Reyhanli, Içki Yasasi, Gezi Parki ve Yavuz Selim

Reyhanli patlamasinin hemen ardindan hükümet, daha gerekli arastirma yapilmadan hedef gösterdi ve bu eylemi Esat’a bagli El Muhaberat’a yükledi.
El Muhaberat bunu yapamaz mi? Yapabilir tabi. O da pek çok ülkenin ‘muhaberati’ gibi acimasizdir, isine gelen ve gücünün yettigi eylemleri yapar ya da yaptirir.
Ama bu iste çikari olan baskasi da yapmis olamaz mi? Nitekim ben, ‘Reyhanli Olayinin Arkasinda Kim Var?’ baslikli yazimda buna isaret ettim, Türkiye ve ABD’yi savasin içine çekmek isteyen Suriye muhalefeti veya onun içindeki bazi güçler, örnegin El Kaide bunu yapmis olabilir dedim; öteki ihtimallerin yani sira buna da isaret ettim.
Hükümet sözcüleri bu ihtimali ileri sürenlere pek öfkelendiler, hedef sasirtmakla suçladilar.
Ama ilginçtir, çok geçmeden Jandarma istihbaratinin bazi belgeleri internete döküldü ve bunlar, eylemden epeyce önce, Suriye muhalefetinin bir parçasi olup rejime karsi savasan El Kaide yanlisi El Nusra örgütünün Türkiye içinde bazi terör eylemlerine hazirlandigini saptamislardi.
Ayrica hem MIT’in hem Emniyet’in günler, hatta aylar öncesinden eylemi yapan kisilerle ilgili bilgi sahibi olduklari ve onlari izledikleri anlasildi Öyleyse bu kisiler neden zamaninda yakalanip eylem önlenmedi?
Bunun izahi zordur
Üstelik bundan bir hafta kadar önce Adana’da sarin gazi ile yakalananlarin El Nusra mensubu olduklari ve çok daha etkili bir terör eylemine hazirlandiklari anlasildi.
Reyhanli olayi böylesine yogun tartisma konusu iken içki meselesi gündeme düstü. Ardindan Taksim Gezi Parki olayi ve 3. Bogaz Köprüsü’nün adi!
Acaba, zaman zaman ileri sürüldügü gibi, bunlar gündemi degistirme çabasi mi?
Içki ile ilgili olarak alel acele çikarilan yasa, acaba salt yurttaslari içkinin kötülüklerinden korumak gibi iyi niyetli amaçlar için mi, yoksa dini inançlar geregi içkiye duyulan tepki ve öfkenin ürünü mü?
Elbet kimi insanlar dini inançlari nedeniyle, kimileri baska nedenlerle alkollü içkilere karsi olabilirler ve kullanmayabilirler. Yönetimler de yurttaslarini alkollü içkilerin kötülüklerinden korumak için belli düzenlemeler yapabilir. Ama bu belli ölçüleri astigi zaman, Anayasa Mahkemesi Baskani Hasim Kiliç’in da son TÜSIAD toplantisinda söyledigi gibi, baskalarinin hayat tarzina müdahaleye dönüsür ve vicdanlari yaralar.
Bu endise yersiz degil. Son düzenlemenin gerekli sinirlari astigi ve kimseye zarar vermeden alkol kullanimini bile engellemeye çalistigi görülüyor.
Bu zamanda bu tür önlemler kendi yasam tarzini baskasina dayatmadir.
Peki, yerine bir zamanlarin Topçu Kislasi’ni yeniden dikmek için Taksim Gezi Parki’ni söküp bu yesil alani yok etme inadina ne denir? ‘Ben böyle buyurdum, dedigim olacak!’ deyip buna karsi çikan binlerce insanin çagrisina kulak tikayip, onlari coplarla, biber gazlariyla, gaz bombalariyla dagitip?.. Üstelik konu mahkemelik olup 1. Idare Mahkemesinde görülmekte iken?.. Bilirkisi raporunda, söz konusu düzenleme için Tabiat Varliklarini Koruma Komisyonu’nun onayinin gerektigi ve böyle bir onayin olmadigi belirtilmisken?..
