köpek, serefsiz, utanmaz ve namussuz sizsiniz ki halka ve yasalara karsi hiçbir sinir tanimiyorsunuz. Namussuz! Sonuç olarak sen, senden önceki namussuzun verdigi karari infaz edebilirsin. Ondan fazla elinden hiçbir sey gelmez. Ben suçsuz olduguma inaniyorum ve çoktan beri bu yolda ölmeye hazirim. Milletimin özgürlügü için ölüyorum ve serefli ölümden de onur duyuyorum. Bunu kendim için Allah’in bir rahmeti olarak görüyorum.”

Yapilan göstermelik mahkemeden sonra, idam kararini imzalamalari istenir ancak Kadi Muhammed ve yoldaslari, mahkeme kararini mesru görmediklerini ve bu mahkemeyi tanimadiklarinin delili olmasi bakimindan idam karar metnini imzalamamislardir. Askeri mahkemenin onlar için atadigi avukat da Kadi’nin savunmasindan çok etkilenmis olacak ki o da karara imza atmamis ve sirf bu davranisindan ötürü askeriyedeki görevinden ve avukatlik yetkisinden yoksun birakilarak görevden uzaklastirilmistir.

Mahkeme kararindan sonra Kadi Muhammed, Seyfi Kadi ve sSadri Kadi ayri hücrelere konulur ve kesin bir talimatla birbirleri ile görüsmeleri yasaklanir. Kürt ulusunun bu ölümsüz kahramanlari onurla yürüttükleri mücadelenin sonuna gelmis ve onurla ölüme korkmadan yürümüslerdir. Kadi ve yoldaslari 31 Mart 1947 günü saat 23.00 de hücrelerinden alinarak Mahabad kentinin ÇARÇIRA meydaninda infaz edilmislerdir.

Kadi Muhamedin vasyetini yazdirmasi için mahkeme tarafindan görevlendirilen Molla Siddik’a Kadi: “yaz! Kürt milleti bilsin ki, ben yasamimin son nefesine kadar onun vefakâr bir evladi olarak kalacagim.’ Deyince durusmada görevli bir askeri yetkili ” Bu bos sözleri birak da çoluk çocugun için varsa bir vasiyetin onu söyle, Molla Siddik onlari yazsin.” Diyerek Kadiye müdahalede bulununca bu kez Kadi :”Çoluk çocugum Kürt milletidir! Senin gibileri yabancilarin usagi ve oyuncaklari oldugu için böylesi seyleri anlamazlar. Evi yikilasi, kaç dakikam kaldi? Söylediklerimin yazilmasi gerekir. Islami seriat böyle der öyle olmazsa bu Rafizî (!) molla Siddiki niye getirdiniz!?” diye onu tersler.

Daha sonra kalemi alarak kendisi kendi vasiyetini yazmaya baslar. Vasyeti iki bölümden olusmaktadir. Birinci bölüm Kürt halkina bir seslenis ve tavsiyeler niteligindedir. Ikinci bölüm ise ailesine hitaben yazilmistir.

Mahabad Kürdistan Cumhuriyeti Cumhurbaskani Pésewa Kadi Muhammed, Seyfi Qazi ve Serdi Qazi ile birlikte 31 Mart 1947 yilinda Mahabadin ÇARÇIRA meydaninda asilmadan önce yazdigi vasiyetnameyi avukati ve görüsmecileri araciligi ile yerine getirilmek üzere ailesine ve Kürt halkina sunmustur.

Iran Kürdistan Demokratik Partisi (IKDP) her yil 31 Mart gününü ‘Kürdistan Sehitler Günü’ olarak ilan etmis ve her yil bu günde Kadi ve arkadaslari sahsinda Kürdistan sehitlerinin anilmasina vesile olmustur.

Vasiyetnamdeki Kürt halkina seslenis bölümü ” Satilik Iran devletine güvenmeyin. Verdikleri sözlerin hepsi yalandir. Bizi kandirdilar. Mücadelenizi birakmayin. Yasasin kurtarilmis Kürdistan!”sözleri ile baslar.

Kadi Muhemmed idama götürülürken gözlerinin baglanmasina karsi direnmis ve sert bir sekilde gözlerini baglamak isteyenlere karsi koymustur. “Hainler! Ben halkima ve vatanima karsi utanilacak bir sey yapmadim ki gözlerimi kapatmak istiyorsunuz! Ben yasamimin son dakikasinda basi dik olarak sevgili vatanimin ufuklarina bakmak istiyorum. Karanligi nasil parçaladigini hoslukla ve kalbimle görmek istiyorum. Ben ulusumun fedakâr bir çocuguyum ve simdi de öyleyim. Yasasin Kürt halki! Yasasin Kürdistan’in kurtulusu! Özgürlük hiçbir zaman yok edilemeyecektir. Siz bir Muhammed öldürüyorsunuz, ama Kürtlerin içinde yüzlerce Muhammed varç ” diyerek tarihe cesaretin ve onurun adini altin harflerle yazdirmistir.

