Roller degisirken
Vahap COSKUN
Kemal Kiliçdaroglu 2010 yilinda CHP Genel Baskani oldugunda selefi Deniz Baykal’dan farkli bir rota izleyecegini hemen gösterdi. Baykal’in partinin çekirdek seçmenine hitap eden ve eski müesses nizamin kuvvet merkezlerinin hassasiyetlerini kasimaya odakli siyaseti yerine genis toplum kesimlerine açilmayi hedefledi. Ancak gerek parti içindeki direnç mahfillerinin çoklugu ve gerek gönlü kazanilmaya çalisanlar kesimlerin güvensizligi, Kiliçdaroglu’nun bu rotada hizli mesafe almasini engelledi.
2019 yerel seçimleri, Kiliçdaroglu için kritik bir esikti. Evet, Kiliçdaroglu’nun yönetimde yeni bir yol deneniyordu ama bu da partiyi menzile ulastirmaya yetmiyordu. Genel ve yerel seçimlerde, cumhurbaskanligi seçimlerinde ve halk oylamalarinda hep AK Parti’nin gerisinde kalinmasi, tabanda ve tabanda kipirdanmalari daim kiliyordu. Hasretle beklenen basarinin bir türlü gelmemesi, hem Kiliçdaroglu’nun liderliginin hem de yerlestirmeye çalistigi siyasetin ciddi bir biçimde sorgulanmasina neden oluyordu. Dolayisiyla yerel seçimlerde yasanacak bir yeni bir hezimet, Kiliçdaroglu’nun da yeni tarz siyasetinin de ipinin çekilmesi sonucunu dogurabilirdi.
ÇARSIYA UYMAYAN HESAP
Böylesine hayati bir dönemeçte Kiliçdaroglu’nun imdadina, AK Parti’nin cumhurbaskanligi hükümet sistemi kostu. Ironik bir durumdu bu, zira bu sistem CHP’ye iktidar kapisini tamamen kapatmak üzere kurgulanmisti. Sistemin müelliflerine göre, Türkiye seçmeninin % 60-65’i sag-merkez sag partileri, % 35-40’i da sol-merkez sol partileri tercih ediyordu. Eger taraflar karsilikli olarak ‘tek’e indirilir ve seçimler de bu kimlikler arasi bir yaris hüviyetine sokulursa, o vakit çogunlugu temsil eden mevcut iktidar ve ortaklarinin sandikta hep önde çikmasi garantiye alinmis olurdu.
Fakat evdeki hesap çarsiya uymadi. Çünkü ne siyaset stabildi ne de sosyoloji. Zaman içinde iktidardan hosnut olmayanlarin sayisi artti, muhalefetin zeminin güçlendi ve bu da en çok ana-muhalefet partisi CHP’ye yaradi. Etyen Mahçupyan’in ifadesiyle ‘Parti tabanini genisletemeyen Kiliçdaroglu, en büyük muhalefet partisinin lideri olarak muhalefet ittifakinin mimari haline geldi ve böylece bir anda halkin yüzde 50’sinin dogal temsiliyetini üstlendi. Parti olarak becerilemeyen genisleme, sistemin verdigi imkân sayesinde liderin inisiyatifi, çabasi ve parti disinda kurdugu olumlu iliskiler sayesinde ‘defacto’ ortaya çikti ve hakli olarak bir basari öyküsü olarak okundu.’
DÖNÜSÜM VE ÖZGÜVEN
Sistemin verdigi bu sansi iyi kulandi Kiliçdaroglu. Bir taraftan, basörtüsü yasagi konusunda cesur bir özelestiri yaparak, partinin vitrinine muhafazakâr kimlikleriyle maruf kisileri koyarak ve kutuplasma yaratmaya meyyal konularda serinkanli bir tutum sergileyerek muhafazakâr kesimlere açilma stratejisini israrla sürdürdü. Diger taraftan da, geçmiste birbirleriyle ayni cümlede anilmalari dahi zor olan partileri, muhalefet semsiyesi altinda bir arada tutabildi. Birçok dengeyi gözetmeyi gerektiren hassas bir siyaseti gerekli kiliyordu bu durum; Kiliçdaroglu bunun altindan kalkabildi. 2019 seçimlerindeki basari da bu sayede geldi.
Siyasette bir aktör, somut basarilarla güç kazanir. CHP’nin 2019 yerel seçimlerinde büyüksehir belediyelerini kazanmasi iki mühim sonuç üretti. Biri, Kiliçdaroglu’nun CHP’yi klasik çizgisinin disina çikarma ugrasinin dogru oldugu ve müspet neticeler getirebildiginin kabul edilmesiydi. Digeri ise, bunca yildir seçimlerde hep geride kalmanin verdigi yenilmislik, kendine ve topluma güvensizlik duygusu asilmasiydi. Yerel seçim zaferinden sonra AK Parti’nin sandikta yenilmeyecegi ve Erdogan iktidarinin ilelebet devam edecegi düsüncesi asindi. Dogru stratejiler yürütüldügünde halkin teveccühüne mazhar olunabilecegi görüldü.
