PSK miadini doldurdu, HAK-PAR’la yola devam
Birçok arkadas gibi Özgürlük Yolu dergisinin ilk sayisindan bu yana Özgürlük Yolu hareketi içinde yer alanlardanim. Hareketimizi ilgilendiren gelismeler hakkinda görüslerimi kisaca paylasmak istedim.
16.01.2012’de, o zamanin PSK Merkez Komitesine yazdigim bir mektupla illegalite ve PSK’nin durumu hakkinda görüslerimi iletirken; ” PSK yönetiminin zaman kaybetmeden, kirk yillik siyasi hareketimizin daha fazla yara almamasi için, insiyatif alarak illegal yapiyi sonlandirmak amaciyla gerekli çalismalari baslatmasi…” gerektigini belirtmistim
Yine o mektupta “… Bu durumda parti hizla erimeye ve dagilmaya devam edecektir. PSK ya kendini fesedip ülkedeki legal partiye destek vererek tarihteki onurlu yerini alacak, güçlenmesi yönünde olumlu bir rol oynayacak; ya da anlamsiz bir inat göstererek harcanip tükenecektir” diyerek partinin gidisati hakkinda saptamada bulunmustum.
Daha fazla gecikmeden, “Kemal Burkay’in dönüsüyle birlikte siyasi gelenegimize karsi olusan olumlu havayi, rotasi düzeltilmis legal partide toparlayabilmek için bir firsat olarak degerlendirilmesi gerekiyor. Yurtiçi ve yurtdisindaki tüm legal-illegal örgütlenmelerin, demokratik, barisçi ve esitlik temelinde çözüm için mücadeleyi esas alan legal partideki yapilanma sürecine sahip çikarak katilmasindan baska yol kalmamistir.. “ diyerek de çözüm olarak önermistim.
Parti bu süreçte örgütsel yapisini tamamen kaybettigi için, bu ve benzeri sorunlara iliskin ne bir açiklama yapti, ne de bir tartisma platformu açti. Yöneticilerin aksine görüs belirtenlere, cevap bile vermeden, “defterden” siliyorlardi. Artik parti normlarinin degil, ahbap-çavus iliskilerinin geçerliydi. Bu açidan, örgütsel olarak çözülmüs, darma daginik bir yigintidan baska birsey de kalmamisti. PSK’nin bütün degerlerini hiçe sayan, Kandil eksenli hareket eden abuk subuk bir yapiya dönüsen bu yapi, elbette 40 yillik PSK’yi temsil edemez.
Son yillarda parti olarak yapilan, ortaya konulan herhangi bir çalisma oldu mu bilemem. 40 yillik geçmisin birikimlerini hoyratça harcayan; beceriksizligi tartisilmayan, hasbelkader yönetici durumunda olan mirasyediler, birakin partiye ivme kazandiracak çalismalari gerçeklestirmeyi, siradan parti çalismalarini bile yapacak durumunda olamadilar. Bu çürümüslük dönemine üyeliklerin sifirlanmasiyla basladilar. Haksizlik yapmayalim, bunda basarili da oldular.. Üyeler büyük oranda, gerçekten de sifirlandi! . Dogruya dogru!..
Ayarica, Güney Kürdistan’da ISID saldirilarindan önce Lales’i yilda iki kez ziyaret etmek; Koye’de IKDP’nin bir-iki kutlama veya anma toplantilarina katilmak; Komünist Parti’yi ziyaret etmenin disinda; yilda birkaç kutlama, kinama ya da bassagligi mesaji yayinlamak olmustur. Bunlarin disinda kayda deger her hangi bir etkinligi olmus mudur?. Neredeyse parti adina mesaj yayinlayabilmek için kulaklari selada, gözleri musalla tasinda cenaze bekler, bayrama kaç gün kaldigini sayar oldular.. Kürt halkinin özgürlügü için mücadele eden 40 yillik partinin düsürüldügü durum bu. Ortada bir cenaze var, bunun da en kisa zamanda kaldirilmasi lazim.. Daha baska bir sey söylemeye gerek var mi?..