Qadî Muhammed’in kizi Mûnîr Qadî babasi ve annesi arasinda o günlerde yasanmis bir diyalogu söyle aktarmaktadir.: ” Babam, Iran ordusunun halki katletmemesi için teslim oldu. Böylece katliam gerçeklesmedi. Annem sürekli kendisine, ‘ Barzani ile Sovyetler’e git, kurtul.’ diyordu. Babam ise anneme dönerek, ‘ Hatirliyor musun 22 Ocak’ta halki hiç bir zaman yalniz birakmayacagima ant içmistim. Senden rica ediyorum, tarih beni kisiliksiz birisi olarak yazmasin. Ben Kürtlerin serefini düsmanlara peskes etmeyecegim! Simkoyê Sîkak, Sêx Seîd, Seyîd Riza, Sêx Mehmudê Berzencî’nin mücadelesi yenildi. Bu önderler sehit düstü, fakat mücadeleleri yasiyor. Ben ölecegimi biliyorum, ancak sorun degil, Iran devleti bütün Kürt kinini benden çikartsin. Ancak Kürdistan’daki bir tavugun agzinin bile kanamasini istemiyorum.”

KADI MUHAMEDDIN AILESINE HITABEN YAZDIGI VASYETNAMESI

Bu vasyetname Farsça aslindan Kürtçeye çevrilmistir.Vasyetname yazar SEYID MUHAMEND SEMENDI’nin ‘Nigahi be tarixi Mehabat’ ( Mahabad Tarihine bakis) adli kitabinda yer almaktadir.Kürt yazar Jan Dost bu kitabi Kürt diline kazandirarak Kürtçeye çevirdi.Bu vasyetnamenin çevirisi Kürtçe aslindan yapilmistir.Buna göre,Cumhurbaskani Kadi Muhammed asilmadan önce su vasyetnameyi ilgililere iletmistir.

1-Seyit Cemilin oglu Seyit Rehimin bende bir iki tane halisi var. Onlari bizzat kendisine iade edin.O da bir miktar bana borçludur. Eger verdi ise alin. Veremezse bagisladigimi söyleyin.

2-TESBIT ambarindaki bugdayin tümü bana aittir.Verirlerse alin.

3-46 model Ford marka arac da sahsima aittir.

4-Tutuklandigim esnada cebimde 5200 iran tümeni para cebimde vardi.Bu parayi benden aldilar.Ayrica da 153 tümenimi daha aldilar.Geri isteyin.

5- Servan Serif benim esimden 10 bin tümen vekalet ücreti almisti, bu parayida geri isteyin.

6- Süleyman MUINI asagi yukari 3000 tümen dolayinda benden ortaklik yapalim diye bir para almisti.Bana bir seyler iade etmisti sanirim.Ayrica bana hediye ettigi saati de artaklik defterinde belirtmisti.Ancak ben onun söz ettigi ortakligi henüz onaylamamistim.

7-Seyid Selamin yaklasik 8000 tümen borcu var.Buna ragmen ne isterse kendisine verin.Götürdükleri telefonu da arastirin.

8-Baba Séx ten alinmis olan otomobil onun sahsi malidir.

9-Her dört JEEP te bana aittir.

10- Benim için çok eziyet çektigi için Serwan Serife 300 tümen dolayinda bir para verilsin. verilsin.

11-Yukarida sözünü ettigim paralarin iadesi gerçeklesirse eger, o paradan Seid Humayun ve Mirza Rehime 1000 er tümen hizmetleri karsiliginda ve ayrica da Mihemed Feyruze Hanima da 500 tümen verilsin.

12- Babamin mirasindan kiz kardeslerimin payi verilsin. Onlarin payi ve haklari vardir. Ancak AHELYAN daki tapu ( Axelyan Mahabada yakin bir köyün adidir.) sadece benim adimadir.Kiz kardeslerim mutlaka razi edilsin.

13-Çocuklarimin anasi yani esim, onlara göz kulak olup sahip çikacaktir. Bu konuda Mela Abdullah gözlemcilik yapsin.

14-Kareni ( aga ) Amca,öyle saniyor ki basina gelenlerden ben sorumluyum. Oysaki bensm olup bitenden haberim yoktu.Buna karsin hala öyle düsünüyorsa beni bagislamasini isteyin.

15- Rahmet bey ve kimi kisilerin ölümlerini engellemistim, eger hala bana dargin iseler, söyleyin beni af etsinler ve darginligi sona erdirsinler.

16-Benden dolayi zahmet çekmis tüm hizmetlileri ( hala bile bana hizmet etmeye devam edenleri ) onlara iyilikler yapip razi edin.

17-Birkaç yil sonra da 8000 tümeni hayrima ihtiyaç sahiplerine dagitin.

(Bu vasiyetnamenin 10 Ocak 1947 de kaleme alindigi anlasilmaktadir.Vasyetname Molla Sadiki’nin huzurunda Kadi Muhammed tarafindan imzalanmistir.)

Latif Epözdemir

Balkêş e ?
Close
Back to top button