PKK saldirdikça otoriterlesecek miyiz?
Terörü kiniyoruz, lanetliyoruz. Bebekleri, çocuklari, kadinlari katleden bir örgüt insanlik suçu isliyor. Hiçbir ‘mesru talep’ masum insanlarin katli üzerinden ne dile getirilebilir ne de elde edilebilir.
Terörü kiniyoruz, lanetliyoruz; ancak bu, terörü bitirmeye yetmiyor. Türkiye genelinde Türk veya Kürt yurttaslarin çok büyük çogunlugunun ‘birlik ve beraberlik içinde’ teröre karsi tepki gösterdigini biliyoruz. Ancak bu da terörü bitirmeye yetmiyor.
Haberleri karartmak da tepkileri abartmak da bizi terör belasindan kurtarmiyor.
Yeniden, bir kisir döngünün içindeyiz. PKK’nin terör eylemleri devleti sertlestiriyor, toplumu geriyor, siyaseti otoriterlestiriyor. Sonuçta herkes siddet, gerginlik ve otoriterlesme tasiyan kendi konumunun mesru ve makul oldugu sonucuna vararak bildikleri yolda ilerliyor.
Terörle mücadele sart. Bu, hem hükümetin görevi hem de vatandasin güvenlik talebinin geregi.
Ancak bu ülkede güvenlik adina özgürlüklerin canina okuyan bir gelenek oldugunu unutmamak gerek. Devleti yönetenlerin çok kolaylikla meylettikleri bir gelenek bu. Tehdit ve tehlike üzerinden toplumu zapturapt altinda tutmak, tehdit ve tehlikelerin kaynaklarini kurutmaktan her zaman daha kolay geldi yönetenlere.
AK Parti hükümeti bundan kaçinmayi basardi uzun süre. Karsitlarinin güvenlikçi ve devletçi çizgisi itti belki onu daha özgürlükçü ve sivil bir pozisyon gelistirmeye. Ancak son dönemde, belki de devletle bütünlesmenin dogurdugu bir devletçi dilin AK Parti’ye nüfuz ettigi görülebiliyor. Tam da böyle bir noktada büyüyen dis politika sorunlari ve PKK terörü hükümet için kaygan bir zemin olusturuyor. Bu zeminde güvenlik kaygilariyla toplumu düzenleyici ve siyaseti denetleyici otoriter bir çizgiye kaymalari riski mevcut. AK Parti’nin kendinden, kimliginden, ideolojisinden veya kadrolarindan kaynaklanan bir risk degil bu. Ne zaman dis güvenlik tehditleri artsa ve terör tirmanisa geçse ‘devletin refleksi’ bu yönde olur çünkü.
AK Parti hükümetini köseye sikistirmak için PKK terörünün ise yarayacagini düsünenler yaniliyor. PKK’nin Gaziantep katliami ve ardindan süren saldirilar AK Parti hükümetinin son zamanlardaki ‘güvenlikçi yaklasimini’ haklilastiran bir sonuç yaratmakla kalmiyor, daha da sertlesmenin gerektigi kanaatini güçlendiriyor.
Son dönemde artan PKK saldirilarinin amaci nedir, bilmiyorum. Iddia ettikleri gibi hükümeti devirmek oldugunu sanmiyorum. Ama sonuç, AK Parti’yi milliyetçi ve devletçi ‘Türklerin partisi’ haline getirmek olabilir. Böyle bir sonuç Türkiye siyasetinin kimyasini ve dengelerini bozar. AK Parti’yi Kürtleri de temsil eden bir Türkiye partisi olmaktan çikarir. Böylece BDP bölgedeki en büyük siyasi rakibinden kurtulmus olur. Dahasi bu, Kürtlerin siyasal temsilini tamamen BDP çizgisine birakmak anlamina gelir. Öte yandan terörle mücadele sürecinde daha ‘milliyetçi, devletçi ve Türkçü’ bir pozisyona sürüklenen AK Parti’nin demokrat kesimlerle zaten sorunlu olan iliskileri de zedelenir; onu tipik bir ‘sagci’ parti haline getirir.
Sanirim PKK yasadigi derin ‘mesruiyet krizi’ni AK Parti hükümetini otoriterlestirerek asmak istiyor. Otoriterlesen bir iktidara karsi PKK’nin varligi ve eylemleri daha açiklanabilir olacaktir.
Elbette her durumda sivilleri, bebekleri, kadinlari öldüren bir örgütün hakli bir nedeni olamaz. PKK bir savas makinesi, Kürtlerin de sirtinda bir kambur. Savunulacak bir yani yok.
Dolayisiyla sorunu çözecek olan PKK degil. Çözüm sorumlulugunu, savas hukukuna riayeti, liderlik özellikleri sergilemesini PKK’dan bekleyemeyiz. Yapacagimiz, onun eylemlerini kinamak, lanetlemek. Liderlik, sorumluluk ve vizyon görmek istediklerimiz mesru siyaset kurumunun içindekiler; yani hükümet ve siyasi partiler.
Türkiye’nin gelecek vizyonunda demokrasi, çogulculuk ve özgürlük vurgusu siliklestikçe Türkler ve Kürtler ortak bir gelecek tahayyülü üretmekte zorlanir. Büyüklük taslayan, gücüyle övünen, etrafina düzen vermeye kalkisan bir yönetim ‘iç insa’ gereginin üzerini perdeliyor demektir. Bölgesel gücü degil, yurttaslarinin özgürlügünü ve refahini merkeze alan bir ülke ortak bir gelecek tahayyülü kurabilir. Yoksa PKK saldirdikça otoriterlesen ‘eski Türkiye’ye geri döneriz.
—————————————-
Zaman-28 Agustos
Ihsan Dagi