Rojava’yi kemiksiz Esad’a teslim etmek! Öyle mi?
Restlesmelere ve sulari test eden hamlelere bakildiginda Suriye’de herkesin final sahnesine hazirlandigini görüyoruz. Ruslar da Amerikalilar da Kürtlerin Ortadogu’nun en dinamik gücü oldugunun farkinda. Hâliyle bu ‘sinir savasi’ bitmez.
Suriye küçük bir cografya olsa da bir dünya savasini aratmayacak kadar denge ve çatisma unsuru barindiriyor. Bu diyari aksam yatarken biraktigi yerde sabah kalktiginda bulana ask olsun!
Evet, belli parametreler var ki agir bir kaya gibi yerinden oynamiyor. ABD’nin Suriye’nin dislerini sökmek için üzerine yikilmis bir savasin atesini her firsatta harlamasi gibi Rusya’nin Ortadogu’da ayagini basabildigi yegâne yer olan Suriye’yi kimseye kaptirmak istememesi gibi Ya da Suriye düstügünde siranin kendisine gelecegini adi gibi bilen Iran’in Sam’i yalniz birakmamasi gibi Ha bir de Türkiye’nin degismeyeni vardi. Neydi o? ‘Esad mesruiyetini yitirmistir, gitmeli!’ Gördük ki ‘yanardöner’ ittihatçilarin amentüsü yokmus. Parametre parametre degil, telis çuvali gibi yukardan doldur asagidan salsin. Peki, nedir Ankara’nin asil sabitesi? Sanirim Kürtler! Hayir, kesinlikle Kürtler.
Ya degiskenler? Orasi buz pisti gibi; paten izleri birbirine karisiyor.
Mesele, Suriye’nin hangi tepesinde durduguna göre degisiyor. Firat’in batisindan yani Kürtlerin tarafindan Firat’in dogusuna bakanlar ilk etapta sunu görür:
Türkiye ve ‘belli belirsiz ortaklari’, ISID ile savas adi altinda sadece devir teslim törenlerinin yapilmadigi bir kolaylikta Cerablus, Rai ve (militanlarin Melhame-i Kübra’nin yani kiyametten önceki son savasin yasanacagi yer diye kostugu) Dabik’i aldiktan sonra El Bab’a yöneldiginde Rusya ve Suriye fazla ses çikarmadi. Demek ki Kürtlerin ABD ile birlikte çalismasindan rahatsiz olan Sam ve Moskova, Rojava’nin Türkler eliyle hirpalanmasini ve bu sekilde YPG-Pentagon ortakliginin bitirilmesini istiyor. Çünkü NATO’daki ortagi Türkiye’yi daha fazla küstürmek istemeyen ABD, TSK’nin havadan ve karadan yaptigi atesleri durdurma iradesini göstermeyerek Kürtleri ortada birakiyor. Bu durumda Kürtler mecburen Sam’la ittifaka yönelecek.
Bu tespit bir zaman dilimi için dogru. Ama isaret kazigini oraya sabitlemek de yaniltici olabilir.
Söyle ki, Türkiye, YPG’nin öncülügündeki Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) ISID’den temizledigi Tel Rifat’a geçen hafta boyunca hamleler yapinca beklenmedik bir karsi hamle geldi. Isaretsiz bir helikopter Türkiye’nin sahadaki ortaklarini vurdu. Bütün resmiyetiyle TSK’nin açiklamasi söyleydi:
‘Esad rejim unsurlarina ait oldugu degerlendirilen bir helikopter tarafindan, Tall Nayif’de bulunan muhalif unsurlara yönelik ‘varil bombali’ hava saldirisi neticesinde 2 muhalif sehit olmus, 5 muhalif yaralanmistir.’
‘Cümledeki bes yanlisi bulun’ oyununa namzet bir açiklama!
Niye Tel Rifat? Ve neden Dabik’a kadar sessizce izleyen Suriye, Tel Rifat’a gelince müdahale etti?
Tel Rifat, ISID’in elindeki El Bab yolu üzerinde duruyor. El Bab’in alti Suriye ve Rusya’nin operasyon alani. El Bab’a varildiginda oyunun kurallari degisecek. Bu bir. Ikincisi, Tel Rifat, ISID degil Suriye ordusu ve Rusya’nin da gözettigi, zaman zaman dolayli olarak yardim ettigi YPG liderligindeki SDG’nin kontrolünde. Suriye, ISID’in yerine alan güçlerin Türk destekli cihatçilar yerine müzakereye açik duran SDG olmasini tercih edebilir.
