Sah türbesi ve Firat mezari
ORTADA ne bir zafer, ne de bir hezimet var!
Süleyman Sah Türbesi’nin sinir boyuna nakledilmesi makul ve dogru bir karardi.
Geregi neyse yerine getirildi ve olay bitti. Nokta!
Dolayisiyla, olumlu veya olumsuz yöndeki bütün sisirmeler hamasete tekabül ediyor.
Zaten pireyi deve yapmaktan da baska hiçbir anlam tasimiyor.
***
ÖYLE bir deve ki, iktidar sözcülerine ve medyasina bakarsaniz yer yerinden oynadi.
Sanki TSK tanklari Kizil Ordu’nun 2. Savas’ta Stalingrad kusatmasini yarmasi gibi Nazileri bozguna ugratti da Volga kiyisindaki garnizonu imhadan kurtardi
Eh, bari oldu olacak, operasyon sirasinda birkaç ISID militani ele geçirildiyse onlari da 1943 Subat’inda esir düsen Alman komutan General Paulus misali ortada teshir ediverelim.
Oysa insaf! Harekât uzak bir cephede ve tümenlerle donanmis bir düsmana karsi degil, enikonu üç bes fanatigin eften püften silahlarla ‘cihatçilik’ oynadigi bir sahada gerçeklesti.
Âlâ, basari saglandi ve tebrikler ama buradan hareketle zafer naralari atmak ancak ahmaklik olur ve kendin uydur, kendin yut atmasyonculugundan baska hiçbir anlam tasimaz.
***
ÖTE yandan, muhalefet sözcülerine ve medyasina göz atarsaniz bu defa da yukaridakinin tam tersine, yüz seksen derece zit bir yorum silsilesiyle karsilasiyorsunuz.
Meger hükümet hudutlarimiz disindaki ‘yegâne ülke topragini’ (!) teslim etmekle hem ‘hiyanet-i vataniye’ (!) suçu islemis, hem de ecdat yadigârini namert ele birakmis.
Burada da yine el insaf!
***
HADI, türbenin Ertugrul Gazi’nin babasi Süleyman Sah’a ait oldugu yönündeki hükmün aslinda çok tartismali ve çok süpheli bir rivayetten öteye gitmedigi gerçegini geçelim.
Devletlerin ve uluslarin daima kurucu mitoslara ihtiyaç duydugunu bildigimizden buradaki sembolik anlami bastan kabullenmemiz ve burun kivirmamamiz gerekiyor.
Tamam da, siz istediginiz kadar o Türbe’nin zaten ilkin seksen kilometre ötedeki Caber’de insa edildigini ve Suriye’nin 1973 yilinda Firat üzerindeki Tabka barajini tamamlamasiyla Haseki- Karakozak mintikasina tasindigini; dolayisiyla da simdiki deplasmanin bir ‘yenilik’ olmadigini anlatin
Duyan beri gelsin!
Nasil ki müzmin iktidar despotlari ‘zafer’ (!) diye yeri gögü inletiyor, müzmin muhalefet mensuplari da ‘hezimet’ (!) iddiasindan vazgeçmiyor.
***
IKI tarafli olarak makulden, mantiktan ve normalden tamamen uzaklasmis olan yukaridaki hazin durum bugünkü Türkiye siyasetinin, dolayisiyla da toplum kesimlerinin ne denli kutuplastigini ortaya koymak açisindan yeni bir gösterge olusturdu.
Yani nasil ki emlâk projelerinden kadin cinayetlerine veya çevre sorunlarindan is kazalarina uzanan çok genis ve muglak bir yelpazede her sey zitlasmaya yol açiyor; aslinda ne olumlu, ne olumsuz yönde abartilmadan sunulmasi ve kavranmasi gereken bir askerî harekât bile yine iki tarafin birbirine mezar bedduasi okudugu kavga olarak gündemimize oturuyor.
Husumet öfkeye, öfke de nefrete dönüsüyor ve Süleyman Sah Türbesi’ne kiyi Firat’in girdabi sözkonusu çeliskileri her geçen gün daha derin bir anafora çekiyor.
Ve bu girdap akla kara arasindaki gri tonlari da yuttugu içindir ki, sözkonusu türbe naklinin ne zafer, ne hezimet oldugu dogrusu yine ayni anaforda bogulmak tehlikesi yasiyor.
Simdi, acilen ve derhal ortak kulaç atmazsak hiçbirimizin o Firat sahilinde degil türbesi, bir mezari dahi olmayacak.
—————————————————
Taraf-25 Subat
Hadi Uluengin