PSK: Yeni anayasa Kürt sorununun esitlik temelinde çözümünü saglamalidir

Yeni anayasa Kürt sorununun esitlik temelinde çözümünü ve Türkiye”nin demokratiklesmesini saglamalidir
Türkiye’de ilk kez ‘sivil bir anayasa’ yapma süreci basladi.
Bu sürecin Türkiye’nin temel sorunlarinin anayasal çerçevede çözüme kavusturuldugu bir sonuca ulastirilmasi, öncelikli olarak objektif ve samimi olmayi, gerçek anlamda geleneksel bakis açisini terk etmeyi, çagdas, demokratik ve sivil yaklasimi esas almayi gerektirir.
Bilindigi gibi, Osmanli devletinin çok uluslu çok ülkeli, çok dinli ve çok kültürlü yapisi üzerinde sekillenen Türkiye Cumhuriyeti, kurulus öncesi Kürtlerle varilan mütbakatin aksine zorla ‘tek ulus’ yaratma projesine giriserek Kürt halkinin temel hak ve özgürlüklerini gasp etmekle kalmadi, agir bir inkar, imha ve asimilasyon politikasiyla varligina kast etti. Tüm ‘anayasalar’ devletle toplumu olusturan farkli kesimler arasinda bir sözlesme olmaktan ziyade, toplumu zapturapt altina alma, bir avuç egemenin istek ve arzulari dogrultusunda zorla sekillendirmenin basarisiz araçlari oldular
Türkiye Cumhuriyeti’nin, Kürt meselesinde izledigi siddet politikalari bir yandan irkçi, fasist zihniyetin köklesmesine, militarizmin güçlenmesine yol açarken öte yandan ekonomik alanda geri kalmasina, demokratiklesememesine, basta komsulari ile olmak üzere tüm çagdas dünya ile sürekli bir gerilim halinde kalmasina neden oldu.
Kürt sorunu dün de bu gün de Türkiye’nin en temel sorunudur. Tüm diger sorunlarin temelinde yer alan, onlari etkileyen ve mutlaka çözüme kavusturulmasi gereken bir sorundur.
Kürt sorunu adil bir çözüme kavusturulmadan gerçek anlamda demokratiklesmeden, çagdas bir ülke olmaktan bahsedilemez
Geçmisten bu yana yürütülen oyalama, kandirma, siddetle bastirma yöntemlerinin ‘çözüm’ olmadigi açiga çikmisken yapilmasi gereken cesurca davranmak, sorunu dünyadaki benzer sorunlarin çözümünü de dikkate alarak çözmektir.
Kürtler azinlik degil, ülkeleri Kürdistan’da yerlesik, çogunlugu olusturan ve Ortadogu’nun en eski ve büyük uluslarindan biridir.
Çözüm de bu geçek üzerinde sekillenmelidir.
Türkiye’yi yönetenlerin sorunu dillendirirken ‘Üniter devlet, tek ulus, tek dil, tek bayrak ’söylemi ile varacaklari yer ancak eskinin tekraridir.
Kürt sorunu ‘anayasal vatandaslik’, ‘ alt kimlik’, ‘azinlik haklari’, ‘bireysel haklar’ gibi parantezler içinde çözüme kavusturulamaz.
Sorun ulusal bir sorundur, adil ve esitlik temelinde çözülmelidir.
Bunun biçimi iki cumhuriyetli federasyondur.
Anayasa, yeni, sivil çagdas olacaksa öncelikle Türkiye’nin en önemli sorunu olan Kürt sorununun çözümünün kanallarini açmalidir.
Çok uluslu çok dinli, çok kültürlü toplum yapisina ragmen Türklügün ve Islam’in Hanefi mezhebinin esas alinarak tekçi ve otoriter bir zihniyetle kurgulanan anayasalar ve ona bagli olarak insa edilen idari sistem, kurumlar, egitim ve kültür politikalari, siyasal, kültürel ve toplumsal sorunlarin çözümsüz kalmasinda, yasanan gerginlik ve çatismalarda belirleyici olmustur.
Türkiye’de, dini ve etnik çatisma ve gerginliklerin sona erdirilmesi, tüm etnik ve dini guruplarin baris içinde bir arada yasamalari isteniyorsa, yeni anayasanin, öncekilerden farkli olmasi zorunludur.
Yeni anayasa Türkiye’nin çok renkli yapisini inkâr etmemeli, aksine tüm dini ve etnik guruplarin varligini itiraf eden, uluslar arasi sözlesmelerin de isaret ettigi tüm demokratik hak ve özgürlüklerini güvence altina almalidir.
Türkiye’yi demokrasi konusunda ikmale birakan, çagdas degerlerin hayata geçirildigi saygin bir ülke olmasini engelleyen bir diger neden ise, toplumun Jakoben bir anlayisla tabandan tavana dogru biçimlendirilmesidir. Bu biçimlendirmede basta askeri vesayet olmak üzere yargi ve yüksek bürokrasi belirleyici rol oynadilar. Bugüne kadar yapilan anayasalarda vesayet sistemi korunup idame edilmekle kalmadi ayni zamanda anayasal güvence altina alindi.
