Makale

Reel sektörde ekonomi durma noktasinda

15 Temmuz darbe girisiminden sonra, olagan üstü halin ilani ile beraber toplumda bir kaygili bekleyis olmaya basladi. Olaganüstü Kanun Hükmünde Kararnamelerle Fetocülere ait is yerlerine el konulmasi ve binlerce kisinin kamu görevlerinden uzaklastirilmasi, reel ekonomi üzerinde de olumsuz etkisini gecikmeden gösterdi. Bir yandan kamuda isten atilanlar, bir yandan da el konulan is yerlerinde çalisanlarin issiz kalmasi, zaten kabul edilebilir sinirlarin üzerinde olan issizligi büsbütün artirdi.

Öte yandan sermaye güvenli ortam ister. Özel mülkiyetin güvence altinda olmasina bakar. Aksam zengin olup, sabaha karsi KHK’larla tüm mal varligina el konuldugu için yoksul olan insan sayisi artikça, sermaye ürkmekle kalmaz, panik içinde güvenli liman arar.

OHAL’in ilanindan sonra, hemen hemen tüm kredi degerlendirme kuruluslari, Türkiye Ekonomisinin durgunluk dönemine girdigini rapor etti. Hükümet tüm bu degerlendirmeleri sakin karsilayip, önlem alacagina, bunlar siyasi degerlendirme deyip, rapor ve gözlemleri reddetti. Ne var ki OHAL’in ilanindan bu yan bes buçuk ay geçti. Geçen bu süre tüm kredi degerlendirme kuruluslarini hakli çikardi. Piyasada yaprak kimildamiyor, döviz almis basini gidiyor. Tüm çabalara ragmen dövizdeki yükselis durdurulamiyor.

Dövizdeki bu ani ve hizli yükselisin topluma agir bir faturasi vardir. Bir kere Türkiye ekonomisi kapali bir ekonomi degildir. Zaten ihracatimizin ithalati karsilama imkâni yoktur. Dis ticaret açigi çok fazla. Bu ülke enerji bakimindan yüzde yetmisin üzerinde disa bagimlidir. Bir yandan dünya piyasalarinda petrol fiyatinin artmasi, öte yandan döviz kurunun yükselmesi ekonomi üzerinde çifte baski yapiyor. Enerji, üretimde de dagitimda da temel girdidir. Hem üretim maliyeti hem de dagitim maliyeti hizla artiyor. Enerji disinda da günlük yasamda kullandigimiz pek çok sey ithal ürünüdür. Ithal mallarin fiyati da dövizin yükselmesine bagli yükseliyor. Bunun sonucu ister istemez enflasyon artacaktir. Enflasyondaki her bir puan artisi, issizlikte de bir puan artis saglayacaktir.

Küresel ekonomide sermaye iki sey arar. Birincisi güvenli bir piyasa, ikincisi de karliliktir. Türkiye 19 Temmuzdan bu yana sermaye için güvenli sayilmiyor. Hiçbir yargi karari olamadan, hükümetin düzenleyici islemi ile isyerlerine ve isletmelere el konulabiliyorsa, burada sermaye için güven sorunu dogmustur. Nitekim sadece yabanci sermayede degil, yerli sermayeden de kaçis vardir. Ülkeden çikan döviz giren dövizden fazla olunca, dövizdeki yükselis durdurulamiyor. Cumhurbaskanin halka dövizinizi satin çagrisi, dövizin yükselisini engelleyemez. Zira dövize olan talep arzdan çok yüksektir.

Faizin asiri düsürülmesi de sermayenin kaçisinda etkili oluyor. Finansal hareketin yönü yine getirinin yüksekligine baglidir. Her para sahibi girisimci degildir. Genelde tasarruf sahipleri girisim ve yatirim risklerini almadan tasarruflarini degerlendirme egilimindedirler. Türkiye’de faiz getirisi dünya piyasalarinin altina düstügünde para faizin yüksek oldugu yerlere dogru akacaktir. Türkiye kapali ekonomiyle yönetilmiyor ki faiz düsünce yatirim artsin. Faizin düsürülmesi tasarruflari dogrudan dogruya yatirima yönlendirmiyor. Küresel ekonomide dünyanin baska bölgesinde daha yüksek faiz varken, kolay ve risksiz getiri oldugu için tasarruflar öncelikle oraya yöneliyor. Su anda ülkeden döviz çikisini artiran bir etken de, faizin enflasyonun altindan seyretmesidir.