Tel Rifat, Kürtlerin Kobani ile Afrin arasinda Cerablus üzerinden basaramadiklari koridor için alternatif bir güzergâhta yer aliyor. Türkiye’nin önceligi de zaten Kürtlerin koridor planlarini bozmak.
Rusya’nin Türkiye’yi oyuna sokan yesil isigi, kuzeyde ISID’in bulundugu seritle sinirliydi. Rus-Amerikan anlasmasi da herkesin bulundugu bölgede çatismalari dondurmasini öngörüyordu. Türkiye, El Bab, oradan da Rakka’ya kadar gitmeyi gündemine alinca bu yesil isik kirmizi isiga dönüverdi. Burada Rusya’nin S-300-S400’leri Suriye’ye gönderdigine dair açiklamasina ve Suriye ordusunun Türk uçaklarinin vurabilecegine dair uyarilarini da hatirlatalim ki kirmizi isigin rengi fas olsun.
Afrin Kantonu’ndan bir yetkiliye ‘SDG’nin Tel Rifat’ta ne kadar savasçisi var? Türkiye yüklenirse Tel Rifat’tan çekilirler mi’ diye sordum. Verdigi yanitlara göre bölgede Ceysu’l Suvvar, Cephetü’l Akrad (Kürt Cephesi) ve YPG-YPJ’den olusan yaklasik 2 bin savasçi var. En fazla Arap yogunluklu Ceysu’l Suvvar öne çikiyor ancak YPG-YPJ olmadan bu cephe tutulamaz. Set Sehba’ya kadar giden Türkiye destekli gruplar birkaç kez püskürtüldü. Çatismalar daha çok Arap köylerinde gerçeklesti. Kürt köylerinde direnis daha fazla olabilir. YPG-YPG varligi sürdükçe de Türkiye’nin öne sürdügü gruplarin bu bariyeri asmasi zor.
Elbette Türk hükümetinin, önüne kattigi gruplari El Bab’a sokup Halep’i tehdit eder pozisyona gelerek dengeleri degistirmek gibi bir hayale kapilmis olmasi muhtemel. Uluslararasi koalisyon Musul’a odaklanmisken firsatlari degerlendirmek! Mantik bu.
Bütün bu hikayenin arka planini anlatacak sey elbette Erdogan’in Putin’le yaptigi Halep pazarligidir. Bu gelismeler olurken dönüp Halep mutabakatina ne olduguna bakmali. Putin, Erdogan’dan Nusra’nin Halep’ten çikartilmasini talep ederken aslinda Türkiye’yi satranç tahtasinda kiskivrak yakalayacagi bir köseye itti. Erdogan, Nusra’yi Halep’ten çikarma konusunda taahhüt altina girerek iki sey yapmis oldu: Birincisi kendisini El Kaide’nin hamisi durumuna soktu. Bu uluslararasi platformlarda Erdogan’i sikintiya sokacak bir koz. Ikincisi aslinda yerine getiremeyecegi bir sözü vererek hem Putin’e karsi borçlu kaldi hem de Halep’te oyuna giremedi. El Kaide kendisine destek veren ele tesekkür eder ama kendi gündeminden de kolay kolay sapmaz. Nusra çekildiginde Halep cephesi çöker. Bunu El Kaide ve müttefiklerine yaptirmak için iliskinin boyutunun baska bir boyutta olmasi gerekir.
Erdogan sözünü yerine getiremeyecekse Putin, Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarina daha fazla derinlik katmasina neden göz yumsun?
Suriye’ye baska bir tepeden bakan da ‘Halep’e karsilik Kürtler mi’ diye sorabilir. Malum Türkiye, Rojava’nin bir statüye kavusmasini büyük bir tehlike olarak görüyor. Ankara açisindan özerkligin Sam tarafindan taninmasi senaryolarin en kötüsü. Bu yüzden müdahale tehdidinin dozaji sürekli artiyor.