Sözde PSK yönticilerinin, HAK-PAR’i elegeçirme planlari kongrede geri tepince , bu kez de ”kendi degerlerimizle legale çikiyoruz” diyerek, Özgürlük Yolu hareketinde bir bölünme yaratmaga çalisiyorlar. Tüm bu gelismelerin arka planinda, 2011 seçimleri döneminde Kandil ziyaretiyle sözde yöneticilerin yarattigi eksen kaymasi oldugunu düsünüyorum. Kamuoyu ve özellikle kendi üyelerinden gizlenen bu kirli ziyaretten sonraki gelismelere bir bakalim:
2011Seçimlerinde PSK ve HAK-PAR’i, PKK-BDP’nin kuyruguna takmayi “Kürtlerin ve yurtseverlerin birligi” yönünde gelistirilmis yeni politikalar gibi sunulmaya çalisilarak ise baslandi. Yaratilan bu sapmayla hem Özgürlük Yolu’na hem de HAK-PAR’a ciddi zararlar verildigini, HAK-PAR’in kapisina adeta kilit vurldugunu hatirlayalim. Yapilan, HAK-PAR ve PSK’yi yok etme, PKK disindaki unsurlarin kolunu-kanadini kirma, halki alternatifsiz birakma operasyonuydu. “Kürtlerin ve yurtseverlerin birligi, Seçim Bloku” gibi söylemlerle bugünün HDP’sinin bir bileseni olmalarinin temelleri atilmisti . Bu yikim girisimi ancak Sayin Kemal Burkay’in ülkeye dönüsü ve HAK-PAR’in basina geçmesiyle engellenmis; böylece HAK-PAR yeniden toparlanabilmisti. Surasi açik; o süreç devam etseydi bugün HAK-PAR HDP’nin bir bileseni olacak, sözde PSK’nin de legalite sorunu olmayacakti!.
Son yapilanlar, bagimsiz, kendine özgü, esitlik temelinde fedaral çözümü ve Kürt halkinin tüm temel istemlerini savunan 40 yillik bir hareketi HDP veya benzerlerine katarak Kandil sürecinde verilen sözlere kurban etmekten baska bir anlam ifade etmiyor.
2011 seçim sürecinde her ne kadar bir bütün olarak Özgürlük Yolu hareketine zarar verdilerse de, kurguladiklari amaçlarina ulasamamislardi. Bu kez de kendilerine engel olarak gördükleri HAK-PAR’i ele geçirme planlari yaptilar.
Uzun süre legale çikmaya karsi olanlar, illegaliteyi kutsayan ve arkasina saklananlar, bir anda bir yerlerden vahi inmis gibi ”PSK kendi degerleriyle legallesiyor” sloganiyla ortaya çiktilar. PSK ile ayni programa sahip; 13 yil içinde çalisilan HAK-PAR varken, illa da ayri parti kurma israrinin sebebi ne olabilirdi? HAK-PAR, bu kesimin çok sevdigi, yerli yersiz kullandigi tabirle “Kurdistani” degil miydi? Öne sürülen tek gerekçe HAK-PAR isminde Kürdistan kelimesinin geçmemesi. Kimsenin karsi olamadigi, kendi içinde tartisildigi, fakat sartlarin buna, bu asamada pek müsait olmadigi yönünde yapilan degerlendirmelere göre hareket edildigini bildikleri halde, “Kürdistan” kelimesinin sömürüsünden medet umuyorlar, O da olsaydi bu kez “HAK-PAR’lilarin gözlerinin üzerinde kaslari var” diyeceklerdi herhalde.. Çünkü niyet baska. Öne sürdükleri gerekçeye bakildiginda samimiyetsizlikleri her yönden okunuyor. Yoksa HAK-PAR’in yapilan son kongresinde, parti isiminde degisiklik yapilmasi yönünde öneride bulunabilirlerdi. 13 yil içinde çalisacaksiniz, yönetici, hatta genel baskanlik yapacaksiniz böyle bir “Kürdistani”lik akliniza gelmeyecek, ele geçirme komplosu geri tepince de ayri bir parti kurmaya gerekçe göstereceksiniz. Hadi canim siz de!..
