Makale

PKK’yi sarimsaklasak da mi saklasak

Son dalga KCK tutuklamalari, cumhuriyetin demokratiklesmesi, askeri vesayetin kaldirilmasi, devletin çetelerden ve derin yapilardan arindirilmasi gibi konularda uzunca bir dönemdir sirt sirta vermis olan liberal demokratlarla muhafazakâr demokratlari bir yol ayrimina getirdi gibi. Peki, ne oldu da son yillarin en önemli siyasi ittifaki çatladi?
Bu sorunun sorulma, ayrismanin yasanma nedeni, Kürt meselesinde zor bir evreye girilmis olmasi. Zor zira PKK ile Kürt meselesinin, sivil alanda silah zoruyla paralel devlet yapilandiran KCK ile hak ve özgürlüklerin sinirlarinin nerede baslayip bittiginin tespiti hayli zor.
Muhafazakârlar için mesele daha çok bir merhamet meselesi. ‘Bize karsi da hoyrat davranan bu devlet, Kürt kardeslerimize geçmiste çok büyük haksizliklar, zulümler yapti. Biz bu acilari görmekte, önlemekte ihmalkâr davrandik. Onlari yalniz biraktik, bir sekilde PKK’nin kucagina düstüler. Artik onlari bagrimiza basmali, yaralarini sarmaliyiz’ diyor, buna büyük bir samimiyetle de inaniyorlar.
30 yil boyunca terör üzerinden siyaset yapmis, 25-30 bin gencini topraga vererek siyasilesmis Kürtler ise en çok buna ‘ifrit’ oluyor. Bu dili ‘üstenci’ buluyor, kendilerine ‘acinmasindan’ nefret ediyor ve ‘sefkat’ degil ‘siyaset’, ‘duygu’ degil ‘hukuk’ istiyor.
Siyasi Kürtlerin bu kati tutumu, sefkatle açilmis kucaga gösterdikleri soguk direnç ise dindar demokratlari çok fena sarsiyor. Bir sey talep etmeyi yahut reddetmeyi, diretmeyi Kürtlere -hasa yakistiramiyorlar. Diyanet Isleri Baskani Prof. Mehmet Görmez’in ifadesinde kristalize olan ‘kardeslik edebiyatindan kardeslik hukukuna geçme’ önerisi belki de bu yüzden kitlesel destek bulmuyor.
Muhafazakârlarin ‘iman’ ettigi bir diger konu ise Kürtler ile PKK arasinda derin uçurumlar ya da en hafifinden ‘zoraki bir iliski’ oldugu. O yüzdendir ki BDP’li vekillerle ilgili temsil gerçegini ancak ‘madalyonun bir yüzü’ne bakarak kaldirabiliyorlar. Kan akmazken, sorunun sözle halledilecegi umudu dogmusken onlari Kürtlerin mesru temsilcisi görüp kabul ediyor fakat PKK siddeti tirmandigi, BDP’lilerin sözleri kulaklarini tirmaladiginda onlarin ‘Kürtlerin degil Öcalan’in temsilcisi’ oldugunu öfkeyle dillendiriyorlar.
Öcalan’in muhatap alinip alinmamasi bahsinde de benzer bir ikircikli tutum belirip belirip kayboluyor.
Liberal demokratlar ise konuya daha çok ‘devlet’ açisindan, devletin ne yaptigi ya da ne yapmadigi noktasindan yaklasiyorlar. On yillardir devletin Kürtlerin bireysel kültürel haklarini gasp ettigini, Kürtler üzerinde baski, inkar, tenkil ve asimilasyon politikalari yürüttügünü tespit ediyor, devleti sertçe elestiriyor ve degismeye zorluyorlar.
Sadece devletin yapip ettiklerine ‘kilitlenme hali’dir ki, PKK’nin ortaya çikisini, kimlerle nasil is tuttugunu, akittigi asker polis sivil kanini, örgüt içi yargisiz infazlari, Kürtler üzerinde kurdugu silahli tahakkümü vesaireyi onlarin gözünde iyice flulastirabiliyor. Belki bazilari için PKK’yi fazlasiyla ‘romantize’ ediyor, temennilerin gerçek, kör terörün ‘kurtulus savasi’ oldugu yanilsamasina yol açiyor.
Bir fark da su: Muhafazakarlar daha çok Kürtlerin geçmis istiraplarina yürek yumusatirken, liberaller Kürtlerin yakin dönem magduriyetlerine de dikkat kesiliyor.
Apaçik ki KCK, PKK’nin silah birakmadan siyasete soyunmus halidir ve liberaller ile muhafazakârlar arasindaki ayrisma da, buna göz yummak ya da yummamak ikilemidir.
——————————————–
Star-16 Kasim

Fadime ÖZKAN

Balkêş e ?
Close
Back to top button