Rojava’yi kusatma stratejisine yönelik ABD’nin tutumu bir kenara Rusya da ortada bir hile yoksa ‘Halep’e karsilik Rojava’ gibi bir denklemin içine kolayca girmez. Bir kere Türk-Rus yakinlasmasina ragmen Rusya, ABD’nin Suriye’ye sirayet etmesini engellemek için Kürtleri yakin planda tutuyor. Üstelik Ankara’nin hiç hoslanmayacagi bir yoldan. Belki Türkiye’nin YPG mevzilerini vurmasina Kürtlerin çaresizlikten Sam eksenine kaymasini saglamak ve pozisyonunu zayiflatmak gibi bir beklentiyle göz yummus olabilir. Bilmiyoruz. Ancak öyle olsa bile bu, Rusya’nin Kürtleri göz ardi ettigi anlamina gelmez. Mahmut Bozarslan’in Al Monitor’da yayimlanan yazisina bakilirsa Rusya Disisleri ve Savunma Bakanligi’ndan bir heyet Himeymim Üssü’nde Kürtlerle Suriyeli yetkilileri bulusturdu. Ruslar masaya anayasanin yeniden yazilmasi, Suriye’nin federatif bir sisteme geçmesi, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin ismini Suriye Demokratik Cumhuriyet olarak degistirilmesi, YPG-YPG ve Asayis’in bölgenin dogal yapilari olarak görülmesi gibi önerilerle geldi. Bunlar Kürtlerin ‘Hayir’ diyebilecegi sartlar degil. Peki, Suriye tarafi ne diyor? Belli degil. Belli olan su: Rusya, Kürtleri, Sam eksenine çekecek bir müzakere süreci için çabaliyor. Bu hamle Suriye’de güçler dengesini de etkileyecek bir boyuta sahip. Eger müzakereler ilerlerse o zaman dönüp ‘Sayin Putin ile görüstüm. Artik Halep halkini huzura kavusturalim dedim’ diyen Erdogan’a bir kez daha bakmali. A’dan Z’ye alfabenin hangi harfine denk gelir bilmiyorum ama Erdogan’in alternatif planinda buna yer yok. B, C, ya da her ne ise Türkiye’nin özerk yapilari çökertip Esad’a kemiksiz bir Rojava teslim etmekten baska bir alternatif düsünebildigini sanmiyorum. Bunun Rusya’nin da seçenegi olduguna dair hiçbir isaret yok.
Hâl buysa Putin neden Erdogan’in oyun oynamasina göz yumuyor? Muhtemelen Putin’in yaptigi Türkiye’yi Suriye sahasinda kale degistirmeye itmek. Rusya Federasyon Konseyi Savunma ve Güvenlik Komitesi Baskan Yardimcisi Franz Klintseviç’in Türkiye’nin Rusya, Iran, Irak ve Suriye arasinda kurulan istihbarat paylasim havuzuna dahil oldugunu açiklamasi pek manidar. Bu dogruysa Bati ile papaz olup Dogu ile dans eden Türkiye, Putin’in oyun sahasina çoktan girmis demektir. Bu, ‘Dostum Erdogan’dan ‘Adamim Erdogan’a dogru ilerleyen bir hikâyeyi andiriyor ama bir oyunun içinde baska bir oyunun perdesi açildigindan vaziyet hâlâ çok sisli.
Kürtlerin sansi iki küresel güç arasinda denge unsuru hâline gelmeleri. Bu bakimdan ‘Kemiksiz Rojava’ düsleyenlerin planlari ABD’ye de ters. Rojavali yetkililer, ABD’nin Ankara’yi yatistirma geregi duysa da Kürtlerden su asamada vazgeçemeyeceginden emin. Amerikalilar agirligini koyarak Türkiye’yi Menbic’e giderken nehrin önünde durdurdu. Amerikan Özel Kuvvetleri’nin Tel Ebyad’da ABD bayragi asmasinin tek mesaji vardi: Firat’in batisi Kürtler için kirmiziçizgiyse Firat’in dogusu da Türkiye için kirmizi çizgidir.
Amerika da oyununu böyle oynuyor.
Restlesmelere ve sulari test eden hamlelere bakildiginda Suriye’de herkesin final sahnesine hazirlandigini görüyoruz. Obama giderayak kaza yapmadan dosyayi yeni baskanin kucagina birakmak niyetinde. O yüzden tercihi Türkiye’yi de Kürtleri de Ruslari da idare etmekten yana. Yeni baskan kim olursa olsun Amerikan kurumsal yapisi, sapkalarindan birini Kürtlerin podyumuna atti bir kere. Ruslar da Amerikalilar da Kürtlerin Ortadogu’nun en dinamik gücü oldugunun farkinda. Hâliyle bu ‘sinir savasi’ bitmez.
————————————————
28 Ekim
Fehim Tastekin