Mart 2019, bu itibarla, CHP üzerindeki ölü topragin silkelendigi bir tarih oldu. Parti, merkezi iktidar için yapilacak seçimlere daha umutlu bakan özgüvenli bir çehre kazandi. Çatlak seslere ragmen CHP’yi yerlesik alaninin disina çikarma stratejisinden ödün vermeyen Kiliçdaroglu da liderligini perçinledi.
‘DOSTLARLA BIRLIKTE KAZANACAGIZ’
Geçen hafta yapilan CHP’nin 37. Olagan Kurultayi, Kiliçdaroglu’nun partinin tek hâkimi oldugunu tescilledi. Ona rakip olmak isteyen üç isim, adaylik için yeterli imzaya ulasmadiklarindan seçime tek aday olarak giren Kiliçdaroglu, delegelerin neredeyse tamaminin oyunu alarak altinci kez genel baskan seçildi. Parti Meclisi’ni de büyük ölçüde kendi istedigi biçimde sekillendiren Kiliçdaroglu, partideki en güçlü dönemine girdi.
Kurultayda CHP’nin bu dönemde siyasetini tayin edecek üç önemli mesaj öne çiktigi söylenebilir: Ilki, CHP’nin mevcut ittifaki koruma kararligidir. Kiliçdaroglu’nun ‘Önümüzdeki seçimi dostlarla kazanacagiz’ ifadesiyle bu kararligini kayda geçirdi. Muhalefeti mümkün oldugunca genis bir paydada birlikte tutmak, CHP’nin önceligini olusturuyor. Bunun için CHP’nin önümüzdeki dönemde Millet Ittifaki’nin ortaklarinin sayisini artirmak ve tabanini daha da büyütmek siyasetine odaklanacagi söylenebilir.
Nitekim Istanbul Belediye Baskani Ekrem Imamoglu, kurultayda buna isaret etti. Imamoglu’nun ‘CHP, genel baskanimizin ‘Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandiracagiz’ dedigi sürece paydaslik edecek tüm siyasi partilere önderlik etmeli. Siki bir ittifak dönemi. Millet Ittifakimiz var. Ama ben ittifaki çok daha genis çemberde görüyorum. Dönemin yol haritasi bu’ sözleri, bu baglamda degerlendirilmeli.
TOPLUMA YÖNELIS
Ikincisi, muhalefeti, farkli toplumsal kesimlerin ortaklastigi somut sorun alanlari üzerine kurmaktir. Kiliçdaroglu’nun ilan ettigi 13 maddelik manifesto, bunun bir yansimasi. Manifestoda dile getirilen güçlendirilmis demokratik parlamenter sistem, kamu kurumlarinda liyakat, kamu ihalelerinde seffaflik, yürütmenin denetimi, sosyal adalet, egitimin yeniden yapilandirilmasi, ailenin desteklenmesi ve yerel ile merkez arasinda demokratik bir dengenin kurulmasi gibi konular, herkesin derdi.
Eskiden CHP kendini dar bir çevreye sikismis bir muhalefetin sözcüsü olarak konumlandirirdi. Bu çevrenin onayi almak CHP’yi beli bir güçte tutuyordu, ama iktidar olmasina yetmiyordu. Simdi CHP toplumun genis kesimlerinin kanayan yaralarini merkeze alan ve bunlara merhem olmayi vaat eden bir siyasete yönelmeye çalisiyor. Eski CHP, AK Parti için büyük bir konfordu. CHP’nin kabugunu kirmaya yönelmesi, AK Parti’nin bu konforunu sona erdirdi. CHP topluma yönelisini derinlestirdikçe, AK Parti’yi gelecekte daha zor günler bekleyecektir.
‘KÜRT MESELESINI ÇÖZECEGIM’
Üçüncüsü, Türkiye’nin ana sorunu olan Kürt meselesinde inisiyatif alma niyetidir. 13 maddelik manifestonun ikinci maddesinde, toplumsal barisi ve huzuru saglamak için Kürt meselesinin demokrasi temelinde ve TBMM öncülügünde çözülecegi belirtiliyordu. Kurultaydan sonraki ilk grup toplantisinda da Kiliçdaroglu, bu meselenin 40 yildir çözülmemesinde asil sorumlunun siyasi iktidarlar olduguna isaret etti ve ‘CHP Genel Baskani olarak bu sorunun demokratik standartlar içerisinde, Türkiye’nin bagimsizligi çerçevesinde çözecegime söz veriyorum’ dedi.
CHP adina atilan yapilan bu çikislarin ve atilan bu adimlarin hem CHP hem de Türkiye siyaseti için degerli oldugu teslim edilmelidir. Çünkü CHP’nin gerçek bir kitle parti gibi hareket etmesi, Türkiye’de siyasetin normallesmesini saglayacak en önemli faktörlerden biridir.
Bir degisim geçiriyor CHP, kendi mahallesine seslenip yüregini sogutan bir yapi olmaktan çikip, bir zamanlar AK Parti’nin yaptigi gibi, herkesle konusma ve herkese kendini anlatma çabasi içinde olan bir kimlige bürünüyor.
Velhasilikelam AK Parti ile CHP arasinda roller degisiyor. AK Parti giderek devletlesip toplumdan uzaklasirken CHP merkeze oturmak için daha fazla mesai sarf ediyor. Bunun iktidar-muhalefet dengesinde bir sarsinti yaratmasi kaçinilmaz
——————————————————-
1 agustos 2020
Vahap Coskun