HAK-PAR’i türlü kumpaslarla ele geçirmeyi planliyanlar, kongrede basarili olmayinca HAK-PAR’i bölmeye çalisiyorlar. Etik olmayan bu girisimin PSK’ni degerleriyle ne ilgisi var? Ayrica bu 40 yilda yaratilan degerleri baltalamak, bölmek, zarar vermek degil midir? “Kürdistani” tavir bu mudur? Önce böleceksin, sonra da “birlik” yapacaksin! Ne diyelim ”allah akil fikir versin!.. ”
Düsünülen parti, sosyalist bir parti midir? Öyle ise bugün hasbel kader sözde PSK’de yönetici olanlardan kaçi sosyalist? Bugünkü sözde yöneticilerden herhangi birinin sosyalist oldugunu duyan var mi? Genel Sekreterleri de dahil bunu söyleyen birileri oldu mu? Nedense Kemal Burkay’dan sonra partide ve yayinlarinda sosyalizmle hiç ilgilenmediler. Böyle konulara deginmediler, sosyalist olduklarini bile söylemediler.. (kimbilir içten içe Kemal Burkay’a ”bu sosyalizmi basa bela” ettigi için kiziyorlardir). Sosyalist kelimesini yalniz parti ismini söylemek zorunda kaldiklarinda telafuz eder oldular.. Peki bu durumda sosyalist olmayanlar, sosyalizme inanmayanlar, sosyalist parti mi kuracak? Sosyalisti olmayan sosyalist parti! Bu da bir yenilik, bir ilk, tabela da var tutar mi tutar!. Ama niyet bu bile degil.
Kafalari kumdan çikarmanin zamani çoktan geçmektedir. Özellikle hala bu kisilerle bir sekilde iliski içinde olan aradaslardan su sorularin cevaplarini arastirmalarini, kendi emek ve geçmislerine sahip çikmalarini bekliyorum:
1) Kandil’e kosarak giden bu yolunu sasirmislarin yaptigi gizli-kirli görüsmelerin mahiyeti ve sonuçlari hakkinda su güne kadar üyeler dahil, kamuoyuna herhangi bir açiklama yapilmadi. Bunca zaman geçmesine ragmen neden hala gizlenir? Ne için gidildi, ne konusuldu, ne kararlar alindi, hangi sözler ne karsiliginda verildi, sorgulamak gerekmiyor mu?
2) Kandil ziyaretinden sonra “Diyarbakir’a ayak basan” sözde yönetici, bu isi neden seçime iki hafta kala yapti? Ayaginin tozuyla yaptigi açiklamada “HDP ile ittifak yapabiliriz”, “seçimden sonra HDP ile resmen görüsmelerin basliyacagini” belirterek, seçimlerde HDP’ye destegini açiklamis olmuyor mu? 36 sene beklemis, iki hafta daha beklemesinde ne sakinca vardi? Amaç HAK-PAR’in seçim çalismalarina zarar vermek degilse, bu telas neyin nesiydi? Devrim treni mi kaçiyordu?
3) Kongre dedikleri mesruyeti olmayan toplantinin kararlarina göre, legal partiye kurduklari komploya karsi çikarak bosa çikartan kaç yoldas için sözde PSK’den atmak için sorusturma açtilar? Bu arkadaslar kimlerdir?
Bu konular aydinliga çikmali..
Kisaca sözde PSK’nin içine düstügü duruma deginmege çalistim. Elbette daha söylenecek çok sey var. Bu sapmanin mimarlarinin dogru yolu bulmalari için çaba göstermenin pek yararli olmiyacagina da belirteyim. Çünkü onlar PSK degerlerini, ruhunu çoktan terketmis, yamalanacak yere kapagi atmislardir. Dikkat çekmek istedigim, her Özgürlük Yolu emekçisinin kendi geçmisine, her zerresinde emegi olan degerlerine sahip çikmasidir.
Kürt halkinin özgürlük yolunda 40 yillik mücadelesiyle tarihteki yerini alan PSK misyonunu tamamlamistir. Su akmis yatagini bulmus, Özgürlük Yolu hareketi 13 yil önce seçimini yaparak, yola HAK-PAR’la devam demistir..
N. Göçmen