Ekonomi yönetimi dogru yolda degildir. Bu ekonomik politika piyasayi canlandiramaz. Ülkede döviz çikisinin hiz kazandigi bir dönemde vergileri artirmak yangina körükle gitmektir. Son günlerde Otomotivden tutun, tütün ve alkollü içeceklere kadar Özel Tüketim vergisi artirildi. Zaten döviz artisi ile yükselen fiyatlar vergi artisi ile daha da katlandi. Hadi otomobiller ithal ediliyor, fiyatlarinin yükselmesi talebi düsürerek bir miktar ithalat ihracat dengesine katki yapabilir. Tütün ve alkollü içeceklerdeki fiyat artisi döviz tasarrufu saglamaz. Olsa olsa kaçakçiligi kamçilar. Komsu ülkede bes liranin altinda olan sigarayi piyasaya üç kat fiyatla arz ederseniz, vatandas kaçak yoldan temin yoluna gider. Üstüne üstlük ihraç ettigimiz sigara daha çok döviz verilerek kaçak yolda ülkeye geri döner.

Alkolde de durum ayni. Fakat bu kez kontrolsüz, ruhsatsiz, merdiven alti alkollü içecek üretimi baslar. 2011 yilindan bu yana yüzlerce vatandasimiz sahte raki nedeniyle hayatindan oldu. Öte yandan eglence sektörü zora girer. Alkollü içecek fiyati arttikça, eglence mekanlarinin kepenkleri birer birer kapanir. Bu da yeni bir issizlik ve gelir kaybi nedenidir.

Hükümetin ekonomi ile ilgili kararlari rasyonel degildir. Mali politikalar mali ihtiyaçtan kaynaklanmiyor. Islami reflekslerle hareket edince, mali yük toplumun bir kesiminin sirtinda kaliyor. Aslinda hükümet bununla insanlarin yasam tarzlarina müdahale etmis oluyor. Bu nedenle AKP hükümeti basa geldiginden beri tütün ve Alkollü içeceklerin fiyati defalarca katlanmistir.2002 de 8.5 TL olan 70.lik raki bu gün 82.TL, 2.5 TL olan marlboro sigarasi bu gün 13 TL’dir. 2002 de asgari ücret 265.5 TL iken bu gün 1.300.00.TL’dir. Sigara asgari ücretle bas basa zam alirken alkollü içecekler asgari ücrete göre tam iki kat zam almistir. 2002 de Türkiye’de fert basina düsen gayri safi milli hasila bin dolarin altinda iken, su anda 8.500 dolar düzeyindedir. (son döviz artisi dikkate alindiginda) Alkol ve tütün tüketicileri gayri safi milli hasiladaki artisin getirdigi refahtan zerre kadar istifade edemedikleri gibi, yasam seviyeleri gerilemistir. Hükümet açikça yasam tarzini hedef almis, kendilerinden olmayan, öteki saydigi bu kesime bile bile yüksek bir vergi yüklemistir.

Hükümetin ÖTV’yi artirmasi liberal ekonomin de ruhuna aykiridir. 1945 yilindan beri gümrük vergilerinin düsürülmesi ve kota uygulamalariyla mücadele ediliyor. Dünya Ticaret Örgütü, sermaye ve emtianin serbest dolasimi için tüm dünyada gümrük vergilerinin yeknesakligi konusunda çalismalar yürütüyor. Türkiye’nin dünya piyasasiyla rekabet edebilecek güçlü bir otomotiv sanayisi yoktur. Otomotivdeki ÖTV artisi gizli bir gümrük vergisi artisi anlaminda da yorumlanacaktir. ÖTV artisi talebi düsürecek, buna mukabil ithalat da düsecek. Küresel otomotiv devleri elbette bu duruma kayitsiz kalmayacaktir. Hem Türkiye aleyhine DTÖ ve kendi hükümetleri nezdinde lobicilik yapacak. Yüksek bir ihtimal ile o hükümetler de Türkiye’den ithal ettikleri mallara ÖTV benzeri vergiler uygulayacaklardir. Bu da Türkiye’nin ihracatini düsürecektir. Kisacasi ÖTV artisi bir yandan vatandasin refahini düsürürken beklenen mali katkiyi saglamayacaktir.

Bundan sonra Türkiye ekonomisini zor günler bekliyor. Piyasanin canlanmasi verili durumdan zor görünüyor. Önümüzdeki dönemde pek çok esnafin kepenk kapatmasini, isletmelerin ardi ardina iflasini tahmin etmek kehanet degildir. 05.12.2016

Av.Abdulmenaf KIRAN
HAK-PAR Gnl.Bsk.Yard.

Abdulmenaf Kiran

Back to top button