Cumhuriyet tarihinin vesayet rejimi tarihi oldugunu söylemek yanlis olmaz. Türkiye’de vesayetin silahli güçler tarafindan ikame edildigi ve hayatin her alanini, yargiyi, basini, üniversite ve benzeri kurumlari etkisi altina aldigi, her on yilda bir yapilan askeri darbeler veya müdahalelerin vesayet sistemini köklestirdigi de bir sir degil.
Bu nedenle, Türkiye’de demokratiklesme sürecinin basarisi ve Kürd sorunun barisçil çözümü vesayet sisteminin sona erdirilmesini gerekli kiliyor. Bunun için yeni sivil anayasanin ve öteki yasa ve tüzüklerin militarist kayit ve baglardan kurtarilmasi gerekmektedir.
Türkiye’de degisim sürecinin basariyla sonuçlanmasi, ülkenin demokratik ve çagdas bir hale gelmesi, küresellesme süreciyle birlikte önem kazanan hukuk devleti, toplumsal adalet, insan haklari, düsünce ve ifade özgürlügü, her türlü ayrimciligin ortadan kaldirilmasi, kimlik ve kültürlerin kendilerini özgürce ifade edip örgütlenmesi, seffaflik gibi degerlere sahip çikilip hayata geçirilmesine de baglidir.
Yeni Anayasa bu alanlarda çagdas ve demokratik ölçüler temel alinarak hazirlanmalidir. Yeni anayasada özgürlükler ‘ama’lar ve türlü kayit ve kaygilarla sinirlandirilmamali, yöneticilerin ya da yargiçlarin keyfine birakilmamalidir.
Yeni anayasa ‘Olaganüstü sartlar, ülkenin birlik ve bütünlügü, artan dis tehditler’ ve benzeri bahaneler ile temel hak ve özgürlüklerin kisitlanmasina kapali olmali, aksine özgürlüklerin genisletilmesi esas alinmalidir. Yeni anayasada temel hak ve özgürlükler uluslararasi belge ve normlar temel alinarak belirlenmeli; anayasa, yasalarin hazirlanmasi sürecinde, uluslararasi belge ve normlarin temel kaynak olarak alinacaklarina vurgu yapmalidir.
Düsünce, ifade ve örgütlenme özgürlügü konusunda, ülkenin birligi ve bütünlügü gibi kavramlar bir tarafa birakilmali, terörü, nefreti, kini, ötekine düsmanligi öngörmeyen her türlü fikre özgürlük ve örgütlenme hakki taninmalidir.
Yeni anayasa, insanlarin inançlari ile yasam biçimlerini belirlememeli, bu alan kisilere birakilmalidir. Anayasa, eksiksiz bir inanç özgürlügü saglamali, hiçbir dini inanca vurgu yapmadan, farkli inançlara sahip olanlarin bir arada kardesçe yasamalarini saglayacak bir yapida olmalidir. Inanç özgürlügü çerçevesinde, din dersleri zorunlu olmaktan ve devletin kontrolünden çikarilmalidir. Devleti inanç alaninin disina çikartmak için, yeni anayasada Diyanet Isleri Baskanligi ve benzeri bir baska kuruma yer verilmemelidir.
Anayasa, her dini kesimin islerini düzenleyecek, harcama ve giderlerini karsilayacak bir düzenlemeye gitmesine uygun bir yapida olmali; devleti yalnizca inanç özgürlügünü güvence altina almakla, kamu düzeninin gerekleri bakimindan denetim yapmakla görevlendirmelidir.
Yeni anayasada yargi ve kurumlari, hiçbir ideoloji temel alinmadan ve devleti, siyasi iktidari korumakla görevlendirilmeden ve uluslararasi normlar referans alinarak tarif edilmelidir. Yeni anayasada, yarginin bagimsiz ve tarafsiz olmasi, siyasi iktidara, vesayet kurumlarina hizmet yerine adaleti saglayacak bir yapiya kavusmasi saglanmalidir.
Yeni anayasa ideolojik kayit ve referanslardan, bu baglamda Kemalist ideolojinin baglarindan, arindirilarak yapilmalidir.
Yeni anayasa, özürlüler basta olmak üzere, kadin ve çocuklara pozitif ayrimcilik yapilmasina cevaz verecek bir yapida olmalidir.
Sonuç olarak yeni anayasa;
‘Ama’larla, ‘lakin’ ve ‘fakatlar’ la özgürlükleri kisitlayan degil genisleten;
Vesayet sistemini güçlendiren degil dislayan;
Ideolojik referansi olmayan;
Devleti degil insani koruyan;
Dini, etnik ve kültürel farkliliklari inkâr eden degil, onlari kabul edip haklarini teslim eden;
Kürt sorununu esit ve adil bir çözüme ulastiracak olan federal bir çözüm modeliyle çözmeyi içeren;
Kürt halkinin kimligini taniyan,
Çagdas ölçülerde örgütlenme özürlügünü içeren ve Kürt ve Kürdistan isimli partilerin serbestçe örgütlenebilme olanagini saglayan,
Kürtçenin resmi dil olmasini ve Kürtçe egitim ve ögretimin her düzeyde güvence altina alinmasini içeren,
Yeni bir anayasa yapilmali.
En önemlisi de böyle bir anayasa için, tüm kesimlerin yeni anayasa sürecine özgürce katilmalarinin saglanmasi gerekir.
21.01.2012
PSK-Kürdistan Sosyalist Partisi
Dengê Kurdistan