Özetle, hükümet ve belediye, Gezi Parkini bozmakla ayni zamanda yasa disi bir is yapmakta
Bu is üstelik sözde tarihi eserleri koruma adina yapiliyor. Peki orada Osmanli topçu kislasi yerine bir Bizans eseri olsaydi ayni çaba gösterilir miydi?
Istanbul’un ortasina topçu kislasi degil, park yarasir.
Bunlarin üstüne bir de yaraya tuz basar gibi, su 3. Köprü’nün adi geldi.
Bu Köprü aslinda, bizzat Erdogan’in da belediye baskani iken karsi çiktigi, büyük doga tahribatina yol açacagi için ‘yapilmasi cinayet olur’ dedigi köprüdür. Bu yetmezmis gibi, bir de adina Yavuz Sultan Selim Köprüsü denmez mi? Yani bu ülkedeki Alevi nüfusun hakli olarak öfke ve nefretle andigi, on binlerce Aleviyi kiyimdan geçirmis padisahin adi
Simdi onlarca muhafazakâr kalem erbabi ve hükümet yandasi, bu ismi savunmak ve tarihi gerçekleri çarpitmak için seferber olmus durumda. Efendim, Yavuz Selim imparatorluga büyük hizmetler etmismis Misir’dan Halifeligi getirmismis Alevi kiyimi yaptigi bir rivayetmis, sadece bazi Sah ajanlarini hakli olarak öldürmüsmüs
El insaf yani!
Bre efendiler ve hanimlar! Imparatorlugu üç misli genisletse, Halifeligi Misir’dan gasp edip getirse ne yazar? Imparatorlugun büyümesi kimin yararina, kimin zararina? Bir hanedan bununla yükselmis, onun çevresinde bir saray erkâni ikbal bulup saltanat sürmüs olabilir. Ama bundan Anadolu’nun -Türkler de dahil olmak üzere- bir kullar yigini sayilan, canlari saray nezdinde bes kurus etmeyen halklarina ne? Bu büyüme, yani fetihler olurken Anadolu, Arabistan ve Balkan halklarinin neler yasadiklarini, canlarina nasil kiyildigini, mallarinin nasil talan edildigini, kadinlarinin ve çocuklarinin nasil kölelestirildigini de bilmez misiniz?
Tarihe fatihlerin ve hanedanlarin degil, bir de fethedilenlerin ve kölelestirilenlerin gözüyle bakin.
Sonuç olarak diyecegim su: AK Parti ve yandaslari yanlis uygulamalar içindeler ve bu gidisle kendi karsitlarina dönüsecekler. Bu hal ve gidis onlara, son on yilda attiklari olumlu adimlarla kazandiklari puanlari hizla kaybettirecek.
Bir dönemin elit azinligi, Kemalist ideolojinin mensuplari, tekellerinde tuttuklari iktidar gücüne dayanarak -ki bu asil olarak militarist güçtü- bildiklerini okudular; Bati’dan kopya ettikleri kendi hayat tarzlarini dayattilar; halkin deger yargilarini, kültürel degerlerini, dil ve inançlarini, yakinmalarini ve itirazlarini hiçe saydilar. Onlarin sesine kulak vereceklerine taleplerini zorla bastirdilar. Simdi de Parlamento’daki parmak çogunluguna ve iktidar gücüne dayanarak yaptiklariyla, AK Parti ve yandaslari benzer bir görüntü veriyorlar. Seçimle gelmis olmak onlara bu hakki verir mi?
Kanun yapici yerde olunca ve parmak sayisi buna yetince bildigini yapmak çogunlugun diktatörlügüne varir. Bunu yasaklarla, polis copu ve biber gazi sayesinde hayata geçirmek belki mümkündür. Ama nereye kadar?
Yanlisi tekrarlamak marifet degil. Esat’i elestirenler ona benzememeli. Bu ülkeye gerekli olan özgürlük ve demokrasidir. Kemalistler çok renkli toplumu tek renge boyamak istediler ve bu ülkenin 90 yilina mal oldu. Simdi ayni seyi AK Parti denememeli.
Tek renk olunca ha haki olmus ha yesil, hiç fark etmez.
Kemal Burkay